Vajinal pamukçuk

Vajinal pamukçuk :

Gebeligi önleyici hapların y an etkileri

Ağızdan alınan gebeliği önleyici haplar, yumurtalık içinde yumurtacık ların oluşumunu, yani ovülasyonu engelleyerek gebeliğin önlenmesini sağlar. Aynı zamanda rahim boynundaki müküsü de yoğunlaştırarak spermlerin içeriye girmesini önler. Ne var ki, gebeliği önleyici hapların bileşiminde bulunan hormonların yan etkileri olabilir. Bunların başlıca ları, serviks (rahim boynu), meme ve karaciger kanseri riskinin artması, bacaklarda kan pıhtıları, felç ve kalp krizleri, yüksek tansiyon, şeker hastalrğı, safra kesesi hastalıkları, migren, besin alerjileri, bedenin su toplaması, şişmanlama, pamukçuk ve depresyondur. Sigara içen, üstelik şişman olan kadınlar, gebeliği önleyici haplar alırlarsa felç ya da kalp krizi riski çok artar. Gebcliği önleyici haplar ayrıca bedenin belli vita min ve mineralleri kullanma tarzını da etkiler. Bunu ileride göreceğiz. Gebefiği önleyici hapların etkileri Yan etkilerini bile bile bu hapları hastalarımıza vermek zorunda kaldı ğırnız için üzülüyoruz, Ancak, bu ilaçların tıbbi yan etkilerinin yanında beslenme üzerinde de olumsuz etkileri vardır ki, bunun üzerinde pek durulmaz. Gebeliği önleyici hapların birçok vitamin ve mineral duru munu değiştirdiğ] kesindir. Bu da bu hapları alan kadınların sağlığmda geri ıepmelere neden olabilir.

A vıtamını ve gebelici önleyici hap

Gebeliği önleyici hap alan kadınlarda A vitamini dolaşımının düzeyi artar. Bu artış haplar alınmaya başlar başlamaz görülür ve hapı bırak tıktan aşağı yukarı üç ay sonra A vitamini düzeyi normale döner. A vi tamininin hem insan, hem de hayvan dölüıüne zararlı oldugu bilinir. A vitamininin bu zararlı etkisinden kurtulmanın üç ay aldığı düşünülürse, gebe kalmadan en aşağı üç ay önceden gebeliği önleyici hapı bırakmak doğru olur.

B1 vitamini ve gebeliği önleyıici hap
Gebefiği önleyici hapların B 1 vitamini metabolizmasını etkilediğini gösteren bazı kanıtlar vardır. Haplar kadının B ı vitaminine gereksini mini artırarak bu vitaminin eksikliğine yol açar .

B2 vitamini ve gebelğiı önleyici hap
Bu hapları alan kadınlarda B2 vitamini eksikliği görülmüştür; özellikle de hapları üç yılı aşkın bir süredir kullanıyorlarsa.

B6 vitamini ve gebelğiı önleyici hap

Ağızdan alınan gebeliği önleyici hapların, özellikle de östrojen bileşi ğinin, B6 vitamini ve triptofan üzerindeki etkileriyle ilgili birçok araş tırma yapılmıştır. Bu haplar, B6 vitamini düzeyini değiştirrnekte, bu da psikiyatrik belirtilere (özellikle depresyona), glikoz toleransının bozul masına, idrar yollarında kansere ve ağız çevresi egzamasına yol aç maktadır. Gebeliği önleyici hapların karbonhidrat metabolizması üzerindeki etkileri de incelenmiştir. Hapları kullanan bireyin yaşı ve bireysel egili mi risk etkeni oldugu gibi, kullanılan hapın türü, dozu ve ne süre kulla nildığı da bunda roloynamaktadır. Hap kullanan, B6 vitamini eksikliği bulunan ve glikoz toleransı bozulmuş olan kadınlara B6 vitamini veri lince glikoz toleransının düzeldiği görülmüştür. Deneyimlerimize göre, hap alan kadınlara günde 40 ı 00 mgr piridoksin verilmesi yararlıdır.

B12 vitamini ve gebelğiı önleyici hap

Öyle görünüyor ki, bu haplar B12 vitaminini olumsuz etkilemekte, ama kadında anemiye yol açmamaktadır. Hap kullanan kadınlarda gö rülen psikiyatrik etkiler B6 vitaminine yanıt vermezse, B12yi dene mekte yarar vardır.

Folk asit ve gebeliği önleyici hap

Gebeliği önleyici hap kullanmanın sakıncalarından biri de, hapların kan hücresi oluşumunu eıkilemesi, folik asit ve B12 vitamini meıabo lizmasını değişurrnesidir. İncelemeler gebeliği önleyici hapların bede nin folik asit düzeyini düşürdügünü açıkça göstermektedir. Ancak, fo lik asitli ilaçların gelişigüzel kullanılmasının da bazı sakıncaları vardır. Çünkü, kişideki B 12 düzeyi de anormalolabilir ve çok miktarda folik asit alınırsa var olan nörolojik semptomlar daha da kötüleşebilir ya da maskelenebilir. Hapları bırakır bırakmaz gebe kalmayı düşünmemenin doğru olaca ğı söylenebilir. Gebe kalmadan altı ay kadar önce gebeliği önleyici hap alan kadınlarda, gebeliğin ilk üç ayı boyunca alyuvarlar ve plazma fo lat düzeylerinin normalden düşük oldugu görülmüştür. Gebelik ilerle dikçe bu durum kendiliğinden düzelir. Ancak, hap kullanıyorsanız, ge be kalmadan önce folik asitli bütünleyiciler almanın yararı olabilir. Belki de en iyisi, hapları bıraktıktan sonraki 36 ay içinde gebe kalma maktır. Gebe kalma dönemi içinde günde 510 mgr folik asit almanın yararı vardır. Hapları kullandığmız süre içinde folik asidi bol yiyecekler yemek yararlı olabilir. Yeşil sebzelerde ve karaciğerde bol folik asit vardır. Gebeliği önleyici hap almaya bağlı çinko eksikliğinin de folik asit emi Iimini etkilediğini unutmamak gerekir. Bu hapları kullananlarda ser vikste (rahim boynunda) hücresel arıormalliklere daha çok rastlanması, folik asit dengesinin bozulmuş olmasına bağlı olabilir.

C vitamini ve gebelğiı önleyici hap

Ağızdan alınan gebeliği önleyici hapların C vitamini gereksinimini ar urdığı görülüyor. Dolayısıyla, bu hapları kullanan kadınların beslenme yoluyla daha çok C vitamini almaları akıllıca olur.
C vitaminli bütünleyici ilaçların alınıp alınmaması konusunda uz manlar arasında tartışmalar sürüp gitmektedir. Bizce günde 100500 mgr C vitamini alınması uygundur. Ancak, günde 1 gr dolayında C vi tamini almak gebeliği önleyici hap alanlar için zararlı olabilir. Çünkü bu dozda C vitamini östrojen yoğunluğunu artırabilir.
D vitamini ve gebelğiı önleyici hap

Ağızdan gebeliği önleyici hap alan kadınlarda D vitamini gereksini minde hiçbir degişiklik olmadığı gözlenmiştir.
E vitamini ve gebelğiı önleyici hap

Ağızdan gebeliği önleyici hap alan kadınlarda plazmada E vitamini dü zeyinin % 20 oranında düşük oldugu görülmüştür. Bazı araştırmacılar, plazma düzeyini düzeltmek için günde LOUB alfatokoferol alınmasını önermektedir. Ancak hap alan kadınlara E vitaminli ilaçların verilmesi gereken miktarı henüz kesinlik kazanmamıştır.
K vitamini ve gebelğiı önleyici hap

Bu vitamin direkt olarak kanda ölçülmez. K vitamini durumu araşurı lırken, genellikle plazmada protrombin, ya da VII, IX ve X kan pıhtı laşma maddeleri ölçülür. Gebeliği önleyici hap alan kadınlarda pro trombin ve VII, IX ve X etkenleri şaşırtıcı derecede yüksektir. Başka bir deyişle, bu kadınların kanı çok daha çabuk pıhtılaşır. Bu hapları kullanan kadınlarda kardiyovasküler hastalıkların (özel likle tromboz) gelişmesi riski artar. İşte o zaman kadının K vitamini durumu büyük önem kazanır. Büyük olasılıkla bu riskin artmasına yol açan etken, hapın bileşimindeki östrojense de, kadının yaşı, sigara içip içrnediği gibi etkenler de önemli roloynar. Şiddetli adet gören kadınlara bazen durumu denetim altına almak amacıyla gebeliği önleyici haplar verilir. Bunun birtakım önemli sakın calan olduğundan, biz verilmesinden yana değiliz (bkz. sayfa 263). Şiddetli adet durumunu düzeltmek için daha az zehirleyici yöntemler de vardır. Bu durumdaki kadınların A ve B6 vitaminieri içeren bütün leyiciler almalarını salık veririz.

Mineraller ve gebeliği önleyıcici hap

Gebcliği önleyici hapların kadının mineral durumunu da etkilediği bili niyorsa da, mineral metabolizması üzerindeki kötü etkileri henüz kesin saptanmış degildir. Bakır. Gebelik sırasında serum bakırın yükseldiği öteden beri bilinir. Ağızdan gebeliği önleyici hap alan kadınlarda da serum bakınn yük seldiği görülmüştür. Çinko. Gebelik sırasında plazma çinko düzeyinin düştüğü 25 yıldır bi linmektedir. Gebeliği önleyici hap alan kadınlarda da çinko düzeyinin düşük oldugu görülmüştür. Bunun nedeni, serum bakır ve seruloplaz min (kandaki bakır taşıyıcı protein) yoğunluğunun artması olabilir. Demir. Adet gören kadınlarda demir eksikliğinden kaynaklanan anemi ye sık rastlanır. Nedeni çoğu kez şiddetli adet görme, gebelik, kısıtlı bir beslenme tarzı, aşırı çay ve kahve içmektir . Ağız dan alınan gebeliği önleyici haplar serum demir düzeyini düşürebilir. Ancak, çoğu kez bunun tersi olur. Çünkü gebeliği önleyici hap alan ka dınlar adet sırasında daha az kan kaybına uğrarlar. Magnezyum. Gebeliği önleyici hapların magnezyum düzeyi üzerindeki direkt etkilerini belirten kesin inceleme sonuçları yoktur. Ancak kendi klinik deneyimlerimize göre, gebeliği önleyici haplar kullanıp bırakan kadınlarda magnezyum eksikliği oldugu ve bunun serum, saç, ter ya da alyuvarlarda yapılacak testlerle anlaşılabileceği kesindir. Genç kızlar gebefiği önleyici hap kullanmalı mı?

Bu hapları kullanmaya karar vermek hafife alınacak bir şey degildir. Bizim görüşümüze göre bu konuda yeterli titizlik gösterilmemektedir. Örneğin, İngilterede 16 yaşın altındaki kızlara doktor bu hapların re çetesini yazabilir ve bunun için annebabanın izni de gerekmez. Bu yaşlardaki kızlar henüz büyüme çağırıda olduğundan, bedenle rinde birçok besin maddesi eksikliği bulunabilir. Örneğin, yeni adet görmeye başlamış bir kızda belirgin çinko eksikliği olabilir. Bizce, 19 yaşın altındaki bir genç kıza gebefiği önleyici haplar vermek çok hata !ıdır. Çünkü, bu kanser riskini artırabilir. Doğum kontrol hapı ve depresyon On sekiz yaşında ve agır bir depresyon geçirmekte olan bir hasıamız ; bize yaşama sevinci kalmadığı, hiçbir şeye ilgi duymadığı şikôyeıi ile geldi. Ailesini de, erkek arkadaşını da eleştirip duruyordu. Üstelik, kendisini de küçük gôrüyordu. Konsülıasyona annesiyle birlikte geldi. Annesi, kızının bu durumuna çok üzidüyor, kızının eskiden çok canlı, hayat dolu, neşeli bir kız oldugunu söylüyordu. Ne var ki, son bir yıl dır kızın kişiliği gözle görülür biçimde değişmişti. Kızı sorguya çekin ce, 18 aydır gebeliği önleyici hap aldığını ôğrendik. Doktoru, çok san cılı adet gôrdüğü için bu hapları vermişti. Hapları almaya başladık tan sonraki ilk 46 ay içinde kendini iyi hisseımiş, ama sonra giderek kôıulemişti. Hapları bir yıl aldıktan sonra kötülemesine bunların ne den olabileceğini düşünerek ilacı birkaç ay kesmiş, ama durumunda iyiye doğru bir degişiklik olmayınca yeniden almaya başlamıştı. Yapı lan incelemeler, genç kızda magnezyum, çinko ve B6 vitamini eksikliği oldugunu, bakır düzeyinin ise normalden çok yüksek bulunduğunu or taya koydu. Ağızdan gebeliği önleyici hapları bırakmasını. beslenme sine dikkat etmesini ve besin bütünleyiciler almasını salık verdik. Iki ay sonra eski neşeli, canlı, yaşam dolu kız geri gelmişti. Bir süre devam ettikten sonra gebeliği önleyici hapları bırak makla durum hemen düzelmez. Çünkü bu hapların yol açtı ğı biyokim yasal bozuklukların düzelebilmesi için aradan aylar geçmesi gereke bilir. Sancılı adet görme durumunda hap alacağınıza beslenme biçi minizde degişiklikler yapabilirsiniz. Gebefiği önleyici hapları bıraktıktan sonra Bu hapları alırken kendisini iyi hissetmeyen, ya da gebe kalmak ama cıyla hapları bırakmak isteyen her kadın, her şeyden önce, iyi, sağlıklı, dengeli bir beslenme uygulamalıdır . Bunun yanı sıra, birkaç ay boyunca gerekli besin bütünleyici maddeleri almanın yararı vardır. Her gün aşağıdaki besin bütünleyicileri almanızı salık veririz

B 1 vitamini 1050 mgr
B2 vitamini 1050 mgr
B3 vitamini 1050 mgr
BS vitamini 50100 mgr
B6 vitamini 50100 mgr
B 12 vitamini 200400 mkgr
Folik asit 400 mkgr 2 mgr
lnositol 5075 mgr
Kolin 5075 mgr
A vitamini genellikle bu durumda gerekli degildir
C vitamini 2502000 mgr (ya da daha çok)
E vitamini 50200 UB
Magnezyum 1002000 mgr (ya da daha çok)
Çinko 515 mgr (ya da daha çok)
Manganez 35 mgr
Bakır hiç almayın
Demir kişinin demir düzeyine bağlı. Bazı kadınlara daha yüksek dozlar gerekli olabilir. Gebeliği önleyici hapları bıraktıktan sonra ôdet görememe Pamela otuz altı yaşındaydı, hiç evlenmemişıi. On iki yıl gebeliği ön leyici hap kullanmış, üç yıldır da adetten kesilmişti. Bir erkek arkada şı vardı, onunla yaşıyordu ve ondan bir çocuğu olsun istiyordu, ama bir türlü gebe kalamıyordu. Yaptığımız araştırmalarda, kendisinde çinko, B vitaminleri. C vitamini eksikliği oldugu görüldü. Ayrıca her gün oldukça çok miktarda şarap da içiyordu. Alkolü kesmesini. karma vitamin ve mineral/ere ek olarak ayrıca çinko ve B vitaminleri alma sını salık verdik. Iki ay sonra durumu düzeldi, yeniden adet görmeye başladı. Bu öykü gebeliği önleyici hapların normal hormonal işlevi nasıl engellediğine güzel bir örnektir.

Kısırlık
Kadınlarda kısırlık

Kısırlığa yol açan ürerne organları hastalıklarında konuyu besin açısın dan ele almanın pek yararı yoktur. Kadınlarda kısırlığm degişik neden leri vardır. Burada birkaçını veriyoruz
• Erkek sperminin gebelik için yeterli olmayışı .
• cinsel birleşmeyi başaramamak
• besinsel durumu zayıf olmak
• dölyatağı tüplerinin (fallop borularının) tıkalı olması
• hipofiz bezi yetersizliği
• yumurtalıkların yetersiz oluşu
• doğum kontrol haplarının sonradan ortaya çıkan etkileri
• başka hormonal dengesizlikler
• uterus mukozası yetersizliği
• sperm an tikorları
• . rahim boynundaki sıvının sperm öldürücü nitelikte olması
• tekrarlanan düşükler
• kronik hastalık ya da enfeksiyon.
Kadının besin durumunun çok zayıf olması (anoreksi nervosa, yani si nirsel iştahsızlık veya aşırı kötü beslenme nedeniyle, bkz. sayfa 334) yumurtlamaya ve adet görmeye engelolur. A.det göremediklerinden ya kınarak kliniklere gelen kadınların çoğunda beslenme yetersizliği oldu gu görülmüştür.
Hipofiz, tiroit ve yumurtalık bezlerindeki önemli hormon dengesiz likleri besinsel yaklaşıma yanıt verebilir de, vermeyebilir de. Bu tür hastalıkların bir uzman doktor tarafından ele alınması gerekir. Bu ara. da beslenme tarzını düzeltmenin de elbet yararı vardır. Rahim boynu sıvısı olumsuz yapıdaysa, kadın, erkeğin spermlerine karşı antikorlar üretir. Bu durumda besinsel yaklaşımın hiçbir yararı yoktur. Sık sık tekrarlayan düşüklerin nedenlerinden biri de, yağ asidi, çin. ko, manganez, E vitamini eksiklikleri ve zehirli (toksik) elemanlarla bedenin aşırı yüklenmiş olmasıdır. Kitabımızın bu bölümünde ineele yeceğimiz de bu alandır. Kısırlık araştırmaları yetkili bir uzman dok tor gözetiminde yürütülmelidir. Bu araştırmalar sürdürülürken, uygun bir beslenme tarzı uygulama nın , arıtılmış karbonhidratlardan, içinde yapay katkı maddeleri bulunan yiyeceklerden kaçınmanın, alkolü ve sigarayı bırak manın, aşırıya kaçmadan beden hareketleri yapmanın yararı vardır. Ayrıca, geniş spektrumlu karma vitamin ve mineraller almak da yarar lıdır. Yalnız, A vitaminini aşırı almamaya dikkat etmek gerekir; çünkü bu vitamin, dölütün sakatlığıma yol açabilir.

TEKRARLAYAN DÜŞÜKLER
Sık sık tekrarlayan düşüklerin nedeni, immünolojik (bağışıkhkla ilgili) olabilir. Bu durumda hasta, bir kadın hastalıkları uzmanınca incelen melidir. Bununla birlikte, çinko, manganez, temel yağ asitleri, E vita mini gibi bazı besin maddesi eksikliklerinin kadında düşük eğilimini artırdığı biliniyor. Düşüklerin öbür nedenleri, şeker hasıalrğı (diyabet), tiroit sorunları, fibroidIer (Iifli ıümörler), sitornegalovirüs, uçuk (her pes) gibi belli enfeksiyonlar, kromozomlardan ileri gelen anormallikler ve rahimdeki anatomik sorunlardır. Cebellcı önleyici hapı bıraktıktan sonra adetten kesilme
Bazı kadınlar bu hapları bıraktıktan sonra bir süre adet görmezler. Bu durum özellikle uzun süre hapları kullananlarda görülür .

Erkeklerde kısırlık
Erkeklerde kısırlığın nedeni, genellikle sperm üreten mekanizmadaki bir bozukluktur. Bu çok karmaşık bir iştir ve beslenme de dahil birçok dış faktöre de bağlıdır.

Erkeklerde kısırlığın nedenleri
Başlıcaları üreme sistemindeki yapısal sorunlar, hipofiz bezinin gona dotropik hormonlar salgılayamaması, immünolojik etkenler (sperm öl dücü antikorların üretilmesi gibi), toksik (zehirleyici) etkenler, çevre sel hastalıklar ve besinsel etkenlerdir. Bu konuya besin açısından yak laşmadan önce, kişide anormal sperm sayısına yol açabilecek tıbbi bir hastalık bulunup bulunmadığrnı araştırmak gerekir. Bunu da kısırlık konusunda uzmanlaşmış bir doktor yapabilir. Yetersiz beslenmenin erkekte kısırlığa yol açuğı bilinen bir şeydir. Çok yoksul toplumların, savaşın harap ettiği ülkelerin insanlarında, toplama kamplarına düşenlerde, savaş tutsaklarında görüldüğü gibi, uzun süre yiyecekten yoksun kalmak yalnız cinsel isteği öldürmekle kalmaz, kişinin üreme dokularında yapısal değişikliklere de yol açar. Ancak, şunu da ekleyelim Ürernek için büyük miktarlarda yiyeceğe de gerek yoktur. Çok yoksul, hatta yetersiz beslenen ülkelerde doğum ora nı hayli yüksektir. Aşırı şişmarılık da cinsel güçsüzlüğe ve/veya az sperm sayısına ne den olabilir. Çok şişrnan erkeklerde skrotum yağ tabakalarıyla kuşatıl mış olabilir, bu da testislerde (crbezlcrinde) ısı yükselmesine yol açabi lir. Ayrıca, canlılığın, inceliğin moda oldugu ülkelerde şişmanlık kişide psikolojik sorunlar da yaratabilir. Öte yandan, genellikle şişmanlığa eş lik eden yüksek tansiyon, kalçalarda ve bel omurlarında osteoartrit gibi hastalıklar da cinsel birleşrneye engelolabilir. Bundan başka, çok sis manlarda plazmadaki testosteron (erkeklik hormonu) düzeyi düşük, di şilik hormonlarının düzeyi ise yüksektir. Bu durum da zayıf nitelikte ya da az sayıda sperm üretimine neden olabilir.

Sperm üretimiyle ilgili maddeler
Besin bütünleyici maddelerin sperm sayısını artırdığı birçok ince le meyle kanıtlanmıştır. Sperm oluşması için gerekli besin maddeleri şun lardır

• Arjinin.
• temel yağ asitleri
• çinko
• krom
• selen
• E vitamini
• Avitamini
• B vitaminieri
• C vitamini.

Arjinin (arginine). Spermlerin başında bu amino asitten önemli mik tarda vardır. Dokuz gün, arjininden yoksun besinler verilen üç erkekte, sperm sayısında belirgin bir azalma görülmüştür. Temel yag asitleri. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, temel yağ asidi eksikliğinin erbezi işlevlerini bozduğunu göstermiştir. Spermlerin içinde çok miktarda prostaglandin bulunur ki, bu madde temel yağ asitlerinin bir türevidir. Ancak, erkek üretkenliginde prostaglandinin kesin rolü bilinmemektedir. Üretkenliği az erkeklerin spermlerinde prostaglandin düzeyinin düşük oldugu görülmüştür. Çinko. Sperm oluşumunda çinko eksikliğinin rolü oldugu saptanmıştır. Sperm sayısı az erkeklerde çinko eksikliği oldugu görülmüştür. Böyle erkeklere çinkolu bütünleyici takviyeler verilince hem sperm sayısı ar tar, hem de cinsel birleşmede başarı çoğatır. Ayrıca, çinko tedavisi çin ko eksikliği bulunan erkeklerde plazmada ıcsıosıcron (erkeklik hormo nu) düzeyini de yükseltir. Günde 50 mgr çinko alınması ve bu tedaviye aylarca devam edilmesi salık verilir. Unutmayın ki, sperm oluşumu he men hemen üç ay sürer. Onun için, çinko tedavisine başlar başlama" sperm sayınızda bir yükselme olmasını beklememelisiniz. Böyle bir gelişme ancak üç ay sonra gerçekleşebilir.

Cinsel güçsüzlük ve çinko eksikliği
Alfredoı lspanya da bir plajda bar işleıiyordu. Bu işle uğraşıığı üç yıl içinde alkolik olmuştu. Onu en çok kaygıtandıran şey, cinsel bakım dan güçsialeşmesiydi. Penis dokusu bir türlü sertleşmiyordu. Kendi sine cinsel güçsüzlüğunün alkolizme bağlı oldugu sôylenince hemen içmeyi bıraktı. Ne var ki, alkolü bırakalı dokuz ay olmasına karşın, durumunda bir düzetme olmadı. Bunun üzerine çinko durumunu araş tırdık. O güne kadar çinko düzeyi bu denli düşük birini daha görme miştik! Alfredo ya sekiz ha[ta boyunca çinkolu bütünleyici ilaçlar ver dik. Tedavi sonunda bizi görmeye geldiğinde Alfredo sevinçten uçu yardul Yeniden erkekligine kavuşmuşıu. Çinko, cinsel işlevle doğru dan doğruya ilgilidir. Çinko eksikliği cinsel arzu kaybına, sperm sayısının azalmasına ve çok şiddeıliyse cinsel güçsüzluğe yol açar. Öbür besin maddeleri. Hayvanlar üzerinde yapılan incelemeler, krom, selen, E, A ve B vitaminierinin üreme organlarının işlevini ve sperm oluşumunu etkilediğini göstermiştir. Her ne kadar insanlar üzerinde benzeri incelemeler yapılmamışsa da, erkeklerdeki kısırlığa da bu mad delerin eksikliğinin yol açtığı sanılıyor.

Kısırlığa karşı ne yapmalı?
Çocuk istediği halde çocuğu olmayan her çift, tıbbi muayeneden geç melidir. Birçok kez sperm sayılmalı, tek bir test sonucuna bag lı kalın mamalıdır. Çünkü, sperm sayısı her testte değişebilir. Bundan başka alabileceğiniz önlemler şunlar olabilir

• Sigarayı bırakın.
• Alkolü bırakın.
• Kurşun, arsenik, alüminyum, kadmiyum, böcek ya da zararlı ot öl dürücü ilaçların zehirli etkilerine aşırı maruz kalmamaya çalışın.
• Külot ve pantolununuz dar olmasın ki testisler (erbezleri) sıkışma sın.
• Yorgunluğunuzu azaltmak için yeterince dinlenin ve beden hareket leri yapın.
• Sperm sayısının anormalliginde belirgin hiçbir tıbbi neden bulun madığmdan emin olun.
• Besinsel yaklaşımla ya da besin alerjisi yaklaşımıyla düzeltilebile cek başka belirtileriniz olup olmadığını yoklayın.
• Çevresel stresi denetlerneye çalışın.
• Bütünleyici besin maddeleri alın günde 50200 mgr C vitamini
günde 1.52 gr arjinin (altı ayalınmalı)
günde iki kez 500 mgr temel amino asitler
günde 500 mgr lisin
günde 50 mgr arı çinko
karma vitaminier ve mineraller (7500 UB Avitamini, (200400 UB E vitamini, 50 100 mkgr krom, 50 100 mkgr selen).
• Sağlıklı yaşayın.
Cinsel istecin azalması
Cinsel istek yitimi ya bedensel bir hastalığa bağlıdır ya da psikolojik nedenlerden ileri gelir. Aşağıdaki öğütler yararlı olabilir
• Şişmansanız zayıflayın. Erkeklerde aşırı yağ dokusu, dişi seks hor monlarının çoğalmasına neden olur. Batı da protein ya da karbonhidrat eksikliğine pek rastlanmazsa da, zayıflama rejimi uygulayan kadınların uyguladıkları rejim besinsel açıdan yetersizse gebe kalmamaya dikkat etmeleri uygun olur.

Nöral tüp bozukluğu
Omurganın ya da emuriliğin gelişmesinin yarım kaldığı bir hastalıktır. Böyle bir bebek doğuran kadının daha sonra değuracağı çocukta da ay nı sakatlık görülebilir. Bu risk altındaki kadınlar gebe kalacakları dö nemde karma vitamin ve mineraller (içinde folik asit de bulunmalı) alırlarsa, ikinci bir sakat çocuk doğurma olasılıkları azalır.

Yarık damak (kurt aczı)
Oldukça sık görülen doğuştan bir sakatlıktır. Yarık damaklı çocuk do ğurarı kadınlar, ikinci çocuklarının da yarık damaklı doğması riskini gebe kalma döneminde karma vitamin ve mineraller alarak azaltabilir ler. Böyle bebekler doğuran kadınlar üzerinde bir araştırma yapılmış, kadınlara gebe kalmadan üç ay önce başlamak üzere her gün besin bü tünleyiciler verilmiş ve gebeliginin ilk üç ayı boyunca bunlara devam edilmiştir. Sonuçta besin bütünleyici verilen 81 kadından yalnız biri yarık damaklı çocuk doğurmuştur. Gebelikten önce ve gebelik sırasın da besin bütünleyici almayan 212 kadından ise IYi yarık damaklı be bekler doğurmuştur.

Down sendromu (mongollzm)
Gebelik öncesi bakımla Down sendromlu çocukların değmasina engel olmak ne yazık ki mümkün degildir. Ancak iyi beslenmenin doğacak bebeğin sağlığmda büyük rol oynayacağına kuşku yoktur. çevreseltoksinler Sakat doğumlara yol açabilecek toksik madenIerin başında cıva metil, kurşun, kadmiyum, organik kimyasal maddeler, DDT, dioksin, bifenil poliklorinat, ilaçlar (antikonvülsanlar, talidomid, vb.), kalsiyum, aşırı miktarda A ve D vitaminIeri gelir. Agır madenler (cıva, kurşun, kadmiyum gibi) sakat ya da ölü do ğurnlara ve düşüklere neden olabilir. Anne, baba aşırı miktarda kurşu na maruz kaldıysa, doğacak çocuk sakat olabileceği gibi, zihinsel geli şimi de yetersiz olabilir. Kalabalık bir endüstri kentinde yaşayan her kes çevresel toksinlerle zehirlenme riski altındadır ve çocuk yapmak istiyorsa önce bedenindeki zehiri i madenIerin düzeyini ölçtürmelidir. Bu da ya kan tahliliyle ölçülür, ya da daha iyisi saçıa mineral analizi yapılır.

Doğum kontrol hapı
Doğum kontrol hapları (gebeliği önleyici haplar) önemli metabolizma bozukluklarına yol açabilir . Bu yüzden, gebe kalma dan en azından üç ay önce hapları bırakmalısınız. Bunun yanı sıra be sin bütünleyiciler almanın da yararı vardır.

Alkol
Dölütte alkol sendromu, bebeğin kafatasının (hatta bazı aşırı durumlar da kol ve bacakların) gerektiği gibi oluşamamasıyla baş gösteren bir hastalıktır. Böyle bebeklerin bagışıklık sistemi ve zihinsel gelişmeleri de bozuk olur. Bazı kadınlar alkole karşı daha dayanıksızdır ve alkolün kuşkulu etkilerinden daha çok zarar görürler. Bu yüzden, bizce gerek gebe kalma döneminde, gerekse gebelik sırasında hiç alkol almamak daha doğrudur. Yeterli miktarda vitamin, mineral, amino asit ve temel yag asitleri almak alkolün kötü etkilerine karşı iyi bir koruyucudur.

Anne adayının sigara içmesi
Gebelik sırasında sigara içmek, doğum öncesi dönemde bazı sorunların ortaya çıkması riskini artırdığı gibi, bebeğin zayıf doğmasına da yol açabilir ki, yalnız bu bile ileride başlı başına bir sorun oluşturur. Sonuç olarak, gebe kalmak isteyen tüm hanımlara sigarayı bırakmalarını salık veririz.

Adet öncesi belirtileri (premenstrüel sendrom)
Adet öncesi belirtileri olan kadınların hemen tümünde yetersiz beslen meyle ilgili bir sorun vardır; çinko, magnezyum, B6 vitamini eksikliği gibi. Böyle kadınların çoğunda besin alerjileri de bulunur. Özellikle süt ve süt ürünlerine, mayaya ve buğdaya karşı aşırı duyarlıdırlar. Böyle bir sorununuz varsa, gebe kalmadan önce çözümlemeniz yerinde olur. Bazı yiyeceklere karşı aşırı duyarlılık Bazı kadınlar, belli yiyeceklere karşı aşırı duyarlıdırlar. Eğer öyleyse niz, gebe kalmadan önce dokunan yiyeceklerden çok miktarda yeme meye özen göstermelisiniz. Çölyak hastalığı olan kadınlarda kısırlık ve sakat doğumlara daha çok rastlanır. Bunun nedeni çinko ya da öbür te mel mikrobesin maddelerinin eksikliği olabilir. Gebe kalmadan önce böyle bir besin eksikliğiniz olup olmadığını araştırın. Daha önemsiz besin alerjileri de dölütün gelişimini etkileyebilir. Son yıllarda gebe kadınlara rutin olarak demir ve folik asit verilme si tıp dünyasında moda oldu. Ancak bunun akıllıca bir şeyolup olma dığından şimdi kuşku duyulmaktadır. Çünkü, hem demir, hem de folik asit, beslenme yoluyla alınan çinkonun ve olasılıkla başka besin mad delerinin emilimini engeller. Demirli bütünleyici ilaçlar alan pek çok kadının kabızlıktan yakınmaları bir yana, çinko emilimini engelleyc cek herhangi bir şey yapmak kesinlikle yanlıştır. Çünkü, beslenme yo• luyla alınan çinko zaten azdır ve pek çok kadında çinko düzeyi düşük. tür. Oysa çinko ana karnındaki dölütün gelişimi için çok önemlidir. Çay ve kahve, demir ve çinko emilimini engeller. Bu yüzden gebe lik sırasında çay ve kahveyi en aza indirmenin yararı vardır. Yemek Sl rasında portakal suyu gibi asitli bir içecek içmek demir emilimini olumlu etkiler. Bunun yerine her yemekte 50100 mgr C vitamini de alabilirsiniz.

Özel gruplar
Vejetaryenler (yani, et yemeyenier) ve veganlar (yani, yalnız sebze ve meyve yiyenler) gerekiyorsa gebelik ve emzirme sırasında B ı 2 vitami ni almalıdır. Özellikle dört yıldır ya da daha uzun süredir bu tür bir re jim uygulayanlar buna dikkat etmelidir. Siyah ya da sarı ırktan kadınlarda D vitamini eksikliği kolayca geli şebilir. Özellikle kalabalık kentlerde oturanlarda bu eksiklik daha da be lirgindir. Bu gruplardaki kadınların gebelik ve emzirme sırasında gün de 400 UB D vitamini almaları uygun olur. Ayrıca, günde 500 1000 mgr kalsiyumlu bütünleyici almaları salık verilir.

Normal gebelik Gebelik genellikle son adeıin ilk gününden itibaren kırk hafta sürer. Bu süre içinde kadın kilo alır. Eğer aşırı şişmanladıysanız, bizce gebe lik sırasında kilo vermeniz gerekmez. Çünkü bu, gcbeliği tehlikeye so kabilir. Bunun yerine arıtılmış karbonhidratları kesmcnizi, bol bol taze meyve, sebze yemenizi ve yeterince protein almanızı öneririz. Normal gebeliği sürdürme konusundaki öğütlerimiz şunlardır.

• Beslenme
arıtılmış karbonhidratları yemeyin içinde yapay katkı maddeleri bulunan yiyecekleri yemeyin bol bol taze meyve yiyin bol bol taze sebze (özellikle yeşil yapraklılar) yiyin yeterince protein alın (günde 6080 gr) bilinen yiyecek alerjenlerinden kaçının çay, kahve içmeyi en aza indirin.

• Alkolü bırakın.
• Sigarayı bırakın.
• Gerektiği zaman besin bütünleyiciler alın.
• Doğumdan önce düzgün aralıklarla doktorunuzu görmeye gidin.
• Gebelikte yapılabilecek beden hareketlerini yapın.
• Yeterince dinlenin.
• Yeterince temiz hava alın.
Alkol alan kadınlar, gebe olduklarını fark ettikleri anda alkolü kesmeli dirler. Aynı şey sigara için de söz konusudur. Gebelik sırasında sigara içen kadınların bebekleri daha zayıf doğar. Ayrıca bu bebeklerde yaşa mın ilk yılı içinde solunum yolu enfeksiyonları daha sık görülür. Gebelik sırasında çok gerekmiyorsa tüm ilaçlar bırakılmalıdır. Genel kural şudur Hayati önem taşımıyorsa, gebelik sırasında hiçbir ilaç alınmamalıdır. Gebeyken çevresel zehirlerden (saç spreyi ya da öbür spreyler gibi) elinizden geldigince kaçınmaya bakın. Bütün bu kimyasal maddeler karnınızdaki bebcğe zarar verebilir. Bir önceki gebelikte ortaya çıkan sorunlar Daha önceki gebcliginde sorunları olan kadınlar bu konuda doktorları na danışmalıdırlar. Sabah bulantısı, gebelikte kan zehirlenmesi tehlike si (preeklarnpsi), gebelikte şeker hastalığı. erken doğum, tekrarlanan düşük gibi sorunları ancak bir uzman doktor çözebilir.

Ölü doğumlar
Ölü değuma genellikle plasentadaki (sondaki) bir bozukluk ya da do ğum sırasında ortaya çıkan bir sorun neden olur. Prof. BryceSmith ölü doğmuş çocukların kemiklerinde normalden daha çok miktarda kadmi yum ve kurşun bulunduğunu kanıtlamıştır. Biz de daha önce ölü çocuk doğurmuş kadınlar üzerinde yaptıgımız kısıtlı deneyimler sonucunda biliyoruz ki, bu kadınların tümünde şiddetli çinko eksikliği vardır. Bu ilginçtir, çünkü çinko, kurşunun da, kadmiyumun da düşmanıdır. Bu da, daha önceki gebelikte baş göstermiş sorunlar üzerinde durulması gereğini daha çok vurguluyor.

Alerji ve gebelik
Annenin alerjenlere maruz kalması bebeği ne derece etkiler, bunu he nüz iyi bilmiyoruz. Ama, elden geldiği kadar alerjenlerden bunlar is ter yiyecek, ister kimyasal, ister solukla içeri çekilen türden olsun kaçınmaktan yanayız. Bazen gebelik sırasında alerjenler kişiye daha a• rahatsızlık verir. Bazen de bunun tam tersi olur, gebelik sırasında aler jiler ortaya çıkar.

Sabah bulantısı
Sabah erkenden bulantı hissetmek gebe kadınlarda çok sık görülen bir durumdur. Hatta bazı kadınlar gebe olduklarını bu bulantıyla anlarlar. Bunun normal bir fizyolojik değişimden ileri geldiğini ileri sürenler varsa da, bizce bu besinsel ya da hormonal bir dengesizliğin sonucu dur. B ununla birlikte, bulantı çekmesine karşın gebe kadınların çoğu normal bir doğum yaparak sağlıklı bir çocuk doğururlar. Gebelikte mi de bulantısı ve kusma, bir sorun oldugunu gösıerrnez. Bu tür bulantılı kadınlar hipoglisemi yaklaşımına , günde bir ya da iki kez 50mgr B6 vitaminine ve günde 200S00 mgr magnezyuma iyi ya nıt verirler. Süt ve süt ürünlerini kesmenin de yararı olabilir. Gebelik sırasında uzun süren kusmalar şiddetli B vitamini eksikliğine yol aça bilir. Bazı doktorlar kas içine günde SO100 mgr B6 vitamini ve günde 5mgr K vitamini enjekte etmenin çok yararlı oldugunu ileri sürüyorlar. Sabalı bulantısı ve gebelik Ruth gebe oldugunu anlayınca çok sevinmişıi. Ancak kısa süre sonra sabahları kusmaya ve kendisini çok kötü hissetmeye başladı. Günde 200400 mgr magnezyum ve 50100 mgr B6 vitamini almaya başla yınca durumu hayli düzeldi. Ayrıca yatağının başucuna bir bardak portakal ya da elma suyu koymasını. sabah kalkmadan önce 12 yu dum bundan içmesini söyledik. Gebelikte bulantı ve kusmaya genel likle düşük kan şekeri de eşlik eder. Ruth birkaç yudum meyve suyu içmekle bunu ônlemiş oluyordu.

Gebelikte diyabet

Bazı gebe kadınlarda anormal bir karbonhidrat metabolizması gelişebi lir. Öyle anlaşılıyor ki, gebeliğin yol açuğı gerginlik, kan şekeri düze nini bozmaktadır. Gebelikte şeker hasıalığı geçiren bazı kadınlarda sonradan gerçek şeker hastalığı baş gösterebilir. Ama çogunlukla do ~umdan altı hafta kadar sonra kadın tamamen iyileşir ve şeker hastalı ından eser kalmaz. Gebelikte şeker hastalığı tedavi edilmezse, bebe in ölü doğması olasılığı artar. Gebelik diyabeti olan kadınların beslenme rejimine sokulması ve iki hafta boyunca günde ıOO mgr piridoksin alması yararlıdır.

Uykusuzluk

Bazı kadınlar gebelik sırasında uyumakta zorluk çekerler. Bunun nede ni, besinsel eksiklikler olabilir . Ayrıca uykusuzluk be densel rahatsızlıktan kaynaklanabilir.

Dispepsi
Gebe kadınların birçoğunda baş gösteren bir rahatsızlıktır. Karnın üst kesiminde, göğüs kemiginin altında ağnyla belirir. Nedeni ana karnın daki bebegin karna basınç yapması olabilir. Özellikle geceleri anne adayını rahatsız eden bir durumdur. Eger ağrı geceleri baş gösteriyorsa, yatakta yatarken kendinizi bir şeyle destekleyin ve gece çok geç yemek yemeyin. Aşırı miktarda asit giderici ilaç özellikle bileşiminde alü minyum olanlar _ kullanmaktan kaçınmalıdır. Çünkü, emilime uğrayan alüminyum toksik (zehirli) olabilir. Az miktarda sodyum bikarbonat (bir çay kaşığınm dörtte biri kadar suda eritilmiş olarak) almak rahatlık sağlayabilir. Yalnız aşırıya kaçmamaya ve yemek sırasında karbonat almamaya dikkat etmelidir. Çünkü karbonatın fazlası mide asidini nöt ralize ederek yiyeceklerin sindirimini zorlaştırabilir.

Kabızlık
Pek çok kadın gebelik sırasında kabızlık çeker. Bazen buna yol açan, doktor tarafından rutin olarak verilen demirli ilaçlardır . Çoğu kez günde 3S gr C vitamini almak, bol meyve ve sebze yi yerek bedene yeterince lif saglamak, yeteri kadar sıvı içmek ve beden hareketi yapmak kabızlığı geçirmeye yeter.

Varis
Gebelik sırasında birçok kadında varis gelişebilir. Bunun nedeni, B6 vitamini eksikliği olabilir. Varisin öbür nedenleri, kabızlık ve gebelik dolayısıyla damarlara basıncın artmasıdır.

Erken doğum
Bazı kadınlar erken doğum yaparlar. Vaktinden önce sancılanan kadın ların hastaneye yatırılıp rahmin kasılmalarını durdurucu ilaçlarla ted vi edilmeleri gerekir. Kalsiyum ve magnezyum lu ilaçların ve temel yağ asitlerinin bu durumdaki kadınlara yararlı oldugu görülmüştür, Günde 12 gr kalsiyum glükonat ve günde 500750 mgr magnezyum karbonat almak yararlı olabilir. Bunlara ek olarak günde 23 gr eşekoıu yağı almanın da yararı vardır. Bu arada sıresin giderilmesi, yeterince dinlenme ve gerekli tıbbi tedavi de sağlanmalıdır.

Gebelikte kan zehirlenmesi
Başlıca belirtileri, idrarda albümin (protein), yumuşak dokularda şiş me, kilo alma ve tansiyon yükselmesidir. Çok önemli bir durumdur. Zaten gebeliğin sonlarına doğru anne adayının doktorunu düzgün ara lıklarla görmeye gitmesini öğütlernemizin nedeni de böyle bir durum varsa vaktinde tanı konmasını sağlamaktır. Preeklampsi denen bu rahaısızlığı geçiren kadınların B6 vitamini düzeyi normal gebelik geçirenlerinkine oranla çok düşüktür. Öyle gö rünüyor ki, kan zehirlenmesine yol açan B6 vitamini eksikliğidir. Ge belik boyunca günde 10 mgr B6 vitamini alan kadınlarda kan zehirlen mesi olasılığı daha azdır. Kan zehirlenmesi olan kadınlara günde 400800 mgr magnezyu mun yanı sıra günde bir ya da iki kez 1 gr kalsiyum ve günde 1050 mgr B6 vitamini verilmesi ve bu arada da besin alerjilerinden sakınıl ması çok yararlı olabilir. Gebe kadınlara günde en az 500 mgr magnez yum vermenin de büyük yararları vardır. Bir uzmana göre, uyuşukluk, sarsaklık, parmak uçlarında duyu yitirni, el kaslarında zayıflık, par maklarda esnekliğin kaybolması, •parmak boğurnlannda ağrı, gece ko lun tutulması gibi belirtilerin tümü B6 vitaminine olumlu yanıt ver mektedir. Bacaklarda şiddetli kas spazmları da günde 50450 mgr B6 vitamini verilerek geçirilebilir. Bundan başka, iki hafta boyunca günde iki kez ağızdan 1 000 mgr kalsiyum, günde bir kez 400800 mgr mag nezyum ve günde bir ya da iki kez 50 mgr B6 vitamini almak gebelikte baş gösteren kas kramplarının sıklığını ve şiddetini azaltabilir; hatta krampları tamamen giderebilir. Besin alerjilerine (özellikle inek sütü alerjisine) dikkat etmenin de yararı olabilir.

Karpal tünel sendromu
13usendrom gebelikte de ortaya çıkabilir ve B6 vitaminine yanıt verir.Doğum Bebeğin doğuşu annebaba için çok heyecanlı bir andır. Ancak bazı ka dınlar bu konuda çok kaygılıdır. Gebelik ve doğum sırasında neler ola cağı konusunda eğiıilmenin bu bakımdan yararı çoktur. Babanın da an ne ile birlikte doğum eğitimiyle ilgilenmesi, ayrıca doğum sırasında babanın da bulunması anneyi çok rahatlatabilir.

Doğum sonrası depresyon

Son araştırmalar bu tür depresyonun B vitamini ve kalsiyum, hatta magnezyum eksikliğine bağlı olabileceğini göstermektedir. Çocuğunu doğurduktan sonra depresyona giren her kadın iyi beslenmeli, yeterin ce dinlenmeli ve yakınlarından duygusal destek görmelidir. Herhangi bir besinsel eksiklik varsa giderilmelidir.

Bebeği emzirme
Doğa, memeli hayvanlara yavrularını beslemeleri için memeler vermiş tir. İnsanın bu doğal süıün yerine formülünü kendi yapuğı sütleri koy maya kalkışmaması gerekirdi. lnek sütü buzağılar için idealdir, ama in san için uygun degildir. Onun için inek sütünden ya da başka sütlerden yapılan mamalarla beslenen çocuklarda türlü rahatsızlıkların ortaya çıkmasına şaşmamalı. Anne sütünde bulunan bazı eser elemanlar, amino asitler ve temel yağ asitleri başka hiçbir hayvan sütünde yoktur. Biyokimya bilimi anne sütünde bulunan 200ü aşkın maddeyi henüz teker teker tanımlamayı bile başaramamıştır. Anne sütünün bebek için en iyi besin olduğuna inanıyoruz. Anne en az altı ay bebeğini emzirmelidir. Bunları belirttikten sonra şunu da eklemek gerekir ki, bugünün mo dem beslenme ve yaşam tarzları yüzünden anne sütü bebek için en iyi ve tek besin kaynağı olmaktan çıkabilir. Çünkü anne de havadaki, içti ği sudaki ve yediği yiyeceklerdeki zehirli maddelere maruzdur. Hepi miz spreyler, böcek ve ot öldürücü ilaçlar, koruyucu maddeler bulaş mış yiyecekler yiyoruz. Kuşkusuz, bu toksinlerin bir kısmı anne sütüne de bulaşmakta ve bu yoldan çocuğa da geçerek sorunlara yol açmakta dır. Gerçekte inek sütünde de birçok toksik maddeler vardır, hatta ba zen anne sütünden daha bile çok. Çünkü inek, zararlı maddelere çok daha fazla bulanmış besinler yiyerek beslenir. Bazı kadınlar emzirme zorluğu yüzünden bebeğini biberonla besle mek zorunda kalabilir. Eğer böyle bir durum varsa, annenin yakınları, arkadaşları, ailesi, doktoru; onu ne pahasına olursa olsun bebeği emzir meye teşvik etmelidir. Ancak kaçınılmaz durumlarda anne, bebeği me meden kesmelidir. Bu konuya daha sonra Biberonla Beslenme bölü münde gene döneceğiz.

Alerji ve emzirme
Bebeklerde karın ağrısı çok sık görülen bir durumdur. Bu rahatsızlık anne sütü emen çocuklardan çok, biberonla beslenenlerde görülür. An cak anne sütüyle beslenen bebeklerde de inek sütüne karşı bagışıklık yoktur. Anne, inek sütü içiyorsa, inek sütünden türeyen bazı proteinler kendi sütüne geçerek bebeğin midebağırsak yolunda emilir ve duyarlı bebeklerde sorunlar yaratabilir. Dolayısıyla, eğer bcbekıe egzama, deri sorunları, sindirim ve uyku bozuklukları varsa, bebek hırıltılı soluyor sa, annesinin yediği ve emzirme yoluyla kendisine geçen bir yiycceğe karşı tepki gösteriyor demektir (süt ve süt ürünlerinin yanı sıra buğday ve narenciye meyveler de bu tür bozukluklara yol açabilir). Durum böyleyse bir yiyecek güneesi tutmak ve bebeğin hangi günler rahatsız lık çektiğini not etmek yararlı olabilir. O günler, annenin son yirmi dört saat içinde neler yediği saptanırsa, bebeğe neyin dekunduğu az çok anlaşılmış olur. Böylece dokunan yiyecekler bir süre için kesilerek bebckte bir gelişme olup olmadığma bakılır. Bebeğiniz sizin yediğiniz birçok yiyeccğe karşı tepki gösteriyorsa, dönüşümlü bir beslenme uygulamanız ve en çok dokunan yiyecekler den sakınmanız yerinde olur. Böyle bir durum varsa, yeterince beslen diğinizden emin olabilmek için bir beslenme uzmanına damşırı. Yukarıda sözünü ettiğimiz rejime dikkat ederseniz, bebeğinizdeki kolik (karın ağrısı), uyku bozuklukları, deri sorunları, tedirginlik gibi belirtilerin çok geçmeden kaybolduğunu görürsünüz.

Emzirme ve bebekte kolik
Gloria, 4 kilo ağırlığında sağlıklı bir oğlan doğurduğu için çok muı luydu. Ne var ki bir süre sonra gece yarısı uyanıp yatak odasında bir aşağı bir yukarı dolaşarak çocuğu yatıştırmaya çalışmaktan yakınma.

Emzirme döneminde besinsel gereksinim
Emzirme döneminde kadının besiniere gereksinimi her zamankinden daha çoktur. Özellikle kalsiyum, magnezyum, çinko, B vitaminleri. fo lik asit ve manganez, bakır gibi minerailere gereksinimi artar. Yeterli, dengeli bir beslenme uygulamak hayati önem ıaşır. Herhangi bir besin maddesi eksikliği, besin bütünleyicilerle giderilmelidir. Bildiğiniz belli yiyeceklere karşı duyarhlığınız varsa, bebeğinizi crnzirdiğiniz sürece bu yiyecekleri yememeniz akıllıca olur.

Memeden keserken bebeğe verilmesi gereken yiyecekler
Çocuğunuza ne yedirirseniz yedirin, yalnız hep değişik yiyecekler ver meye çalışın. Böylelikle bebek tek bir yiyeceğe bağımlı kalmadığı gibi, bu yiyeceğe aşırı duyarlılık geliştirmesi olasılığı da azalır. Eğer ailede besin alerjisi varsa, bebek dokuz aylık oluncaya kadar inek sütü ve buğday vermemenizi, hatta dokuz aydan sonra bile bu yiyecekleri ara da sırada vermenizi öğütleriz. Ayrıca bir yiyecek günlüğü tutmanın ve hangi yiyeccğin ne zaman verildiğini not etmenin de yararı vardır. Bel li rahatsızlıkların ne vakit başladığını da not ederseniz, hangi yiyeceğin bebeğe dokunduğunu bulur, o yiyeceği kesersiniz. Böylece yeniden sağlıklı, mutlu bir bebeğiniz olur. Yaşamın ilk yılı içinde en çok rastla nan besin eksikliği demir eksikliğidir. Bebeğinize yağsiz et, sebze (özellikle yeşil sebzeler) verin. Daha çok süte ve buğdaya dayalı bir beslenme uygulamayın. Bebeğe verilebilecek öbür sağlıklı yiyecekle rin başında pirinç, patates, meyve ve avokado gelir. Fındık fıstık, tatlı mısır, zarı çıkarılmamış buğdaydan yapılmış ekmek, kepek ve mantar gibi yiyecekleri bebek kolay sindiremez. ya başladı. Bebek hemen bütün vaktin i yüzünü buruşturup ciyak ciyak ağlamakla geçiriyordu. Aile doktoru, bunun kolik olduğunu söylemiş ve bebeği yatışııracak bir ilaç vermişti, ama bu da bir işe yaramamış tı. Sıkı sorguya çekince, Gtorianın gebeliği sırasında günde yarım liıreyi aşkın süt içıiğini öğrendik. Bunu bebek karnında iyi gelişebil sin diye yaptığını söylüyordu. Gloria nın genç kızken egzaması var mış. Ayrıca ailesinde de astımlılar ve egzamalılar bulunuyormuş. Gloria süt içmeyi bırakınca bebek de geceleri mışıl mışıl uyumaya başladı. Annenin yediği, içtiği bir şeyden bebeğin nasıl eıkilenebile ceğine iyi bir örnektir bu.

Biberonla besleme
Biberonla beslenen bebeklerin mamalarında dönüşümlü olarak degişik likler yapmak bebek için daha iyidir. Örneğin, üç günde bir inek sütü, keçi sütü ve soyalı mamalar verebilirsiniz. Böylelikle çocukta bu ma malardan birine karşı aşırı duyarlılık oluşmasını da bir dereceye kadar önlemiş olursunuz.
Selim (iyi huylu) meme tümôrleri
Kadınlarda en çok görülen kanser, meme kanseridir. Bu konuda sayısız araştırma yapılmıştır. Bilinçli ve uyanık kadınlar bu yüzden mernele rinde herhangi bir rahatsızlık ya da yumru oldugunda hemen doktora koşarlar. Meme hastalıklarının büyük çoğunluğu kötücül (habis) degil dir. Bu iyi huylu tümörlerin en yaygın biçimi ise, fibrokistik hastalıktır. Fıbrokıstık hastalık
Bu terim çok kullanılmakla birlikte, degişik uzmanlar için degişik an lamlar taşır. Genellikle memede dokununca hissedilebilen yumrularla belirir. Çok kez bu yumrulara sancı ve o bölgede gerginlik de eşlik eder. Bu belirtiler adet döneminin günlerine göre değişiklikler gösterir, mcnopoza (adcuen kesilmeye) kadar artarak devam eder. Bir zamanlar fibrokistik meme hasıalığmın kanser için bir risk et keni oldugu üzerinde durulmuşsa da, pek az sayıda kadında sonradan kanser görülmüştür. Meme kanserinde kesin risk etkenleri ise, ailede meme kanseri bulunması, küçük yaşta adet görmeye başlama, geçkin yaşta menopoz ve çok miktarda et yemektir. Memelerinde sancıdan yakınarak doktora başvuran her kadın dik katle muayane edilmeli, semptomların klinik olup olmadığını anlamak için yaşamöyküsü dinlenmelidir. Adet öncesi semptomları olup olma dığı araştırılmalı, hormonal durumu saptanmalı ve meme başında bir akıntı olup olmadığına bakılmalıdır. Büyük olasılıkla doktorunuz size sancının ve yumruların kanserden ileri gelip gelmediğini söyleyecektir. Kötücül urların başlıca belirtileri, memede kolayca tanımlanabilecek yoğunlukta bir kitle, lokal bezlerde büyüme (özellikle koltuk altı bez lerinde), meme ucundan kanlı akıntı, meme ucunda ya da çevresindeki koyuca renkli bölümde biçimsel değişiklikler, meme derisinde anor malliklerdir. Bu belirtilerden herhangi biri varsa derhal doktora gitme yi gerektirir. Doktorunuz kanser olmadığmızı saptarsa, hastalığın birkaç çeşit te ılnvisi vardır. İlaç tedavisinde kullanılan ilaçlar prolaktinantagonist luomoknptin ve danazeldur. Her ikisi de pahalı oldukları gibi, yan et isi olan ilaçlardır. Bunların yerine şu besinsel yaklaşım önerilir ıleslenmeyle ilgili öğütler Beslenme yoluyla aldığınız hayvansal yağ miktarını azaltın. Doymamış yağ asitlerini artırın. Özellikle uskumru, som balığı gibi balıkların yağını yeğleyin.

• Çay, kahve, çikolata, kola ve öbür kafeinli maddelerden ve bileşi minde kafein bulunan ilaçlardan kaçının. Uzun süredir kabızlık çekiyorsanız, karnınızda rahatsızlık belirtile ri, adet öncesi gerginliği, memelerde rahatsızlık varsa, besin alerji sinden, özellikle de buğdaya karşı alerjiden kuşkulanmak yerinde olur. Özel bir kısıtlama rejimi bazen yararlı olabilir . İlesin bütünleyici ilaçların kullanımı İyi huylu meme hastalıklarında son birkaç yıldan beri besin bütünleyici ilaçlar kullanılmaktadır ve bunlardan bazıları çok yararlı sonuçlar ver mektedir
• Günde 400600 UB E vitamini.
• Günde 25 mgr B kompleksle birlikte 50200 mgr B6 vitamini.
• Günde 46 kapsül 500 mgr eşekotu yağı.
• Günde 200 mgr magnezyum.
• Günde 1040 mgr çinko; özellikle adet öncesi belirtileri, beslenme yetersizliği ve besin maddeleri eksikliği varsa.
• Günde 12 yemek kaşığı soğuk presten geçirilmiş ketentohumu ya ğı, ya da 600 mgr C vitaminiyle birlikte günde 48 kapsül 500 mgrlık eşekotu yağı. Gerekiyorsa bunlara B vitaminIeri ve çinko da eklenmelidir. MaxEPA da yararlı olabilir.
• Günde 46 tablet iyotlu butünleyici.
Hastalık belirtileri geçmez, devam ederse doktorunuza görünmeyi ih mal etmeyin.
Enfekslyonlar
Tarih boyunca tüm dünyada enfeksiyonlar (yani, bazı organizmaların dışardan vücudumuza girerek, istila etmeleri) her zaman en büyük ölüm nedeni olagelmiştir. Bugün Batı ülkelerinde enfeksiyonlar üç ct, kenle denetlenebilmektedir Geliştirilmiş beslenme yöntemleri, ıemi su ve yeterli kanalizasyon, toplu bagışıklık programları. Enfeksiyonla savaşta, beslenmenin rolünü tam anlamıyla atılayabil rnek için, önce enfeksiyona direnci sağlayan normal mekanizmaların nasıl işlediğini gözden geçirmek gerekir. Enfeksiyonla savaşan bagışıklık sisteminin karaciğer, böbrekler v vücudun diger organları gibi bedende belli bir yeri yoktur ve hiçbir yerde yoğunlaşrnadan tüm bedene yayılmış durumdadır. Bu sistem, lenf bezlerinde, karaciğerde, dalakta, kanda, ilikte hemen hemen her doku ve organda bulunan degişik türde akyuvarlardan oluşur. Akyuvarları temelolarak iki ana bölüme ayırabiliriz. Birinci gruba granülositler denir. Bunların içinde enfeksiyon organizmalarıyla sava şan kimyasal «granüller» vardır. Yabancı organizmaları yutarak onlar la savaşırlar, sonra granülleriri içindeki kimyasal maddeleri salıvererek organizmaları yok ederler.

İkinci grup akyuvarlar lenfositlerdir. Bunlar küçük akyuvarlardır. Lenf düğümlerinden. dalaktan ve göğsün ortasında kalbin hemen ya nındaki ıimüs denen organdan türerler. Lenfositler ayrıca ikiye ayrılır Timüs bezinden kaynaklanan Thücreler ve kemik iliğinden kaynakla nan Bhücreler. Bunların her ikisi de enfeksiyonla savaşırsa da, Bhüc relerinin görevi antikor üretmek, Thücrelerinin görevi ise destekleyici ve etkileyici bir roloynamaktır. Antikorlar bir çeşit proteindir. Kanın içinde dolaşırlar ve başka maddelerin de yardımıyla enfeksiyona yol açan organizmalarla savaşır, onları yok ederler. Ancak enfeksiyona yol açan organizma bedende günlerce kaldıktan sonra ürerler. Ya da hasta kişi aynı ya da benzeri bir enfeksiyona yakalandığı zaman meydana çıkarlar. ışte bundan dola yıdır ki, kızamıkçığa ya da suçiçeğine genellikle iki kez yakalanmayız, çünkü bu hastalık virüslerine karşı bedenimizde antikorlar oluşmuştur. Degişik türde antikorlar (bunlara, immünoglobülin de denir) vardır; irnrnünoglobülinG, A ve M gibi. Thücreleri kendileri antikor üreı mezler. Yalnız yardım ederek ya da sıkıştırarak Bhücrelerini degişik liğe uğratırlar. Kısacası, iki tür akyuvar vardır. Bunların biri enfeksiyona hemen karşılık verir. Öteki ise, kişinin şimdi bagışıklık kazanmış oldugu eski bir enfeksiyonu anımsadıktan sonra enfeksiyona yanıt verir. Bagışıklık sisteminin hücreleri besinsel durumdaki değişikliklere karşı duyarlıdır. Şiddetli kötü beslenmenin kişinin enfeksiyona direnci ni azaltacağı kesindir. Öte yandan, belli vitamin ve minerallerin daha önemsiz eksiklikleri de, o kadar açık olmasa bile, enfeksiyona direnç sizliğin önemli nedenleri arasındadır. Dolayısıyla da kronik ya da tek rarlayan enfeksiyonların önemli bir nedenidir. Besin maddeleri ve bağışıklık Normal bagışıklık işlevi için B6, B5, C, E vitaminieri, folik asit ve te mel yağ asitleri şarttır. Demir, çinko ve öbür mineraller de gereklidir. Enfeksiyonlara karşı koyabilmek için bedenin ayrıca yeterli miktarda kaloriye ve proteine gereksinimi vardır.

Bacışıklık sıstemının çalışmasına engel olan etkenler
Besin eksikliklerinin tekrarlayan enfeksiyonlara yatkınlığı artırdığı bir gerçektir. Öte yandan, başka maddelerin yanı sıra bazı besin maddele rinin fazlası da enfeksiyona direnci azaltabilir. Glikoz ve sakaroz gibi arıtılmış karbonhidratlar buna güzel bir örnektir. Meyve şekeri (Irük toz) de içinde olmak üzere bu şekerler, yendikten sonraki bir saat için de bagışıklık sistemi üzerinde sindirici bir etki yaparlar. 3660 saat ka dar oruç tutmak bagışıklık işlevini düzeltir. Beslenme yoluyla alınan yağların enfeksiyona direnci azalup azalt madığı ise kesin bilinmiyor. Hayvansal yağı bol bir beslenme tarzının yararlı olmadığı ise kesindir. Çok miktarda alkolün de bagışıklık sistemi üzerinde dolaylı bir sin dirici etkisi vardır. Çünkü alkol bedendeki B vitaminierini ve çinkoyu tüketir. Sigara tiryakilerinin kanlarında normalden çok miktarda akyu var vardır. Bunun enfeksiyona direnci aruracağı düşünülebilirse de, gerçekte kanda çok miktarda akyuvar bulunması ılımlı, kronik bir gö ğüs enfeksiyonunun işaretidir. (Sigara tiryakileri bronşit, zatürree gibi göğüs enfeksiyonlarına özellikle yatkındır.) Sigara içenler nezle aşısına da sigara içmeyenler kadar iyi yanıt vermezler. ışi olumlu yanından ele alırsak, bazı yiyecekler de insanın enfeksi yona direncini artırırlar. Örneğin, taze yoğurdun içinde lactobacillus acidophilus denen «dost» bakteriler vardır. Bunlar zararlı bakterilere karşı etkinlikte bulunurlar. Sarmısakta da hem bakteri hem de mantar öldürücü özellikler vardır. Çiğ sebzelerde de, küflerımelerini önlemek üzere, mantar öldürücü doğal maddeler bulunduğu sanılıyor. Kronik mtdebagırsak enfeksiyonları olanların çiğ ya da çok az pişmiş sebzeler yemelerinde bu bakımdan yarar vardır.

Sık sık tekrarlayan enfeksiyonlara yakalanıyorsanız, yapacağım ilk iş, aile doktorunuzdan sizi baştan aşağıya muayene etmesini ist, mektir. Bu muayeneden sonra doktorunuz şu testleri yaptırmanızı isıeyebi lir • Enfeksiyona yol açan organizmanın saptanabilmesi için örnekler toplayın. Örneğin, enfekte olmuş bir çıbandan alınan bir parça iri nin analizi ya da sorununuz sistitse idrar tahlili.
• Anemi var mı yok mu an

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp