Sarayda Kahve Sunumu

Sarayda Kahve Sunumu : Kahve alışkanlığı ve töreni, toplumun yol göstericisi, en üst hiyerarşik kurumu ve karar mercii olan Osmanlı sarayı tarafından da uygulanmış, kahve ikram merasimine verilen önem dolayısıyla bu tören sırasında sitil, fincan, zarf ve puşidelerin en ihtişamlı olanlan kullanılmıştır.

Osmanlı döneminde konuklara ikram edilen vazgeçilmez içeceklerin başında gelen kahvenin sunulduğu fincanların kuşkusuz en güzelleri saray için üretilmiştir. Osmanlı pazarı için üretilmiş Avrupa'nın seçkin markalı Fransız Sevres, Limoges fabrikalannın porselen kahve fincanlan, Osmanlı sarayı ve özel konukları için kullanılmıştır. Sultan II. Abdülhamid'in emriyle kurulan Yıldız Fabrika-ı Hümayunu'nda üretilen porselenler içerisinde kahve fincanları önemli bir yer tutmaktadır.

Osmanlı sarayında kullanılan Avrupa ve Yıldız porseleninden fincanların üzerlerinde bitkisel bezemelerin yanı sıra manzara resmi ve portre de kullanılmıştır. Özel sipariş ve çoğunlukla yabancı elçiler vasıtası ile hediye edilen fincan takımlarının bazılannda kullanan kişinin insiyali, tuğrası ya da isminin yazılı olduğu da görülmektedir. Milli Saraylar Koleksiyonu'nda yer alan Sultan II. Abdülhamid insiyalli ve Refia Sultan yazılı fincanlar, bunlara örnek oluşturmaktadır.

19. yüzyılda Osmanlı sarayında kahve sunum törenini bir seremoniye dönüştüren başlıca elemanlardan biri olan sitil puşidelerinin zarif ve en kaliteli işçilikli olanları kullanılmıştır. Milli Saraylar Koleksiyonu'nda bulunan ve sarayda kullanılmış olan sitil pu-şideleri, yuvarlak formlu; altın metal veya gümüş metal iplik ile dival veya sarma işlemeli, ayrıca pul işi ya da inci ile hareketlendirilmiş örtülerdir. Bu örtillerde çoğunlukla kompozisyon, kıvrım dallar arasından çıkan çiçeklerden oluşur. İşlemeler, stilize formlarda natüralist bir yaklaşımla tasvir edilmişlerdir.

Şair, bestekar ve yazar Leyla Saz, Münire Sultan'ın çeyizinde bulunan kahve örtülerini, "al kadife üzerine sırmalı, incili, ortası elmaslı, kenarı tırtıl saçaklı kahve örtüsü, kahverengi atlas üzerine sarı sırma ile kahve ağacı resmi işlenmiş kenarı saçaklı kahve örtüsü. Bir kahve örtüsü dah1r vardı ki ona hayran olmuştum. Bugün bile görsem gözlerimi ondan ayırarnam. Bu örtünün mavisi üzerine güneş, fakat alaim-i sema gibi yol yol renkli pullarla işlenmiş, kenarında kendi rengindeki çakıl ibrişim saçağın uçlarına renkli pullarla gayet küçük, düğme gibi konmuştu. O kadar güzeldi ki o örtüyü tutmak için insanın kahveci olacağı gelirdi." diyerek anlatır.

Osmanlı saray teşkilatında kahve ikram vazifesini yerine getiren ve murassa zarflar, sitil takımı ve mücevherli sitil puşidelerinden sorumlu olan kahuecibaşılar, padişahlarla yakın ilişki içinde olduklarından muteber kişilerden atanmıştır.

Osmanlı padişahları arasında Sultan II. Abdülhamid, kahveye olan düşkünlüğü ve kendine özgü kahve içme tarzıyla tanınmıştır, kızı Ayşe Osmanoğlu, Babam Abdülhamid adlı eserinde Sultan Abdülhamid'in kahve alışkanlığını ve içme tarzını şöyle anlatmaktadır:

Babam kahveyi pek severdi. Fakat yalnız Yemen kahvesi kullanırdı. Yemeklerden sonra kahve içtiği gibi, arada da ayrıca altı yedi defa içerdi. Kendi emektarlarından, şehzadeliğinden beri kahvesini pişiren Halil Efendi kahveci başı idi. Babamın mizacını öğrenmişti. Kahvesi ne koyu, ne de açık ve sade olarak pişirilirdi. Halil Efendi nöbet odasının yanındaki kahve ocağı denilen yerde oturur, emir beklerdi. Kahveci başı beyaz eldiven giyer ve kahveyi öyle pi-şirirdi. Pişirdiği kahveyi Harem kapısına kadar kendi getirir, zili çalar, nöbetçi hazinedarın eline teslim ederdi. Kahve tepsisi, babamın annesi Tirimüjgan Kadın'ın yadigarı küçük altın bir tepsi olup üzerine gümüş bir cezve ve iki tane porselen beyaz fincan konurdu. Fincanlarda babamın markası vardı. Babam birinci fincanı içtikten sonra ikinciyi diğer fincanla içerdi. Kahveyi sigarayla birlikte ve ağır yudumlarla içerdi. Annemle beraber içtikleri vakit aynı fincanlardan bir çift daha getirirlerdi.

16 Ayrıca sarayın Harem dairesinde kahve hizmetini gören kalfaların başına kahveci usta denilirdi. Kahveci usta, kahve ikramından ve kahve takımlarından sorumlu idi ve misafir şayan-ı hürmet ise bizzat kahveyi kendisi ikram ederdi.

Sarayda sultan hocalığı yapmış Safiye Ünüvar, anılarında sarayda kahve takdimini "Reiselerine kahveci usta adı verilir. Sırmalı ineili ve ortası tırtıl ile işlenmiş, etrafı saçaklı yuvarlak kahve örtüsü vardır. Bir taraftan biraz büküp iki saraylı avuçları içine dikkatlice sıkıştırırlar diğer büyük kısmı ön tarafa sarkacaktır. Tuttukları altın veya gümüş tepsideki zarflardan birini alır fincanı yerleş-tirir. Yine kahveci kızlardan birinin tuttuğu gümüş veya altın zincirlerle asılmış ayaklı leğen şeklindeki sıcak kıvılcımlı külde hareketini muhafaza eden kapaklı güğümlerden kahveyi fincana koyup bizzat kahveci usta takdim eder. Hasılı zarif ve terbiyeli Çerkezkızlarının iki parmakla kahve takdim etmeleri görenleri hayran bı-rakırdı. şeklinde anlatmaktadır.

Leyla Saz anılarında; padişaha kahve sunum töreninde kahveci ustanın ipek, etrafı sırma işlemeli salta giydiğini başındaki fesinin kenarına sardığı yemenisinin üzerine ustalık alameti olarak kabak çiçeği şeklinde bir elmas iğne taktığını ve padişaha kahve sunumunu kahveci ustanın bizzat kendisinin yaptığını anlatır." Ayşe Osmanoğlu, sarayda yapılan kahve sunum töreninde sitil puşidesini, fincanların bulunduğu tepsiyi ve sitil takımını kahveci kalfaların taşıdığını, kahveci ustanın da bu merasime refakat ederek bir yanlışlık olmamasını sağladığını anılarında nakleder."

Kahveci usta ve kahveci kızlar, sarayda büyük bir maharetle yaptıkları kahve sunumunu, damakların dışında belleklerde de yer alacak görsel bir şölen halinde gerçekleştirirlerdi.

Türk kültüründe kahve ikramı, her zaman konuğa verilen de-ğerin göstergesi olmuştur. İçimi kısa ancak hatırı uzun süren bu içeceğin hazırlanış ve sunumu ise bizlerin hiUa günümüzde uyguladığı, tarihimizden gelen adet ve törenlerden yalnızca biridir. Zamanın ve koşulların değişimi, doğalolarak geçmişten gelen bu kültürün de farklılaşmasına sebep olmuştur. Gündelik hayatın alış-kanlıkları arasında bulunan ve hala özel günlerin de vazgeçilmez ıkramı olan kahve, o eski ayrıntılı sunum törenini yitirmiş olsa da manevi anlamından hiçbir şey kaybetmemiştir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp