Göz İltihabı

GÖZ İLTİHABI

Gözün beyaz ve etli kısmında meydana gelen kanlı ve ateşli şişliğe, iltihaplanmaya verilen isimdir. Arap dilinde "remed" diye bilinmektedir."1

Sebepleri:
Toz-duman, aşırı sıcak, vücuttaki sıvılardan birinin göze hücum etmesi. Herhangi bir darbe vs. gibi şeylerdir.

Zararlı Şeylerden Perhiz:
Temizliğe son derece dikkat etmek. Toz, duman ve şiddetli fırtınadan; fazla ışıktan, kara bakmaktan, aşırı beyaz şeylere bakmaktan, bir şeye aşırı derecede göz dikip bakmaktan, aşırı cinsel temasta bulunmaktan, aşırı derece tatlı şeyler yemekten, çok yemekten özellikle akşam yemeklerinden ve ağır şerbetlerden; iltihaplı göze zararlı olan prasa, soğan, sarımsak, pazı, mercimek, tuzlu ve sirke gibi ekşi şeylerden sakınmak lazımdır. Fazla uyku, fazla uykusuzluk ve kabızlıktan dasakınmalıdır. Ancak vücuda hararet vermeyen basit gıdalar almmalldir. (İbnü'n-Nefîs. el-Mûcezs. 210-211)

Vak'alar:
Hz. Ali (r.a.) demiştir ki: "Hayber kalesinin tozundan (ve sıcaktan) gözlerim iltihaplanmıştı, hatta göremez hâle gelmişti. Peygamber Aleyhis-Selâm beni yanına çağırdı, tükrüğünü gözlerime sürdü, parmağıyla da iyice ovuşturdu, iyileşmesi için duâ etti. Bunun üzerine hiç hastalık yokmuş gibi oldu. Bundan sonra hiç göz ağrısı görmedim."2 Bazan da göze vurulma veya kişinin aşırı dövülmesi sonucu, gözü kan bürüyüp, kıpkızıl olur. Hemen kaybolmayıp bir zaman devam eder. Elbisenin boya ile boyandığı gibi, göz kırmızıya boyanmış Olur.
(Nihâye 2/466; Faik 2/241; Herevi 2/429)

Tedavi:

Göze El Sürmemek:
"Saîd İbnü'l-Müseyyeb (r.a.) şöyle der: "Göz, su damlası gibidir, eğer ona el sürersen yayılır, el sürmezsen berraklaşıp durulur."3

* Ebû Saîdi'l-Hudrî (r.a.) ise şöyle demiştir: "Peygamber Aleyhis-Selâm'ın ashabı göz gi bidir. Gözün tedavisi ise ona el sürmemektir."4

İstirahat Etmek:
Peygamber Aleyhis-Selâm, göz iltihabı hastalığını istirahat ederek, anormal hareketlerden sakınarak tedavi etmeye çalışırdı."5

Cinsî Münasebette Bulunmamak:
Göz iltihabı hastalığı olan kimse için cinsî münâsebet zararlıdır. Çünkü cinsî münâsebet vücudun hararetini artırmaktadır, hararet ise göze zarar verir."6

Soğuk Su:
"Hasta göze soğuk su serpmek veya soğuk su ile banyo yapmak faydalıdır.
Çünkü soğuk su göz iltihabından meydana gelen harareti soğutan bir ilaçtır. Nitekim İbni Mes'ud Hz.'leri gözlerinden hasta olan eşi Zeyneb'e: "Eğer sen, Peygamber Aleyhis-Selâm'ın yaptığı gibi yapsaydın senin için daha iyi ve şifâ bulmaya daha uygun olurdu, dedi ve şöyle devam etti: "Gözünü soğuk su ile yıkarsın sonra da:"Ey bütün insanların Rabbi! Hastalığı gider, şifâ ver. Çünkü sen şifâ verensin, Senden başka şifâ veren yoktur. Öyle bir şifâ ver ki, hastalıktan hiç bir iz bırakmasın!"7

Kan aldırmak:
Eğer hastalık kan hücumundan meydana gelmiş ise, vücuttan kan aldırmak faydalıdır. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm: "Vücuttan kan alan kimse (hacamatçı) ne güzel bir kimsedir. Çünkü vücuttaki kirli kanı giderir, sırtı hafifletir, gözün görme duyusunu da kuvvetlendirir" buyurmuştur."8

* Bu tedavi şekilleri genel olabileceği gibi özel de olabilir. Yani zaman ve mekâna ve kişiye göre değişiklik gösterebilir."9

Göze Zararlı Olan Şeylerden Perhiz:
Suheyb-i Rûmî (r.a.) demiştir ki: "Ben, bir defasında Peygamber Aleyhis-Selâm'ın yanına varmıştım. Önünde ise ekmek ve hurma vardı. "Yakın gel, sen de ye!" buyurdu. Hurmadan ben de yemeğe başladım. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Sen de göz iltihabı hastalığı olduğu halde hurma yiyorsun, öyle mi?" diyerek beni ikaz etti..."11
Yine bir defasında Hz. Ali, göz iltihabı hastalığına yakalanmıştı. Bu sırada hurma yiyordu. Peygamber Aleyhis-Selâm, göz iltihabı hastalığı varken, hastalığın seyri açısından hurma yememesini tavsiye etmiştir."12

* Hurma, göz iltihabı için zararlıdır. Çünkü hurma vücuttaki kanı ısıtır, onu tortulu hâle getirir, iltihaplanmasına ve hararetin yükselmesine sebep olur. Göz iltihabı da ateşli bir hastalıktır. Böylece hastalığın hararetini artırmış olmaktadır."13

* İltihaplı göz hastalığına yakalanan hastaların gözlerine sürme çekmeleri doğru değildir."14

Kaynaklar:
[I]- Aynî 10/167; K. Istılâhâtfl-Fünûn 1/552: M. Vasit II 371-72; I. Kayyım s. 177. [2]- K. Ummal 10/28494: ayrıca bak. Müsned 1/99; Bubârî fazâil 4/207; E. Nuaym vr. 48a: i. Sünni vr. 23a; K Ummal 12/35466-35468: 13/36388, 393. 493, 496. [3]- E. Nuaym vr. 49b. [4]- i. Sünni vr. 24a: E. Nuaym vr. 49b: Süyûti vr. 36b: K. Haß H. 1322, 1796: i. Kayyım s. /77. [5]- M. Ledünniye 2/160: i. Kayyım s. 177. [6]- i. Kayyım s. / 77. ayrıca bak. C Sağır 2/89; F. Kadir 5/ 141; Râmuz s. 535; L Ukûl 5/496; K. Ummal 7/18342; Nesimi 1/17. [7]- E. Nuaym vr. 49b; I. Sünni vr. 24a: i. Kayyım s. 178. [8]- i. Mâce tıp H. 3478: Tirmizi tıp H. 2053 [9]-I. Kayyım s. 178. [10]- i. Kayyım s. 177, K Hakâyık 2/197. [II]- i. Mâce tıp H. 3443: Müsned 5/375: E. Nuaym vr. 48b-49a. 120a; i. Sünni vr. 23a; Şerhu'l-Erbaîn s. 40-41; K. Ummal 3/9019-21; 10/28206: i. Sâd 3/328-29. [12]- E. Nuaym vr. 120a; i. Sünni vr. 56b: M. Ledünniye 2/160, 174; Süyûti vr. 3b. [13]- Şerhu'l-Erbain s. 40-41. [14]- Şerhu'l-Erbain s. 72.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp