Yüreğine Sor (2010) Yusuf Kurçenli

Yüreğine Sor (2010) Yusuf Kurçenli : Karadeniz bölgesinde farklı dinlere mensup iki gencin çevre baskısıyla imkansız hale gelen sevdası, gelenek göreneklerin ağır basarak çıkmaza girmeleri anlatılır. Kırsal bölgede çekilmekle birlikte kahvehane mekanina hiç yer verilmeyişi dikkate değerdir. Sadece devletten resmi mektup getiren kuryeye, uzun yoldan gelmesi nedeniyle kahve teklif edilir. Bu teklif de tamamen misafirperverlik ve nezaket göstergesi olarak kahvenin sadece teklifinden ibarettir.

Sonuç

Türk kültüründeki yeri tartışılmaz olan kahve ve kahvehanelerin sinema filmlerinde senaryoya, temalarına bağlı olmaksızın bir filmde bazen bir kahve içimi sahnesi, bazen anlık bir kahvehane görüntüsü, bazen de baştan sona yoğun kahvehane mekanlan bulunduğu görülmektedir. Sinema filmlerindeki kahvehane mekanları, senaryo akışına göre bazen iyi insanların yoğunlukta olduğu, dı-şandan gelebilecek kötülüklere karşı güç birliği edilip kötüyü dış-ladıkları; bazen de kötü insanların çoğunlukta olduğu, kötü eylemlerin tasarlandığı, yalan söylemlerin yayıldığı, yasalara, devlete karşı planların kurgulandığı bir mekan olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tarihi daha eski olan filmlerde kahvehanelerin daha çok kaba kuvvetin güç gösterisi alanı haline getirildiği, yiğitlik mertlik sava-şına döndüğü, bir kabadayı hakimiyeti kurma, erkekliği ispat için aracı bir mekan olarak kullanımı göze çarpmaktadır. Kırsalda geçen filmlerin büyük bir çoğunluğunda kahvehanelerin, çekim mekanlan arasında yer aldığı söylenebilir.

Daha yeni tarihli filmlerde kahvehaneler müdavimleri bakı-mından etkisini kaybetmiş, güç gösterisi yapanlar yerine kendi halinde, iş arayan, oyunla vakit geçirmeye gelmiş kişilere hizmet veren bir yer konumunda işlevselleştirilmiştir. Sinema filmlerinde kahvehaneler mekan olarak kullanılsın kullanılmasın, içecek olarak kahvenin, gerek misafire ikram edilme noktasında gerekse yemek sonrası veya sabah kahvesi olarak geleneksel çerçevede toplumda ve ailede yerini aldığı görülmektedir.

Filmlerdeki kurgularına göre kahvehanelerin, bir nevi sivil toplum kuruluşu gibi işlev gördükleri söylenebilir. Orada sınıf sı-nıf ne istediğini bilen ve bu yolda her türlü işbirliği ve fedakarlığı yapacak insanlar topluluğu mevcuttur. Eskiden olduğu gibi esnafı-na göre ayrılmış olmasa bile özellikle mahalle kahvehaneleri dostluk, arkadaşlık, komşuluk zeminine dayalı iyi niyetli insanların birlikteliğine kucak açmış mekanlar olarak kurgulanmıştır. Bir başka kurguda kahvehane, amacı kötü işler çevirmek olan insanlar yatağıdır. Bir diğerinde temel kurgu yaşam mücadelesi üzerinedir ve kahvehane iş bulma, iş arama merkezi gibi konumlandınlmıştır. Hatta olayların büyük bir çoğunluğu kahvehanede geçer. Olay kurguları büyükçoğunlukla eşit olarak arkadaşça ilişkilerin yoğun olarak yaşandığı, hep birlikte eğlenilip hep birlikte çözüm aranılan yerler olarak sunulduğu görülmektedir. Kahvehane mertlik panayındır, kadından dayak yemek, cicili bicili giyinmek gibi erkekliğe sığmayan eylemler eleştiri alır, alayedilir, bunları yapan kişiler dış-lanır. Kötü bir amacı olanlar keşfedilip kaba güçle dersi verilir; af dilerse affedilir. Kötü söylemlerle namus kahvehanede kirletilir, aileler bu kötü söylemlerle çökertilir ve orada temizlenir, hatta onarılmaya çalışılır. Suçluluğun itiraf yeri adalet değil, önce kahvehanedir. Masumluğun ispatı, önce burada yapılmaktadır.

Kahvehane müdavimleri; kırsal alan konulu filmlerde eğitimsiz, tarlada kadını çalıştınp kendi kahvehanede oyun oynayıp gününü harcayan kişilerdir. Eskiden müdavimler arasında olan hatta kahvehane ekolü yaratan aydın kesime, son dönem sinema filmlerinde pek rastlanmamıştır. Arada üniversite eğitimi aldığı belirtilen birkaç kişinin kahvehanede rastlanılan varlıkları da amaçsal de-ğil araçsal kullanımından dolayıdır.

Filmlerde de gerçek yaşama koşut olarak kahvehaneler, ataerkil toplum yapısına çok uygun bir mekan sunmakta, çalışmanın başlatıldığı 1960'lı yıllara ait filmlerde bir nevi erkeklerin eğitim merkezi olarak kurgulandıkları görülmektedir. Son dönem filmlerinde kahvehane mekanları düşüş eğilimi göstermekte, 2000'li yıllara gelindikçe çekilen filmlerde kahve ve kahvehane sahnelerine eskiye oranla daha az yer verildiği ortaya çıkmaktadır. Oranın dü-şük olmasıyla birlikte sinema tekniği ile kahve ve kahvehane kültürü iç içe geçerek kendine özgü biçimlenmesinin ve kültürle bağ-daşımının başarıyla gerçekleştirildiği görülmektedir.

Toplumun kültürel aynası olarak tanımlayabileceğimiz sinema ürünlerinin kültürel mirasın aktarımmdaki önemine dikkat çekerek ve farkındalık yaratarak koruyabileceğimiz gerçeğini savunmak bir sosyal sorumluluk gereğidir. Kültürel mirasın kitaplarla, görsel ağırlıklı filmlerle yinelenmeleri ve pekiştirilmeleriyle nesilden nesile aktarılabileceği gerçeği, gözler önüne serilmelidir. Kültürel mirasımızdan birisi olan 'kahve'nin ve artık kaybolmaya yüz tutmuş 'kahvehane' geleneğinin de bu bilinç çerçevesinde korunması ve tarihsel geçmişinin çeşitli medyada, özellikle popüler kültür ürünlerinde yer verilerek sonraki nesillere aktarımında bilinçli bir yol takip edilmesi gerekmektedir. Bir ulusu ayakta tutan en önemli unsurlardan birisinin kültür birliği olduğımu, daha çok insanın anımsaması ve anımsatması en büyük dileğimizdir

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp