Crown (Taç) Çakra ve Pineal (Bez)

Crown (Taç) Çakra ve Pineal (Bez) :

Pineal gland (bez) başın merkezi ile ruhsal merkezi crown

(taç) Çakrası arasında yer alır. Crown çakrada pineal gland ve beyni içine alır. Buna beynin merkezi, kökü, üçüncü ve dördüncü beyin boşlukları (verıtricles) dahildir.

Ruhen gelişmiş kişilerin Meditasyonlarında beyin merkezinden yayılan ışınlar bir taraftan kalp çakrasına diğer taraftan crown çakrada parlayan bir havai fişek gibi uzaya fışkırır.

İlim elektrik (semavi) elemanın katı, SIVI ve gaz cisimlerin etrafında bir manyetik alan olduğuna kısaca dokunarak yalnızca "spece plasma" deyip geçer. Oysa bu gözle görülmeyen öz, diğer dört fiziksel etheri de içine alır. Bir manyetik alan içinde hareket eden iletkende elektriğin meydana gelmesi gibi bu fiziksel ether alanı içinde oluşan e1ektriğe de "kozmik akımlar" denir. Frekanslarıyla değişen bu akımlar etheri titreştirip dünya ve güneş sis temimize yayılırlar.

Semavi beden, kaza gibi ani bir nedenle fiziksel bedenden ayrıldığında etüt edilirse dimağı olmayan bir fiziksel bedenin kopyasına benzer. Bununla beraber kozmik enerjiye sahiptir. Bu da fiziksel bedenin bataryası gibidir. Bataryasız bir otomobilin hareketsiz kalması gibi, insan da prana olmayınca cansızdır. Fakat batarya otomobil olmadığı gibi prana da beden değildir. Yalnızca bedenin her hücresini dolduran yaşam enerjisidir. İnsan varlığı hem fiziki ve hem de onun örneği olan semavi şekliyle tamdır. Şayet bu insan varlığını bir alıcıya benzetirsek kozmik elektromanyetik akımlarını sağlayan bir mekanizmadan başka bir şey olmadığı görülür. Organlarının tam yerleşmesiyle ne güzel bir yaşamın düzenlemesidir bu. Ether içindeki bu canlı yaşam ne yazık ki bilgi yetersizliği nedeniyle ihmal edilebilir. Yaşamın asıl maksadının bilinmemesi yüzünden doğa yasalarına riayet edilmez, çaresiz kalan insan da hatasını şeytana, talihsizliğine atfeder durur.

Solar yaşam enerjisi itici elektrik gücüyle bedene girdiğinde pozitif değer taşır. ,İçecek ve yiyecekler aracılığıyla da yerküreden alınan manyetik enerjiler ise negatif değerler taşır. Bulutlar pozitif, yerküre negatif olunca yıldırım düşmesine neden olur. İki değer arasındaki polariteden dolayı kullanılmaya hazır bir enerji oluşur. Yani bedende karşılaşan pozitif ve negatif değerler bir ateşlemeyi meydana getirirler.

İşte yaşam enerjisi bedende böylece doğar. Bir pilin pozitif ve negatif uçları tel ile ampule bağlanınca devre tamamlanır ve ışık enerjisi olarak kullanılmış olur. Ruh, ilk bedenin üstüne beri her yaradılışında eklenen milyonlarca atomu toplar. Böylece semavi bedenin olgunlaşmasına neden olur. Fiziksel beden nasıl anne karnında şekilleniyorsa semavi beden de yaşam enerjisiyle şekillendirir. Ruh evvelki yaşamında sorumluluğunu taşıdığı karına yasası gerekçesi içerisinde mukadderatını tayin eder. Ebeveynlerinden farklı olmasıyla kişiliği ayrılıklar gösterir.

Anne karnında şekillenirken bir evvelki yaşamındaki atomik yapının da etkisi altındadır. Yeni yaşamında ruhsal ve fiziksel şekillenme ile yeni bir kişilik kazanır. Buna etheru: metrio denir. Sesin teybe kaydedilmesine benzetirsek, kişilik de semavi bedenin bünyesine kayıt olup nesilden nesile aktarılır, az bir değişiklik ilave olan yeniliklerin etkisiyle meydana gelir. DNA açısından, önceki yaşamda kişilikle ilgili kayıtlar üç atomun nüvesini etkilemiştir:

1 - Fiziksel nüve kalp çakrasında

2 - Karakter nüvesi salar plexusta

3 - Dimağ, zihin ise pineal glandde

Kayda geçen bu mesajlar üreme tohumlarına taşınırlar. Ancak mikroskop la tespit edilen bu taşıyıcı hücreler milyonlarca uzun ve ince deoxyribose nucleu: asit'ten ibaret molekülleri oluşturur.

DNA faktörü denen bu cinsiyet molekülleri atalarından aktarılan bazı vasıfları taşırlar. Tek farkları kendi karmasından dolayı olan değişimlerdir. Kendi karmik kayıtları kalp çakrasındaki atomlarla kayıtlanır. İşte buradan ruhu ile bağ kurarak her yaradılışında birinden ötekine geçer durur. Fiziksel bedendeki üretici sıvılara kayıtlanması (dinde buna günah-sevap denir) akıbeti tayin eder.

Ruhsal bedende ise kalp atomuna kayıtlanmasından dolayı da doğulular buna karma derler. İşte, alın yazısı dedikleri mukadderatın gerisindeki olay bundan ibarettir.

Her yeni yaşama gelişte ruh tohumunun atomları döllenmenin özünü etkileyerek oluşmuştur. Sonuçta semavi beden özle şekillendiğinden, bir kısmı evvelki yaşamının özelliğini taşır. Fizik sel bedendeki bazı benzerlikler ise kalp çakrasında yapılan kayıtların üretici sıvı aracılığıyla taşınan atomları dolayısıyladır.

Demek oluyor ki bu esrarengiz kimyasal işlem, yeni ethcric metrioyu oluştururken geçmişteki bütün semavi bedenlerden bazı vasıflara sahip bulunmaktadır. Yeni fiziksel bedenin yapısı da bu metoda bağlı olarak hazırlanmıştır. Buradan da anlaşıldığına göre geçmiş yaşamındaki benzerlik ve alışkanlıklarından dolayı şimdiki yaşama doğuşunda yapısı sınırlanmış bulunmaktadır.

Şöyle ki, mavi veya kahverengi göz, sarı yahut siyah saç, uzun veya kısa boylu oluş gibi. Yetenek ve karakteri de yine kalp atomlarıyla nesilden nesile aktarılır. Şifa için en etkili şeyleri tekrar hatırlarsak bunlardan birincisi su ve yiyeceklerdir. İkincisi ise prana yaşam enerjisidir. Şimdi de üçüncüsü olan bilinçaltının terbiye ve taliminin etkileri üzerinde bulunur. Bilinçaltı, Tanrı'nın en kusursuz bir yaratığı. Onun birçok nimetlerini istifadesine verdiğine inandırarak için terbiye ve yetiştirme metodu üzerinde çalışalım. Hayatronların hareketi düşünceyle kontrol edilebiliyorsa onların meydana getirdikleri enerjiye de zihin gücü diyebiliriz. Demek ki düşünceyi bedenin arızalı bölgesine yöneltirsek şifa için zihin gücüne işbaşı yaptırmış oluyoruz. Ne olmak ve ne yapmak istediğinde başarılı olmak demek zihinde tasavvur edilen görüntünün gerçeğe dönüştürülmesi demektir. Mademki Yaradan insanlar için bunu mümkün kılmıştır, bu bilgileri çalışıp öğrenmek ve çabalamak da kişinin görevidir.

Etrafınızda gördüğünüz eserler, onları yapanların eserlerini önce zihinlerinde planlamalar ve nasıl olacağını zihinlerinde görmeleriyle başlamıştır. Sonra meydana getirme yerküre usunu kalp

çakrasında titreştirmişler ve uzaya yaymışlardır. İngilizce'de "Mind over matter" diye bir söz vardır. Düşünceler maddeyi etkiler.

Yumurta içindeki biçare kuş özü, anne karnındaki çocuğun nüvesinin gerçeğe doğması da tasavvurun gerçeğe dönmesinin bir delili değil mi? Çakraların etrafını çevreleyen manyetik alanın da içindekileri etkilemesi şaşılacak bir şey olmamalı. Lafetronların hareketiyle meydana gelen bu alanların da insan yapısını etkilemesi artık olanaksız değil mi? Mademki başarının temeli düşüncedir ve düşünce de tasavvurla başlıyor, şimdi bu tasavvuru yapacağınız bir ibadet (meditasyon) köşesi hazırlayın. Rahatsız edici her türlü gürültü ve hoş olmayan kokulardan asude bir yer ki, yalnızca bu amaç için kullanmak maksadıyla seçilmiş olsun.

Meditasyon şekli hakkında evvelce basılan resimlerden ve tariflerden yararlanın. Aşağıdaki resim de tasavvur için yararlı olacak bir deneydir. Bir kutunun ön kısmı görüldüğü üzere buzlu camla kaplanır.

Ortasına yumurta şeklinde kesilmiş iki mavi jelatin kağıdı yerleştirilir. Ortasında ufak bir delik vardır. Bunun gerisine ufak bir ampul konur. Bu, reflektörün ortasında yer almaktadır. Reflektörse içi altın yaldızlı boyanmış bir çorba kasesinden ibarettir ve aralıklı siyah çizgiler ışık yandığında şuaları ayırırlar. Buna bir müddet bakıldıktan sonra gözler kapanırsa zihinde görülen görüntüler şahsın gelişme derecesine göre değişebilir.

Diğer şekil de üstü olan üçlü bir paravandan ibarettir. Kapanıp bir dolap şekline getirildiğinde içine bir iskemle konur. O kişi iskemleye oturduktan sonra evvelki İnkarnasyonunda nasıl görülmüşse 15 dakika süresince çeşitli simalara girecektir. Bu olay karanlık odada ve seyirciler de el fenerinin gerisinde yer almalıdırlar. İskemlede oturan kişi gözlük, küpe ve kolye gibi parlak şeyleri çıkarmalıdır. Paravanın içi mat siyah boya veya kumaşla kaplanmalıdır.

A-Kutu

B- Buzlu cam

C ve D- Mavi jelatin kağıdı

E- 12 voltluk ampul

F- Çorba kasesi. Kasettin içi altın yaldız boyalı ve aralıklı siyah çizgili

G- Delik

Çakraların fiziksel bedendeki önemli işlevlerini, organlar ve yaptıkları görevleri hatırlarsak daha iyi anlar ve tasavvurumuzu gerçekleştirmede güçlük çekmeyiz.

Bedenin her parçası sinir sisteminin kontrolü altında doğrudan veya aracı belkemiğine bağlıdır. Cetvelde ilgili bölgeler numara ile gösterilmiştir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp