Göz Değmesi (Nazar)

GÖZ DEĞMESİ (nazar)

Göz Değmesi Nedir?
Bir kısım ilim adamlarına göre, gözü değen kimse, gözüyle karşı tarafa zehirli bir kuvvet (ışın) göndermektedir. Gönderilen bu zehirli kuvvet karşı tarafa (kişiye veya eşyaya) ulaştığı zaman, ona zarar vermekte veya hasta etmektedir.

Nitekim yılanlar içinde bircinsyılan (bazı kobralar) vardır ki, gözü insana iliştiğinde insanı öldürür veya insanın gözüne zehir üfürür, böylece gözlerini kör eder."1

* Gözü değmekle meşhur yaşlı bir kimse, göz değme hâdisesini şöyle anlatmıştır: "Dikkatimi çeken ve hoşuma giden bir şey gördüğüm zaman, gözümden şiddetli bir hararet (ışın) çıkar, sanki bu hararet karşı tarafa ulaşınca ona tesir edip, göz değme hâdisesini meydana getirir."2

* Bu hâdiseyi Tıbb-ı Nebevî yazarlarından Tabip İbni Kayyim ise şöyle açıklamıştır: Gözü değen kimsenin gönlünde kötü bir oluşum meydana geldiği zaman, gözünden zehirli bir kuvvet çıkar ve karşı tarafa ulaşır ve ona zarar verir. İşte bu hâdise inkar edilemez birgerçektir. Meselâ beyaz benekli zehirli yılanların gözlerinden çıkan zehirin insanı öldürdüğü gibi, gözü değen kimse de böyledir.

* Bazı ilim adamlarına göre de; bir kısım insanların gözünden, görünmeyen latif bir maddenin çıkması ve karşı tarafa ulaşarak, vücudunun gözeneklerinden girip onu rahatsız etmesi, uzak bir ihtimal değildir. Şüphesiz ki yüce Allah, bedenlerde ve ruhlarda çeşitli güçler ve çeşitli tabiatlar yaratmış ve bir çoğuna da, bir kısım özellikler ve etkili nitelikler vermiştir. Aklı başında olan kimseler, ruhun bedene olan etkisini inkar etmezler; çünkü bu, hissedilen ve gözle görülen bir şeydir. Meselâ: İnsan, saygı duyduğu ve çekindiği bir kimsenin kendisine baktığını görünce, şiddetli bir şekilde yüzü kızarır; korktuğu bir kimse kendisine baktığı zaman ise, yüzü sapsarı kesilir. İnsanlar, göz değmesinden dolayı hasta olan ve gücü zayıflayan kimseleri çok görmüşlerdir. İşte bütün bunlar, ruhun bedene olan tesirinden meydana gelmektedir. Fakat bu tesir, göz ile sıkı irtibatlı olduğundan dolayı, bu fiil, ona isnad edilmiştir, yoksa işi yapan gerçek şey göz değildir; tesir kuvveti, doğrudan ruha aittir. Ruhlar ise; tabiatları, güçleri, nitelik ve özellikleri açısından değişik olarak yaratılmıştır.

* Hasetçi kimsenin kötü ruhunun, kendisine hased olunan kimse için zararlı olduğu apaçık bilinmektedir. Hasetçi kimsenin kötü ruhunun karşı tarafa verdiği zararı ise; insanlık gerçeğinin dışında kalanlardan başkaları inkâr edemez. İşte göz değmesi gerçeğinin aslı esası da budur. Yani hasetçinin hasedinden dolayı meydana gelmektedir. Çünkü hased eden kimsenin kötü nefsinde, habis bir oluşum meydana geliyor ve bu oluşum karşı taraf ile karşılaşıyor ve bu özellik sebebiyle ona tesir ediyor.

* Canlılar içinde göz değmesi hâdisesine en güzel örnek, beyaz benekli yılanlardır. Çünkü onun zehiri, çok kuvvetli bir şekilde kendisinde saklıdır, düşmanı ile karşılaştığı zaman, kendisinde öfke dolu bir güç doğar, zarar verici bir biçimde şekillenir, bu oluşumun öylesine şiddetli ve güçlü olanları vardır ki, baktığı zaman, annesi karnındaki yavruyu (cenini) düşürür. Yine öyle güçlüleri vardır ki, püskürttüğü zehir, karşı tarafın gözünü kör eder. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm; kuyruksuz engerek yılanı ile sırtında iki beyaz benek bulunan yılanlar hakkında: "Bu iki yılan cinsi yok mu? Gözün görme duyusunu giderir ve ana karnındaki yavruyu düşürür"buyurmuştur.(Buhorî 6/248: Müslim H. 2233)

* Göz değmesinden etkilenme sâdece bedenî yakınlaşmaya bağlı dadeğildir. Bu etki, bazan yakınlaşma, bazan karşılaşma, bazan görme; bazan kötü ruhun, etki edeceği kişiye doğru yönelmesiyle de meydana gelir.

* Din ve mezheplerin farklı olmasına rağmen, bütün milletlerin aklı başında olan kişileri; göz değmesi hâdisesinin sebebi ve tesir yönü konusunda değişik görüşlere sahip olsalar bile;göz değmesini red ve inkar etmemişlerdir. Ancak Kur'ân-ı Kerim, Hadis ve aklî ilimlerde bilgisi az olan bazı kimseler, göz değmesini kabul etmiyerek şöyle demişlerdir: "Göz değmesi, ancak hakikati olmayan evhamlardan ibarettir". İşte bunlar; Kur'ân, Hadis ve aklî ilimler konusunda insanların en cahili ve en kabası, tabiatları en katı olanlardır. Ruh nefis ve onların nitelikleri, fonksiyonları ve tesirleri konusundaki bilgilerden de pek çok uzak olan insanlardır."3

* İbni Kuteybe de bu konuda şöyle der: "Hardalı döğüp ezen kimse ile soğan soyan kimselerin gözleri sulanır. Çünkü hardal ve soğanda gözlere tesir eden bir özellik vardır."4

* Peygamber Aleyhis-Selâm da: "Göz değmesinden Allah'a sığınınız! Çünkü göz değmesi gerçektir."5

* "Göz değmesi gerçektir. Eğer kaderin önüne geçebilen bir şey olsaydı, göz değmesi olurdu. Eğer sizden birinize göz değdirmesinden dolayı gusletmesi teklif edilirse, hemen guslediversin!"6

* "Göz değmesi gerçektir. Bunu şeytan (kötü ruhlu kimseler) ve insanoğlunun hasetliği, çekememezliği meydana getirir."7

* "Sizden biriniz kendi nefsinde, malında veya kardeşinde hoşuna gidecek bir şey gördüğü zaman, onun için bereket duası yapsın (Allah, mübarek kılsın desin). Çünkü göz değmesi gerçektir."8

* "Göz değmesi gerçektir, göz değmesi gerçektir, göz değmesi dağı yerinden oynatır."9

* "Göz değmesi gerçektir. Zira göz değmesi kişiyi kabre, deveyi de çömleğe sokar" buyurmuştur."10

Göz Değmesinden Korunmak:

Göz değmesi, muhtemel olan güzel şeyleri saklamak, herkese göstermemek, teşhir etmemek daha iyidir. Nitekim Hz. Osman (r.a.); güzelliğinden dolayı sık sık nazar isabet eden bir çocuk için: "Göz değmemesi için çenesine siyahlık sürünüz!" demiştir."11

* Hz. Yakub Aleyhis-Selâm, onbir oğlunu Mısır'a gönderirken, göz değmesinden endişe ederek, şehire vardıklarında toplu halde
dolaşmamalarını, saraya girerken de bir kapıdan girmemelerini tavsiye ederek:

"Ey Oğullarım! (Mısır'a vardığınızda) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin, ama ben, Allahtan gelecek hiç bir şeyi sizden geri çeviremem. Çünkü hüküm ancak Allah'ındır" demiştir. (Yûsuf67).

* Kalem Sûresi'nin 5 1-52. âyetlerinde: "Doğrusu o inkarcılar, Kur'ân'ı işittikleri zaman (sana olan düşmanlıklarından dolayı) az kalsın gözleri ile seni devireceklerdi. Hala da (kin ve hasetlerinden dolayı senin için): "Hiç şüphe yok ki O bir delidir" derler. Halbu ki O Kur'ân bütün âlemler için ancak bir öğüttür" buyrulmaktadır.

Tedavi:

Nefes Etmek:

Hz. Aişe (r.a.) demiştir ki:"Peygamber Aleyhis-Selâm, göz değmesinden dolayı nefes (rukye) yapmam için bana emir verirdi."12

* Ümmü Seleme (r.a.) ise şöyle der: "Peygamber Aleyhis-Selâm evime geldiğinde yüzünde sarılık ve kırmızılık belirtileri olan bir kız çocuğu gördü de: "Bu çocuğa nefes yapınız! Zira buna göz değmiştir" buyurdu."13

* Hz. Ali'nin kardeşi Cafer'in eşi Esma binti Umeys, bir defasında Peygamber Aleyhis-Selâm'a gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü! Cafer'in çocuklarına sık sık göz değiyor, onlara nefes yaptırayım mı?" diye izin istedi. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Evet, nefes yaptır! Eğer kaderin önüne geçip onu değiştirecek bir şey olsaydı, şüphesiz ki göz değmesi olurdu" buyurdu."14

Gözü Değen Kimsenin Abdest Alması ve Bu Su İle Kendisine Göz Değen Kimsenin Gusletmesi Veya Üzerine Dökülmesi:

Bu işlem tıpkı, yılan akrep sokmasında bunların zehirine karşı panzehir olarak, kendilerinin öldürülerek parçalanan etlerinin sokulan yere sarılması gibidir. Zira yılan ve akrebin etleri, zehirlerine karşı panzehirdir. Zehirini tesirsiz (nötr) hâle getirmektedir. Nitekim Ebû Ümâme (r.a.) demiştir ki: "Babam Sehl İbni Huneyf, Harrar Mevkiinde gusletmek için elbisesini üzerinden çıkardığında, Amir İbni Rebîa ona bakıyordu. Babam Sehl ise cildi güzel ve beyaz tenli bir kimseydi, Amir İbni Rebîa, babam için: "Bugüne kadar, böyle taze ve beyaz tenli bir kimse görmedim" dedi.

Bunun üzerine babam Sehl, ansızın orada hastalandı ve hastalığı arttı. Hemen Peygamber Aleyhis-Selâm'ın yanına gelindi ve Sehl'in hastalandığı haber verildi. Hastalığın şiddetinden yanınıza gelmesi mümkün değildir" denildi. Peygamber Aleyhis-Selâm hemen Sehl'in yanına geldi. Sehl İbni Huneyf, Âmir İbni Rebîa'nın kendisi için söylediklerini Rasulullah'a anlattı. Bunu duyan Peygamber Aleyhis-Selâm: "Sizden biriniz, kardeşinin ölümü kendisi için bir fayda sağlamadığı halde niçin din kardeşini öldürmek ister? Allah mübarek eylesin, deseniz olmaz mı? Şüphesiz ki göz değmesi gerçektir. Sehl için abdest al!" buyurdu. Âmir İbni Rebîa hemen abdest aldı, sonra bu su Sehl'in üzerine dökülerek guslettirildi. Bunun üzerine Sehl, kendisine hiç bir şey olmamış gibi, Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte yürüyüp gitti."15

* Hz. Âişe (r.a.) de: "Gözü değen kimseye (bir kap içinde) abdest alması için emredilir, sonra kendisine nazar isabet etmiş olan kimse bu su ile guslettirilir" demiştir."16

Duâ Etmek, Kötü Gözlü Kimsenin ve Hasetçinin Şerrinden Allah'a Sığınmak:

"İbni Abbas Hz.'leri de; şöyle der: "Peygamber Aleyhis-Selâm, torunları Hasan ile Hüseyn'egöz değmemesi için şöyle duâ eder ve Allah'a sığınırdı: "Sizlere isabet edecek her kötü gözden, zarar verebilecek herşeyden Allah'ın yüce kelamına (Kur'ânına, sıfatlarına) sığınırım. İbrahim Aleyhis-Selâm da, oğlu İshak ve İbrahim için böylece Allah'a sığınırdı" demiştir."17

* Fatiha, Âyetel-Kürsî, Nâs, Felak Sûrelerini çok çok okumak; ayrıca Peygamber Aleyhis-Selâm'dan menkul sahih dualar okuyarak hasetçinin ve zarar isabet ettirmek isteyen kimsenin şerrinden Allah'a sığınmak, gerekir. Nitekim sahabeden Ebû Saîdil-Hudrî (r.a.) demiştir ki: "Peygamber Aleyhis-Selâm, Nâs ve Felak Sûreleri nazil oluncaya kadar, kötü ruhlardan ve insanların göz değdirmesinden (dolayı bazı duâlar okuyarak) Allah'asığınırdı. Bu sûreler nazil olunca, bunları okumaya başladı, başka duaları bıraktı."18

* Gözü değen kimse iyi bir şey gördüğü zaman; Mâşâallâh! Kuvvet ve kudret ancak Allah'ındır. Allâhım mübarek eyle, bereketli kıl" diye duâ etmelidir."19

Kaynaklar:

[1]- Bağdadi s. 226: M. Ledüniyye 2/144: B. Mechûd 161 207. [2]- Harbi 2/430: M. Ledüniyye 2/144: i. Kuteybe s 340-4/ f3J- / Kayyım s. 231-235. [4]- i. Kuteybe s 341 [5]- i. Mâce tıp H. 3508: Hâkim tıp 4/215: ayrıca bak E. Davud tıp H. 3879: Müslim selam H. 41: Buhâri tıp 7/171. [6]- Müslim selam H. 42: Tirmizi tıp H. 2062: S. Kübrâ 9/ 351. f7J- Müsned 2/439: K. Hakâyık 2/120. fSJ- Hâkim tıp 4/215: K Ummal 10/28345. [9]- Müsned 1/274, 294: K. Hakâyık 2/120. [10]- Hılye 7/90: i. Kayyim s. 231: F. Kadir 4/397: Dımeskls. 113: K. Ummal 6/17660. [II]- İ. Kayyim s. 239-40: Nibaye 2/117, 5/131: Hattâbi 2/139: Faik 1/ 424. [12]- Müslim selam H. 56: Buhâri tıp 7/23: i. Mâce tıp H. 3512: i. Kayyim s. 229. [13]- Buhâri tıp 7/23: Müslim selam H. 59: Hâkim tıp 4/212: i. Kayyim s. 231: S. Kübrâ 9/ 348: ayrıca bak Müsned 6/72. [14]- Tirmizi tıp H. 2059: i. Mâce tıp H. 3510: Müsned 6/438: ayrıca bak. Müslim selam H. 60: Muvatta ayn H. 3: Faik 2/335:1. Kayyim s. 230. [IS]- Muvatta ayn H. 1-2: Zürkâni 5/344: i. Mâce tıp H. 3509: Hâkim 3/410-411: S. Kübrâ 9/351: i. Kayyim s. 239-40. [16]- E. Davud tıp H. 3880: ayrıca bak. Muvatta ayn H. I: B. Mechûd 16/207: Bağdadi s. 224: i. Kayyim s. 229. [17J-Tirmizî tıp H. 2060: ayrıca bak Harbî 1/315: Müsned 1/236. 270: K Ummal 10/28547: Herevî 1/436. [18]- Tirmizi tıp H. 2058: Nesâi istiâze 8/271: i. Mâce tıp H. 3511: ayrıca bak. i. Kayyim s. 231, Bağdadi s. 226. Nesimi 2130. 3/164. [19]- i. Kayyim s. 233-235

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp