Tersiyer Sifiliz

Tersiyer sifiliz, çoğunlukla 5 yıl ya da daha fazla süren patent bir süre sonra, tedavi edilmeyen hastaların yaklaşık 1I3'ünde gelişir. sifimizin bu dönemi Kardiyovasküler sifiliz, nörosifiliz ve benign tersiyer sifiliz olarak isimlendirilen üç büyük kategoriye ayrılır. Yakalanan hasta da tek bir şekilde ya da değişik kombinasyonlar şeklinde ortaya çıkabilir. Nontreponemal antikor testleri, antitreponemal antikor testleri pozitif kalmasına rağmen, tersiyer faz sırasında negatife dönebilir. Sifilitik aortitis şeklindeki kardiyovasküler sifiliz, tersiyer hastalığı vakalannın %80' den daha fazlasından sorumludur; erkeklerde kadınlardan çok daha fazla görülür. Kısaca hastalık, temel olarak proksimal ortanın vasa vasorumunun bir endarferitisidir. Vasi vasorumun oklüzyonu, elastisitesinin kaybıyla birlikte, proksimal artik duvann medyasının skarlaşmasıyla sonuçların. Artik hastalık, proksimal ortanın artik yetmezlik ve anevrizmalarıyla birlikte oluşan, aort kökü ve kavsinin yavaş ilerleyen dilatasyonuysa karakterizedir.

Bazı vakalarda koroner arter girişinde, sekonder miyokardiyal iskemilerle birlikte olan su binti mal skarlaşma nedeniyle daralma vardır. Sifilitik aortitisin morfolojik ve klinik görünümleri, kan damarlarının hastalıklarında geniş şekilde anlatılmıştır. Nôrosıfiliı, tersiyer sifiliz vakalannın yalnızca yaklaşık %10'unu oluşturur. Nörosifilizin varyantları kronik meningovasküler hastalık, tabes dorsalis ve yaygın parezi olarak isimlendirilen, yaygın bir beyin parankimal hastalığından oluşur. Bunlar Bölüm 23'de geniş şekilde anlatılmıştır. Nörosifilizin hastalarda artan bir sıklıkla HIV infeksiyonu ile birlikte bulunduğu belirtilmektedir . Tersiyer sifilizin, benign tersiyer sifiliz diye de bilinen, nispeten az rastlanan üçüncü bir şekli değişik alanlarda gomların gelişimiyle karakterlidir. Bu lezyonlann gecikmiş tip aşırı duyarlılıkla ilişkili olması olasıdır. Gomlar, herhangi bir organı tutabilmesine rağmen en çok kemikte, deride, üst solunum yollarının muço: membranı arında ve ağıda bulunur.

iskelet tutulumu karakteristik olarak lokal ağrı, zayıfla, şişme ve bazen patolojik kırıklara sebep olur. Deri ve müköz membranlasın tutulumu nodüler lezyonlar ya da ender vakalarda malign neoplazilere benzeyen destrüktif, ülseratif lezyonlar oluşturabilir. Spiroketler lezyonlarda nadiren gösterilebilir. Bir zamanlar yaygın olan gomlar neyse ki, penisilin gibi etkili antibiyotiklerin gelişimiyle son derece ender olmaya başlamıştır. Bunlar şimdi çoğunlukla AIDS 'lif hastalarda bildirilmektedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp