Çatışma Olmadan Doğru Seçmek (Bütünleşmek)

Çatışma Olmadan Doğru Seçmek (Bütünleşmek) :

Çatışma Olmadan Doğru Seçmek (Bütünleşmek)

İnsanın kendi içindeki saf bilinç alanıyla, yani öz benliğiyle ilişkiye girememesi; mutsuzluk ve dengesizliklere yol açar.Çünkü; böyle bir kişide ruh, akıl ve beden bütünlüğü bir türlü oluşamaz. Bütünleşmemiş insan, Krishnamurti'nin de dediği gibi "karşıtlıklar koridorunda" yaşar. Üstelik, genellikle bu karşıt kutuplardan yalnızca birinin bilincindedir. Bilinçliliği gelişen insanda ise, bu karşıt güçler birbiriyle uzlaşır ve kişi kendi içinde bütünleşir. Bütünleşmiş kişiler, kendilerine ve çevrelerine en yararlı olanı seçerler. çatışmalar azaldıkça, kendileriyle bütünleşerek daha az hata yaparlar. Davranışlar daha doğru ve doğruyu seçim daha otomatik bir hal alır. James ve Jongeward bütünleşme işlemini şu sözlerle tanımlıyorlar: "Bu bütünleştirme işlemi (ya da süreci) kişinin bağımlılıktan kurtulup kendine reter bir duruma gelmesini sağlar." Bütünleşmiş kişilerin istekleri sağlıklı ve doğaldır. Çevreleri ile ve kendileriyle uyum içinde yaşarlar. Ancak sağlık ve mutluluğumuzu sürekli kılabilmek için bazı davranış kurallarına uymak zorundayız. Bunlardan en önemlisi herkese karşı anlayışlı ve saygılı davranmaktır. Her kültürde olduğu gibi Tasavvuf'ta da "insanlara iyi davranmak" çok önemli bir yer tutar. Tasavvuf ilkelerine göre insanla Tanrı arasında bulunan bağlantı (ve özde birlik) nedeniyle kişinin varlığına saygı gösterilmelidir.

Mevlana bir şiirinde şöyle der:

"İstersen dost varlığını bulmak,

Öze giriver, görünüşü bırak

Kat kat örtüler içindedir o

O kendinde iki evren onda saklı bak."

Herkese karşı ve her yönden iyi ve cömert davranmalıyız. Herkeste en iyi olanı bulup, bunu vurgulamalıyız. Herkeste ve her şey de en iyi olanı bulmamıza örnek olabilecek hepimizin bildiği bir hikaye vardır: Mevlana müritleri ile birlikte yürürken yolun kenarında bir köpek görmüşler. Köpek öleli bir kaç gün olduğu için, pek hoş bir durumda değilmiş. Müritler bu duruma çoğu insanın göstereceği tepkiyi göstermişler ve hızla oradan uzaklaşmışlar. Ama Mevlana köpeğin başında kalmış ve: "Bakın köpeğin ne güzel dişleri var" demiş. Herkesin en iyi olan tarafını bulup, bunu belirtmek, onlarla kolayca dost olmamızı sağlar.Eleştiri ise onlardan uzaklaştırır.

Ani tepki göstermek yerine "düşünceli davranmak" ikinci kuraldır. Doğru bile olsa, kızgınlık ve eleştiriden sakınmalıdır.Lincoln bunun nedenini şöyle açıklıyor: "Onları eleştirmeyin,benzer koşullarda biz de onlar gibi olurduk." Gerçekten de öyledir. çünkü eğer siz de aynı koşullarda yetişmiş olsaydınız, Dale Carnegie'nin de dediği gibi "siz, siz değil, o olacaktınız." Bu nedenle herkese karşı anlayış göstermeliyiz. Ayurveda'da hayatı destekleyen her şey, tıpkı Tasavvuf'ta olduğu gibi insan için de yararlıdır. Bu yüzden pozitif duygular, ve olumlu ilişkiler yaşamı destekler. Yaşamımızda sevgi ve ilgi çok önemli ihtiyaçlardır. Leo Fernando Buscaglia bu gereksinmeleri şöyle açıklıyor: "Fiziksel açıdan, sandığımız kadar fazla gereksinmemiz yoktur. Buna karşın, zamanımızın büyük bölümünü,kendimizin ve çocuklarımızın fiziksel gereksinmelerini karşılama çabasıyla geçiririz . Oysa, gereksinmelerimizin en önemlileri içimizde duyduğumuz gereksinmeler; yani saygı görme gereksinmesi, tanınma gereksinmesi, kabul edilme gereksinmesi,başarılı olma gereksinmesi, dünyamızdan tad alma gereksinmesi, yaşamın sonsuz güzelliğini görebilme gereksinmesi gibi şeylerdir. "

Uymamız gereken bir diğer ve üçüncü davranış kuralı da "doğru konuşmak'tır. Doğru konuşmak, gerçeği yansıtan ve kimseyi incitmeyen bir konuşma tarzıdır. Uygun kelimelerle ve kıncı olmayan bir tarzda konuşmamız, diğer insanları olumlu yönde etkiler, Kıncı bir konuşma ise, sözlerimiz doğru bile olsa karşımızdakini üzer, Ayrıca, sözler kadar, söyleyiş tarzı da çok önemlidir.

İnsan, bütünleşip kendisi ve çevresiyle bir uyum içinde yaşamaya başladığında tüm istekleri ve tüm davranışları doğal ve sağlıklı bir hale gelir. Daha önce de bahsedildiği gibi, Maharishi Mahesh Yogi buna "kendiliğinden doğru eylem" demektedir.

Yunus Emre'nin aşağıdaki satırları ise, bu olgunluğu çok daha eskilerde elde etmenin erdemini yansıtıyor:

"Dost isteyen gelsin bana

Göstereyim dostu ona

Budur sözüm önden sona

Ben bilirim kendözümü"

Yine Yunus Emre'nin bir başka şiirinden bu duruma kolay etmediği anlaşılıyor:

"Derildik pınar olduk

İrkildik ırmak olduk

Artık denize dolduk

Taştık elhamdülillah."

Oysa T.M. sayesinde artık bu duruma gelebilmek çok kolay.Sabah-akşam 20 dakika süre ile yapılan T.M. bir süre sonra tüm düşünce ve davranışlarımızı "kendiliğinden doğru eylem" düzeyine yükseltir. Böylece tüm kötülükler gittikçe azalarak, yerini iyiliklere bırakır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp