Kişiye Özel Beslenme

Kişiye Özel Beslenme : Şişmanlık tedavisini belirleyen kişisel özelliklerdir. Bu nedenle "şişmanlık yoktur, yalnızca şişman kişiler vardır" denebilir. Vurgulanmak istenen şişmanlık tedavisinde genel reçeteler bulunmadığı, şişman kişilerin özelliklerine göre beslenme tedavisinin uygulanması gerektiğidir.

• Kişinin yapısı - Beslenme programının hazırlanmasında göz önüne alınması zorunlu bir etkendir. Yapıları çok farklı iki kişiye aynı rejimin önerileme- yeceği açıktır.

• Kişinin bedensel etkinlik düzeyinin başlıca belirleyicisi olarak meslek -Bir büroda çalışan memur ile çalıştığı sürece ayakta kalan bir garsona önerilecek rejim aynı olamaz. Uygulamada genel olarak günlük kalori tüketimi temel alınır. Bu değerler kesin olmasa bile yapılacak rejimin belirlenmesinde son derece yararlıdır.

• Rejime başlarken vücut ağırlığı -Diyet uzmanlarının bu konuyla ilgili yaklaşımları birbirleriyle çelişmektedir. Bazıları son derece ağır bir rejimle başlangıç yapılmasından ve daha sonra bunun gevşetilmesinden yanadırlar. Öbürleri ise başlangıçta görece hafif bir rejim önerir ve kilo kaybını izleyerek yapılan rejimi ağırlaştırırlar.Rejim yaparken önemli olan, vücudun yeni beslenme düzenine uyum sağlamasıdır. Zayıflama rejimi enerji tüketiminin azalması durumunda etkisini yitirir. Rejim sırasında kilo kaybı azalırsa, gittikçe daha kısıtlayıcı beslenme programlarının uygulanması gerekir.Bu bağlamda hastalar dört gruba ayrılabilir:

- 1-10 kg arasında fazlalığı olanlar.

- 11-20 kg arasında fazlalığı olanlar.- 21-30 kg arasında fazlalığı olanlar.

- 30 kg'nin üzerinde fazlalığı olanlar.Fazlalığı 40 kg'yi geçenlere uygulanacak rejim daha serbesttir. Çünkü bunlar 10 kg kadar kaybettiklerinde 21- 30 kg arasında fazlalığı olanların kategorisine girecek ve bir sonraki programlan daha kısıtlayıcı olacaktır. Kısıtlama 11-20 kg arasında fazlalığı olanla- nn kategorisine girdiklerinde daha da artacak ve son 10 kg'lik fazlalık kategorisinde iyice ağırlaşacaktır.Hastanın belirtilen kategorilere girdikçe giderek ağırlaşan bir beslenme programına hazır olması ve bu konuda aydınlatılması gerekir. Çünkü deneyimler şişman kişilerin ilk kilolannı kolayca verdikten sonra, tam tersi bir yaklaşımla rejimi gevşetme eğilimine girdiğini ve kararlılığını yitirdiğini göstermiştir.

• Zayıflama hızı - Zayıflamanın hızını öngörmek olanaksızdır.Kişi zayıflamaya herhangi bir psikolojik ya da biyolojik direnç göstermezse, tedavinin başlangıcındaki kilo kaybı genellikle haftada 800-1.200 gr dolayındadır.Ama kilo verme süreci büyük değişiklikler gösterebilir.- Çok hızlı olabilir. Bu durum yüksek oranda sıvı kaybı olan, beslenme dengesi bozulmuş ve özellikle de yeterli tuz almayan kişilerde görülür. Bu durumda kişinin gıda alimim artırmak ve sağlıksız gidişi hemen durdurmak gerekir. Hastaya kilo vermenin kolay bir işlem olmadığı, beslenme dengesininin bozulmasıyla önemli sağlık sorunlarının ortaya çıkabileceği belirtilmelidir.

- Çok yavaş olabilir. Bu durum başta idrar söktürücüler olmak üzere zayıflamaya yönelik çeşitli ilaçlar kullanmış kişilerde görülebilir.- Kesintili ilerleyebilir. Bunun nedeni tam olarak anlaşılamamıştır. Örneğin 24-36 saat içinde 1-2 kg'lik bir kaybı izleyen 8-10 günlük bir duraklama döneminden sonra yeniden ani bir düşme ve duraklama görülebilir. Bütün bu durumlarda iniş eğrisinin düzensizliği beslenme programının erken kesilmesine yol açmamalıdır.

• Tek bir besinin kesilmesi

- Bazenşişmanlığa tek bir besinin aşırı tüketilmesi yol açabilir. Öteki besinlerin tüketimi ise bütünüyle dengelidir. Bu tip kişilerde genel kalori kısıtlamasına gitmenin anlamı yoktur. Şişmanlığa yol açan besinde yapılacak kısıtlama istenen sonucu doğurur. Ekmek, alkol, şarküteri ürünleri ve özellikle çocuklarda şekerli içeceklerin aşın alınmasına bağlı kilo fazlalığı sık görülen bir durumdur.Bütün bu olgularda özel beslenme programları hazırlanarak olumlu sonuçlar elde edilebilir.

• Genel kalori kısıtlamasına gitmeksizin beslenme çeşitliliğini düzenlemek - Normal ya da az yiyen, ama yanlış beslenme alışkanlıkları olan kişilerde bu tip bir beslenme programı uygulanır. Örneğin günde 2.000 kalori aşırı değildir. Ama beslenmede yağ payının yüzde 30 yerine yüzde 50, karbonhidrat payının yüzde 40 yerine yüzde 55, protein payının yüzde 15 yerine yüzde 10 olması kilo fazlalığına yol açabilir. Böyle bir durumda alınan yağ oranını yüzde 20 azaltmak, buna karşılık protein oranını biraz artırmak uygun bir zayıflama için yeterlidir.

• Şişmanlıkla birlikte var olan başka hastalıkların gerektirdiği beslenme düzenleri arasında uyum - Şişmanlıkla birlikte böbrek yetmezliği, bağırsak hastalığı, gut gibi başka bir hastalık da söz konusuysa, fazla kilolara yönelik kalori kısıtlamasının yanı sıra bu hastalıkları ağırlaştıracak besinleri de beslenme programından çıkarmak gerekir. Bu durumda hastanın durumuna uygun bir düzenleme yapmak gerekir.

• Tuz - Sodyum aliminin kısıtlanması, çok az bilinen bir mekanizma aracılığıyla iştahta bir azalmayı ve şişman kişinin daha az yemek yemesini sağlar. Bu çerçevede tuz oranı düşük bir beslenme uygulanması, bütünüyle tuz alimim kesmeye varacak ölçüde aşırıya kaçılmazsa, son derece yararlıdır.Tuzun beslenmeden bütünüyle çıkarılmasının olumsuz, hatta ağır sonuçlara yol açtığı bilinmektedir. Tuzun aşırı kısıtlandığı beslenme programı sürerken besinlerdeki tuz miktarını artırma yönünde en ufak bir değişiklik, dokularda önemli miktarlarda su tutulmasına yol açarak ani kilo artışına neden olur. Bu durum genellikle hastayı umutsuzluğa düşürmekte ve tedavinin erken kesilmesine yol açmaktadır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp