B Ve T Hücreleri

B VE T HÜCRELERİ


B ve T hücreleri, esas olarak kanda ve lenf sisteminde bulunur. Bağışıklık sistemi I içinde, lenf düğümü adı verilen, bağışıklık hücrelerinin yoğunlaştığı alanlar vardır. I Bunlar, vücutta her yerde bulunabilir ama bazen boyun, kasık ve koltukaltı gibi I belirli bölgelerde hissedilebilir. 
 
Vücutta bir enfeksiyon olması durumunda, B ve T hücreleri harekete geçip çoğalacaktır; bir enfeksiyon sırasında boyundaki “bezlerin” büyümesinin ve hassaslaşmasının nedeni budur.

B hücresi

B hücresi, humoral bağışıklık yanıtında büyük bir rol oynayan lenfositlerdir. Bu hücreler ilk defa 1960'larda kuşlarda tespit edilmişlerdir. 'B' kısaltması, kuşlarda bu hücrelerin olgunlaştığı organ olan Bursa Fabricius'dan gelmektedir. Öte yandan Bursa Fabricus kuşlara ait bir organdır ve memelilerde bulunmaz.

İnsan vücudu her gün milyonlarca farklı B hücresi tipi üretir ve her tipin zarında belirli bir antijene bağlanabilecek özel (özgün) bir reseptör proteini vardır. İnsan vücudunda kan ve lenfte milyonlarca B hücresi antikor üretmeden dolaşırlar. Herhangi bir B hücresi antijen ile karşılaştığında ve bir yardımcı T hücresinden ilave sinyal aldığında; aşağıda tanımlanan iki farklı B hücresi tipinden birine farklılaşır. B hücreleri doğrudan bu hücre tiplerinden birine dönüşebilecekleri gibi, bir ara adımdan sonra da dönüşebilirler.

Plazma B hücreleri, antikor üretirler ki bu antikorlar antijenlerin yıkımına, antijenlere bağlanarak ve böylece bağlandıkları antijenleri fagositler için daha kolay hedefler haline getirerek, yardımcı olurlar.
Bellek B hücreleri, ilk bağışıklık yanıtında karşılaşılan antijenlere özel olarak oluşurlar ve uzun süre canlı kalırlar. Bu hücreler ilgili oldukları antijenin tekrar görülmesi halinde hızlı yanıt verebilirler.

T hücreleri


T hücreleri, lenfositlerin bir alt kümesini oluşturur ve bağışıklık yanıtında önemli bir yere sahiptir. 'T' kısaltması timüsden gelmektedir ki timüs bu hücrelerin son olgunlaşma evrelerinin geçtiği organdır.

Sitotoksik T hücreleri (CD8+) enfekte hücreleri yok eder. Bu hücreler 'öldürücü' veya sitotoksik hücrelerdir, zira tanıdıkları antijenler gösteren belirli hücreleri hedef alır, yok ederler.
Yardımcı T hücreleri (CD4+) bağışıklık yanıtında 'aracı' hücrelerdir. Etkinleştirildiklerinde, hızla çoğalıp sitokinler salarlar ki bu sitokinler efektör lenfosit fonksiyonunu düzenler veya 'yardım eder'. HIV enfeksiyonunun hedeflerinden biri olarak tanınırlar ve CD4+ T hücrelerinindeki azalma AIDS'e yol açar. Bazı yardımcı T hücreleri, bir antijen vücuttan çıkarıldığında, bağışıklık yanıtını kapatan sitokinler salgılarlar.
Düzenleyici T hücreleri (CD4+CD25+), supresör T hücreleri olarak da bilinirler. Bu hücreler bağışıklık sisteminin etkinleşmesini bastırır ve bağışıklık sistemi homeostazını korurlar. Düzenleyici T hücrelerinin uygun biçimde görev yapamamaları durumunda otoimmün hastalıkları oluşabilir.

Gelişimleri
Kemik iliğindeki plouripotent kök hücrelerden yani hemositoblast'lardan farklılaşan Pre-T Lenfosit'ler, dolaşım yoluyla Thymus'un korteksine geçerler.Burada hızla çoğalırlar.Kortekste, membranlarında TCR (T hücre antijen reseptörü) ve CD (Yüzey farklılaşma antijenleri) gibi spesifik yüzey reseptör moleküllerini kazanırlar ve spesifik immun yanıtı meydana getirme yeteneğine sahip T Lenfositler halini alırlar.T lenfosit'ler medullaya gelince ise CD'ler iki farklı yapı gösterir.

Bunlar; CD4+,8- yapısı gösterenler Yardımcı T hücreleri, CD4_,8+ yapısı gösterenler ise Sitotoksik T hücrelerini şekillendirir.Bu ufak değişim oluşacak T lenfositlerin görevlerini ise oldukça değiştirir.T lenfosit'ler Thymus'ta bu gelişmenin yanı sıra önemli bir özellik daha kazanırlar ki bu, kendilerinden olan ile kendilerinden olmayan antijenik moleküllerin ayırtedebilme kabiliyetidir.

Aksi halde bu savunma hücreleri organizmadaki mevcut tüm antijenlere saldırırlardı.Kendine ait MHC moleküllerini tanıyan ve onlara karşı reaksiyon gösteren hücreler negatif seleksiyona uğrarlar, çünkü bu durum başarısızlıktır.Seleksiyon sonucu Tyhmus korteks'indeki birçok immature lenfosit ölür.Zira bu çok ciddi bir orandır çünkü söz edilen immature lenfosit oranı yaklaşık %90'dır.Vücuda ait MHC molekülleri ile bağlanmış olan yabancı protein yapısındaki antijenleri tanıma yeteneği kazanılmasına da pozitif seleksiyon denir.Pozitif seleksiyona uğrayan T Lenfosit'ler ise medulladan dolaşıma geçer.

T hücre farklılaşmasındaki bu olaylar zinciri Thymus'un lenfosti dışındaki hücreleri ve mikro çevreye bağlıdır.Stromal epithelial hücrelerin timik hormonlar olarak da bilinen peptid yapısındaki salgılanan maddeleri thymus'ta kısa alan etkileşimlerine aracılık eder.Bunlardan birisi olan Timulin, olgunlaşmamış lenfositler üzerindeki reseptörlere bağlanarak T Lenfosit yüzey moleküllerinin sentezini uyarır.THF (timik humoral faktör) T Lenfosit'lerin klonal yayılması ve diferansiyasyonunda (farklılaşmasında) rol oynar.

Timopoetin'in de timosit farklılaşmasını hızlandırıcı etkisi vardır.Diğer bir peptid olan timozin ise T Lenfosit farklılaşmasını hızlandırır.Timus'ta bulunan makrofajlar da T Lenfosit olgunlaşması ve klonal proliferasyonda etkili olan bazı sitokinleri salgılar.Ayrıca tiroid, hipofiz, adren ve gonadların sahip oldukları bazı hormonların T Lenfosit olgunlaşması üzerine etkileri vardır.Bunlardan adenokortikosteroid'ler, timik korteks'te T Lenfosit sayısını azaltıcı, tiroksin kortikal epiteliyal retiküler hücrelerde timulin üretimini stimule edici ve somatotropin ise timik korteks'te T Lenfosit gelişimini artırıcı etkiye sahiptir.

Timus'ta olgunlaşan T Lenfosit'ler periferal kana geçer ve dalak, lenf düğümleri, Peyer plakları, tonsiller ve sekonder lenfoid organ görevi gören diğer mukoza ile ilişkili lenfoid dokulara giderek kendilerine ait bölgelere yerleşirler.Dalakta, beyaz pulpa'nın arterleri saran bölgelerine (periarteriyel lenfatik kılıf), lenf düğümlerinde korteks'in medulla'ya bakan yarımı (parakortikal bölge) ve interfolliküler bölgeye, Peyer plaklarında ise özellikle interfolliküler bölgelere ve corona bölgesine yerleşerek burada aylarca hatta yıllarca yaşamlarını sürdürebilirler.

Etkili her bağışıklık yanıtı T hücrelerinin etkinleştirilmesini içerir; yine de T hücreleri özellikle, tümör hücrelerine ve vücut hücrelerinin içindeki patojenik organizmalara karşı savunma olan, hücre-aracılıklı bağışıklıkta önemlidirler.

CD4 ve CD8, T lenfositlerinin farklı alt-tiplerinin yüzeyinde bulunan karakteristik antijenlerden gelir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp