Dinlendirici-Devrelerin-Arkadan-Görünüşü

Dinlendirici-Devrelerin-Arkadan-Görünüşü :

Kafesin biri küçük beyin altına, diğeri kuyruk sokumuna gelecek şekilde üstüne uzanın. Baş altındaki kafese bağlı boruyu sol elinizle bütün parmaklarınız temas edecek şekilde tutun. Sağ ayak sol ayağın üstüne çapraz konulursa kaçması muhtemel akımlar önlenebilir. Solak olanlar el durumunu değiştirmelidir.

Çalar saati 30 dakikaya ayarlayın, sakın üzerinde uykuya dalmayın. Bu şifa metodunu haftada bir tekrarlayın. Kafes üzerinde yatma pozisyonunda iken zihninizdeki düşünceler belkemiği ve kollarınızdan geçen akım ve meydana getirdiği beyaz ışıklı manyetik alan bütün hücrelerinizi içine almalıdır. Böyle bir tedavi yolu içinizdeki öz güç olduğundan yabancı düşünce ve etkilerden muaftır.

Sağlam kafa sağlam bedende olur. Doğru kararlar da sağlam kalanın içindeki beynin sağlıklı fonksiyonlarına bağlıdır. İdareli bir bilinç de bu fonksiyonlarda •• doğar. Bilincin kontrolü de meditasyonlardaki başarıyla ilgilidir. Meditasyondan amaç tek şahsın ruh enerjisini (soul) evrensel ruh enerjisiyle (spirit) birleştirmesidir. Ruh bedeni kullandığı müddetçe bedenin sağlıklı, dolayısıyla bilincin iradeli olması gerekir. Ruh enerjisinin 7 şakra merkezinde toplandığını görmüştük. Bu enerjinin kullanımı ise fiziksel beden tarafından sınırlanmıştır. Ancak meditasyonla ses, ışık ve hareket şeklinde kendini açığa vurur. Ruh beden olmadığını bilir, bu idrar ile haz, saadet ve sevinç gibi duygu yaratımıyla bedeni teskin eder.

Bu yazılardan anlaşıldığı gibi başarılı bir meditasyon için okumak kafi olmayıp Öğrenilenleri tatbik etmek gereklidir. Bu nedenle meditasyon üzerinde biraz daha durmak yararlı olacaktır.

Sessiz bir yerde, sırtınız dik olmak koşuluyla rahat bir oturma pozisyonu seçin. Gözleriniz kapılı olarak iki kaşın ortasındaki noktaya bakın. Bir çaba sarf edip zihninizin bir şeyden öteki şeye atlamasını durdurup bütün dikkatinizi alnın ortasındaki o noktada toplayın. Zamanla bu pratik uygulama irade gücüyle gelenekselleşince dikkatin toplandığı odak noktasında ne bir şey görülür, ne bir şey işitilir ve ne de çevrede olup bitenden haberdar olunur.

Meditasyonun böyle bir anında bilinçle bilinç üstüne birleşen yol açılır. Yüksek bilinç frekansları beynin yüksek ortamdaki atomlarım harekete geçirir, bu da bilincin uyanmasına neden olur ve bilinç üstü frekansıyla rezonansa girer.

Diğer bir deyimle meditasyon, devamlı yayılan düşünce enerji akımının meydana getirdiği güç alanının kontrol altına alınmasıdır. Bu da zihnin gelişmesine neden olarak seçilecek bir obje üzerine başarıyla yönelebilmesini sağlar. Bunun için şu iki noktaya dikkat etmelidir:

a) Zihni rahatsız edecek lüzumsuz düşüncelerden arındırma kabiliyetini geliştirme

b) Bütün dikkati bir odak noktasında toplama kabiliyetini geliştirme Meditasyon sürerken zihin meşgul olduğu konuyu zamanla daralır. Bilinçaltının neden olduğu sükuneti bozucu adak hareketlerine neden olan pulslar, kıpırdamalar nihayet kontrol altına alınarak dikkat bir noktada toplanır, Bunda başarı gösteren kişilerin rüyası veya hülyası ne olursa olsun düşüncelerini kontrol edebildiğinden hayallerini gerçekleştirebilir Mistikler yalnızca düşünce akımlarını kontrolle yetinmezler.

Onlar daha ileri giderek dikkat merkezini maddi şeylerden ayırıp kutsi şeylere yükseltirler. Eğer şahıs kontrol enerjisini ruhsal gelişmesi için kullanmazsa meditasyonun anlamı yoktur. Bununla beraber gelişmenin genel şeyler üzerindeki etkisi de saklanamaz.

Her ne olursa olsun etkileri dolayısıyla meditasyon Tanrı için ayrılan zaman demektir. Çakraların titreştirilmesinin ruhsal bağlantıyı sağladığını görmüştük. Ruh bunu beden etrafında bir aura (alan) olarak gösterir. Devamlı meditasyon yapanların (ibadet edenler) nurani olmadıklarının bir açıklamasıdır bu. Meditasyona sadık olup da başarılı olamayanlar meditasyondan elde edecekleri ruhsal gelişmelere cani gönülden inanmalıdırlar. Bilinçlerini yüksek bilinçleriyle birleştirmeye azmetmelidirler. Başarılı bir meditasyon için şu noktalara dikkat etmelidir: 1- Zaman, 2- Yer, 3- Pozisyon, 4- Nefes kontrolü, 5- Seçilecek obje.

Zaman - Meditasyondan azami yarar sağlamak isteniyorsa aralıksız her gün yapılmalıdır. Böylece beden ve zihin meditasyonu bir alışkanlık haline getirilir. Başlangıçta biraz zor olsa da yılmadan bu alışkanlık derecesine varılmalıdır. Alışkanlık bir geleneğe dönüşünce beden otomatik olarak meditasyon ihtiyacını duyar. Bilinçaltı bu yolda terbiye edilmiş olacağından isteğe itaat etmeye başlar. Meditasyon için en uygun zamanın biri de sabahleyin yataktan kalktığımızdadır. Çünkü beden rahat ve zihin dinlenmiş durumdadır. Düşünceyi seçilen obje üzerinde toplamak bu anlar da daha etkili olur. Bilhassa kendinizi beyaz ışıkla çevrelediğinizin tasavvuruyla başarılı bir gün geçireceğiniz düşüncesi katiyetle gerçeğe dönüşecektir.

Bazı kimseler yatmadan evvel meditasyon yapmayı tercih ederler. Bunu günlük çalışmadan edinilen başarılı bir gün için şükran ifadesine fırsat sayarlar. Bundan böyle de sakin olarak uykuya dalınca sabahleyin de daha zinde olarak uyarırlar.

Her ne olursa olsun her şahıs meditasyon için kendine en uygun zamanı kendisi seçmelidir. En azından yarım saat yeterli sayılabilir. Fakat amaç dakikayla ölçülemez. Yemek sonrası meditasyonları elverişli değildir. Çünkü hazım organları iş başındayken zihni sakin bırakmazlar. En etkili meditasyonlar ay hilalken ve tam yuvarlak iken yapılmalıdır. Hatta oruç tutmak bu etkiyi daha da güçlendirir. Kozmik akımların bu zamanlarda yerküreye akımı daha çoktur. Çakralar bu akımlardan yarar görürler. Yer - Meditasyon için özel bir yerin ayrılması da önemlidir.

Yabancı ve istenmeyen titreşimlerden arınmış olacağından uygulanmaya müdahale (engel) olmaz. Ruhsal etkiler daha etkili olurlar. Dinlendirici bir atmosfer meydana gelir ve konsantrasyona geçmek de daha çabuk olur.

Düşünceler yapıcı olarak şekillenir ve çok hassas olan bilinçaltının pozitif titreşimlerle kaydına yol açar. Meditasyonu aynı yerde aynı zamanlarda pratikleştirince büyük bir çaba harcamadan otomatik olarak zihin kendini meditatif halinde bularak ahenk içine gömülür.

Pozisyon -1yi bir konsantrasyon, bedenin kıpırdamasına neden vermeyecek şekilde en rahat bir pozisyonla kabildir. Kimi iskemlede oturmayı, kimi bağdaş kurmayı tercih eder. Hangisi olursa olsun sırtın dik tutulması önemlidir. Eller yukarı veya aşağı açık olmak üzere kucak üstünde yer alır. Eller açık, parmaklar ayrı durumda enerji gönderilir. Başparmakla işaret parmağı birleştiğinde toplanan enerji dışarıya kaçmaz. Dizlere hiçbir tazyik olmamalıdır. Omuzlar gevşek bırakılmalıdır. Nefes rahat alınıp verilirken kozmik enerjinin girip çıktığım izlemekle zihnin dağılmasını da önlemiş olursunuz. Genellikle nefes yavaş alınıp çabuk verilir ve aradaki zaman farkı dolayısıyla bir kısım kozmik enerji içeride alıkonulmuş olur. Böyle bir meditasyon sürecinde bazen fiziksel varlığınızı unutursaniz bundan endişeniz olmasın.

Budha gibi bağdaş kurup oturmak en ideal pozisyondur. Bu durumda çakralar bağlı oldukları organlara kozmik akımları iletirler. Önceleri zor ise de zamanla bu pozisyona bedeni alıştırmak önerilir. Her gün yapılacak kısa egzersizlerle bedenin dengesi sağlanabilirse hiç kıpırdamadan bu pozisyonda oturmak da kolaylaşır. Böylece zihin daha hassas duruma geçer. Yogilerin bağdaş kurmalarında her iki ayak diğer bacağın üzerinde çapraz konur. Bu pozisyonun da çakra merkezlerinde yaptığı etkiler büyük olacağından tercih edilebilir. Kısa bir müddet sonra fiziksel varlık unutulur artık beden, ruh ve yüksek bilinç bir bütündür, Bu pozisyona lotus posture denir. Alıştıktan sonra en rahat durumdur. Meditasyon pozisyonunda dikkat edilecek noktalar şunlardır:

a) Kulaklar omuzlar hizasında baş dik olmalıdır.

b) Burun karın hizasında dik olmalıdır.

c) Dudaklar kapalı, ancak sımsıkı değil, gevşek olmalıdır.

d) Gözler hafif kapalı iki kaşın ortasındaki noktaya yöneltilmeli.

e) Çene ise yere paralel olacak şekilde baş dik olmalı.

Nefes - Evvelce anlatılan ritmik nefes alış verişi meditasyona giriş için bir hazırlıktı.

Artık meditasyona geçildikten sonra nefes kendi haline bırakılmalı ve ses işitilmediği gibi nefes alış bile fark edilmemelidir . Bundan sonra organların çalışmaları da yavaşlayacaktır. Ciğerlerin çalışması gibi kalbin çalışması da yavaşlayacaktır. Artık beden tam bir sessizlikle kucaklaşacaktır. Önemli olan bir nokta zihni sıfıra indirmemektir. Çünkü zihnin aktif olması dış etkilerin bedeni kullanmasını önler. Obsesyon, posesyon olayları, hipnotizma, manyetizma bu durumlarda zihni kontrol altına alabilir. Zihnin aktif olması demek üçüncü gözün bulunduğu alnın ortasında, iki kaşın arasına isabet eden odak noktasına yöneltilmesi ve yüksek bilinçle buluşturucu ışık enerjisinin bu noktada görülmesi demektir.

Şayet sessizlik uykuya yol açıyorsa meditasyona son verilmelidir. Çünkü uyku zihnin odak noktasında toplanmasını durdurur. Zihnin tetikte olmasının önemini yukarıda söylemiştim.

Grup meditasyonlarda şahıs meditasyona daha kolaylıkla girer.

Toplu meditasyona başlamadan evvel herkesin de tekrarladığı bir duayla açılış yapılır. Bir misal: "Ey kainatın mimarı, benim için seçtiğin görevliye yardımcı olabilir miyim? Bizler için yarattığın tanrısal gücün merkezinde yer alabilir miyim? Nur ışığın la seyahat etmeyi öğrenebilir miyim? Seni idrak edenler gibi engelleri kaldırıp yalnızca sana hizmet edebilir miyim? Kişisel yaşam kaygımı bırakıp yüksek kozmik yaşama uymayı öğrenebilir miyim?

Senin tanrısal sevginle dalmayı başarabilir miyim? Kendimi senin ahengine uydurabilir miyim?" AUM AMİN

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp