Bio-Feedback

Bio-Feedback :

Tanım

Özel olarak planlanmış aletlerle, başka yerlerden elde etmesine imkan olmayan bilgilerin sunularak kişinin kendi üzerinde denetimi elde etmesini sağlamak için vücut fonksiyonlarının gözlemlenip kontrol edilmesine dayanan bir metod.

Arkaplan

Geribesleme (feedback) terimi yüzyılın başında radyo endüstrisinde doğmuş ve geribesleme üzerinde araştırmaların kurucularından olan Norbert Wiener tarafından, önceki çalışmasının sonuçlarını tekrar sunarak bir sistemin kontrolünü sağlayan metod olarak tanımlanmıştır. Hepimiz, farkında olmasak da yaşantımızın her anında beynimize bilgi geribeslemesi yapmaktayız. Bütün biyolojik sistemimiz beynimize devamlı bilgi sağlamakta, akabinde beyin de, bir sonraki cevabımızı veya hareketimizi bu deneylerin ışığında değişikliklere tabi tutmaktadır.

Bio-feedback (biyolojik geribesleme) tıpta kullanıldığı şekliyle yeni bir disiplindir, aşağı yukarı yirmi yıllık bir geçmişi vardır ve hayvanlarda yapılan deneylerden doğmuştur. Konu önce psikologlarca ele alınmış, fakat kısa zamanda hayvan deneylerinden elde edilen bazı sonuçların insanlara uygulanabileceğini düşünen tıp mesleğindekilerin ilgisini çekmiştir. Başlangıçta geri besletilen sinyaller karmaşık değildi, ama ABD'de, Joe Kamiya'nın çalışmaları sırasında. 1955'de tesadüfen yaptığı bir keşifle, insanın beyinsel aktivitesini kontrol edebileceğini bulması, bu alanda yeni ilerlemelere imkan sağladı.

Kamiya insanların özel tip bir beyin dalgası üretmek için (alfa dalgası) eğitebileceğini buldu. Beyin dalgalarını ses sinyallerine dönüştüren bir alet planladı. Bu aletin sayesinde, ne zaman alfa dalgası üretse bunu duyabilecekti. Dalgalan sürekli kılmak için eğitilen kişilerin birçoğu alfa dalgası üretebilmeyi birkaç saat içinde öğrenebilmektedirler. İlginç olan husus şuydu: birçok kişi alfa dalgasına bağlı olarak bir hoşnutluk ve esenlik duygusu hissettiler, bu da insanları daha az korkulu ve daha çok rahat kılabilmenin yollarını açtı. Beyin dalgalarının bio-feedback'i aynı zamanda kin, arzu, depresyon, vecd ve bunun gibi zihinsel durumlara bağlı EEG değişikliklerini de artık ölçebileceğimiz anlamına geliyordu.

Günümüzde sadece alfa dalgalarını değil, başka bir çok beyin dalgalarını da ölçebiliyoruz. Gördüğümüz gibi alfa dalgalan rahatlama ve kendini iyi hissetme duygularıyla ilişkilidir. Beta dalgalan kişi uyarıldığında, teta dalgaları, ani görsel imajlar belirdiğinde ve delta dalgalan derin uyku ve meditasyon sırasında başat olmaktadır.

Bir bilim olarak bio-feedback, daha uygun bir deyimle bio-feedback eğitimi şeklinde adlandırılmaktadır. Çünkü deneylerin sağladığı faydalar'la vücudun özgül aktivitelerini değiştirme eğitimini kapsamaktadır. Kişinin kendi kalp atışlarını ya da böbreklerden geçen kan akımını istemli kontrolü altına alabileceği fikri, biz Batılılara öylesine garip gelmektedir ki, çoğumuz hakkında birşey bilmeden bio-feedback'i reddetmekteyiz. Biz Batılılara içe bakıp, iç organlarımızı göz önüne getirmeyi öğretmiyorlar. Tersine içimizde olup bitenlere karşı tatsız bir duygu, bir iğrenme hissiyle yetiştiriliyoruz. Öte taraftan yogi, bütün iç organlarını gözünün önünde canlandırıp istediği zaman onları kontrol edebiliyor. İlk bakışta bu bir büyü gibi görünse de, göreceğimiz gibi modern nörofizyolojik bilgilerle açıklanabilmektedir.

On yıl kadar önce insanın iki ayrı sinir sistemiyle kontrol edildiğine yaygın olarak inanılmaktaydı. Biri amaçlı ve kontrollü hareket etmeyi mümkün kılan istemli sistem, diğeri arkaplandaki kalp atışı, nefes alma, kan dolaşımı gibi hayati vücut fonksiyonlarını kontrol eden istemsiz sistem. New York Rockefeller Üniversitesi'nden Prof. Neal E. Miller 1960'lann sonlarında bu ayrımın yanlış. Olduğunu kanıtlamak amacıyla çalışmaya başladı. Kürarla parhze edilmiş frelerle çalışırken onlara otomatik cevaplarını kontrol edebilmeyi, hem de tamamen doğru bir şekilde öğretmeyi başardı. Örneğin farelerden biri kendisinden istendiğinde her bir kulağının kan akışını arttırabiliyordu. Bu çalışmalar şimdilerde insanlara dek yaygınlaştırıldı ve elektroensafalogram ve elektrokardıograrnların da (EEGEKGl yardımıyla, insanların, beyin ve kalp aktivitelerinin ufak bir bölümünü kontrol etmek üzere eğitilebilecekleri gösterildi.

Fakat asıl önemlisi, bio-feedback basitleştirici ve şüpheci Batı'da insan zihninin gücüne karşı bir tür saygı uyandırmayı başardı. Sonunda insanın bazı şeylerin olmasını isteyebilme yeteneğine sahip olduğunu kanıtlayabiliyoruz; Dünyanın her tarafından biyolojik-geribesleme uzmanları bir kişiye hepimizde mevcut olan özel bir tip beyin dalgasını (alfa dalgaları) arttırabilmeyi öğretebilmekte ve bu şekilde deneğin rahatlamasını ve hoşnutluk duymasını sağlayabilmektedirler. Bütün bunlar zihin eğitiminde yepyeni ufuklar açmakta ve muhtemelen ilaçlara daha az bağımlı, bir çağı müjdelemektedir.

Bir kez bu alanda derinleştik mi, daha önce açıklanamayan bir çok fenomenin etkin olduğunu anlamaya başlayabiliriz. Örneğin plasebo etkisini ele alalım. Eğer bir doktor bir hastaya gerçekte etkisi olmayan bir tablet verip te bunun bir ilaç olduğunu söylerse, hastaların bir kısmı kendilerinde olacağı söylenilen iyileşmeleri hissetmektedirler. Bir araştırmada hastalık arttıran bir ilaç verilen hastaların ilacın kusmaya karşı etkili olduğu söylendikten sonra gerçekten kusmayı kestikleri görülmüştür. Fiziksel hastalıkların yaklaşık % 35'inde ve zihinsel hastalıkların % 40'ında etkili olan plasebolar, modern tıp pratiğinde sık baş vurulan bir yoldur. Yapılan yeni bir araştırmadan elde edilen sonuç da oldukça ilgi çekicidir. Hastaların plasebolarla tedavisi sırasında kırmızı renkli plaseboların bütün diğerlerinden ve hatta deneye eklenen gerçek bir ağrı kesiciden de etkili olduğu bulunmuştur.

Bio-feedback hakkında biraz bilgi insanların neden eslerini kaybetmelerinden hemen sonra öldüklerini ve aynı klinik durumlardaki insanların neden bazılarının yaşamak, bazılarınınsa ölmek istediklerini açıklayabilir. Bütün hekimler zihnin vücut üzerindeki kuvvetini göstermek için bir çok şey anlatırlar, ama yakın zamana kadar bu kanıtlanmış değildi. Sosyolog David Philips, Yahudilerin Kutsal Birleşme (Atonemet) Günüolan Yom Kippur ye bunu seyredenler hakkında ilginç keşiflerde bulundu. Yahudi takviminin bu önemli gününde, bir önceki güne kıyasla ölüm sayılarında dikkati çekecek düşmeler olduğunu fark etti. Doğum günlerinden önce de ölüm oranlarında düşmeler olduğunu ve bunu izleyen günlerde ölümlerde fark edilir bir artış olduğunu tespit etti. Bütün bunlar kimi insanların bazı önemli olaylara şahit olabilmeyi çok istediklerini ve bunu yapabilmek için de Ölümlerini erteleyebildiklerini gösteriyor.

Bio-feedback tıp ve psikoloji literatüründe binlerce makaleye konu olmuştur. ABD'de ise henüz rüşeym aşamasında olsa da müthiş bir popülarite kazanmaktadır. Bu konuda diğer ülkelerde, İngiltere ve Hollanda'daki birkaç pratisyen ve birkaç yerde mevcut az sayıda merkezler göz önüne alınmazsa, yeterli gelişme olmamıştır.

Tıptaki bir çok yenilik gibi biyolojik-geribeslemede doğru yer ve doğru zamanda ortaya çıkmasıyla dikkatleri çekmiştir. İnsanın kendi iradesiyle iç organlarının aktivitesini kontrol edebileceğinin keşfi; meditasyon, yoga ve bunlara benzer akımlara ilginin en fazla olduğu bir zamanda ortaya çıkmıştır. Halkın gözü önünde tabiat üstü dünya ile ilgilenen Beatles'dan ve Kaliforniya'da atılan taşın Birleşik Devletler havuzunda yarattığı dalgalardan sonra, sıradan orta sınıf insanların dahi bir kaç yıl öncesine dek acayip buldukları konuları konuşup bunları uygulamaya çalışmaları çok zaman almadı. Kendinin farkında olma hareketinde müthiş bir gelişme oldu ve bio-feedback de o sırada bunları kaydetmek için orada hazırdı. Alışılmadık bir şekilde biyolotik-gertbesleme, meditasyonun en iyi yönlerini elektroniğin en yeni makineleriyle birleştirmektedir. İşte bu yüzden geleceği parlak görünmektedir.

Nasıl uygulanır?

Temelde biofeedback eğitimi kavramsal açıdan basittir. Doktor hastaya ait özel bir çıktıyı saptayıp gözlemek için bazı elektronik aletler kullanmakta ve bunları hastanın çıktılarındaki değişiklikleri değerlendirebilmesine fırsat vermek için kendisine göstermektedir. Kullanılan en basit aletler, bir parmak ve kan akımı ölçeri ya da bir ter ölçerdir. Hastaya teller bağlanmakta ve bir uyarı gönderilip istenen etkiyi göstermesi sağlanmaktadır.

Sözgelimi, aygıt eğer daha fazla gevşeme, kan akımı vb. bir gösterge üzerindeki ışık sayısı ile kaydetmek üzere bağlanmışsa hastadan ışıklan söndürmesi için birşeyler yapması istenir. Doktor ya hastaya cesaret verici şekilde konuşmakta ( bildiğim bir doktor hastalarına rahatlatıcı yazılardan güzel pasajlar okumaktaydı), hastaya yardımcı sahnelere konsantre olmasını ve gözünde canlandırmasını istemekte ya da hasta olguları doğru algıladığında onu ödüllendirmektedir. Herşey istenen etki başarılıncaya dek devam etmektedir.

Şimdi anlatacağım olay ödüle yönlendirmeli biyolojik-geribesleme sistemine güzel bir örnektir. Harvard Tıp Fakültesi'nden Dr. David Shapiro biyolojik-geribesleme eğitiminden hastaların yüksek kan basınçlarını kontrol etmelerine yardım için faydalandı. Denek önceden uyarlanmış ışık ve ses seviyelerinin göründüğü bir küçük odacıkta oturtuldu ve koluna bir tansiyon aleti manşeti sarıldı. Test başladığında hastadan yapması istenen kırmızı ışığı, ona eşlik eden bir sesle beraber yanar halde tutmaktı. Hastaya beyin kamunun kırmızı ışıklar ne kadar sık parlarsa kan basıncını o kadar iyi kontrol ettiğini gösterecek şekilde bağlandığı söylenmişti. Kırmızı ışığı yirmi defa yakma skoruna ulaşmasından sonra her defasında beş saniye süreyle bir Playboy çıplak fotomodelinin görüntüsü ödül olarak gösterildi. Denekler bu metodun yardımıyla kan basınsını nasıl kontrol edebileceklerini çabucak öğrenmeyi başardılar. Fakat bu insana zevk veren araştırma bio-feedback ile ilgili potansiyel bir probleme de ışık tutmaktadır; bu ise deneğin yalnızca laboratuarda üretilen tipte durumlara cevap vermesi ihtimalidir. Bu yüzden kimi doktorlar elden geldiğince az alet kullanmakta ve hastalarından bio-feedback donanımının beklenen şekilde yanıt vermesi için bir takım şeyleri göz önüne getirmelerini istemektedirler. Böylece, insanların biyolojik-geribesleme uyarımını kendisinin bir parçası haline getirerek arzulanan günlük egzersizleri evde arabada, mutfakta ya da işe giderken, yapabilmelerinin daha kolaylaştığını söylemektedirler.

Tabii ki, en ideal olanı herkesin evinde kullanabileceği kendi bio-feedback makinesine sahip olmasıdır. Böylece isteyen, bir doktor veya eğitimcinin yardımı olmadan pratik yapmaya imkan bulacaktır. Bu tür aygıtlar oldukça ucuza bulunabilmektedir. Satın alınabilecek dört ana. Tip alet vardır. Bunların birincisi beyinden yayılan alfa dalgalarını kaybeden elektroensefalogramdır (EEG). Bu aleti kullanırken çok dikkat edilmesi gerekir, çünkü göz kırpmak, alın kaslarını germek, ani hareket etmek, kaşlarını çatmak ve dişlerini sıkmak gibi eylemler alfa dalgalarında fark edilir yükselmelere neden olabilmektedir. O halde evin de bu aleti kullanan deneyimsiz biri alfa dalgası aktivitesini yanlış değerlendirecek, yani iyi alışkanlıklar yaratacağına kötü olan eskilerini yapmaya devam edecektir.

EMG aygıtını (kas gerilimini ölçen miyofon) kullanmadan önce temeldeki fiziki bozukluğun kesin teşhisi gerekir. Örneğin bir gerilim baş ağrısı bir beyin tümörünün etkisiyle oluşabilir ve böyle bir durumda bio-feedback makinesine bağlanmak hiç bir iyileşme sağlayamaz. Bu tür makineler ancak ciddi, tedavi edilebilir hastalıkları bir doktora danıştıktan sonra saf dışı etmek suretiyle kullanılmalıdır. Bu ön bilgiden sonra kas aktivitesini kaybeden EMG çok faydalı bir alet haline gelecektir.

Rölaksometre basit bir galvanik direnç makinesidir ve parmak uçlarına tutturulmaktadır. Kullanımı kolay olan bu alet elektrodun altında bulunan parmak ucundaki ter miktarına göre değişim göstererek deri direncini ölçmekte ve böylece alçak bir vızıltıdan yüksek bir çığlık sesine kadar olan bir yelpazeden ses sinyalleriyle geribesleme sağlamaktadır. Denek ne kadar gerginse çıplağımsı ses o kadar yüksek çıkmaktadır. Rölaksometre doğa bilimcilerinin uzun zamandan beri kullandığı E metreyle karıştırılmamalıdır. Her ne kadar ikisinde de, çalışma prensipleri aynı ise de, E metreyle ancak deneğin verdiği cevap öğrenilmektedir, yani geri besleme olmamaktadır. Fakat bütün bu aygıtlar, ister laboratuarda, ister evde kullanılsın, yalnızca insanların istekleri doğrultusunda vücut fonksiyonlarını kontrol edebilmelerini sağlayan birer vasıtadır. Yeteri kadar süren eğitimden sonra artik makineye gerek kalmamakta ve istenen sonuçlar kişinin yaşamının doğal bir parçası olarak her zaman elde edilebilmektedir.

Nerede kullanılır?

Bu geribesleme eğitimi üzerine bir çok iddialar olmuştur ve bunların çoğu sahtekarlara veya kısaca yalnızca parayı düşünen kişilere aittir. Bununla birlikte günümüzde bio-feedback'ın hastalıkları iyileştirmek ve önlemek için kullanılmasını destekleyen ve hemen tümü de ABD'den bio-kaynaklanan bir çok tıbbi kanıtlar vardır.

Bio-feedback eğitiminden yararlanan hasta ve doktor hastanın yeniden sağlığına kavuşmasına yardımcı olacak bir yol bulmaktadır. Çağdaş hastalıkların bir çoğu stres veya bastırılmış duygulardan kaynaklanmaktadır ve bunlar daha ilkel bir toplumda saldırganlık duygularının serbest bırakılmasıyla azaltılmaktadır. Stresten kaynaklanan hastalıklarda biyolojik-geribesleme oldukça başarılı olmaktadır. O halde kaygı (anksiyete) ilk olarak ele alınan konu olmakta ve gerçekten de iyi sonuçlar alınabilmektedir. Buradaki düşünce, basit olarak hastayı rahatlatmaya dayanmaktadır.

Bir çok kişi bunu çok zor bulmakta ve nasıl yapılacağını öğrenmek ihtiyacını duymaktadır. Hastanın kuvvetlendirilmiş solunum seslerini dinlediği solunum bio-feedback'i yeni bir metottur ve rahatlamak için kullanılan basit talimatlardan daha faydalı olmaktadır. Amerika'da bazı doktorlar da elektrotları kaslara bağladıktan sonra, impulsları bir EMG makinesine gönderdiler. Fakat rahatlama teşvik edilsin edilmesin elde edilen sonuç çoklukla aynı olmaktadır: Anksiyete derecesinde, objektif testlerin de gösterdiği gibi fark edilir bir düşüş görülmektedir.

ABD'de migren ve gerilimden kaynaklanan baş ağrıları, yüksek tansiyon, uykusuzluk, kas seyirmeleri, kalp hastalıkları ve psikiyatrik hastalıkların hepsi bio-feedback eğitimi vererek tedavi edilmiştir. İngiltere'de doktorlar onu çocuk doğumunda gevşeme eğitiminde kullandılar, aynı zamanda sigara bağımlılığının, aşırı yeme ve içmenin tedavisinde, kekemelikte ve migrenlilere yardımda kullanılmaktadır. (Birmingham'daki bir klinikte migrenlilerin % 80'inin iyileştiği görülmüştür).

Bir bilim olarak henüz çocukluk devresinde bulunan bio-feedback zihnin gücünün kapılarını fiziksel hastalıklar sahasına açmaktadır. ABD'de bazı doktorlar bio-feedback yöntemiyle beyin hastalıklarını teşhis etme olanaklarını araştırmaktadır, bazıları ise bu metodun kimi nevrozları tersine çevirmede istikbal vaad ettiğini ileri sürmektedir. Texas'ta bir problemli çocuklar okulunda hiperaktif çocuklar alfa beyin dalgalarını kontrol etmeyi öğrenmektedirler. Bu yolla çocuklar daha sakinleşmiş ve uykusuzluk, kekemelik gibi problemleri yatıştırıcı kullanmadan azalmıştır. ABD'de bir çok laboratuarda saralı hastalar, bazı anormal beyin dalgalarını bastırmak üzere eğitilmektedir, fakat sara krizlerini önlemek için daha alınması gereken çok mesafe vardır.

İster beyin dalgaları ve kas gerilimi ile, isterse diğer biyolojik-geribesleme metodlarıyla olsun karşımızda gelecekte çok şeyler sunabilecek bir bilim dalı durmaktadır. Bazı araştırmacılar, ülserli bir hastaya midedeki asit üretimini kontrol etmenin öğretileceği günü beklemektedirler. Bir diğer grup ta kan dolaşımının kontrolü yolu ile kanserli büyümelerin istemli olarak zaafa uğratılıp yok edilmesinin mümkün olduğunu ileri sürmektedir. Kanserde biyolojik-geribeslemenin bir diğer faydası da, kişinin stresini azaltmasında görülecektir. Korku stres hormonlarının artan miktarlarda üretilmesine sebep olan stres reaksiyonu doğurmakta, bu ise vücudun doğal savunma mekanizmasını belli bir ölçüde çalışmaz hale getirmektedir. Korku ve stresi hafifleterek, biyolojik-geribesleme eğitimi vücudun savunmasının bu büyümeyle baş edebilmesine yardım edebilmektedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp