ayurveda beslenme

Ayurveda 2 :

Tanım

Belki de tıbbın en eski disiplini: Batı tıbbının büyük bir kısmının kaynaklandığı, geçmişi eski Hindistan'a uzanan bir kutsal tıp sistemi.

Arkaplan

Ayurvedanın bir parçası olduğu Oryantal terapi çok eskilerde, M.Ö. 3000 - 1000 yıllarında doğmuştur. Belki de herşey Nil ve Fırat vadilerinde başlamıştı. Batı tıbbının eski Yunandan kaynaklandığına, yaygın olarak inanılır. Bu doğru olsa da Yunanlılar da, bu konuda Hintlilere çok şey borçludurlar. Hint tıp klasiklerinde yabancı dil kökenli teknik terimlere rastlanmazken Yunanlıların kullandığı birçok ilaç ve yöntem Orta Doğu ve Hint kökenlidir. Bu konuyu araştırmaya yıllarını veren büyük bir uzman, Pisagor'un (ki endirekt olarak Batı tıbbının babası olarak nitelenen Hipokrat'ın öğretisi üzerinde çok etkisi olmuştur) bütün sistemini doğrudan Hindistan'dan aldığı sonucuna varmıştır, ayurveda (Ayur = hayat, veda = bilgi veya bilim: hayat bilimi M.Ö. 1200‘lere alt kutsal bir metin olan Artharva Veda'ya sonradan yapılan bir eklemedir. Ayurveda tıp eğitimini veren bilinen, ilk okul M.Ö. 500 yıllarında Banaras üniversitesiydi.

Büyük Samhita veya Tıp Ansiklopedisi de burada yazılmıştır. 700 yıl sonra başka büyük bir ansiklopedi daha yazıldı ve bu ikisi Ayurvedanın temelini oluşturdu. Batı'da uygulananların sayısı az olsa da, bu tıp okulu günümüz Hindistan'ında halkın % 80-90'mın tıbbi bakımından sorumludur. Ayurveda ilgilenilmeye gerçekten değerdir, çünkü hiç şüphesiz günümüzde hala uygulanılan en eski tıp düşünce okulu olup bir çok diğer sistemler, eski Çin ve Japon Öğretileri de dahil olmak üzere, ondan kaynaklanmıştır.

Nedir?

Ayurveda hakkında çağdaş bir görüşe rastlamak oldukça zordur çünkü Batı'ya gelen Hintli doktorlar öylesine Batılılaşmışlardır ki Ayurveda'nın daha derindeki anlamıyla bağlantıyı kaybetmişlerdir. Öte yandan geçen üç bin yıldan fazla zaman içinde insanlar gittikçe daha fazla olayların fiziksel açıklamalarını isteyip herşeyi fizik ve kimyanın kanunlarına indirgemeye çabaladıkça Ayurveda'nın da aslı değişmeye uğramıştır. Hint metafiziği ve yoga belki de başka tıbbi felsefeleri kabul edebilmeye başladığımızdan ya da en azından daha hoşgörülü davrandığımızdan dolayı Batı'da oldukça hatırı sayılır miktarda yandaşlar ve uygulayıcılar bulmuştu.

Ayurveda tıbbına göre bireysel zihin sayesinde üç türlü aktivite vardır: Aktif yaratıcı enerji Rajas, pasif yıkıcı veya direnen enerji Tumas ve birleştirip koruyan enerji Satva. Benzer şekilde aktif ısı enerjisi Pitta, soğuğun elemanı Kapha ve havanın elemanı Vayu. Bu üç enerji üç süreç tarafından değişime uğratılır: Ruhi, akli ve fiziki. İnsan ve kainat Bhutus adı verilen 5 elemandan oluşmuştur. Esir her yerdedir ve sesin karşılığıdır; hava ışıktır ve dokunmanın karşılığıdır; ateş sıcaktır, renk verir ve görmenin karşılığıdır; su akıcı ve ıslak olup tadın karşılığıdır; toprak ağır ve nemlidir ve kokunun karşılığıdır. Bunlar Rudolf Steiner'ın dört yapıcı gücü ve eski Yunanlıların dört vücut sıvısıyla paraleldirler. Esir ve hava bütün bu sistemlerde ortaktır.

Ayurveda'ya göre insan vücudu yedi dokudan (Dhatus) yapılmıştır ve bunlar denge halinde oldukça kişi sağlıklıdır. Yiyecek bir kere sindirildiğinde yedi Dhatus'u da besler fakat yiyecekteki herhangi bir dengesizlik bunlarda hastalığa yol açar. Ayurveda yanlış yiyecekler üzerinde bir hastalık sebebi olarak çok dursa da aynı zamanda fiziksel aktivite, uyku, cinsel alışkanlıklar, iklim, duygusal hal, fiziksel çevre, yaş ve cinsiyetin de hastalık üzerindeki etkilerini kabul eder.

Nasıl Uygulanır?

Ayurveda Batı'da anladığımız şekilde teşhis koymaya bel bağlamaz. Ayurveda doktoru hastayı bir bütün olarak tedavi etmeye çalışır, çünkü sistemin temelinde herkesin benzersiz olduğu ve hayatındaki dengesizliklerin de ancak şahsına ait olduğu görüşü vardır. Tıbbi değerlendirmenin hayat hikayesi alma bölümünde astrolojik olarak önem taşıyan şeyler de göz önüne alınır ve baştan sona fiziksel muayeneye ek olarak doktor, hastanın idrar, ter, balgam ve ses sonuna da dikkat eder.

Diğer tıbbi sistemlerden farklı olarak Ayurveda hastadan tedavide kendi rolüne özen göstermesini ister. Geçmişle ilgili bilgiler vermeyi, söylenenlere uymayı, cesaretli olmayı, hastalıklarını tarif edebilmeyi, büyük ansiklopedilerden birine göre, elzem kabul eder. Oruç, banyolar. deriye uygulama, temizleyip arındırıcı diyetler, rektuma sıvı enjektesi ve kan akıtmaların hepsi herhangi özel bir terapiye başlamadan önce kullanılmaktadır. İlaçlar Dhatus ve diğer vücut sistemlerini yeniden dengeye kavuşturmak için kullanılmaktadır. Arada geçen bunca gelişme dolu binlerce yıldan sonra dahi o devre ait ilaç farmakopeyası seçkinliği ve korkunç büyüklüğüyle bizleri hala şaşırtabilmektedir. Ayurveda aynı zamanda montreas'tan (tekrarlamalı dua benzeri mırıltılar) , törenlerden, yogayla nefes almadan ve diğer tekniklerden faydalanmaktadır. Bütün ilaçlar pratisyence hazırlanmakta ve jelatin, tentür, toz, hap veya yağ olarak verilmektedir. Rafine metal ve mineral oksitleri ve değerli taşların oksitleri de oldukça önemi haizdir.

Ayurveda yalnızca iç hastalıkların tedavisiyle ilgili değildir. Cerrahi, doğum ve kadın hastalıkları, pediatri ve psikoloji branşları, Batı'da olduğu gibi mevcuttur. Cinsel bozukluklar Ayurveda'nın özellikle ilgilendiği bir alandır.

Şunu hiç hatırdan çıkarmamamız gerekmektedir: Ayurveda Batı'daki gibi fiziksel bir tıp sistemi değildir. Kaynakları kutsaldır, insanın her seviyesinde etkisini gösterir. Homeopati, renk tedavisi ve radyestezi gibi diğer kenar tıp dalları Ayurveda ile ilişkili olup muhtemelen ondan kaynaklanmışlardır. Ne olduğunu kavramaya başlamış Batılılar için dahi çok metafizik bir yaşam şeklidir Ayurveda Geçmişin diğer büyük seçkin tıp sistemleri gibi Ayurveda da uygulayıcısından çok şey beklemektedir. Bilimsel ve dini inançları ve tıbbi pratiği ile bütün bir yaşam şekli olan Ayurveda uygulayıcısı için insanları iyileştirme işinden sonra golf oynamaya giden bir günümüz doktoru kavramı kabul edilebilmesi oldukça zor bir şey olmalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp