Kahve Hikayeleri
Kahve Hikayeleri : Hoca öğrencileri ile birlikte ders işlemektedir. O gün öğrencilerine değişik ama etkileyici bir ders vermek ister.
Derse gelirken yanında boş bir cam kavanoz getirmiştir. Ayrıca üç ayrı kavanozun içine taşı kum, top koymuştur.
Boş kavanozun içine küçük tenis toplan doldurur. Öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar.
Öğrenciler hep birlikte dolduğunu söylerler. Hoca kavanoza çakıl taşları döker, taşlar tenis toplarının aralarında kalan boşlukları doldurur.
Hoca öğrencilerine döner. Kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler hep birlikte "Evet" diye seslenirler. Hoca, diğer kapta bulunan kumu kavanoza döker kum geriye kalan ufak tefek boşlukları doldurur.
Hoca tekrar öğrencilere döner aynı soruyu sorar. Hep birlikte "Evet" derler yine. Sonra hoca bir fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır.
Kahve daha ince, toz halindedir. Kumların arasındaki boşlukları doldurur. Öğrenciler gülmeye başlarlar. Hoca da güler ve ilave eder:
- Bu kavanoz sizin hayatınız. Tenis topları dininiz, ibadetiniz, sıhhatiniz, aileniz, anneniz, babanız, çocuklarınız ... Sizin için birinci derecede önemli olan her şey.
Bunlar, kavanozu doldurduğu gibi hayatınızı doldurur. Çakıl taşları ise işiniz, eviniz, arabanız gibi ikinci derece işler. Kum ise ufak tefek şeylerdir. Siz eğer kavanoza önce kum koyarsanız tenis toplarına ve çakıl taşlarına yeterli yer kalmaz.
Kısacası: vaktinizi, enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, üzülür, israf ederseniz önemli şeyler için vakit ve enerjiniz kalmaz.
Sağlığınıza dikkat edin ve çocuklarınızla ilgilenin, onlarla güzellikleri paylaşın. Kavanoza önce tenis toplarını yerleştirin. Ufak tefek şeyleri dert etmeyin sıralamaya dikkat edin. Gerisi zaten kumdur.
Bu sırada bir öğrenci parmağını kaldırır ve sorar: "Öğretmenim o bir fincan kahveyi anlatmadınız," Hoca gülümser. "Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, dostlarınızla ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar vaktiniz olsun!"
Derse gelirken yanında boş bir cam kavanoz getirmiştir. Ayrıca üç ayrı kavanozun içine taşı kum, top koymuştur.
Boş kavanozun içine küçük tenis toplan doldurur. Öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar.
Öğrenciler hep birlikte dolduğunu söylerler. Hoca kavanoza çakıl taşları döker, taşlar tenis toplarının aralarında kalan boşlukları doldurur.
Hoca öğrencilerine döner. Kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler hep birlikte "Evet" diye seslenirler. Hoca, diğer kapta bulunan kumu kavanoza döker kum geriye kalan ufak tefek boşlukları doldurur.
Hoca tekrar öğrencilere döner aynı soruyu sorar. Hep birlikte "Evet" derler yine. Sonra hoca bir fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır.
Kahve daha ince, toz halindedir. Kumların arasındaki boşlukları doldurur. Öğrenciler gülmeye başlarlar. Hoca da güler ve ilave eder:
- Bu kavanoz sizin hayatınız. Tenis topları dininiz, ibadetiniz, sıhhatiniz, aileniz, anneniz, babanız, çocuklarınız ... Sizin için birinci derecede önemli olan her şey.
Bunlar, kavanozu doldurduğu gibi hayatınızı doldurur. Çakıl taşları ise işiniz, eviniz, arabanız gibi ikinci derece işler. Kum ise ufak tefek şeylerdir. Siz eğer kavanoza önce kum koyarsanız tenis toplarına ve çakıl taşlarına yeterli yer kalmaz.
Kısacası: vaktinizi, enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, üzülür, israf ederseniz önemli şeyler için vakit ve enerjiniz kalmaz.
Sağlığınıza dikkat edin ve çocuklarınızla ilgilenin, onlarla güzellikleri paylaşın. Kavanoza önce tenis toplarını yerleştirin. Ufak tefek şeyleri dert etmeyin sıralamaya dikkat edin. Gerisi zaten kumdur.
Bu sırada bir öğrenci parmağını kaldırır ve sorar: "Öğretmenim o bir fincan kahveyi anlatmadınız," Hoca gülümser. "Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, dostlarınızla ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar vaktiniz olsun!"
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR