Çevre Sağlığı

ÇEVRE SAĞLIĞI

Çevrenin sağlıklı olabilmesi için temiz olması lâzımdır. Çünkü temiz olmayan çevre sağlıklı olamaz. Her müslüman evini temiz tuttuğu gibi çevresini de temiz tutmakla sorumludur. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm: "Yahudilere benzemeyiniz! Sizler çevrenizi temiz tutunuz! Çünkü en pis çevre Yahudilerin yaşadıkları çevredir" buyurmuştur"1

* Hz. Ömer (r.a) de, halifeliği sırasında Mekke sokaklarında gezerken, her gördüğü cemaate: "Çevrenizi temiz tutunuz!" diye tenbih ederdi. Nihayet Ebû Süfyân'ın evinin önünden geçerken onlara da: "Çevrenizi temiz tutunuz"diye tenbih etti. Onlarda: "Peki yâ Emîrel-Müminîn, biraz sonra hizmetçilerimiz gelip temizleyecek" dediler. Hz. Ömer, bir müddet sonra yine uğradı, temizlenmemiş olarak gördü. Üçüncü defa uğradı, yine temizlenmemiş olarak görünce, asasını Ebû Süfyân'ın boynuna yapıştırdı. Bu sırada Ebû Süfyân'ın karısı Hind çıkageldi de:

"Vallahi nice günler gelip geçti ki, eğer o günlerde sen, Ebû Süfyan'ı dövecek olsaydın, gerçekten Mekke sallanırdı" dedi. Bu sözü duyan Hz. Ömer: "Evet, o günler öyleydi" dedi "2

Bataklıkların Kurutulması:
Peygamber Aleyhis-Selâm Medine'ye hicret ettiğinde burası Arabistan bölgesinin en vebalı mıntıkası ve sıtması ile meşhur bir yer idi. Çünkü Buthan vâdîsi'nin en yüksek yerinden çıkıp vâdîye geldiğinde orada toplanıp kokuşmuş pis sular vardı"3

* Medine'nin üç vadisinden biri olan Kanat Vâdîsi'nin suları da, Medine'nin kuzeyinden geçmeden önce Uhud Dağı'nın doğusundaki bir çukura akarak orada tabîî küçük bir göl oluşturuyor ve suları bütün sene boyunca acımış ve kokuşmuş olarak duruyordu "4

Medine'nin bir kenarındaolan Bakîu'l-Ğarkad Kabristanlığı, Akîk Vâdîsi'nin de başlangıcı sayılıyordu. Kabristanlık hâline getirilmeden önce burası, dikenli-dikensiz otların ve ılgın cinsi ağaçların bulunduğu bir yerdi. Ayrıca burada suyu acıyıp pis olmuş birçok bataklık vardı ki, akşam olduğu zaman havada duman gibi sivrisinekler gözüküyordu"5

İşte bu sebeple Medine şehri sıtması ve sivrisineği ile meşhur bir şehir hâline gelmişti. Gerçi Medine şehri, Mekke şehrine göre, bağlık ve bahçelikti ama, bu durum sıtmanın önlenmesine kâfi gelmiyordu. O günlerde Medine'de müslüman, yahudi ve putperest olmak üzereüçsınıf insan yaşıyordu. Medine'ye dışardan gelen yabancılar çokgeçmeden sıtmaya yakalanıyordu.

Nitekim bu durumu anlatmak isteyen Hz. Âişe (r.a): "Müslümanlar Mekke'den Medine'ye göç ettiklerinde Medine şehri, Arabistan mıntıkasının en vebalı (salgın hastalıklı) bir yeri idi!" demiştir"6

Kurutma Çalışmaları:
Medine'nin Akîk Vâdîsi'nin başlangıcı sayılan Bakîu'l-Ğarkad Mevkiindeki bataklıklar kurutularak İslam Kabristanlığı meydana getirilmiştir. Yine Peygamber Aleyhis-Selâm, Buthan Vâdîsi'ndeki bataklığın kurutulması için de tavsiyelerde bulunmuştur "7

Suların, Ağaç Altlarının ve Yolların Kirletilmemesi:
İslâmtemizlikdinidir. Temizlikise, imanın yarısıdır. Vücut, elbise ve ibâdet yerlerinin temiztutulmasının lâzım geldiği gibi; ağaç altlarının, gölgeliklerin, durgun suların, yolların ve bütün çevrenin temiz tutulması da lâzımdır.

Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm: "Sizden biriniz sakın su içine idrar yapmasın! Belki sonra o sudan abdest alması veya gusletmesi icap eder. Yine sizden biriniz cünüp olduğu halde durgun suyun içine girerek yıkanmasın! Bir kap ile alarak aşarda yıkansın!"8

*
"İşlek yol üzerinde konaklamayınız (yani oturmayınız, yatıp kalkmayınız). Yol üzerine abdest bozmayınız!" buyurmuştur"9

* Yine Peygamber Aleyhis-Selâm bir defasında: "Sakın lanete uğrayanlardan olmayınız!" buyurunca, sahabeler tarafından bunlar kimlerdir?" diye sorulmuş, Peygamber Aleyhis-Selâm di: "Herkesin gelip-geçtiği yollara, gölgelendikleri gölgeliklere, su kenarlarına ve ağaçların altına abdest bozup kirletenlerdir" diye cevap vermiştir"10

"İmanın yetmiş küsur şubesi vardır. En üstünü "Lâ ilahe illallah" sözüdür. En aşağı derecesi de, yollardan insanlara zarar veren şeyleri gidermektir. Haya da imandan bir şubedir"11

Abdullah b. Sercis (r.a) de: "Peygamber Aleyhis-Selâm, hayvanların toprakta açmış olduğu deliklere abdest bozulmasını yasakladı" demiştir"12

Temiz tutulması gerekli olan yerler, sadece ağaç gölgesi değil, halkın dinlenme ve tenezzüh için oturup kalktığı bütün yerlerin temiz tutulması lâzımdır.

Çevrede Açıkta Kalmış İnsan Cesedi Veya Hayvan Leşlerinin Gömülmesi:
İnsan en şerefli bir varlıkolduğu için, ona verilen değerden dolayı, onun naşı açıkta bırakılmayıp belli bir yere defn edilir. Eğer defnedilmeyip açıkta kalacakolursa hem ona karşı saygısızlık edilmiş olur ve hem de kokuşarak çevrenin kirlenmesi ne ve çeşitli hastalıkların yayılmasına sebep olur. İşte bu sebeple, eti yenen hayvanlardan murdar olarak ölenlerle, eti yenmeyen hayvan leşleri de toprağa gömülürler.

Nitekim sahabeden Yâlâ b. Mürre (r.a) şöyle bir hâdise anlatır: "Peygamber Aleyhis-Selâm ile birkaç defa seferde bulundum. Ölmüş bir insan cesedine rastlayıpta, gömülmesi için emir vermeden geçtiğini görmedim. Gömülmesi gereken o insanın müslüman veya kâfir mi olduğunu dahi sormazdı"13

"Bedir Savaşı'ndadüşman tarafı mağlup olulnca, savaş alanında ölmüş olan kendi adamlarını dahi defnedemeden kaçıp gitmişlerdi. Cesedlerin açıkta kaldığını gören Peygamber Aleyhis-Selâm, düşman ölülerinden yirmidört kişiyi bir çukurda toplatarak gömdürmüştür"14

"Çevrede kendiliğinden ölmüş veya başkası tarafından öldürülmüş hayvan leşleri de çevreyi kirletmemesi, kokuşmaması vs. gibi sebeplerden dolayı toprağa gömülür. Hatta Peygamber Aleyhis-Selâm, hacamatçının vücuttan aldığı kanın dahi çevrenin kirletilmemesi için toprağa gömülmesini tavsiye etmiştir" KAN maddesine de bak.

Kuduz Köpeklerin ve Zararlı Hayvanların İtlaf Edilmesi:
Kuduz köpek, çok tehlikeli bir hayvandır. Çünkü ısırdığı veya salyasını bulaştırdığı insanları ve hayvanları da kuduz eder. Bunun gibi çevrede zararlı olan ve başıboş olarak dolaşan bazı hayvanların da itlaf edilmesi lâzımdır.

Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm: "Beş sınıf hayvan vardır ki, bunlar Mekke'nin sınırları içinde ve dışında da olsa (insanlar hac için ihramlı veya ihramsız da olsalar) bu hayvanlar öldürülürler. Yılan, akrep, alaca karga, fâre ve kuduz köpek"15

"Her kim av veya çoban yahud ziraat köpeği dışında köpek edinirse, sevabından her gün için iki kırat eksilir" buyurmuştur"16

Hz. Ömer'in oğlu Abdullah (r.a) ise: "Peygamber Aleyhis-Selâm; av köpeği, yahud koyun veya hayvan sürüsü köpeği ve ziraat köpeği müstesna olmak üzere bütün köpeklerin öldürülmesi için emir verdi"17

Hatta (başıboş dolaşan) köpekler öldürülsün!" diye Medine nahiyelerine dahi haber gönderdi" demiştir"18 KUDUZ ve KÖPEK maddesine de bak.

Kaynaklar:
[I]- Faik 2/402: Nihâye 3/199: 1/161: ayrıca bak K Hakayık 2/I09-IIO: K Ummal 15/41498-100 Tirmizî edeb H. 2799 [2]- Nihâye 41110 [3]- Buhâri F. Medine 2/ 225: E. Nuaymvr. 124a: i. Sünnî vr. 59a: Nihâye 5/23 Kamus 4/105. [4]- M. Buldan 4/401-402. [S]- ibni Sâd 3/397. ayrıca bak M. Buldan 1/473. [6]- Müslim nikah H. 69: Buhâri M. Ensâr 4/251: ayrıca bak i Mâce nikah H. 1876: Dârimî 21156. [7]- K. Ummal 3/9085: ayrıca bak Ramuz s. 222 L Ukûl 2/559-60 [8]- Müslim taharet H. 95. 97: ayrıca bak K. Ummal 9/26409, 419, 420, 421: i. Kayyim mukaddime s. 36: Hılye 4/93. S/14, 8/72. [9]- i. Mâce edeb H. 3772 [10]- Müslim taharet H. 68: i. Mâce taharet H. 327: M Zevâîd 1/204: ayrıca bak. Faik 3/318. [II]- Müslim iman H. 58: E. Davud sünnet H. 4676: Nesîmi 2/305. [12]- E. Davud taharet H. 29: Nesâî taharet 1/33. [13]- Dârekutnî sünen 4/116 H. 41. [14]-I. H/şam 1/638-639. [IS]- Müslim hac H. 66-79: Buhâri b halk 4/99. [16]- Buhâri hars 3/66-67: Zebayıh 6/119-120: Müslim müsagat H. 51: E Davud savm H. 2844. [17]- Müslim müsâgât H. 46. [18]- Müslim müsâgât H. 44.

Ağaçlandırma ve Yeşillik:
Peygamber Aleyhis-Selâm Medine'ye hicret ettiği zaman, Medine'nin dahagüzel olması, havasının güzelleşmesi, yabancıların burayı sevmesi vs. gibi sebeplerle Medine'nin yakın çevresini koruluk (milli park) ilan etmiş ve ağaçlandırmaya teşvik etmiştir.

Nitekim sahabeden Ali b. Zeyd (r.a.) şöyle demiştir: "Peygamber Aleyhis-Selâm, Medine'nin her tarafından bir berîd (yaklaşık22 km2)'lik bir mesafeyi yasak bölge (harem, hımâ) ilan etti. Bu bölgenin ağacı kesilmez ve otu yolunmaz. Ancak hayvanına yedirmek için olması müstesnadır" buyurdu "1

*Câbir b. Abdullah ve Ali b. Ebî Tâlib (r.a.)'in rivayetlerinde ise; Peygamber Aleyhis-Selâm: "Şüphesiz ki İbrahim Aleyhis-Selâm, Mekke'yi yasak bölge ilan etti. Ben de Medine'nin şu iki kara taşlığı arasını yasak bölge ilan ediyorum. Buranın ağacı kesilmez, avı da avlanmaz "2

Bu bölgenin otları koparılmaz, avı ürkütülmez... ağacı kesilmez, kişi ancak devesini otlatabilir" buyurmuştur"3

Ebû Hüreyre Hz.'leri de: "Peygamber Aleyhis-Selâm, Medi-ne'nin iki karataşlığı arasını yasak bölge ilan etti. Ben, Medine'nin bu bölgesi içinde geyikleri görsem ürkütmem. Medine'nin her tarafından on iki millik (yaklaşık 22 km2) çevresi, yasak bölge ilan edildi" demiştir"4

İbni Şihâb ez-Zührî ise şöyle der: "Bize ulaşan haberlere göre, Hz. Ömer; Şeref ve Rebeze yaylalarını (hazineye âit deve ve koyunların otlaması için) yasak bölge ilan etmiştir.
(Buhâri müsâgât 3172)

* SerefYaylası, Mekke'ye altı mil; Rebeze Yaylası ise Medine'ye üç konaklık mesafede bulunmaktadır.(Aynî 6/29-30)

* Yine Hz. Ömer; Rebeze Yaylasını korumak ve bu yayladaki hazineye âit develeri ve koyunları otlatmak üzere Hüneyy adındaki bir hizmetlisini görevlendirmiş ve bazı talimatlar vermiştir.
(Buhâri c/had 4/31; Aynî 7/97. Muvatta 2/1003)


Gâbe Ormanlığı:
Gabe Ormanlığı, Medine'nin yasak bölgesinin dışındadır. Belâzürî'nin Fütûhu'l-Bûldan'da bildirdiğine göre Peygamber Aleyhis-Selâm, Zf-Kared
Seferinden dönüşte Medine yakınında bir mevkie geldiklerinde, Ensardan Harise Oğulları: "EyAllah'ın Rasûlü! Burası bizim deve ve koyunlarımızın otlağı, kadınlarımızın ise dinleneceği ve toplantı yapacakları yerleridir" dediler. Onlar bu sözleri ile Gâbe Ormanlığı'nın yerini kasdediyorlardı. ;

Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Her kim buradan bir ağaç keserse, bunun karşılığı olmak üzere, yerine bir ağaç diksin", diye emretti. İşte Gâbe Ormanlığı böylece meydana geldi"5

Ağaç ve yeşilliğin önemi konusunda yine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Her kim bir ağaç dikerse, Yüce Allah ona, o ağacın meyveleri sayısınca ecir ve sevab verir"6

"Yedi şeyin ecir ve sevabı, kişiye ölümünden sonra da ulaşır, defteri kapanmaz, sevab yazılmaya devam eder. İlim öğretmek, su getirmek, kuyu kazdırmak, ağaç dikmek, mescid yaptırmak, kitap vakfetmek, ölümünden sonra kendisine duâ edecek hayırlı çocuk yetiştirmek"7

"Müslüman kimse bir ağaç dikerse, o ağaçtan yenilen yemiş onun için bir sadakadır. O ağaçtan çalınan yemiş onun için bir sadakadır. Yırtıcı hayvanların yediği onun için sadaka, kuşların yediği dahi onun için sadakadır. Hulasa her hangi bir kimse o ağacın yemişini yiyip azaltırsa, bu onun için mutlaka sadakadır"8

"Her kim ölü bir araziyi ihya edip faydalı bir hâle getirirse, onun için ecir ve sevab vardır. Ondan insanların ve hayvanların yediği şeyler, onun için sadakadır" buyurmuştur"9

Ağaçların Kesilmemesi ve Otların Lüzumsuz Yere Yolunmaması:
Peygamber Aleyhis-Selâm, Arabistan kirazı ağacı gibi insanlara ve hayvanlara gölgelikyapan ağaçların, bilhassa meyve veren veya üzerinde meyvesi olan ağaçların kesilmesini şiddetle yasaklamıştır.

Nitekim vefatı hastalığında Hz. Ali'ye: "Ey Ali! Dışarı çık ve ilan et, benim emrim olarak değil, Allah'ın emri olarak ilan et! Sedir ağacını (arabistan kirazı ağacı) kesen kimseye Allah lanet etsin!"10

Sedirağacı, Trabzon Hurması cinsinden büyük bir ağaç olduğu için çölde yolculara ve hayvanlara gölgelik etmesi, şehir içinde şehrin güzelleşmesine sebep olması, gölgesinde oturulması, kerestesinin kullanılması, yaprağının tozunun temizlik maddesi olarak kullanılması; evlerin ve köşklerin önüne ve avlusuna; gölgesi, güzel manzarası ve geliri için dikilmesi gibi sebeplerle kesilmesi yasaklanmıştır.

Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm, yine bir başka hadisinde: "Her kim sedir ağacını keserse, Allah o kimseyi tepesi aşağı ateşe atsın!" buyurmuştur"11


Cihad'a giden kimseye hitaben de: "Meyveli ağacı kesme, ihtiyacın olmayan bir hayvanı öldürme, müminlere zararlı olmaktan sakın!" buyrulmuştur"12

İmam Mâlik'e Sedir ağacının kesilmesinin yasaklığının sebebi sorulduğunda: "Bu yasak, Mekke ve Medine ağaçları ile ilgilidir. Yeşilliğin devam etmesi; Medi-nelilerin ve dışardan gelenlerin burayı sevmesi, hicret edenlerin bu ağaçlar altında gölgelenmesi ve buradan usanmamaları gibi sebeplerden dolayıdır" demiştir "13

*Kur'an-ı Kerimde ise, ağaçların da ilâhî nimetlerden bir nimet olduğu hatırlatılarak: "Şimdi bana tutuşturmakta olduğunuz ateşten haber veriniz! Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?" buyrulmuştur. (vaha 71-72)Medine Koruluğundan (Yasak Bölgeden)

Ağaç Kesen Kimsenin Cezalandırılması:
* Sâd İbni Ebî Vakkâs (r.a.)'ın hizmetlisi demiştir ki: "Sâd İbni Ebî Vakkâs, Medineli kölelerden bir kaç kişiyi, Medine Koruluğundan ağaç keserken yakaladı ve eşyalarına el koydu. Kölelerin efendileri eşyaları istemek üzere geldiklerinde: "Ben Peygamber Aleyhis-Selâm'ın Medine'nin yasak bölgesindeki ağaçların kesilmesini yasakladığını ve şöyle buyurduğunu işittim: "Her kim Medine'nin yasak bölgesinden ağaç keserken yakalanırsa, onun eşyaları yakalayana aittir (yani elbisesi dâhil, o andaki bütün eşyalarına el konulur)"14

*Tâif Şehri'nin fethinden sonra Vecc Vâdîsi'nin koruluk ilan edilmesi ile ilgili olarak bir emir-nâme yazdıran Peygamber Aleyhis-Selâm: "Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla; Allah Rasûlünden bütün müminlere: Vecc Vâdîsi'nin fundalıkları ve ağaçları kesilmeyecek ve avı da avlanmayacaktır. Her kim bunları yaparken yakalanacak olursa, celd cezası verilecek ve elbisesine (eşyalarına) el konulacaktır, buna itiraz eden olursa, yakalanıp peygamber Muhammed'in huzuruna getirilecektir. Bu hüküm, Allah'ın elçisi Muhammed b. Abdullah'ın emridir. Bunu yapan kimse, Rasûlullah'ın yasakladığı bir konuda kendisine zulmetmiş olur

"Vecc Vadisindeki bu yasak bölgenin korunması vazifesi de, yine Peygamber Aleyhis-Selâm tarafından Sâd İbni Ebî Vakkas'a verilmşitir"15

Vecc; Tâif şehrinin İslam'dan önce Amalika Kavminden Vecc b. Abdülhakk'a nisbet edilen eski adıdır"16


Yeşillik:
Renklerin en üstünü yeşil renktir. Çünkü yeşil tabiatın, kâinatın rengidir. Her bitki topraktan yeşil renkli olarakçıkar. Yeşillik gözün görme duyusunu kuvvetlendirir, diğer renklerde olduğu gibi dikkati de dağıtmaz.

Niteki m İ bni Ömer (r.a.) şöyle der: "Üç şey gözün görme duyusunu kuvvetlendirir. Yeşilliğe bakmak, akan suya bakmak ve güzel şeylere bakmak"17

*Kur'an-ı Kerim'de ise: "Zümrüt gibi yemyeşil ormanlardan, cennet gibi bahçelerden, misk kokulu çiçeklerden ve altın başaklı tarlalardan" söz edilmiş olup bununla insanlara yeşillik ve ağaç imajı verilmiştir. (Mam 99. Râd 3-4.Rahman 11-12).

*Mekke ve Medine'de hiç bir kimsenin kendi mülkü olmayıp umuma âit olan yerlerdeki ağaçları ve yeşil otları, lüzumsuz ve gereksiz yere yolması veya kesmesi yasaklanmıştır. Zira bu sıcak iklimde, bu tür yeşillikler insanları gölgelendirmekte, neşelerini artırmakta, ruhlarını dinlendirip dinçleş-tirmekte ve sağlığın korunmasına yardımcı olmaktadır.

Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm: "Eğer kıyamet kopmak üzere olsa, sizden birinin elinde de bir hurma (veya üzüm asması vs. gibi ağaç) fidanı bulunsa, kıyamet kopmadan önce onu dikebilirse, hemen diksin!" buyurmuştur 18"

Peygamber Aleyhis-Selâm, sâdece ağaç dikmeyi tavsiye etmekle kalmamış, bizzat kendisi, Selmân-ı Fârisî'ye yardım olmak üzere, Medine'de beşyüz kadar hurma fidanı dikmiştir"19


Hz. Peygamber Aleyhis-Selâm ağaç motifini muhtelififadelerdeteşbih unsuru olarak kullanmış, özellikle hurma ağacını övmüş ve bu ağacın kış yaz yapraklarını dökmediğini ve dâima faydalı olduğunu hatırlatarak, iyi ve hayırsever müslümanı bu ağaca benzetmiştir.
(Buhdrî l/frn 4-5; Müsned 3/426, S/31, 179)


Mezarlıkların Ağaçlandırılması:
Ağaç ve yeşillik bütün canlılara faydalı olduğu gibi, ölülere de faydalı olmaktadır. Bütün mahlukat, hatta bütün bitkiler ve ağaçlar kendi dilleri ile yüce Allah'ı teşbih ediponaibadet ederler.

Nitekim Kur'an-ı Kerim de: "Yedi kat gök ve yeryüzünde bulunan herşey O'nu (Allah'ı) teşbih eder. Onu övgü ile teşbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat sizler onların teşbihini anIayamazsı nız" buyruImaktad ır. (hra44) "Peygamber Aleyhis-Selâm da iki kabrin yanına uğradı da, (ilâhî bir mucize olarak): "Bu iki kimse gerçekten azab görüyor. Hem de bunların kanaatına göre büyük bir şey sayılmayan günah-lardan dolayı azab görüyorlar..." buyurdu ve daha sonra yaş bir hurma fidanı isteyerek, onu iki parçaya ayırdı. Bir parçasını birinin, diğer parçasınıdao birisinin kabri üzerinedikti de: "Umulur ki, bu fidanlar yaş oldukları müddetçe bunların azabları hafifler" buyurdu"20

* Ağaçlar ve bitkiler, yaş oldukları müddetçe lisân-ı hâl ile Allah'ı teşbih ederler, bunların kabir üzerndeki bu teşbihleri, kabir sahibinin azabının hafiflemesine sebep olur. Kurudukları zaman ise, teşbihten kesilirler. İşte bu sebeple hadis-i şerifte: "Umulur ki bu fidanlar yaş oldukları müddetçe, bunların azabları hafifler" buyrul-muştur. Bu hadis-i şeriften hareketle Sahâbe'den Büreydeb. Husaybel-Eslemî ile Ebû Berzete'l

-Eslemî ve Tabiînden Ebü'l-Aliye, kabirleri üzerine ikişer adet hurma fidanı dikilmesi için vasıyyet etmişlerdir."21

Böylece mezarlıkların da ağaçlandırılması hem sünnet ve hem de gelenek hâline getirilmiştir.Temiz Hava:Yaşamak için havaya ihtiyaç vardır. Saf ve temiz hava sağlığı koruyucudur. Eğer hava bozulursa, etkileri de değişir. Her mevsimin kendisine göre sebep olduğu ve yi ne kendisi ne göre iyileştirdiği hastalıklarvardır.

Meselâ yaz mevsiminde vücuttaki safra artar, bu sebeple safra ile ilgili hastalıklar da artar. Yine yaz mevsiminde soğuktan meydana gelen hastalıklar iyileşir, diğer mevsimler de böyledir. Soğuk hava, vücudu pekiştirir ve kuvvetlendirir, hazmı kolaylaştırır. Sıcak hava ise, bunun tam tersini yapar. Saf ve temiz hava kirlenip bozulduğu zaman veba salgını, bulaşıcı hastalıklar başgösterir. (Bağdadi*. 9)

*Kötü havayı ve kirlenmiş yeryüzünü temizlemek için en etkili araç rüzgar ve yağmurdur. Rüzgar denilince yağmur, yağmur denilince de rüzgar akla gelmektedir. Rüzgar hızla eserek kirli havayı sürükleyip götürür, onun yerine bütün canlıların hayat kaynağı olan temiz havayı getirir. Kavurucu ve dondurucu olmayan normal rüzgarlar Yüce Allah'ın biz kullarına göndermiş olduğu sayısız nimetlerden birisidir. Rüzgardan hemen sonra gelen yağmurlar ise, yeryüzündeki pislikleri temizler. Yağmurun yağmadığı yıllarda ise, kuraklıklar, bulaşıcı ve salgın hastalıklar başgösterir.

Rüzgar ve yağmurun en büyük nimetlerden olduğunu bildiren yüce Rabbimiz: "Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde;
Allah'ın gökten indirmiş olduğu rızıkta (yağmur ve rüzgarda); ölümünden sonra yeryüzünü yeniden diriltmesinde; rüzgarları değişik yönlerden estirip, evirip çevirme-sinde; akıllıca düşünen topluluklar için pek çok ibretler
Vardir" (Caiıye 5)

* "Biz rüzgarları (bitkileri ve bulutları) aşılayıcı olarak gönderdik,gökten su indirip sizleri onunla suvardık. O suyu, (yer ve gökte) depolarda saklayan da siz değilsiniz!"buyrulmaktadır. (H,cr22)


"Rüzgar denilince yağmur, yağmur denilince de rüzgar akla gelmektedir. Nitekim Kur'an'da "Yağmurdan önce rüzgarları bir müjdeci olarak gönderen O'dur. Biz gökten tertemiz bir su indirdik ki, onunla ölü toprağı diriltelim ve yaratmış olduğumuz insanlarla hayvanları suvaralım" buyrulmuştur. (Fürkan 48-49)

Peygamber Aleyhis-Selam ise: "Rüzgar, Allah'ın rahmetindendir. Onun hakkında kötü konuşmayınız! Hayır ve bereket getirmesini isteyiniz, zararından ise Allah'a sığınınız!" buyurmuştur. (Müsned 2/409.)

Şam'da meydana gelen Taun salgınında Hz. Ömer (r.a.); ordu komutanı Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'a gönderdiği bir mektupta:"Ürdün mıntıkasının havası pekiyi değildir, Câbiye mıntıkası ise havası güzel biryerdir, ordugâhı oraya naklet!.." diye emir vermiştir.
(Taşköprü-zâde vr. 2la)

* Temiz havanın sağlık üzerinde büyük tesiri olduğu gibi, kötü havanın da sağlığın bozulmasında büyük tesiri vardır.
Netice: Peygamberimiz Aleyhis-Selam çevreyi temiz tutmayı ve her çeşit ağaç dikmeyi bütün müminlere tavsiye etmiş ve bazı ağaçlariçin özel gayret göstermiştir. Aynı zamanda çevrenin ve ağaçların korunması için bazı mıntıkaları yasak bölge, milli park ilan etmiş, böylece bir kısım ihtiyaçların karşılanması için orman tesisine de öncülük etmiştir.

*Yasak bölgelerdeki arabistan kirazı ve sedir ağacı gibi ağaçların kesilmesinin ve bitkilerin yolunmasının yasaklanması ve bunlara fevkalâde bir kıymet verilmesi, o sıcak bölgede bu tür ağaçların ve yeşilliklerin sağlık, sosyal ve iktisadi hayattaki önemlerinden dolayıdır, yoksa ağaca ve yeşilliğe kutsallık kazandırmak için değildir.* İşte bu sünnet-i Peygamberîden hareket ederek, herkes yaşadığı köy, kasaba veya şehrin belli bir mıntıkasını ağaçlandırıp yeşillendirmesi ve buraları milli park ve dinlenme yerleri şeklinde düzenlemesi; bazı mıntıkalarda ise orman ve ormanlık saha meydana getirmek için çalışması gayet tabiidir. Çünkü bu durum şehrin güzelleşmesine, havasının temizliğine, zaman zaman insanların buralarda dinlenip yorgunluklarını gidermelerine ve sistreslerini atmalarına hizmet edecektir.

Kaynaklar:
[I]- E. Davud hac H. 2036. [2]- Müslim hac H. 458, 459, 462, 466, 467. [3]- E. Davud hac H. 2035; ayrıca bak. Müsned III19; Buhârîcihad31223 [4]- Müslim hac H. 472; Müsned 2/279: el-Menhel tekmile 2/246, ayrıca bak. Buhârî, Fazâilü'l-Medine 2/221: Müslim Hac H. 467; Müsned 1/81. [5]- Belâzürî, Fütûhu'l-Büldân 1/17 (Tere Z K Ugan 1/15 İst. 1955 [6]- Müsned 5/415). [7]- C. Sağır 2/25; F. Kadir 4/87. [8]- Müslim müsâgât H. 7; ayrıca bak Buhârîedeb 7/ 78 [9]- Müsned 3/313. 327, 338, 356. 381. 304; Dârimî büyü 21269: Buhârî edeb 7/78. [10]- S Kübrâ 61141; Hadis munkatîdir. Ayrıca bak. Şerhu'l-Erbaîn s. 88. [II]- E. Davud edeb H. 5239; Abdürrezzak I l/l I; C. Sağır 2/67. 164; M. Zevâid8/I15. [12]- E. Davud merâsîl s. 240 H. 316 [13]-Maâlimü's-Sünen 2/223. [14]- E. Davud hac H 2039: Müsned III68; ayrıca bak. Mâverdî. el-Ahkâmü's-Sultâniyye (Trc. Dr. A. Şafak) s. 188 [IS]- Vâkıdî. M. b. Ömer. K. Mağâzî 31973; i. Kesir el-Bidâye ve'n-Nihâye S/344; ayrıca bak E. Davud Hac H. 2032 [16]- M. Büldân "Vecc" maddesi. [17]- C. Sağır III14: F. Kadir 3/313; K. Ummal 10/28313; E. Nuaym vr. 2 7b-28a; i. Sünnîvr. 12a; bu hadis Ibni Abbas'tan merfû ve mevkuf olarak ta rivayet edilmiştir. [18]- Müsned 3/ 191. 184 ayrıca bak. Keşfü'l-Ğumme 1/281; E. Müfred s. 168 [19]- Müsned 5/354. 440 [20]- Müslim taharet H.lll; Nesâî taharet 1/29-30: Müsned 1/225-226; ayrıca bak i. Mâce taharet H. 347. 349; E. Davud taharet H.20:el-

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp