Psikojenik Ağrı Bozukluğu

Psikojenik Ağrı Bozukluğu : Bir ağrıya eşlik eden diğer sorunların yanısıra bir de salt ruhsal (psikojenik) ağrılar vardır. Nasıl ki organik ağrılar ruhsal değişimlere neden olabiliyorsa, aynı şekilde insan beyni bedensel bir tahribat olmadığı halde bedensel bir ağn yaratabilir. Bu durum neden depresyon hastalarının yarısının bedensel ağrılarının olduğunu da açıklamaktadır. Karın bölgesinde ya da kas kramplarının yol açtığı bel ağrıları, henüz ortaya çıkmamış olan, muhtemel bir depresyonun ilk belirtileri olabilir.Ruhsal nedenli ya da psikojenik ağrılar da tıpkı bedensel ağrılar gibi gerçekten hissedilebilir.
 
 Hatta üzüntü ve agresyon gibi ruhsal ağrılar bastırıldığında, bedensel ağrıların da son bulduğu gözlemlenebilmektedir. İnsan ruhsal ağrıyı açıklamak ya da kabul etmek istemediğinde, bedensel ağrı onun bir koruyucu kalkanı haline gelebilir. Bu süreçle birlikte varolan ağrılar şiddedenirler ve bu durum herhangi bir organ ağrısına da dönüşerek, gerçekte organ- sal açıdan varolamayan herhangi birbedensel ağnya da yol açabilir. Farklı mekanizmaların yol açtığı ağrılar şunlardır:

Ağrının yol açtığı ilgi:

 Kronik bir ağrı ruhsal durumdan ya da psikolojik sorunlardan beslenebilir. Burada özellikle ağrının çevremiz- dekilerin üzerinde yarattığı ilgi önemli bir rol oynar. Her seferinde baş ağrısı şikayetinizin eşinizin size olan ilgisini arürdığını ve evdeki işleri de sizin için üsdendiğini düşünün. Normalde karşılaşmadığınız bir ilgiyle karşılaşıyorsunuz. Bu durumda her ilgi beklediğinizde aynı anda baş ağrısından da şikayet edeceğiniz muhakkaktır.

Ağrılar insanı fasit daireye hapsedebilir:

 Şimdi şiddetli ağrılar hissedinceye kadar yoğun çalıştığınızı bir düşünün. Bu durumda ağrılar sizi itinaya zorlar. Dinlenme ağrıları dindirir ve ağrı dinmesi de bir ödül haline gelebilir. “Hareket etmemek” dinlendirici bir etki olarak algılanabilir ve bu durumda “hareket etmek” tehlikeli bulunabilir. Bu sayede kendinizi bir fasit dairede bulabilirsiniz. Gün geçtikçe hareket azalır, her defasında korunma güdüsügüçlenir, kaslar hareket ettirilmez ve böylece hareketsizliğe yönelik özlem süresi kısalmaya başlar; hareket ettirilmeyen kaslar da en ufak bir harekette daha şiddetli ağrımaya başlar.

Ağrı bir bağımlılığa dönüşebilir:

 İlaç alımı (ödül), ağrılann dinmesine neden olur ve böylece insan daha sık, henüz ağrı başlamadan ilaç almaya başlar. Bu durum dış etkenlerce de desteklenir. Örneğin işyerinde stresli ortamda çalışmaktan dolayı baş ağrısı hissettiğinizi düşünün. Patronunuzsa üretiminizden memnun değildir (cezalandırma). Baş ağrısına karşı ilaç alıyorsunuz, ağrının şiddeti azalıyor (ödül), böylece üretiminiz artıyor ve patronunuz de sizden gayet memnun (ödül) kalıyor.Ağrıyı dindirmek için aldığınız ilaçlar da kronik bir ağrıya neden olabilir. 
 
Bu özellikle baş ağrısına karşı alman ilaçlar için geçerlidir. (=> s. 86)Ruhsal ağrılara karşı yürütülen tedavi, birkaç uygulamayla birlikte ele alınmalıdır. Tedavi, nasıl ki bedensel ağrıların yol açtığı ruhsal ağrılara karşı da uygulanıyorsa, aynı şekilde ağrılara ve psikolojiye karşı da aynı anda uygulanmalıdır.Çoğunlukla ağrıya neden olan durumun ruhsal mı yoksa bedensel kökenli mi olduğu tam olarak saptanamaz. Burada yardımcı olacak bazı davranış normları şunlardır:
 
Operan ağrı tedavisi:
 
 Burada bilinçli olarak ağrı davranışı bastırılır ve sağlıklı davranış teşvik edilir. Önemli olan hastanın eşini de tedaviye ortak etmektir. Bununla hastalar ağrının en son aşamasına kadar gitmeyi bırakırlar ve sınırdan önce ağrıya ara vermeyi öğrenirler. Terapinin bir biçimi de grup halinde yapılan tedavidir. Burada hareket ödüllendirilirken ağrı davranışı (koruma güdüsü) cezalandırılır (yeşil vekırmızı kart vermek suretiyle). Evde yapılan alıştırmalar çok önemlidir, ilaçlar sadece kaü kurallar çerçevesinde verilir.
 
 Biyofeedback ve dinlendirme yöntemi: 
 
Ağrıdan şikayetçi hastalar kasılmaları, gün geçtikçe daha az hissederler. Örneğin biyofeedback, kas kramplarını (EMG-Biyofeedback) ve gevşeme durumunu anında (bir ses sinyaliyle ya da bir görüntüyle) bildirir. Bu yöntem günlük çalışma yaşamında yoğun stres yaşayan hastalar için uygundur.
 
 Bilişsel (kognitif) davranış terapisiyle ağrıyı atlatma egzersizleri:
 
 Bu yöntem özellikle ürkek, edilgen ve çaresiz hastalar için uygundur. Bu egzersizler ara- cılığıyla hasta stresli durumun üstesinden gelmeyi (örneğin Jacob- son metoduyla kas gevşemesi) ve zihinsel rahadamayı, (örneğin hayal edilen bir resim aracılığıyla) stresli ve ağrılı ortamda sorun çözmeyi öğrenir. Bu egzersiz, özellikle bel ağrısından şikayetçi olan hastalara yararlı olmuştur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp