Acıkma, doyma, tokluk duyumları

Acıkma, doyma, tokluk duyumları :

Öncelikle her defa aynı uzun cümleleri tekrar etmeme kaygısıyla, ağırlık dengeleme yeteneğinin denetiminde enerji terazisi dengeleme mekanizması etkin olan insana bir isim verelim.
Ayarlı insan sözcükleri sanırım, tam anlamı veremeyecek... İyisi mi "regüle" insan diyelim.
Verilebilecek ilk yanıt regüle insanın, karnı acıktığı zaman yemek yediği, karnı doyduğu zaman yemek eylemine son verdiği ve tok olduğu zaman da yemek yemediğidir.
İşte bu ilk yanıt genel olarak doğruları yansıtsa da, biliyoruz ki aynı regüle insan zaman zaman acıkmadan da sofraya oturabilmekte bazen doymuş olsa da biraz daha yemeye devam edebilmekte, hatta bazen de tok olduğu halde kendine ikram edilenlerden veya sırf canı istediği için biraz atıştırabilmektedir.
Bu "kaçamaklardan da kilo artı ı açısından hiçbir zarara uğramamaktadır.
Bazılarımız regüle insanlarla karşılaştığımızda oldukça şaşırınız.
Bildiğimiz, inandığımız, diyetçilerin bizleri inandırdığı kuralların hiçbirine uyar gözükmez bu insanlar. Bazen onlarla bir sofra etrafında buluştu-- muzda, bizlere aşırı görünen miktarları yediklerini, üstelik de şişmanlattığına "emin olduğumuz" gıdaları da hiç gocunmadan gövdeye indirdiklerini fark ederiz.
Muhtemelen de kafamızın derinliklerinde hemen bir açıklama oluşuverir: "Şanslı adam, ne yese şişmanlamıyor, metabolizması yakıyordur". Dikkatimizi daha az çeken ise, başka karşılaşmalarımızda bu insanların az miktarlarla yetindikleridir.
Kimileri ise bazen sinirlerimizi bozarlar, örneğin bir kahvaltı saatinde acıkmamış olduklarını söyleyerek kuş kadar yerler.
Beyinleri diyetçi dayatmacı fikirlerin istilasına uğramış olanlar bu kez kızarak kendi kendilerine mırıldanırlar:
Biliyordum zaten gizli gizli diyet yaptığını, hınzır, yoksa nasıl olur da böyle incecik kalabilir?
Nedense çoğumuzun aklına böyle durumlarda, söz konusu kişinin aksine diyet yapmadığı için, beslenme sürecine kısıtlamacı fikirleri uğratmamış olduğu için, sadece ve sadece bedeninin kendine verdiği haberleri alma yeteneğini yitirmemiş olduğu için şişmanladığı gelmez.
Regüle insanların beslenmesinde bazı ortak noktaları saptamak mümkündür:
Bu insanlar acıkma, doyma ve tokluk sinyallerini almaya ve bu sinyalleri tanımaya devam etmektedirler (içlerinden bazıları sahip 01-~ hazinenin farkında olmasa bile).
Bu insanların yeme sekanslarının -hepsi değil ama- büyük bir bölümü bu sinyallerin yönlendirmesi doğrultusundadır.
Yani genellikle yemeye başlama nedenleri karınlarının acıkmış olmasıdır veya bu insan karınları yemeye ulaşma alışkanlıklarının oluştuğu zamanlarda acıkmaktadır.
Bu insanların yemek eylemine son verme nedenleri yenilebilecek gıdaların tükenmiş olması, mide hacimlerinin daha fazlasına izin vermemesi, daha fazla yenilirse şişmanlanabileceği fikrinin durdurması ya da diğerleri durduğuna göre benim de durmam gerekir" düşüncesi değildir.
Regüle insanlar yeme sekanslarının büyük çoğunluğunu karınları doymuş olduğu için durdururlar. Bu insanlar tok oldukları zaman besin arayışında değildirler, bii aynı zamanda besinlerden kaçmakta da değildirler. Zaman zaman tok oldukları halde bazı besinleri yerler, bundan da hiçbir pişmanlık veya suçluluk duymazlar.
Bu insanlar besinler arasında şişmanlatan, şişmanlatmayan şemalar kurmazlar, ne var ki içlerinden çoğu seçicidir. Sevmedikleri damak zevklerine hitap etmeyen besinlerle beslenmek çok zorda kalmadıkça kaçındıkları bir durumdur.
Bu saydıklarım bu insanların ortak özellikleri, ancak biliyorum ki istisnalar da yaşamlarında seyrek değildir.
Ama biz bu muhtemel istisnalara geçmeden önce, bu insanlarda çalışmakta olan ve enerji girdileri harcamalarını ayarlayan mekanizmanın inceliklerini anlamaya çalışalım.
İşi kolaylaştırmak için de Ahmet'i örnek regüle insan ilan edelim: Ahmet sabah uyandı ve karnının acıkmış olduğunu fark etti.
Bunun anlamı nedir? Ahmet'in bir önceki yemeğinde almış olduğu kullanılabilir enerji hücrelerin işlerinde kullanılmış ve tüketilmiştir.
Organizma stokla harcamalarda kullanmak zorunda kalmadan Ahmet'e haber vermektedir. Organizma önündeki saatlerdeki hücresel işler için gerekli enerji istemektedir.
Ahmet kahvaltı etti.Yani önündeki saatlerin, bir daha besine ulaşma alışkanlığı olduğu saate kadar geçecek zamanın enerji gereksinimini karşıladı.Neden durdu?
Yeterli enerjiyi aldığını nasıl saptadı?Tahmin edebileceğiniz gibi Ahmet hesap filan yapmadı, kahvaltı sırasında durup kan şekerini filan da ölçmedi (fark ettiniz mi son yıllarda ne kadar çok insanın ağzında" kan şekerim düştü, yemek yemeliyim cümlesinin dolaştığını, acıktığı için değil de kan şekerlerinin düştüğüne hükmettikleri için yeme bahanesini yaratmak zorunda kalan insanları ...), sadece organizması ona karın bölgesine ve/veya yemek borusu nahiyesine yolladığı hislerle, ve/veya yediklerinden aldığı lezzeti azaltarak, karnının doyduğu haberini ilettiği için yemek eylemine son verdi.
Nereden biliyor organizma bir daha ki yemek fırsatına kadar gereken enerji miktarını? Ya yetmezse?Çünkü ya
Ahmet'in aklında, bir daha saat kaçta yemek yiyeceğine dair bir fikir var, ya da alışkanlıkları veya yaşam ritminde bir sonraki yemek sekansının belli yaklaşık bir zamanı mevcut.
İşte organizmanın hafızasındaki, bu zaman aralığında Ahmet'in yaklaşık ne kadar enerji harcayacağı. işte burada akla takılabilecek soru, alınmış kullanılabilir enerji miktarının yetersiz kalması halinde ne olacağıdır.
Tamam, organizması Ahmet'in kaçta yemek yiyebileceğini ve bu zaman zarfında ne kadar enerji harcayacağını biliyor, ama kimsenin yaşamı kurulu bir saat değil ki ya karnının acıktığı saatte Ahmet şu veya bu sebeple yemek yiyemezse İşte o zaman organizma, eğer Ahmet'in aklında" aman biraz az yesem geç yesem, yemesem de kalori yaksam, zayıflasam" türünden fikirler yoksa -ki örneğimizdeki Ahmet'in böyle şeyler düşünmediğini biliyoruz, çünkü dedik ya o bizim için örnek regüle insan- hiç gocunmadan oklarını devreye sokar, acıkınca hissini bir nebze geri çeker ve sabırla kibarca bekler.
Ama stoklar azaldı! Azalsın ne olurmuş, takip eden yeme sekanslarında azalmış mevcut stoklarını yerine koyma doğrultusunda duyumlar üretecek olan organizma -acıkmayı biraz öne alarak, doymayı biraz geciktirecek- eksilen stoku tekrar doğal düzeyine yerine getirmenin yolunu bulacaktır.
Biz Ahmet'e dönelim, ne yapıyor kahramanımız? Karnı acıktığı zaman, oturuyor kim bilir belki de ayakta- karnını dolaşabildiği besinler içinde tercihlerini oluşturarak, afiyetle yemeğini yiyor.
Bir kez daha, yeniden besine -enerjiye- ulaşabileceği saate kadar olan enerji gereksinimini karşılıyor. Ve karnının doyduğu haberini alınca duruyor" dememi bekliyorsunuz, hayır bu kez öyle olmuyor. Gerçekten doyma ile yemeği Bırakmak üzereyken, bir arkadaşı elinde Ahmet'in en sevdiği pastayla geliveriyor.
Ahmet de bu pastadan irice bir dilimi yiyor. Hadi bakalım, Ne olacak simdi?
Hesaplar tamamdı, alınan enerji bir sonraki yemeğe kadar olan gereksinimleri karşılamıştı.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp