Obez Toplumu Abd

OBEZ TOPLUMU ABD


Geçtiğimiz ay ABD’ye bir haftalık seyahatim oldu. Obez kişilerin fazlalığı dikkat çekiciydi. ABD adeta obez toplumu haline gelmişti. Zaten ABD başkanı Bush’a göre ülkenin birinci problemi Irak, güvenlik veya kasırgalar değil obezitey- di.istatistiklere göre Amerikan toplumunun yüzde 64’ü fazla kilolu, yani şişman. Fazla kiloluların yarısı ise obezlerden yani aşırı şişmanlardan oluşuyor.
 
 Kısacası her üç Amerikalıdan biri obez.Bu aşırı kilolular, ülkemizdeki şişmanlara pek benzemiyor. Çok şekilsiz bir obezite bu “patates tipi şişmanlık diye adlandırınca seyahat arkadaşım Dr. Ali Akben buna “domuz tipi" diyerek itiraz etti.Televizyonları açıyoruz; hep beslenme ve obezite ile ilgili haberler, sayısız diyet ve egzersiz reklamları. Kitapçılarda özel bölümde sergilenen diyet kitapları hep çok satanlar listesinde baş sıradalar.Dergi ve gazetelerde yine bu konu sıklıkla işleniyor.ABD’lilerin devamlı yediklerini müşahade ettim.Yürürken, otururken hattâ koşarken bile ellerinde yiyecekler, içecekler var. 
 
Gündüz böyleyken akşam ya televizyon önünde masaya oturuyor ve hazır yiyeceklerden müteşekkil abartılı bir öğünle tıkınıyorlar veya bir lokantaya gidip zengin menüyü midelerine indiriyorlar.Amerikalıların yiyeceğe harcadıkları paranın yüzde 90’ı işlenmiş (yani doğal olmayan) gıdalara gittiği hesaplanıyor. Hareketsiz bir hayat ve böyle bir yaşam şeklini devam ettiren tatlı, yapışkan, tuzlu, yüksek derecede işlenmiş yiyeceklerle besleniyorlar. Sadece açlıktan değil pek çok sebepten yemeye başlıyorlar. 
 
Üstelik porsiyonlar oldukça büyük.Hayatın inanılmaz hızı, hayal edilebilecek her türlü paketlenmiş hazır yiyeceğin ve içeceğin piyasaya çıkmasını sağlamış. ABD’de yiyeceğe harcanan para için birbiriyle rekabet eden 320.000 çift işlenmiş yiyecek ve meşrubat var; bunlardan 116.000’i 1990’dan bu yana piyasaya girmiş. Bunların çoğu şekerleme, sakız ve atıştırmalık çerez tipi.
 
 Bu yiyecekleri hem yetişkinlere hem de çocuklara pazarlamak için 30 milyar dolar harcanıyor. Ülkede 250.000’in üzerinde fast food restoran var. Mc Donald’ların sayısı 13.000’i buluyor. Yüksek öğrenim, yeni arabalar ve bilgisayara her yıl harcanan toplam paradan daha fazlası gıdaya harcanıyor.Gıda endüstrisi yıllık satışlarından trilyon dolardan fazla gelir sağlıyor.
 
 Bu rakam ABD gayri safi hasılasının yüzde 12’sine tekabül ediyor. Sadece pazarlamaya yılda 33 milyar dolardan fazla harcanıyor. Bu pazarlama bütçesinin yüzde 70’i fast food, hazır yiyecekler, şeker, atıştırmalıklar, gazlı meşrubatlar, alkollü içecekler ve tatlılara gidiyor. Meyve, sebze, tahıl ve baklagillerin reklamı için harcanan para ise meblağın yalnızca yüzde 2.2’si.ABD’de iki defa lokantaya gitmek durumunda kaldık. Bize yemek olarak en makul görünen vejeteryan pizza idi. Çünkü domuz eti ve mamülleri çok yaygındı. 
 
Tek pizzayı üçe bölerek yedik ve doyduk. Yanma içecek olarak şekerli gazoz ve kolalardan başka alternatif olmayınca ufak bir diyet kola aldık ve üçe böldük. Pizzacılar her defasında "bu kadar az yenir mi?" diye kahkahalarla güldüler bize.Pizzacıda pizzaların üretilmeyişi ve hazır oluşu dikkatimizi çekti. Isıtılarak servis yapılıyordu.
 
ABD’liler hamburgerden sosisli sandviçe, pastırmaya, peynirli bifteğe, yer fıstığı ezmesiyle reçele, domatesli ve salamlı dürüme, sebzeli burgere, yumurtalı ekmeğe kadar kolay yapılan, taşınabilen ve çabuk yenilen gıdaları tercih ediyorlar. Yanına da mutlaka kola veya başka şekerli bir içecek alıyorlar. Bardaklar ise yarım litrelik.içeceklerde şeker olarak genelde yüksek früktozlu mısır şurubu kullanılıyor. 1970’lerde olmayan bu şurupla gazlı meşrubat tüketimi 1997’de 88 litre iken 204 litreye yükseldi. 
 
Bu süper şeker kana hızla karışıyor ve kişinin kendisini daha da aç hissetmesine sebep olan hormonal ve kimyasal değişiklikleri tetikliyor.Amerikan yemek tarzının temeli olan bu yiyecek ve içecekleri alınca kan şekeri yükseliyor. Vücut insülin salgılamak zorunda kalıyor. Böylelikle şeker düşüyor. Bu defa yorgunluk ve uykuya eğilim beliriyor. Hemen kişinin canı bir fincan kahve, kola veya tatlı birşeyler çekiyor. Bu kısır döngü böyle sürüp gidiyor. Sonuç ortada: Bir obezler toplumu böyle ortaya çıkıyor.
 
Üstelik yapılan hesaplara göre sadece ABD’de aşırı beslenmeyle harcanan fazla gıdalar Afrika’daki açlık sorununu iki defa halletmeye yetecek boyuttadır.Ülkede sağlıklı beslenme ve egzersiz kampanyaları açılıyor ama sonuç yok. Okul bölgelerinde 1985’ten 1997’ye kadar süt alımı yüzde 30 azalırken, gazozlu içeceklerin tüketimindeki yüzde 1100’lük artış gerçekten şaşırtıcı.
 
1960’lardan bu yana Amerika’daki obezite oranı üç katma çıktı ve Amerikan nüfusunun tam üçte ikisi aşırı kilolu. Artık çocuklarda da obezite ve diyabet salgını var. Obezite salgını sebebiyle ilk kez insanların yaşam süresi artmak yerine azalıyor ve bu neslin çocukları ebeveynlerinden daha çok hasta olacak ve daha genç yaşta ölecek. Şu an ABD’de doğan her iki bebekten birinin ileride şeker hastası olacağı hesaplanıyor.

Amerika 2030'da obez toplumu olacak!


Amerikalıların yüzde 42'sinin 2030'a kadar obez olabileceği bildirildi.

Duke Üniversitesi'nden bilim adamlarınca yapılan ve Washington'da düzenlenen ''Obezite'' konulu konferansın açılışında kamuoyuna duyurulan araştırmaya göre, 2030 yılına kadar Amerikan toplumunun yüzde 42,2'si obez olabilir. Bu durum 2030'a kadar 32 milyon kişinin daha obez olması anlamına geliyor.

Ciddi obezite sorunu yaşayabilecek kişilerin yüzde 5'den yüzde 11'e, ülkede obezite ile bağlantılı sağlık harcamalarının da yıllık 550 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor.

Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi'nden Dr. Cynthia Ogden, ABD'de 2010 yılında yetişkinlerin yüzde 36'sının (17 milyon kişi), 19 yaşın altındaki çocukların da yüzde 17'sinin (12,5 milyon çocuk) obez olduğunu belirtti.

Merkez, 2008'de obezite ile ilgili sağlık harcamalarının yıllık tutarının 147 milyar dolar olduğunu duyurdu.
ABD Tıp Enstitüsü'nün yarın ''obezitedeki artışı'' azaltmak için bazı öneriler yayımlaması bekleniyor.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp