Davranışsal Ve Duygusal Bozukluklar

Davranışsal Ve Duygusal Bozukluklar : Zihnin gizemi, pek çokları tarafından tıbbın son sınırı olarak kabul edilmektedir. Çalışan beynin görüntülerini almak (bkz: Fonksiyonel MRI, sf. 139) için geliştirilen teknikler gibi, son ilimsel ilerlemeler; nasıl düşündüğümüzü, hafıza depoladığımızı ve duygulan nasıl hissedip yaşadığımızı izah etmeye başlamıştır.İlimsel ilerlemeler ayrıca, davranış ve duyguları etkileyen hastalıklara olan bakış açımızı da değiştirmektedir. Batı medeniyetinde, birkaç asırdan beri, zihin kavramı vücut kavramından ayrılmıştı. Özellikle, zihin hastalıkları vücut hastalıkları kadar meşru görülmedi. Tarihi açıdan bakıldığında, zihin hastalıkları bir hastalık olarak görülmedi.

Daha ziyade kişilik kusurlan olarak kabul edildi - eğer yeteri kadar iradesi varsa kişinin üstesinden gelebileceği şeyler olarak görüldü.Bu bakış açısı değişmiştir.Duygu ya da davranış bozukluklarının çoğu, kişinin yaşam deneyimleri ve stresli durumlar ile birlikte beyindeki fiziksel faktörlerin birbirini etkilemesi ile ortaya çıkar.En önemli fiziksel faktörler, beyindeki kritik kimyasal maddelerdir. Beyin, nöron adı verilen ve kimyasalları sinyaller olarak kullanarak “birbiriyle konuşan” milyarlarca sinir hücresi içerir.

Kimyasal kuryeler (mesaj taşıyıcılar), elektriksel itkileri uyararak ya da azaltarak sinir hücreleri arasında seyahat eder. Norepinefrin, dopamin, gamma- aminobutrik asit, ve serotonin; nörotransmiter adı verilen bu kimyasallardan bazılarıdır.Pek çok duygusal ya da davranışsal bozukluklarda, beynin kritik bölgelerinde, bu nörotransmiter’lerden, haddinden fazla ya da gereğinden az bulunduğuna inanılmaktadır. Nörokimyasal aktivite, düşünce prosesi, duygusal deneyimler, hafıza ve tüm duyular dahil olmak üzere; beyninizin yaptığı her şeyin temelinde yatar (temelini oluşturur).Bazen, zihni bozukluklara yatkınlık kalıtsaldır. Bazı akıl hastalıklannda, kalıtsal bir unsur önemlidir. Örneğin, ikizlerden biri bipolar bozukluktan muzdarip ise, diğerinde de bu bozukluğun görülme olasılığının yüzde 80 olduğunu araştırmalar göstermektedir.

Bu ikizler, ayn ayrı yetişseler ve farklı yaşam deneyimlerine maruz kalsalar bile, diğerinde bu hastalığın gelişmesi, ortalama bir kişiye göre daha muhtemeldir. Ayrıca depresyon, anksi- yete ve madde bağımlılığı ile alakalı, kuvvetli kalıtsal eğilimler de bulgulanmıştır.Aynı zamanda, beyin kimyasını ilgilendiren kalıtsal fiziksel faktörlerin, davranışsal veduygusal hastalıkların tümünü izah etmediği de barizdir.

Her ne kadar bozukluk fiziksel temelli de olsa; bir kişinin ailesi ve arkadaşlarıyla olan ilişkileri, finansal ve iş durumu, stresli hadiseler, bir davranışsal veya duygusal bozukluk oluşmasında önemli rol oynar. Basit ifadesiyle, beyninizdeki kimyasal oluşum, sizi, bazı duygusal bozukluklara karşı hassaslaştırabilir. Ama yaşamınızdaki hadiseler, hassasiyeti meydana çıkartır.Duygusal bozukluk ve normal bir yaşam deneyimi arasında gayet ince bir sınır bulunabilir. Pek çok insan, stres veya kaybetmeye cevaben, önemli anksiyete veya depresyon dönemleri yaşar.

Bazen, davranışsal ve duygusal tepkiler, bireyin aile ya da kültürel yetişme tarzından ciddi şekilde etkilenir.Psikiyatri profesyonelleri, kendi alanlarını düzenli olarak değerlendiriyor; ve davranışsal ve duygusal bozukluklann teşhisi için - Diagnostic and Statistic Manual (DSM) adı verilen - geniş bir kriter dizisi yayınlıyor. Bu bölümün büyük bir kısmı, DSM’nin dördüncü edisyonundan (DSM 4) alıntılanmıştır. Bu bölümde, en yaygın davranışsal ve duygusal problemlerin tariflerini ve bununla beraber kabul edilen en yaygın tedavileri bulacaksınız.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp