Eeg’deki Anormal Komponentlerin İncelenmesi

Eeg’deki Anormal Komponentlerin İncelenmesi : öncelikle temel beyin bioelektrik aktivitesinin özellikleri değerlendirilir. örneğin ne miktarda Alfa ritmi ve Beta ritmi vardır? Hangi ritm hakimdir? iki hemisferin aktivitesi arasında asimetri olup olmadığı incelenir. Anormal ritmler, varsa tanımlanır (lokal, yaygın veya devamlı, geçici olması gibi özellikleri tayin edilir).Aktivasyon metodlarınm sonuçları incelenir, (H.V.,F.S., göz açıp kapama gibi).Normal EEG ritmlerinin kaybolması, frekans ve amplitüd değişiklikleri de EEG’de görülen belirli sendromlara özgü patolojik ritmler gibi birçok patolojik olgu için önemli EEG bulgularıdır.

Ayrıca EEG’de normal ritmlerin düzen bozuklukları ve asenkronizm halleri de bazı patolojik olgular için patognomonik bulgulardır, örneğin, Alfa dalgaları vasküler ve yer kaplayan lezyonlarda tamamen kaybolur veya disorganize olabilir. Subdural hematomlarda veya tümörlerde, bası nedeniyle sağlam tarafa oranla lezyonun bulunduğu tarafta Alfa ritmi depresyonu görülebilir.

Toksikve metabolik nedenlere bağlı ansefalopatilerde ve dejeneratif hastalıklarda Alfa dalgaları yaygın olarak silinebilir veya disorganize olur. nedeniyle düzleşmiş görülür (düz EEG). Anksiete iyi huylu (selim) değil ise aktivasyon ile de Alfa ritmi ortaya çıkmaz.

Tıkayıcı damar hastalıklarında Beta ritmi depresyona uğrayabilir. Subdural hematom vakalarında ise hiç bulunmayabilir. Ep-lepsi ve tümörlerde Beta ritmi potansiyelize olmuş ve sürekli bir hal almıştır. Alfa dalgaları normal EEG’lerde de bazan belirli olup ortaya çıkar, bazan silinir. Bu evreler arasındaki düzen bozulmuş ve frekans değişiklikleri olmuşsa patolojik bir bulgu söz konusu olabilir, iki hemisferin karşıt bölgeleri arasında bioelektrik akti- vite farkı ortaya çıkmışsa (asenkronizm) patolojik bir olgunun varlığı söz konusudur.

Beyin bioelektrik aktivitesinin tamamen kaybolması beyin ölümünün belirlenmesinde önemli bir bulgudur. Fakat düz EEG her zaman ölüm anlamına gelmez, uyaran verildiğinde potansiyel farkı olursa beyin dokusu yaşıyor demektir.Patolojik dalgaların ve kompleks şekillerinin belirli anomalilere özgü bulgular olduğu gösterilmiştir. Anormal dalgaların oluşturduğu ritmler EEG’de, fokal, multifokal, bilateral ve paroksismal şekillerde ortaya çıkabilirler.

Fokal-belirli bir bölgeden, bilateral- her iki hemisferden belirli bölgelerden, multifokal-birçok bölgelerde birden, paroksismal-her iki hemisferde birden aynı anda (Senkron) anlamına gelmektedir. Anormal ritmlerin tanımlanmasında kullanılan bir kavram da (periodisite) olup paroksismlerin belli aralıklarla ortaya çıkması demektir. Periodik anomaliler de bilateral, unilateral ve fokal olabilirler.

Periodisite kısa veya uzun aralıklı olabilir ve paroksismler arasında bioelektrik yavaşlama görülür.Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE) ve Jacob Creutzfeld hastalıklarında, bilateral senkron paroksismal anomali niteliğinde periodisite, Herpes Simplex Ensefalopatisinde ise fokal nitelikte periodisite, bu hastalıklara özgü bulgulardır.Diğer bir anomali şekli de zaman zaman slow veya sharp wave paroksismleri ve arada tam bir bioelektrik durgunluk yani düzleşme şeklindedir. Genellikle beyin sapı lezyonlarmda rastlanılan bu bioelektrik anomali Supression Burst Activity (bastırma ve paroksismal aktivite) olarak adlandırılmıştır.

Bir başka patoloji şekli de yavaş dalgaların belirli bir frekans ve ritm göstermeksizin beynin temel bioelektrik aktıvitesine yaygın ve düzensiz bir biçimde karışması olup, bu tabloya Disorganizasyon hali denir. Bu anomalilere ençok olgunlaşmamış EEG’lerde ve davranış kusuru gösterenlerde rastlanır.Bioelektrik aktiviteye karışan küçük amplitüdlü yaygın yavaş dalgalara sharp-slow dalgalar da eklenirse, o zaman ansefalopati halinden söz etmek gerekir.

Düzenli ve ritmik olarak ortaya çıkan patolojik dalgalar frekanslarına ve ortaya çıkış şekillerine göre çeşitli anomaliler için karakteristiktirler. Genel olarak bilateral yaygın anomalilere me- tabolik, ve dejeneratif hastalıklarda ve biokimyasal bozukluklarda rastlanır.Serebral lezyonların EEG karakteristiği, normal ritmlerin yerini anormal ritmlerin almasıdır.

Nitelikleri ne olursa olsun yapısal lezyonlar genellikle poliritmik yavaş aktivite şeklinde EEG anomalisi gösterirler.EEG anomalisinin bilateral veya unilateral yavaş ritm deşarjlarından ve daha az sıklıkla hızlı ritmler ve dikenler veya dalga diken komplekslerinden oluşması epilepsiye özgü bir bulgudur. Çocuklarda görülen düzenli ve saniyede 4 frekansta Delta paroksism- leri ilerde gelişmesi olası bir epilepsi olgusu için önemli bir bulgudur.

Frekans özelliklerine örnek olarak da saniyede 2 frekanslı Delta anomalisinin paroksismler halinde ortaya çıktığı arka çukur ve Talamus lezyonlarındaki EEG patolojisi gösterilebilir.Değerlendirilmesi en zor EEG anomalileri ise normalde rast- lanandan daha çok miktarda yaygın teta aktivitesi gösterenlerdir. Bu anomalilere özel olmayan (nonspesifik anomali) denilir.

Bilateral Teta aktivitesi uyuklama, kızgınlık, hipervantilasyon ve yaşa bağlı, menstruasyon ve bütün biokimyasal ve metabolik bozukluklarla ilgili olarak görüldüğü gibi anemi, serebral anoksi, serebral atrofi, psikiyatrik bozukluklar ve epilepsi ile ilgili olarak da ortaya çıkabilir.UYKU BtOELEKTRISİTESî: Elektroansefalografik incelemelerde önemli bir aktivasyon yöntemi olan uykunun, elektrofizyolo- jisi ayrıntılı olarak incelenmiş ve psikiyatrik sendromlar açısından uyku ritmindeki düzensizliklerin önemli olduğu ortaya konmuştur.

Uykunun çeşitli evreleri ve bunlara özgü beyin bioelektrik özellikleri vardır. Sakin uyku evresinin 4 aşaması olduğu görülmüştür.

a) Uyuklama (Drowsiness) aşaması: EEG’de genel bir yavaşlama ve amplitüd azalması vardır.

b) Hafif uyku aşaması: EEG’de düşük amplitüdlü düzensiz yavaş aktiviteye hızlı ritm karışmış şekilde görülür.

c) Orta derin uyku aşaması: Uyku iğcikleri (Sleep-Spindles) ile karakterizedir. îğcikler bilateral senkron ve simetrik olup 1-2 saniye sürer ve yeni bir iğcik paroksismine kadar EEG’de düşük amplitüdlü aktivite görülür.

d) Çok derin uyku aşaması: Temel aktiviteye daha yüksek amplitüdlü yaygın ve çok yavaş dalgalar eklenir. îğcikler çok seyrek görülür.Bu evrede verilen bir uyaran (ses, dokunma gibi) Arousal reaction (uyandırma reaksiyonunu) ortaya çıkartır. Ve EEG’de K- Kompleksi görülür. K-Kompleksi, verteksde karşılaşan V şeklinde ve çok defa trifazik sharp waveler ve bunu izleyen iğciğe benzeyen hızlı aktiviteden meydana gelmiştir.Aktif uyku evresi: Sakin uykudan 60-90 dakika sonra ortaya çıkan REM (Rapid Eye Movement Sleep) aşamasıdır ve tamamen ayrı karakter gösterir.

Aktif Uyku evresinde ise Aktif ve sakin uyku birbirini izler. Normalde uykunun 1/3 ünü REM, 2/3 ünü sakin uyku evresi oluşturur.Aktif uyku nöral mekanizmanın çok hareketli olduğu bir evredir. Uyku traseleri alınırken poligrafik incelemeler de yapılır. Okülogramda göz toparının hızlı hareketleri, solunum ve dolanım hızlanması ve düzensizlikleri, EMG’de çene kaslarında tonik potansiyellerin kaybı, EEG’de ise REM dönemine deygin düşük ampli- türlü bir zeminde düzensiz, yavaş ve hızlı aktivite karışımı görülür.Çocuk ve yetişkinin uyanıklık bioelektrik aktiviteleri çok farklı olmakla beraber uyku aktiviteleri birbirine benzer.

Uyku bozuklukları üzerinde yapılan araştırmalarda çeşitli uyku ritmi patolojilerine rastlanılmıştır, örneğin; Restless Leg Send- rom ve Nocturnal Myoclonus EEG’de belirli bir neriodisitesi olan patternler göstermişlerdir. Kleine-Levin Sendromu, Narkolepsi, Pa- vor Nocturna, Eneuresis Nocturna, Somnanbulizm diş gıcırdatma incelenmiş ve bazı özellikler tanımlanmıştır.

EEG’nin ANALİZİ VE YORUMLANMASI: EEG’nin analizi rutin olarak nörofizyologlar tarafından gözle izlenerek ve EEG’deki temel bioelektrik öğelerin tanımlanması ve çeşitli anomali pattern- lerinin açıklanması yoluyla yapılır. Bu yöntemle, frekans, amplitüd, Alfa blokajı gibi öğeler değerlendirilebilir. Fakat, psikofizyolojik faktörlerin ayrıntılı ve istatistiğe dayalı incelemeleri komputer yardımı ile yapılmaktadır.

Komputer yardımı ile vizüel analiz otomatik hale getirilir. Belirli frekanslar, ve daha birçok öğeler ayrı ayrı incelenebilir, örneğin, Alfa indexi ve Alfa blokaj zamanı ölçülebilir. EEG’nin amplitüd ortalaması hesaplanabilir. Ayrıca, gözle belirli olmayan ritmler de saptanabilir. EEG’deki çeşitli ritmlerin zaman faktörü ile ilişkileri incelenebilir. Bu yöntemin özelliği objektif oluşu ve kısa sürede geniş ve ayrıntılı EEG datasınm analizinin yapılabilmesi, ayrıca sonuçların rakam olarak ve istatistik değerlendirme ile hesaplanarak elde edilebilmesidir.Bu sayede, komputere kaydedilen data işlem devam ettikçe birikir.

Veriler komputerde toplanır. Komputerdeki dosya sistemi minik elektro-magnetik yüzüklerden oluşur. Bunlara, magnetik cevher denir. Magnetik cevher dolunca kayıtlar magnetik teyplere geçirilip depo edilir. Gerektiğinde komputere istatistik programlar yazılarak istenilen verilerin analizi çok kısa bir sürede otomatik olarak yapılabilir.Komputer ile EEG tekniği özellikle bilimsel araştırmalarda kullanılmaktadır.

Bu nedenle, son yıllarda uyarılmış kortikal potansiyeller (evoked cortical potentials) yöntemi geliştirilmiş ve bu klinik uygulamaya girmiştir.EEG’nin KLİNİK DEĞERİ VE SINIRLARI: EEG bulgulanKlinik bulguların ışığında önem kazanır. Bu nedenle hiçbir zaman EEG’nin değil hastanın tedavisi yapılmalıdır.EEG, beyin dokusunun bütünlüğünü ve yapışım kesin olarak yansıtan bir olgu değildir.

Klinik olarak serebral patoloji saptanan birçok vakada EEG bulgularının normal sınırlarda kaldığı bir gerçektir. Bunun en ilginç örneği, Williams’in paradoks bulgusudur: Kafa travmalarında normal EEG bulgusu genellikle kötü bir prog- nozun habercisidir. Çünkü, belirli bir bölgedeki beyin dokusunda nöronların total kaybı, EEG aktivitesi üzerine etki yapmaz.EEG’nin klinik araştırma yöntemi olarak tanıda yardımcı değeri her zaman belirli, kesin ve patolojiye özgü değildir. EEG anomalisi çoğu zaman özel olmayan bir bulgu niteliğindedir. Klinik tanı için birçok olasılığın spekülasyonu yapılır.

Ayrıca, hiçbir klinik bulgusu ve şikayeti olmayan normal kimselerde yapılan geniş çaptaki EEG araştırmaları °!o 10-15 civarında EEG anomalisi vermiştir. EEG yorumunda çeşitli fizyolojik etkenlerin rolü de her zaman için dikkate alınmalıdır.

Kortikal ve subkortikal bağlantıların karmaşık yapıları ve Retiküler sistemin aktive edici etkilerinin EEG bulgularını daha da yorumu zor hale getirdiğini gözönünde tutmak gerekir, örnek olarak, sekonder olarak jeneralize olan fokal kortikal epilepsiler, Petit Mal ve Psikomotor epilepsiye özgü 3/san.dalga diken kompleksinin ve 6/san.trapezoid dalgaların Grand Mal olgusunda ve normallerde de görülmesi gösterilebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp