epilepsi nedir belirtileri nelerdir nasıl tedavi edilir

Epilepsi Nedir? : «Epilepsi bir semptomdur. Sinir dokusunun anormal, aşırı ve zaman zaman görülen deşarjı demektir.»

A TANIMLAMA Epilepsi, çeşitli hastalıkların seyri esnasında görülebilen ve çeşitli klinik şekilleri olan bir «semptom» dur. Etyolojik faktör bulunur ve giderilebilirse epilepsi nöbetlerinin tekrarı önlenebilir. Fakat her vakada etyolojik faktörü bulmak veya ortadan kaldırmak mümkün olmaz. Gerekli araştırmalar yapılarak sebebe yönelmiş tedavi ile nöbetlerin önlenemiyeceği anlaşılırsa epilepsiyi uzun sürecek (bazen bütün hayat boyunca) bir hastalık gibi ele almak doğru olur.Şuur kaybı ve konvülziyon gibi belirtiler her vakada görülmez. Nöbet yalnız lokal veya genel bir atoni, bedenin belirli bir bölgesini tutan parestezi, davraınş bozuklukları gibi belirtilerden meydana gelebilir. Epilepsiyi klinik bulgulara dayanarak tanımlamak istersek ancak «nöbetler halinde görülen bir hastalık» olduğunu söyleyebiliriz. Bu tanımlamanın yetersizliği ortadadır. Patojeniye dayanılarak yapılan tanımlama bu günkü epilepsi kavramını daha iyi anlatmaktadır. Modern tıbbın sağladığı yeni bilgiler 100 yıl önce H. Jackson’un bu konuda söylediklerine yalnız «elektrik» kelimesini katabilmiştir: Epilepsi, bir nöron grubunda zaman zaman görülen, anormal ve güçlü elektrik deşarjların doğurduğu klinik belirtilerdir.

B — FİZYOPATOLOJİ
1. Sinaptik potansiyel : Her canlı hücre gibi nöronların da elektrik aktivitesi v=aktivite sinaptik potansiyel adı verilen hücre zarı potansiyelinin devamlı ve ritmik bir titreşimi (ossillasyonu) şeklinde kendini gösterir. Normal sinir dokusunda bir bölgede bulunan nöronların hepsinde bu titreşim aynı anda ve aynı yönde olmaz, senkron değildir. Yalnız senkron titreşim yapan hücrelerin aktiivteleri birbirine eklenerek, o bölgeden daha güçlü bir aktivitenin ortaya çıkmasını sağlar. Ters yöndeki titreşimler birbirini etkisiz kılar. Yani hücrelerin aktivitele- ri cebirsel bir şekilde toplanır. Normalde senkron çalışan hücrelerin sayısı az olduğu için ortaya çıkan toplam aktivitenin voltajı da düşük olur. Normal sinir dokusunda elektrik aktivitenin artmasını ve yayılmasını kontrol eden kimyasal ve nöronal inhibitör mekanizmalar vardır.

2. Epileptojenik odak ve epileptik deşarj : Beyin kabuğunun herhangi bir bölgesinde yer alan sikatris, atro- fi, skleroz gibi lokal ve hipoksi, hipoglisemi, pH yükselmesi, enzim eksikliği, elektrolit denge bozukluğu gibi genel patolojik değişiklikler nedeni ile belirli bir nöron grubu normalden çok daha fazla elektrik aktivite gösterebilir. Normalden fazla elektrik aktiviteye sahibolan bu hücre grubuna «epileptojenik odak» diyoruz. Epileptojenik odakta bulunan hücrelerin iki önemli özelliği vardır.

a) Her bir hücre normalden daha yüksek elektrik potansiyel doğurur.

b) Aynı anda ve aynı yönde potansiyel değişikliği gösteren hücrelerin sayısı normalden çok fazladır (Hipersenkroni).Epileptojenik odaklarda, ayrıntılarını pek iyi bilmediğimiz bazı faktörlerin etkisi ile, zaman zaman çok güçlü bir elektrik deşarj meydana gelir. Buna «epileptik deşarj» diyoruz. Normal sinir dokusunda deşarjın komşu hücre gruplarına yayılmasını engelleyen kimyasal ve nöronal inhibitör mekanizmalar, anormal derecede güçlü olan bu epileptik deşarj karşısında etkisiz kalır.Epileptik deşarjın doğduğu odak ve ulaşabildiği yerdeki hücrelere iki türlü etkisi vardır:

a) Bu hücreleri uyarır (aktive eder).

b) Normal görevlerini yapmalarını engeller. Eğer deşarj görme, işitme, v.b. gibi çeşitli duyu yollarının sonlandığı kortikal projeksiyon alanlarından birisini etkilerse, hastada o alana ait kaba duyu izlenim-leri uyanır. Motor merkezleri ilgilendiren bir deşarj, uyardığı merkezlere ait hareketlerin görülmesine sebep olur. Bellekle ilgili alanları uyarırsa bellekte bulunan olayların canlanmasına yol açar. Yukarda saymış olduğumuz belirtilerin nedeni deşarjın çıktığı odaktaki veya ulaştığı yerdeki hücreleri uyarmasıdır. Bu olaya epileptik aktivasyon diyoruz. Beyin kabuğunun diğer bölgelerinde ise deşarj herhangi bir hareketin görülmesine, duyu izlenimleri doğmasına veya bellekteki olayların canlanmasına yol açmaz. Yalnız geçici bir süre için o alanın görev yapmasını engeller. Hasta bunu o alana ait fonksiyonu yapamadığı zaman farkeder. Örneğin konuşma ile ilgili merkezleri etkileyen deşarjlar hastanın konuşmasını engeller. Bunun nedeni, epileptik deşarjın o alandaki hücrelerin normal aktivitelerine karışması ve çalışmalarını bozmasıdır. Bu olaya da epileptik enterferans adı verilmiştir.

3. Epileptik deşarjın yayılması: Potansiyeli çok yüksek değilse veya çevresindeki hücrelerin uya- rılabihne kabiliyeti (eksitabilite) artmamışsa, deşarj doğduğu odağın sınırları dışına çıkamaz. Buna karşılık potansiyeli yüksek veya beyin dokusunun eksitabilitesi fazla ise, deşarj yayılır ve ulaştığı yerlere ait belirtiler ortaya çıkar.Deşarj iki yoldan yayılabilir:

a) Nörona! yol (Transsinaptik yayılma). Transsinaptik yayılmada deşarj korteksi subkortikal yapılara bağlayan nöronlarla, uzak kor- tikal alanları veya iki hemisferi birbirine bağlayan assossiasyon yollarından yararlanır. Bu şekilde epileptojenik odaktan uzakta bulunan bölgelere ulaşarak onları da etkileyebilir.

b) Komşuluk yolu (Ephaptic yayılma). Bir odaktan çıkan deşarjın elektrik alanı komşu hücre gruplarını etkileyerek onların da senkron çalışmalarına yol açabilir. Bu şekilde yeni hücre gruplarında meydana gelen «hipersenkroni» aracılığı ile deşarj komşu bölgelere yayılabilir.

4. Şuur kaybı:Retiküler formasyon’un ponstan diansefalon’a kadar uzanan ve dorsal bölümünü meydana getiren parçasına assandan aktivatör retiküler sistem adı verilir. Talamusun intralaminer ve retiküler çekirdeklerini de içine alan assandan aktivatör sistem, diffüz projeksiyonsistemi aracılığı ile her iki hemisferin bütün kortikal alanlarını etkileyerek uyanıklık durumunu sağlar.Şuur, tüm beyin kabuğunun bir fonksiyonudur. Ancak retiküler formasyonun uyanıklık durumunu sağlayan ve bütün beyin kabuğunu'ilgilendiren desteği ortadan kalkarsa şuur da kaybolur. Assandan aktivatör sistemin içinde meydana gelen veya başka yerde doğduğu halde buraya ulaşabilen deşarjlar assandan aktivatör sistemin bir süre için görev yapmasını engeller. Bu da şuur kaybına yol açar.

C— SINIFLAMA

Bu bölümde Uluslararası Epilepsi ile Savaş Derneği (ILAE) ve diğer üç uluslararası kuruluşun temsilcileri tarafından hazırlanmış olan Epileptik Nöbetlerin Klinik ve Elektoansefalografik Sınıflandırılması kısaltılarak verilecektir. Sınıflandırmanın klinik belirtiler bölümü, nöbet şekillerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur düşüncesiyle, ayrıntılar biraz korunarak alınmıştır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp