Cerrahiye

CERRAHİYE (operation) Herhangi bir hastalığı tedavi etmek veya bir bozukluğu gidermek gayesiyle cerrahi yolla yapılan ameliyat ve müdahaleye verilen isimdir.
* Asr-ı Saadet, Hulefâ-yı Râşidîn, Emevî veAbbâsîdevirlerindeameliyatişlemleri, kırık-çıkıklar, deriden veya damardan kan alma işlemleri ve bütün çeşitleriyle dağlamalar, tıbbın, cerrahiye dalında mütalaa edilmiştir.
* İbni Kayyim el-Cevzî, Tıbb-ı Nebevî isimli esrinde bu konuda şöyle der: Ameliyatlara sebep olan şeylerin başında yaralanmalar veya ciltte yahut iç organlarda meydana gelen şişlikler, urlar, kırıklar,çıkıklar vs. gibi şeyler gelmektedir. Bazı şişlikler de cerrahi müdahale ile tedavi edilirler. Şişlikorganın normal hacmi dışında meydana gelen bir fazlalıktır ki bütün hastalıklarda görülebilir.
Sebebi ise: Vücuttaki sıvıların yahut hava veya su toplanmasından ileri gelir. Şişlik toplandığı zaman ona çıban denir. Ateşli birşişlikşu üçşekilden biri ilesonuçlanır. Ya dağılır, yahud iltihap toplar veya sert bir maddeye dönüşür. Eğer vücut kuvvetli olursa, şişliğin sebep olduğu maddeye galip gelir ve onu dağıtıp çözer. Eğer vücut kuvvetli değilse, şişlik olgunlaşır ve içindeki madde beyaz iltihaba dönüşür, bir tarafından delinerek dışarı akıtılır. Eğer olgunlaşma durumu olmaz, bir yerden delik açarak dışarı atılması da mümkün olmaz ise, uzun süre böyle kalması hâlinde o organın zarar görmesinden korkulur. İşte böyle durumlarda birtabibin, o zararlı maddeyi çıkarmak için gerek yararak ve gerekse delmek vs. gibi müdâhale şekillerinden biriyle ameliyat etmesi gerekir. Böyle bir hastanın ameliyatında iki fayda vardır. Zararlı maddenin vücuttan çıkarılması; organı kuvvetlendirerek, diğer bazı zararlı maddelerin oraya toplanmasının önlenmesi1 Nitekim Ebû Hüreyre Hz. lerinin rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte Peygamber Aleyhis-Selâm; karnında su toplanmış bir hastaya müdahale etmesi için bir tabibe emretmiş, bunun üzerine oradakilertarafından: "Ey Allah'ın Rasulü! Tedavi de fayda var mıdır?" diye sorulması üzerine; Peygamber Aleyhis-Selâm: "Derdi veren Allah, dilediği kadar şifayı da vermiştir" buyurmuştur2 SİROZ maddesine de bak.
* Hadîs-i şerifte bildirdiği şekilde karnında su toplanmış bir hastanın karnının yarılması veya delinmesi suretiyle ameliyat edilip, toplanan suyun çıkarılması konusunda tabipler çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu işin tehlikeli olduğu ve kurtulma şansının azlığı sebebiyle bunu caiz görmeyenler olduğu gibi, başka seki İde tedavisi mümkün değildir" diyerek böyle bir ameliyat yapmanın uygun olacağı görüşünde olanlar da olmuştur. Bunlara göre siroz hastalığının bazı çeşitlerinde de durum böyledir, ameliyatla bu su dışarı atılır. Onlara göre bu işlem, tıpkı damardan kan almak veya aldırmak gibidir3* Peygamber Aleyhis-Selâm ve sahabeler zamanında bazı yaralanmalar ve cilt yüzeyindeki bir kısım hastalıklardan dolayı ameliyatlar yapılmıştır. Ancak sağlığa zararlı olmadığı kanaatine varılan ciltteki bez veya yumruların ameliyatına ise lüzum görülmemiştir.

Yaralanmalar:
Câbir b. Abdullah (r.a) demiştir ki: "Peygamber Aleyhis-Selâm, yaralı olan Ubey b. Kaab'a tedavi için bir tabip gönderdi. O tabip de, tedavi sırasında Übey'den bir damar kesti, sonra-kanamayı durdurmak için üzerini dağladı"4DAĞLAMAK maddesine de bak.İbni Abbas (r.a) da şöyle der: "Peygamber Aleyhis-Selâm'ın huzuru-na bir yaralı getirildi de, yarasının ameliyat edilmesi için izin istedi. Peygamber Aleyhis-Selâm da izin verdi-5
Ebü Hüreyre (r.a) ise şöyle demiştir: "Medine'ye tabip iki kardeş geldi. Sahâbe'den birinin vücuduna da bir ok isabet etmişti. Peygamber Aleyhis-Selâm, hasta kimsenin yakınlarına: "Bu hastayı tedavi edecek bir tabip bulunuz!" buyurdu. Bunun üzerineTabip iki kardeş getirildi. Peygamber Aleyhis-Selâm bunlara: "Neşterle müdâhale ediniz!" buyurdu. Tabipler:
"Câhiliyye döneminde biz tedaviye çalışırdık. İslam'da da tedavi var mıdır?" diye sordular. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: " Tedavi ediniz!" buyurdu. Okun battığı yeri yardılar ve iyileşinceye kadar tedavide bulundular6 İbni Râfi de şöyle der: "Hz. Ömer, elimi ve ayağımı sargılı olarak görünce, beni hemen bir tabibe götürdü ve ona: "Bunu ameliyat edip tedavi et! Zira et ile kemik arasındaki yaranın müddeti uzayınca kangren'e dönüşür" dedi7
İltihaplı Yaralar:Hz.Ali (r.a) de şöyle anlatır: "Peygamber Aleyhis-Selâm ile birlikte ziyaret için, sırtın daşişlik(yumru veyaçıban) bulunan bir hastanın yanına girdik. Yanındakiler: "Yâ Rasulallah! Bu şişliğin içinde irin, iltihap toplanmıştır" dediler. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Olgunlaşmış olan bu şişliği yarınız!" buyurdu. Hz. Ali sözüne devamla:

"Hemen şişliği yardılar. Peygamber Aleyhis-Selâm da hastanın yanında hazır bulunuyordu" demiştir 8
Ameliyat Sırasında HastanınÖlmesiTabiinden İbni Cüreyc, Atâ b. Ebî Rebâh'a: 'Tabip hastayı ameliyat ederken, hasta kimse tabibin elinde ölse, ne lâzımdır?" diye sormuş o da: "Tabibin tazmin etmesi gerekmez (yani bir şey lazım gelmez) diye cevap vermiştir9
Sezeryan: (caesarean) YineTâbiinden İmam Sevrî(r.a) demiştir ki: "Hâmile olarak ölen kadının, karnındaki çocuğun sağ olduğu bilinirse, karnı yarılarak ameliyatla çocuk kurtarılır" demiştir10
DOĞUM maddesine de bak.
Kangren Ameliyatı:Urve b. Zübeyr'in sol ayağında bir yara çıkmış ve kangrene dönüşerek dizine kadar ilerlemiştir.
Emevi Halîfelerinden Velîd b. Abdülmelik'intavsiyesi üzerine tabipler tarafından bıçakla eti kesildikten sonra, testere ile de kemiği kesmişlerdir. Kanamanın durdurulması için ise kesilen yeri kızgın demir ile dağlamışlardır. (Zebebi. A'lâmarn-Nübe/o 4/426.429-430, Hı/ye 2/178-180; İ.Sâd 5/178-182)Kapalı Olan Şerc'in Açılması:Emevi Halifesi Abdülmelik b. Mervan'ın Hicaz Valisi bulunan meşhur Haccac b. Yusuf (Haccac-ı Zâlim); anasından doğduğu zaman (Hicrî41) makadı kapalı olarak doğmuştu. Yapılan cerrahî müdâhale neticesinde makadı delinerek açılmıştır. (Demin 1/21I./Aes'udTmn'tAûrûcü'z-Zeheb' ismli eserinden naklen)
Peygamberlik Mührünün Ameliyatla Çıkarılmak İstenmesi:Tabip Ebû Rimse et-Temîmî demiştir ki : Müslümanlığı kabul etmek üzere Medine'ye geldim, Peygamber Aleyhis-Selâm'ı hiç görmemiştim, üzerinde iki yeşil elbise olduğu halde çıka geldi. Ben yanımda bulunan oğluma: "Allah'ayemin ederim ki bu gelen Peygamber Aleyhis-Selâmdır" dedim. Oğlum, Rasulullah'ın heybetinden titremeğe başladı. Bu sırada ben: "Ey Allah'ın Rasûlü! Ben tabip bir kimseyim. Doğrusu babam da tabip bir kimsedir. Hulasa biz, tabip bir aileyiz. Allah'ayemin ederim ki, insan vücudunda bulunan ne bir kan damarı, ve ne de bir kemik bizim için gizli değildir, hepsini biliriz. Sırtınızda bulunan şu rahatsızlığınızı bana göster! Eğer çıkıntılı bir yumru şeklinde ise, onu kesip yerinden çıkarır sonra ilaçla tedavi ederim" dedim. Bunu duyunca Peygamber Aleyhis-Selâm: "Hayır, onun tabibi Allahtır, sen ise eli uz bir kimsesin" buyurdu 11
Bedevi Araplarda Hayvanlara Uygulanan Basit Ameliyatlar:Bedevi araplardan bazıları; sahrada bulundukları mıntıkanın bilinmemesi ve misafirin çok gelmemesi gayesiyle, köpeklerinin sesinin pek fazla çıkmaması için, köpeklerin boğazını özel bir âletle delerlerdi-12Bedenden Ayrılmış ParçaHorasanlı Tabip Ebu Bekir Râzî (ölüm 303 H.) nin "bedenden ayrılan parça küçükte olsa, ayrıldığı bedenle birleşip kaynaşmaz; bedenden ayrılmayan parça ise büyükte olsa, vücutta birleşip kaynaşır" tezini savunan bir eser yazmıştır13
Peygamber Aleyhis-Selâm'ın Manevî Kalp Ameliyatı:
KALP maddesine bak.

Siyatik Ameliyatı:
Tabip İbni Şüfey demiştir ki: Siyatikten dolayı hasta olan (Sahâ-be'den) Üseyd b. Hudayr beni çağırttı, ben de tedavi maksadıyla ameliyat ettim.

Basur Ameliyatı:
Bişr b. Aferiyye, İbni Sîrin'e, Basur memelerinin ameliyatla alınmasının uygun olup olmadığını sormuş. O da ameliyat edilmesini hoş karşılamıyarak: "Basur memeleri üzerine hâlis sirke ile kurşun oksit tozu (mürdesenç) sür!" demiştir. Bişr der ki: "Aynen tatbik etti m ve pek faydalı buldum".

Sirozlu Hastadan Su Alma İşlemi:
Siroz'un birkaç çeşidi vardır. Bunlardan alt karında kötü bir sıvının toplanmasıyla karnın şişmesine, hareket ettiği zaman tulumdaki suyun hareket ettiğinde çıkardığı ses gibi ses çıkaran çeşitleri vardır. Tabiplerin çoğunluğuna göre en tehlikeli çeşidi budur. Karında toplanan bu zararlı sıvının ameliyatla karın yarılarak veya delinmeksûretiyledışarı çıkarılması uygun görülmüş ve bu işlem damardan kan almaca veya aldırmaya benzetilmiştir.
* Sahâbe'den Imran b. Husayn (r.a.), karnında su toplanmasından dolayı otuz yıl hastalıkçekmiş, nihayet karnını delerek içerde toplanan kötü sıvıyı dışarı çıkarmış ve bundan sonra da uzun müddet yaşamıştır.17
Katarakt Ameliyatı: Katarakt ameliyatı pek eski zamanlardan beri bilinmektedir. Bu ameliya-tın nasıl yapıldığı III. veya IV. hicrî asırlardayazılmış tıbbî eserlerden anlaşılmaktadır. Meselâ: Meşhur göz hekimlerinden olup, Musul'da doğmuş ve Bağdat'ta yaşamış olan Ammar b. Ali (ölüm 400 H.); göz hastalıkları ve bu hastalıkların ilaç veya ameliyatla tedavisi konusunda yazmış olduğu "el-Müntehab fî İlmi'l-Ayn ve İlelihâ ve Müdâvâtihâ bi'l-Edviyeti ve'l-Hadîd" isimli eserinde, altı çeşit katarakt ameliyatından söz etmiş ve bunlardan birisinin kendi buluşu olduğunu bildirmiştir. Kendi geliştirdiği bir âletle gerçekleştirdiği karatarkameliyatı şöyle yapılmaktadır: "İçiboş madenî bir boru ile yumuşak kataraktı (beyaz suyu) emerek dışarı almak suretiyle gerçekleştirmiştir
* Meşhur cerrah tabip Halef b. Abbas ez-Zehrâvî (ölüm 404 H.) de ünlü eseri "et-Tasrîf" isimli tıp ansiklope-disinde katarakt ameliyatından bahsetmiş ve şöyle tarif etmiştir:"Gözün ön saydam kısmıyla göz akının birleştiği bir yerden önce bir neşterle hafifçe kesilip sonra buradan göze bir mil sokularak göz bebeğine kadar ulaşılır ve bu mil ile mercek itilerek saydam tabakaya düşürülür. Eğer göz merceği bu usûl ile düşürülemez ise, mil ile parçalanarak dağıtılır.
"Zehrâvî'nin çağdaşı İbni Sinâ da, Katarakt ameliyatı konusunda bu görüşleri ve bu ameliyat tarzını aynen benimsemiştir.Yine meşhur göz hekimlerinden Musullu Şerâfeddîn Ali b. İsâ el-Kehhâl (ölüm 430 H.) ise, göz hastalıkları ve tedavisi ile ilgili olarak "Tezkiretü'l-Kehhâlîn" adında kıymetli bir eser meydana getirmiş ve bu eserinde katarakt ameliyatı ve çeşitlerinden uzun uzudıya bahsetmiştir. Bu zat aynı zamanda İbni Sina'nın çağdaşıdır. Zira İbni Sina'nın ölümü 428 hicrî, bu tabibin ki ise, yukarıda zikredildiği gibi 430 hicrîdir.Ameliyat Sırasında Hastayı Bayıltmak: (anestezi) Hastanın acı duymaması ve ameliyatın daha rahat yapılabilmesi için, ameliyat sırasında uyuşturucu madde kullana-rak hastayı bayıltma yöntemini ilk defa uygulayan tabip de, biraz önce adı geçen Musullu Ali b. İsâ el-Kehhâl olmuştur. Hatta miknatisma (hipnotizma) ile hastayı uyutan tabibin de yine bu tabip olduğu rivayet edilmektedir.Mesane Taşları Ameliyatı:Meşhur cerrah tabip Halef b. Abbas ez-Zehrâvî, et-Tasrîf isimli tıp ansiklopedisinde bildirdiğine göre, mesane ve mihbel taşları ameliyatlarını gerçekleştirdiğini bildirmiştir. Mesane taşlarının ameliyatsız olarak parçalan-ması ve düşürülmesini de başarı ile uygulamıştır.
* Abbasî Halîfesi Nasır Lidînillah (575-622 H.)'ın idrar torbasında taş meydana gelmiş, tabipler tedavi etmeye çalışmışlar fakat başarılı olamamışlar, son çâre olarak beş cerrah tabip saraya çağrılmış ve ameliyat yapılmasına karar vermişlerdir. Ancak tabiplerden birisi ameliyat riskini göze almadan önce bir tertip daha ilaç kullanılmasını ve birkaç gün daha beklenilmesini tavsiye etmiş, dıştan idrar torbasına yumuşatıcı merhemler sürülmüş, ağız yoluyla da taşları düşürücü ve idrar yollarını kayganlaştırıcı ilaçlar verilmiştir. Bu uygulamadan iki gün sonra muhtelif büyüklükteki taşlar düşmeye başlamış olup, ameliyata gerek kalmamıştır.
Küçük Dil Ameliyatı:Tabiinden Muhammed b. Şîrîn, hasta olduğundan dolayı aşağı sarkan dilciğin ameliyatla kesilip alınmasını hoş karşılamamış, ancak bunu dini bir mesele olarak ta görmemiştir.
* Abdullah b. Utbe ise yine bu konuda şöyle demiştir: Tanıdığım bir tabip, Abdullah İbni Mes'ud'un yanına, küçük dilciği sarkmış bir çocukla geldi de, hastalık sebebiyle aşağı sarkan dilciği ameliyatla almak istediğini söyledi. Bunun üzerine İbni Mes'ud: "Hayır öyle yapmayınız! Eğer ömrü varsa iyileşir, yoksa, kesmiş olmazsınız" dedi.
Kaynaklar:[0- I. Kayyım s. 185-186. [2]- i. Kayyım s. 185. [3]- i. Kayyım s. 185-186 [4]- Müslim Selam H. 73; E. Davud tıp H. 3864 [S]- M Zevâid 5/99. [6]- Muvatta ayrı 21943-44 H. 12: M. Zevâid 5/99. [7]- K. Ummal 10/28496 [8]- M. Aliye 2/355 H. 2460; M. Ledüniyye 2/166: Nibâye 1/135; i. Kayyim s. 185; K Ummal 10/28470 [9]- Abdürrezzak 9/472 H. 18052. [10]- Abdürrezzak 9/257; Müsnedü Zeyd s. 158 [II]- Müsned 4/163. 2/228: E Davud tereccül H. 4207: i. Sâd 1/417. [12]- Kamus 1/512. [13]- Fihrist s. 420 [14]- Ahmed b. Hanbel. el-Cerhu ve't-Ta'dil 1/52; E Nuaym vr. 87b [15]- E Nuaym vr. 8lab [16]- i. Kayyim s. 186 [17]- Nihâye 2/382: i. Sâd 4/288. 7/11. [18]- Ammar b. Ali el-Mavsılî. el-Müntehab fî ilmi'I-Ayrı..' Topkapı Ahmed III Kütüphanesi No. 2080/12 yazma: İ.E. Usaybia 31147; Kehhâle 7/268: Mahtûtâtü Tıbbi'l-islâmî s. 305; İ.A 1/409-410. [19-20]- Zehrâvi. et-Tasrîf. Hacıbesirağa Kütüphanesi No. 503 yazma: ibni Sinâ el-Kânun 2/146-147. [21]-Şerâfeddin Ali b. İsâ el-Kehhâl, Tezkiretü'l-Kehhâlîn, Ayasofya Kütüphanesi No. 3585 yazma; T. Tıbbı'l-Arabî 1/583-586: İ.E. Usaybia 21249: A'lâmü'l-Arab ve'l-Müslimin s. 35-156. [22]- Târîhu't-Tıbbi'l-Arabî 1/583-586 [28]- İ.E. Usaybia 3/ 85; Kehhâle 41105: Mİ Öncüleri Ansiklopedisi s. 306-309; A'lâmü'l-Arab ve'l-Müslimin s. 31-151. [24]- T. Tıbbi'l-Arabt 1/595-98; İ.E. Usaybia 2/329-30. [25]- İ.E. Şeybe. el-Musannef 5/454.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp