Mutsuzluk ve Tutkular

Mutsuzluk ve Tutkular

Beğenmediğimiz, hoşumuza gitmeyen ve bizi üzen her konuda durmadan bir suçlu arayıp duruyoruz. Oysa, gerçek suçlu hepimizin içindeki .tutkular ve hırslardır. Özellikle de güçlü olma tutkusu. Diyeceksiniz ki güçlü olmanın nesi kötü? Güçlü olmanın kendisi elbette ki güzel. Kötü ve yıkıcı olan ise; hırs, yani açgözlülük, yani doyumsuzluk. Sonsuz ve sınırsız iç potansiyelini fark edemeyen insan, kendini küçük ve değersiz görür. Bu yüzden tüm yaşamı boyunca önemli biri olmak için çareler arayıp, durur. Ama bulduğu çareler ise, bazen suç kapsamına bile girer. Maharishi Mahesh Yogi bu durumu şu sözlerle açıklıyor:"Suç, bir tutkuyu doyumlamak için kullanılan kestirme bir yoldur. Bu öyle bir kestirme yoldur ki, çoğu kez olağan ve yasal yollan aşar."

Günlük yaşantımızda her gün kavga eden insanlar görürüz. Kavgalarının nedenleri de, genellikle sıkı sıkıya bağlı olduktan tutkularıdır. Hep daha üstün, daha güçlü, daha bilgili ve daha zengin olmak isteriz. çünkü Krishnamurti'nin de dediği gibi "bizim içinde yaşadığımız toplum, kazanmak, elde etmek ve elde ettiklerini korumak ilkesi üzerine kurulmuştur." Ancak biz; bu hırsların, tutkuların ve toplumsal koşullandırmaların bilincinde bile değiliz. Doyum ve mutluluğu hep "sahip olmak"ta arıyoruz. Başkalarından daha çok paramız, daha çok malımız, daha çok gücümüz ve daha çok ünümüz olsun istiyoruz. Oysa bu, aslında açgözlülüktür. Bize ancak ve ancak doyumsuzluk ve mutsuzluk getirir. Mutsuz insan ise, arayışını sürdürmek zorundadır,Bir kısır döngüye girmiştir. Daha güçlü olursa, mutlu olacağını sanır. Ayrıca güçlü olma tutkusu bize istemediğimiz şeyleri de yaptım. Kavga, dövüş, savaş bu tutku yüzünden ortaya çıkar; yolsuzluk, rüşvet, vergi kaçırma yine bu tutku yüzünden yapılır.Dale Camegie'nin dediği gibi "suçlu, kendinden başka herkesi suçlar." Gerçekten de öyledir. Tutkularımızı fark etmediğimiz için, onların nasıl kölesi olduğumuzu da fark etmeyiz. Bu yüzden "suç bende" deyip tutkulardan kurtulacağımız yerde, hep başkalarını suçlarız. Tutkularımıza engel olan herkese karşı düşmanlık, kin, nefret gibi negatif duygularımızı harekete geçiririz.

Biz bu yıkıcı duygular çemberini aşamadıkça eleştirilerin de hiçbir yararı olmaz. Çünkü çıkış yolu olan sevgi, birlik ve beraberlik bu çemberin dışında kalır. Bu nedenle insan olarak her birimizin görevi, bu olumsuz duygulan aşmaktır. Çözüm için de önce içimize bakmamız gerekir. Sevgi yerine nasıl nefret ürettiğimizi, dostluk yerine nasıl düşmanlık beslediğimizi fark etmemiz şarttır. Bunun en iyi yolu da meditasyondur. Yani, kendinin farkına varmadır. Ya da kişinin kendi sınırsız ve sonsuz kutsal iç enerjisini keşfetmesidir. Düzenli olarak yapılan meditasyonla, bir süre sonra bu yıkıcı duygular otomatik olarak uçup gidince, yerini gerçek bize; yani iyiye, güzele ve doğruya bırakacaktır. Bunu yapmak, her insanın görevidir, ama özellikle eğitimciler, liderler ve yöneticiler için şarttır. Çünkü onların davranışları ve aldıkları kararlar hepimizi ve tüm insanlığı etkilemektedir. Bu nedenle liderlere soruyorum: "Neden kendilerinin farkına varmak, kendilerini gerçek anlamda bilmek ve tanımak istemiyorlar?" Daha açık bir ifade ile "neden meditasyon yapmıyorlar?" İyinin, güzelin ve doğrunun, yani gerçeğin, hep orada, kendi içlerinde olduğunu fark ettiklerinde nelerin değişeceğini bir bilseler!

İnsanlar kendi gerçeklerini keşfedip, sadece özel ve o an olan olaya değil de, aynı zamanda yaşamın bütünlüğüne, yani yaşamın kendisine de gereken önemi verdikleri zaman her şey, ama her şey değişir. O zaman tüm insanlar dost olurlar. Savaşlar yeryüzünden kalkar. Silah fabrikaları artık öldürmeye değil, yaşatmaya yarayan şeyler üretirler. Dünyada açlık, sefalet, fakirlik diye bir şey almaz. Artık insanlar sigara, içki ve uyuşturuculara da ihtiyaç duymazlar. Meditasyonun sağladığı derin dinlenme ve doyum sayesinde tüm kötü alışkanlıklar birer birer kaybolur. Bu çalışma muntazam olarak yapıldığında bir süre sonra değişim kendiliğinden başlar. Bu süre kişiden kişiye değişmekle birlikte, Transandantal Meditasyon (T.M.) ile ilgili çalışmalar, bu etkinin hemen başladığını, ancak zaman geçtikçe arttığını göstermiştir. Doyum ve mutluluk hepimizin hakkı. Ancak tutkular buna ulaşmamıza engel olurlar. Sevmek güzel, sevilmek de; zengin olmak güzel, güçlü olmak da ... Ancak içimizde tutku varsa, tüm bu güzelliklerin tadına tam olarak varamayız. Doyumu elde edemeyiz. Hep bir şeyler eksik gibi gelir ve suçu birilerine yükleriz.

Tüm ömrümüz aramak, çabalamak ve sıkıntıyla geçer. Mutluluk ve doyum ise, çok kısa süreli ve nadiren yaşanır. Oysa kendi sınırsızlığını fark etmiş, kendini tanımış ve Yunus Emre'nin dediği gibi "kendini bilmiş" insanda bunun tam tersi olur. Yani doyum ve mutluluk süreklidir. İç sıkıntısı, huzursuzluk, boş çabalar ve mutsuzluk ya hiç yaşanmaz ya da nadiren ve çok kısa süreli olarak ortaya çıkar. Sürekli doyum ve mutluluk duyan bir insan; neden rüşvet alsın, neden vergi kaçırsın, neden olumsuz duygular yaratsın ki? O zaten; sonsuz, sınırsız ve kutsal olan iç gücünü ve desteğini her an hisseder. Artık kendini, karşısındakini ve herkesi bir eşi daha olmayan, kutsal ve saygıdeğer bir varlık olarak görür. İşte o zaman düşmanını bile sever. Tüm insanları sever, T.M. yapanların sayısı arttıkça bu sevgi tüm topluma yayılır. Yapılan çalışmalar bir toplumun en az yüzde biri T.M. yaptığında, bu etkinin tüm topluma yayılacağını göstermiştir. Yani her toplumda T.M. yapanların sayısı yüzde biri bulduğunda, tüm dünyada suçlar azalacak, savaşlar ortadan kalkacak, yeryüzünde hayal edilen sağlıklı ve mutlu yaşam gerçekleşecektir. Muntazam olarak yapıldığında T.M.; düşmanlık, kin, nefret gibi olumsuz duygularımızı azaltarak suç işleme eğilimini ortadan kaldırır. Stresi önleyerek, hem ruhsal ve bedensel sağlığımızı korur, hem de içki, sigara, kumar gibi zararlı alışkanlıkları edinmemizi önler. Yani sağlıklı, mutlu ve güvenli yaşamamızın bugün için en kolay ve en ucuz yolu T.M. yapmaktır. En az yüzde birimizin yeni görevi artık bu olmalıdır. Aksi halde şikayetler fayda vermeyecek; mutsuzluk, yolsuzluk, rüşvet, suç ve savaşlar sürecektir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp