İnsan Aurasının Gelişmesi

İnsan Aurasının Gelişmesi :

İnsan vücudu, zihni ve ruhu sürekli önemli değişim aşamalarından geçmektedir.
Her değişme olumlu yönde ise aynı zamanda bir gelişme olmakta ve bu, insanın tüm yaşamının safhalarına yayılarak devam etmektedir.

Bebeklik döneminde, dikkat farklı bir objeye yönlendirildiğinde aura yoğunlaşarak parlaklaşır.
Bu yoğunlaşma özellikle başın etrafında daha barizdir. Dikkati dağıldığında auranın rengi ve yoğunluğu kaybolmaya başlar; fakat bazı deneyimler renk olarak aurada iz bırakır.
Her deneyim auraya farklı bir renk katar ve onun bireyselliğini geliştirmeye devam eder.
Böylelikle auranın büyüyen bir sarmal gibi devam eden kendine has yapısı oluşur.

Beş duyumuzla ilgili yaşadığımız tüm deneyimler bilinçaltına kaydedildiği gibi auramıza da kaydedilmekte ve onda sürekli değişimler meydana getirmektedir.
Bilinçaltı kayıtlarımız; hatta doğduğumuzda kulağımıza okunulan ezan sesinin kaydına kadar gördüğümüz, işittiğimiz, tattığımız ve doğum anından ölüm anına kadar yaşadığımız tüm deneyimler auramızın kendine has oluşumuna katkıda bulunur.
Bu yüzden insanlar ölüme yaklaştıkları anlarda, yaşam çizgisinin biteceğini hissettiklerinde bir film şeridi gibi tüm yaşamlarının gözlerinin önünden akıp gittiğini görürler.
Bu farklı duygu; tüm deneyimlerin birlikte bilinçaltı ve auramızda kayıt halinde olmasın dan kaynaklanmaktadır.
Auradaki bu kayıt bilinçaltına göre farklıdır.
Buradaki kayıt gerçek anlamda orijinal bir şekilde etkilenme ve bunun yaptığı değişimler anlamında değerlendirilmelidir.
Bu değişimler, bilge insanın oluşumuna en önemli katkıyı sağlayan değişimlerdir.

Bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve olgunluk dönemlerinde tüm vücudumuzda bulunan enerji çakraları yavaş bir şekilde ama düzenli olarak çalışmaya başlar; bununla birlikte tüm vücudumuzda olumlu aura değişimleri de kendiliğinden gerçekleşir.
Bir çocukta veya gençte görülen olgun tavır ve düşünceler yaşının çok ötelerinde ise bu durum onun enerji düzeyinin ve buna bağlı olarak aurasının, çakralarının erken çalışmaya başlamasıyla açıklanabilir.
Toplumda yaşı ilerlemiş olgun ve itibarlı kimselere birçok konuda danışılması ve adeta o insanların düşüncelerinin bir referans olarak kabul görmesi, onların çakralarının artık tam verimli bir halde çalışmaya başlamış olmasındandır.
Bu kişiler dengeli, ince düşünceli ve her türlü düşünceyi alternatifiyle düşünebilme, analiz yapabilme ve değerlendirebilme özelliklerine sahip olmuşlardır.
Bu yeterlilik durumu, insan aurasının kendine has gelişiminin iyi olması ve bunun neticesinde enerji çakralarının da daha verimli çalışması anlamını taşır.
Kısacası bu kişilerin bilgelik yolunda önemli mesafeler aldıkları kabul görmektedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp