Ocakbaşı Kahveleri ve Kahvehaneler
Ocakbaşı Kahveleri ve Kahvehaneler : Ocakbaşı kahvehanelerindeki duvarlar, kahvenin kerametini anlatan yazılarla süslüdür.
"Bu kahve öyle bir kahvedir ki Her usul-u basafa, içinde sakin olanlar Çekmesin asla cefa, Bir gelen bir daha gelsün, Dimesinler bi'vefa sahibine kıl şefaat Ya Muhammed (sas) Mustafa"
"Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız, Hazret-i Şeyh Şazili'dir pirimiz, üstadımız."
"Kahve, cezveden fincana oradan da gönüllere akan muhabbetin adıdır.”
Türk edebiyatı ve folkloründe önemli bir yer tutan kahve ve kahvehanelerle ilgili olarak, çeşitli menkıbe ve hikayeler ortaya çıkmış, şiirler yazılmıştır.
XVI. yüzyıl şairleri kahveyi "bais-i cem-i arifan" ve "mürde cisme can katan" bir içecek şeklinde tanıttıkları gibi Osmanlı tarihçileri de kahvehaneleri "mekteb-i irfan" ve "mecmua-ı irfan" diye tavsif etmişlerdir.
Ali Mustafa Efendi'ye göre, kahvehanelerin gerçekte Türk zarifleriyle Arap ve Acem bilginlerinin toplandığı bir yer olması gerekirken buna karşılık devlet nazarında kahvehaneler "fasıklar mecmua-ı" şeklinde görülmüştür.
Osmanlı şehirlerinde dini-destani kitapların okunduğu bir sohbet mekanı olarak gelişen mahalle kahvehaneleriyle daha çok ticaret muhitlerinde görülen esnaf kahvehaneleri şeklinde iki farklı mekan ortaya çıkmıştır.
Zaman içinde gelişen ve değişik kültür seviyesindeki toplulukların yoğunlaştığı yeniçeri, aşık ve semai kahvehaneleri, Osmanlı'nın geçirdiği aşamaları göstermesi bakımından önem taşır.
"Bu kahve öyle bir kahvedir ki Her usul-u basafa, içinde sakin olanlar Çekmesin asla cefa, Bir gelen bir daha gelsün, Dimesinler bi'vefa sahibine kıl şefaat Ya Muhammed (sas) Mustafa"
"Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız, Hazret-i Şeyh Şazili'dir pirimiz, üstadımız."
"Kahve, cezveden fincana oradan da gönüllere akan muhabbetin adıdır.”
Türk edebiyatı ve folkloründe önemli bir yer tutan kahve ve kahvehanelerle ilgili olarak, çeşitli menkıbe ve hikayeler ortaya çıkmış, şiirler yazılmıştır.
XVI. yüzyıl şairleri kahveyi "bais-i cem-i arifan" ve "mürde cisme can katan" bir içecek şeklinde tanıttıkları gibi Osmanlı tarihçileri de kahvehaneleri "mekteb-i irfan" ve "mecmua-ı irfan" diye tavsif etmişlerdir.
Ali Mustafa Efendi'ye göre, kahvehanelerin gerçekte Türk zarifleriyle Arap ve Acem bilginlerinin toplandığı bir yer olması gerekirken buna karşılık devlet nazarında kahvehaneler "fasıklar mecmua-ı" şeklinde görülmüştür.
Osmanlı şehirlerinde dini-destani kitapların okunduğu bir sohbet mekanı olarak gelişen mahalle kahvehaneleriyle daha çok ticaret muhitlerinde görülen esnaf kahvehaneleri şeklinde iki farklı mekan ortaya çıkmıştır.
Zaman içinde gelişen ve değişik kültür seviyesindeki toplulukların yoğunlaştığı yeniçeri, aşık ve semai kahvehaneleri, Osmanlı'nın geçirdiği aşamaları göstermesi bakımından önem taşır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Anonim Kahve Manileri
29-07-2015
Kahve ile İlgili Deyimler
26-07-2015
Kahve Tekerlemeleri
22-07-2015
Kahvehanelerde Oynanan Oyunlar
25-07-2015
Konya Kahve Manileri
25-07-2015
Dünyada ve Türkiye’de Kahve Tü...
22-07-2015
Kahve Terimleri
14-05-2015
Sarayda Kahve İkramı
02-07-2015
Ağaçtan Cezveye Kahvenin Öyküs...
02-07-2015
Elinde Ayağında Acem Kınası (K...
14-05-2015
Kafeinli İçecekler Nelerdir?
22-07-2015
Çocukluğumuzdan Yadigâr Bir Te...
23-07-2015