Genetik

GENETİK (kıyafet, genetic)

Kıyafet; iz sürmek, iz takip etmek, iki şeyden birini diğerine benzetmek anlamına gelmektedir. El-ayak, baş-göz, sarılık-kırmızılık, zayıflık-şişmanlık gibi fızîkî durumlara veya el ve yüzlerdeki çizgilere bakarak bulduğu benzerliklerle kişinin nesebini ve kime benzediğini tesbit etme ilmidir.

* Araplardan Müdlic Oğulları ile Esed Oğulları Kabîleleri ve Kureyş'ten Hz. Ömer, bu ilimde mütehassıs olan kimselerdendir. Hatta Hz. Âişe ile Kadı Şüreyh'in de bu konuda bilgi sahibi oldukları rivayet edilmektedir. Araplar, genetik bilimcilerine pek çok itimat ederlerdi."1

* Hz. Ömer, İbni Abbas, Ebû Müsel-Eşarî, Enes İbni Mâlik, Atâ, İmâm Mâlik, Şâfıî, Ahmed b. Hanbel, Evzâî, Leys, Ebû Sevr ve bütün hadis âlimleri genetik bilgisini kabul etmiş ve genetik bilimcilerinin verdikleri bilgilere dayanarak (neseb tesbiti vs. konularda) hüküm vermişlerdir."2

* Urve b. Zübeyr (r.a.)'in rivayetine göre; iki kimse bir çocuğa sahip çıktılar da; Hz. Ömer çocuğun kime âit olduğunu tesbit için, genetik ilmi bilen bir kimseyi çağırttı ve o kimsenin genetik ilmi tesbitine göre, çocuğu ikisinden birine teslim etmiştir."3

Konuyla İlgili Hadîs-i Şerifler:
Gayr-i meşru birleşmeden dolayı hâmile kaldığı iddia edilen bir kadın hakkında Peygamber Aleyhis-Selâm: "Doğuracağı çocuğun durumuna dikkat ediniz! Eğer gözleri sürmeli, kıvırcık saçlı, siyah, kalçaları iri, baldırları kaba bir çocuk doğurursa; doğan çocuk Şerîk İbni Sahmâ'ya aittir" buyurdu. Kadın ise gerçekten bu vasıflarda bir çocuk doğurdu. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Eğer Allah'ın kitabının hükmü (karı ile kocanın karşılıklı yeminleşmesi = lian) yerine getirilmemiş olsaydı, benim ile bu kadın arasında (recmetmekten başka) bir durum kalmayacaktı" buyurdu."4

* Âişe (r.a.) demiştir ki: "Peygamber Aleyhis-Selâm, bir gün sevinçli ve neşeli olarak yanıma geldi ve şöyle buyurdu: "Ey Âişe! Bilmiş ol ki, Müdlic Oğullarından genetik bilimcisi Mücezziz,yanıma gelmişti. (Nesebleri hakkında dedikodu edilen) Usâme ve Zeyd'i, başları saçaklı bir kadife ile örtülmüş olduğu halde uyurlarken gördü. Ayakları ise açıktı, genetik bilimcisi şöyle bir baktıktan sonra: "Şüphesiz ki bu ayaklar birbirinden meydana gelmiştir" dedi."5
Genetikçi bu sözleri ile bu kişilerin birbiriylebabaoğulolduklarını söylemek istiyordu. Hadis-in râvisi Ebû Dâvud derki: "Usâme siyah, Zeyd ise beyaz tenli idi. "Usâme'nin annesi Bereke adında Habeşli siyah bir kadındı. Babası Zeyd ise Mekkeli idi."6

* İbni Ebî Hâtîm ve İbni Cerîr'in rivayet¬lerine göre Peygamber Aleyhis-Selâm: "Nutfe (erlik suyu) dölyatağına yerleşince; yüce Allah, o nutfe ile Adem (Aleyhis-Selâm) arasında ne kadar nesep bağı varsa, hepsini de huzura getirir (yani nutfe onlardan birine bakar ve ona benzer)" buyurmuştur."7

* Ebû Hüreyre Hz.'leri ise şöyle der: "Fezâre Oğullarından bir kimse Peygamber Aleyhis-Selâm'a gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü! Benim karım siyah bir erkek çocuk doğurdu. Ben siyah olmadığım için karımdan şüphe ediyorum, demek istedi. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm, adamcağıza: "Senin develerin var mıdır?" diye sordu. O kimse: "Evet var" dedi. Peygamber Aleyhis-Selâm: "Peki renkleri nasıldır?" diye tekrar sordu. Adamcağız: "Kırmızıdır" diye cevap verdi. Peygamber Aleyhis-Selâm: "Bunlar içinde, beyazı siyaha çalar boz deve var mıdır?" diye sordu. O kimse: "Gerçekten bunlar içinde beyazı siyaha çalar boz develer de vardır" diye cevap verdi. Peygamber Aleyhis-Selâm: "O halde o boz renk bunlara nereden geldi?" diye sordu. Adamcağız: "Soyundan bir damara çektiği umulur" dedi. Peygamber Aleyhis-Selâm: "İşte bu çocuğun da, soyundan bir damara çektiği umulur" buyurdu."8

* Genetik kanunlarına göre insanın sağlıklı kimselerle ve soy-sop bakımından da karakterli, güzel ahlaklı kişilerle evlenmesi tavsiye edilmiştir. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm: "Nutfenizi (erlik suyunu) boşaltmak için iyi yerler seçiniz! Zira ırk dessastır, aldatıcıdır" buyurmuştur."9
Bu hadîs-i şerif, ceninin oluşumunda, karakter ve ahlâkın teşekkülünde genlerin ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.

* Hakem b. Ebi'l-As (r.a.) ise şöyle der: "Kureyş Kabîlesi, izsürmesini iyi bilen bir kadının yanına vararak; İbrahim Aleyhis-Selâm'ın ayak izinin bulunduğu bilinen taşa işaret ederek; bu makam sahibine (Hz. İbrahim Aleyhis-Selâm'a) iz bakımından hangimizin izinin daha çok benzediğini bize haber ver" dediler. Kadın da: "Suyun götürdüğü kum gibi yumuşak olan şu toprağın üzerine bir yaygı yayıp, üzerinde çıplak ayakla yürürseniz, size istediğiniz haberi verebilirim" dedi. Bunun üzerine Kureyşliler bir yaygı yaydılar. Sonra herkes yaygının üstünde yürüdü. Kadıncağız Hz. Muhammed'in ayak izini gördü ve ona işaretle: "Bu iz, benzerlik yönünden Makam Sahibine en yakın olanınızdır" dedi. Bundan sonra Kureyşliler yirmi yıl veya Allah'ın dilediği kadar beklediler. Daha sonra Allah, Muhammed Aleyhis-Selâm'ı peygamber olarak gönderdi."10

* Yine Hakem b. Ebi'l-As demiştir ki: "Ben bir defasında Hz. Ömer'in yanında idim. Onun yanına bir kimse geldi. Ömer ona: "Hangi kabiledensin?" diye sordu. Adamcağız: "Necran ahâlisindenim" diye cevap verdi. Ömer tekrar: "Necranlılardan başka bir kabileye akrabalığın var mı?" diye sordu. Adamcağız: "Vallahi hayır" dedi. Hz. Ömer: "Yemin olsun ki vardır" dedi. Derken 'Vardır-yoktur" diye karşılıklı yeminleşmeye başladılar. Nihayet ben gönlümden Ömer'e karşı gücenmeye başladım. Sonra Ömer oradaki cemâate hitaben: "İçinizden her kim bu kimsenin Necranlılardan başka bir kabîle ile akrabalığını biliyorsa, kalkıp söylesin!" dedi. Bunun üzerine bir kimse ayağa kalkarak: "Ey Müminlerin Emîri! Bu kimsenin büyük annesi veya babasının büyükannesi, Necranlılardan değildir" dedi. Bunu duyan Hz. Ömer üç defa:
"Bırak bu kimsenin sözlerini, bizler genetik ilmini bilen insanlarız" dedi."11 SOYAÇEKİM maddesine de bak.

Kaynaklar:
f/J- Dârekutnî nikah 3/275 H. /13. 122; Faik 11174. 244. 3I4S: Nihâye 4190. 121; ithaf 1/93. 98; İ. Sâd 6/I3I-I32. [2]- M. Sünen 3/275. 277-78; ayrıca bak. S Kübrâ 10/262, 264. 265; T. Ahvezî 6/328-29; i. Sâd 3/289-90; Herevî 21 359; Fâık 4/37; K. Ummal 13/37088. [3]- Abdürrezzak 7/ 360; H. 13475. 13477; K. Ummal 6/15359-361. [4]- i. Mâce talak H. 2067-2068; ayrıca bak. Müsned 1/239, 31 149, 5/334, 335: Nihâye 1/440. [S]- Müslim nikah H. 38-40; E. Davud talak H. 2267-2268: i. Mâce ahkam H. 2349-2350: Dârekutnî 4/240; Müsned 6/82, 226. [6]- Buhârf Menâkıb 4/166. Fazâil 4/213. nikah 6/133. Ferdiz 8/12-13; Aynî 7/523-524 [7]- Halkul-insân s. 198: ayrıca bak Dürrü'l-Mensur 6/323: E. Nuaym vr. 19a; Hadis. Hakîm Tirmizî. Taberânî. Beyhakî ve I Mürdeveyh tarafından da rivayet edilmiştir. [8]-1. Mâce nikah H 2002-2003; E. Davud talak H. 2260-2262: Müslim Han H. 18-20; Müsned 2/233-234. 239. 279. 409 f9J- Halku'l-İnsân s. 79; K. Haß 1/ 301-302 H. 960. [10]- I. Mâce ahkam H. 2350; Müsned 1/332: ayrıca bak. ithaf 1/93. 98 [II]- Fazâilü's-Sahâbe 1/ 444 H. 712: Abdürrezzak 7/449 H. 13837; K. Ummal 12/ 35983.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp