Osman Müftüoğlu Kırmızı Mor Mucizeler

Osman Müftüoğlu Kırmızı Mor Mucizeler : DOKTORA MI, MANAVA MI?

Kaç yaşında olursanız olun, kendinize bugün bir yol seçmeli ve nasıl bir yaşam istediğinize karar vermelisiniz. Gelecekte sık sık doktora, eczaneye gitmek, her gün bir avuç hap yutmak mı istersiniz ya da bugünden başlayarak manava, pazara mı gitmeyi tercih edersiniz? Ben diyorum ki, ileride tansiyon, kalp ve varis ilacı alacağınıza, bir sürü sağlık sorunuyla boğuşacağınıza manava gidin ve turp, lahana, kızılcık alın. İkinci seçenek kulağa çok daha çekici gelmiyor mu?Peki, bitkilerin mucizesinin sırrını öğrenmek ister misiniz? Bitkiler doğada büyürken, gelişirken hastalandıklarında doktora gidemez, ilaç alamazlar. Mantarlardan, böceklerden, güneşten gelen zararlı ışınlardan ve daha pek çok dış etkenden kendilerini korumak zorundadırlar. Bu yüzden de, kendi koruma kalkanları, kendi ilaçları vardır. Yaratılıştan sahip oldukları ve sebzelere, meyvelere renklerini veren bazı maddeler onları hastalıklardan korur. Biz de bu maddelerden ne kadar çok faydalanırsak o kadar dirençli ve sağlıklı oluruz.

FİTOBESİNLER

Beslenme dendiğinde birçok kişinin aklına yiyip içtiklerinin enerji değerleri, protein, yağ, karbonhidrat içerikleri ve vitaminler, mineraller gelir. Hatta sağlıklı beslenme konusuna kafa yoranların bile bitkisel besinlerdeki mucize maddelerden haberi yoktur. Hâlbuki beslenme biliminde fito- besinler, yani bitkilerdeki renkli mucizeleri yaratan moleküller son derece önemli bir yer tutarlar.

Sağlığınız söz konusu olduğunda bu özel antioksidan maddeler, vitamin ve minerallerden çok daha etkili roller oynayabilir.Bitkilerdeki fitobesinlerin ortak özellikleri, neredeyse tamamının renkli olmaları. Bunların kimi kırmızı, mor, mavi ya da siyah, kimi yeşil, sarı ya da turuncu renkteler. Aralarında bazı kimyasal farklılıkları olsa bile hepsi aynı görevi üstleniyor: Antioksidan özellikleriyle hücrelerimizi yaşlanmaktan ve paslanmaktan korumak; kanser, kalp ve damar hastalıklarını, bellek problemlerini ve yaşlılıkla ilişkili pek çok sorunu engellemek ya da geciktirmek.

NE KADAR RENKLİ O KADAR İYİ

Sebzeler, meyveler ne kadar renkli, renkleri ne kadar çarpıcı ise o kadar faydalıdırlar. Mesela, beyaz fasulye yerine kırmızısını yiyerek sağlığınıza daha fazla yatırım yapmış olursunuz. Çok faydalı olduğu bilinen kırmızı üzüme ve kırmızı fasulyeye rengini veren aynı maddedir; antosiyanin. Bu mucize moleküllere bitkisel ilaçlar demek daha doğru olur. Kırmızı fasulye harika bir besindir. Bir tabak kırmızı fasulye yediğinizde bir bardak üzüm suyundan aldığınız kadar antosiyanin alırken, aynı zamanda protein, folik asit ve lif gibi son derece değerli besin öğeleri de bönüsünüz olur. Aslında sadece kırmızı fasulye için değil, bütün meyve ve sebzeler için aynı şeyi söylemek mümkün.

Ama bazıları diğerlerine kıyasla daha faydalı, daha zengindir. Bunun nedeni içlerinde antosiyanin bulunmasıdır. Onlara kırmızı rengini veren bu değerli madde, dünyada bilinen en güçlü antioksidanlardan biridir.Antosiyanin içeren sebze ve meyveler bazen kırmızı, bazen de koyu mavi ve mor, hatta siyaha yakın renklerde de karşımıza çıkarlar. Hepsi aynı maddeyi içerseler de, farklı renklerde olmaları o sebze ya da meyvenin ne kadar asidik olduğuyla ilişkilidir; içindeki asit miktarı arttıkça renk kırmızıya doğru gider, azaldıkça koyulaşır. Doğada yaklaşık 32 çeşit farklı antosiyanin bulunur ve hepsinin ortak özelliği, kansere, damar sertliğine ve birçok hastalığa karşı koruma sağlamalarıdır.

BİR ŞİFA: LİKOPEN

Bitkisel mucizelerin en değerlilerinden biri likopendir. Gerçek anlamda bir şifa olarak tanımlanabilecek bu madde açısından en zengin kaynaklardan biri domatestir. (Bu arada küçük bir bilgi; hayatımıza yeni giren siyah,mor domateslerin içinde, likopen dışında biraz önce bahsettiğim antosi- yanin maddesi de bulunuyor.) Bir şifa olarak tanımladığım ve domatesin içinde bol miktarda bulunan likopenden faydalanmak pek kolay değil. Bazı hususlara dikkat etmezseniz ondan tam olarak yararlanamazsınız. Mesela, domates çiğ yendiğinde vücut tarafından absorbe edilme olasılığı düşüktür.

Çünkü domatesin içindeki likopen, domatesin sert çeperlerine yapışıyor ve sindirilemeden bağırsaklardan atılıyor. Bu yüzden, bu değerli maddeden maksimum fayda sağlamak için domatesi pişirerek tüketmek gerekiyor.Bu değerli besin öğesinin kadınlarda meme kanserine karşı önemli bir koruma sağladığı biliniyor. Bunun en önemli nedeni, likopenin yağ dokusuna yerleşme özelliği ve meme dokusunun da büyük oranda yağdan oluşmasıdır. Likopen, kötü kolesterolün oksidasyonunu yavaşlatarak kalp damar hastalıklarına ve prostat kanserine karşı da ciddi bir koruma sağlıyor. Araştırmalar, likopenin hafıza ve beyin sağlığını korumada, yaşlanmayı yavaşlatmada da etkili olduğunu gösteriyor.

KABUKLARIYLA YİYİN

Şimdi bahsedeceklerimden sonra, umarım bir elmanın kabuğunu soymadan önce iki kere düşünürsünüz! Kabuklar, meyveleri ve sebzeleri do-ğadaki dış etkenlerden korurlar. Bu yüzden, her meyvenin kabuğu, her sebzenin dış kısmı güçlü biyolojik bariyerler, savunma silahları ve değerli antioksidanlar içerir. Mesela, elma soyulmadan yendiğinde yaklaşık 150 miligram civarında antioksidan flavonoid içerirken, soyulduğunda bu miktar 100 miligramın altına düşer. Ayrıca, bu meyvedeki en güçlü antioksidan maddelerden biri olan kuversetin sadece elmanın kabuğunda bulunur. Yani, siz bir elmayı soyarak antioksidan gücünün neredeyse yarısını yok etmiş olursunuz. Aynı şey bütün meyveler, sebzeler için geçerli.Ayrıca, yabanmersini, frenk üzümü gibi kabuğu kalın, etli kısmı az olan meyvelerin antioksidan güçleri çok fazladır. Kocaman bir karpuz yediğinizde aldığınız antioksidanı, üç beş tane frenk üzümü ya da beş altı tane yabanmersininden alabilirsiniz.Hatta mümkün olan her meyveyi çekirdekleriyle yemeye çalışın. Çekirdekler meyvenin tohumudur ve son derece değerli besinler içerirler. Mesela ben elmanın sadece sapını çıkarıyorum ve kabuğuyla, çekirdeğiyle beraber yiyorum.

KORKUYA YENİLMEYİN

Meyve ve sebzelerin en değerli bölümünden, yani kabuklarından mahrum kalmanız gerektiği söyleniyor. Tabii ki kimyasallara, zirai tarım ilaçsonderece kıymetli besin maddelerinden vazgeçmek akıllıca değil.Yapmanız gereken çok basit; meyve ve sebzeleri iyice yıkamalı, gerekirse fırçalayarak temizlemelisiniz. İthal meyveler, bozulmalarını önleyen mumsu bir tabaka ile kaplıdır. Bu tabakayı temizlemek için meyveyi sirkeli suda bekletmeniz yeterli. Sebze ve meyve tüketirken onlardan korkmak, değerli bölümlerinden vazgeçmek yerine dikkat etmeniz gereken başka hususlar var. Öncelikle onları mevsiminde tüketmeye gayret etmeli, daha da önemlisi, normal görünenlerini tercih etmelisiniz. Eğer dev bir çilek görürseniz, hemen uzaklaşın. Bir çileğin büyüklüğü size normal gelmiyorsa onda bir arıza var demektir.

YAŞLANMAYA KARŞI EN GÜÇLÜ SİLAHLAR

Sebze ve meyvelerdeki maddelerin antioksidan güçlerinden bahsediyoruz ama çoğumuz antioksidanların ne işe yaradığını bilmiyor. Dilerseniz, önce bu güçlü silahların etki mekanizmalarını anlayalım.Vücudumuz, serbest radikal dediğimiz ve hücrelerin elektronlarını çalarak onlara zarar veren maddelerin saldırısıyla karşı karşıyadır. Uzmanlara göre, bir hücre her gün yaklaşık on bin serbest radikal saldırısına maruz kalır. Kimisi hücrenin zarına saldırırken, bir diğeri DNA yapısını bozar. DNA yapısı bozulan hücreler ise kansere zemin hazırlar.

Eğer sistemde yeteri kadar antioksidan madde bulunursa hücre zararı önemli bir ölçüde önlenebilir. Bu saldırılar sırasında antioksidanlar serbest radikallere şöyle der; “Hücrelere elektron çalmak için saldırıyorsun. Ben sana ihtiyacın olan elektronu vereyim, sen hücreleri rahat bırak. Onlara dokunma.”Dolayısıyla hücreler oksitlenmez, oksitlenmedikleri zaman da paslanmazlar. Zaten yaşlanmanın en önemli nedenlerinden biri hücrelerin paslanmasıdır. Antioksidan teorisine göre ne kadar çok antioksidan alırsak, yaşlanma sürecini o kadar yavaşlatabiliriz, o kadar geç yaşlanırız.

KIRMIZILARIN GÜCÜ ADINA

Doğal değerlerden faydalanın: Üzüm, karadut, vişne, çilek, siyah erik, kırmızılahana, kırmızı pancar zengin antosiyonin içerikleri ile olağanüstü güçlü antioksidanlardır. Sadece kansere koruma sağlamakla kalmaz, kanser oluştuktan sonra yayılmasını da önlerler. Sofralarınızdan kırmızı pancar salatasını, kırmızılahanayı eksik etmeyin. Kırmızılahana gerçek bir mucizedir.Turşusunu kurun, salatasını yapın, ama mutlaka kırmızılâhana yiyin. Antosi- yanin aynı zamanda iltihap giderici özelliği ile romatizmal ağrılarına da iyidir. Kiraz, vişne, çilek yiyin: Antosiyanin açısından son derece zengin olanağrılarına iyi gelir, detoks etkileri ile karaciğeri temizler ve vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlarlar. Son yıllarda, kiraz ve vişnenin önemli bir marifeti daha keşfedildi; bu kırmızı mucizeler aynı zamanda kötü kolesterolle de mücadele ediyorlar.Üzüm: Resveratrol isimli antioksidan ve antosiyanin maddelerinden zengin olması bu meyveyi son derece değerli bir besin haline getiriyor. Binlerce yıldır kral sofralarında yer alan bu değerli besinin ömrü uzattığı düşünülüyor. Araştırmalar, kanseri önlemede, kalp krizi riskini azaltmada, güneş ışınları, alkol ve sigaranın cilt üzerinde yarattığı yaşlanma belirtilerini önlemede etkili olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, üzümün kalorisi ve glisemik yükü yüksek meyveler arasında yer aldığını unutmayın. Dozu kaçırmak kilo almanıza neden olabilir.

YARATICI OLUN

Maalesef meyveleri sadece tek başlarına yiyoruz ama marketten meyveli yoğurt almaya bayılıyoruz. İçi şeker dolu, sağlıksız meyveli yoğurtlar yerine yoğurdun içine taze meyve ekleyip yemeyi deneyin. Çileği, elmayı, por-takalı doğrayıp yoğurdun içine karıştırmak harika, besleyici bir kombinasyondur. Bu karışımı biraz dondurarak ve dondurma yerine çocuklarınıza yedirebilirsiniz. Çok zengin bir besin olan yulaf kepeğinin içine yoğurt ve meyve karıştırıp, kahvaltıda ya da ara öğünlerde yemek de harika bir fikir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp