Cenîn

Cenîn :
CENÎN (döl, embryo)

Lügatte gözden gizli olan her şeye cenin denir. Bu anlamda Ana-rahminde bulunduğu müddetçe çocuğa da cenin denilmiştir. Tıp dilinde ise nutfenin ana-rahmine düşmesinden itibaren sekizinci haftanın sonuna kadar cenin; bundan sonra doğum zamanına kadar ise hami denilmektedir1
* Bu konudaki âyet ve hadislere geçmeden önce, Tıbb-ı Nebevî yazarlarından Tabip Abdullatif Bağdadînin sözlerini nakletmek istiyorum: "Ana rahmindeki ceninin 40 gün civarındaki bir süre içinde canlandığı konusundatabipler ittifak halindedir. Bu süre içinde erkeğin mizacı hararetli olduğundan dolayı organları belli olsa da, kızınki belli olmaz.
İkinci kırk gün içinde kan pıhtısı (alaka) hâline dönüşür; üçüncü kırk gün içinde ise küçük et parçası (mudğa) hâline gelir, kendisine ruh üflenir ve anne karnında hareket etmeye başlar.
Cenine ruh üflenmesinin ancak dört ay bittikten sonra olacağı konusunda da tabipler yine müttefiktirler"2Rahim, canlı bir organizmadır.
Erkek ve kadının meni (sperma) leri rahimde birbirine karışınca, normal olarak pişen sert yiyeceklerde olduğu gibi, hararet sebebiyle köpüklenmeye başlar, sonra bu köpükler toplanıp tek bir köpük hâlini alır ve içinde büyük bir boşluk meydana gelir.
İşte bu boşluğun içinde Allah'ın izniyle hayat oluşur.
Sonra bu yuvarlağın dış kısmı sertleşir ki buna "alaka" kan pıhtısı denir.
Bu esnada rahime müvekkel olan melek:"Ey Rabbim! Erkek mi, dişi mi olacaktır...?" diye sorar. Bir müddet sonra bu kan pıhtısının içinde besleyici kan damarları oluşur, işte o zaman "mudğa" et parçası adını alır. Daha sonra yüce Allah, rahime müvekkel olan meleğe, cenine ruh üflemesini, rızkını, ecelini ve amelini yazmasını emreder.
Daha sonra cenini iç içe üç zar kaplar. Birincisi ne çocuk kesesi, denir ki ceninin göbeğine bağlıdır ve yavruya gıda sağlar. Çünkü cenin, ana-rahminde gıdasını göbeğinden alır. İkinci zar, ceninin idrarını zararsız hâle getirir. Üçüncüsü de, ceninden çıkan buharları zararsız hâle getirir ve bu buharlar normal insanlardaki ter ve kire benzerler.
İşte yüce Allah'ın:

"Sizi annelerinizin karınlarında iç içe üç karanlık içinde, yaratılıştan yaratılışa (nutfeden alaka'ya, alaka'dan mudğa'ya, mudğa'dan et giydirilmiş kemiklere) dönüştürerekyaratmıştır" buyruğunun mânâsı budur. Üç karanlık üç zar demektir. Ana-rahmindeki cenin, yüce Allah'ın kendisine tanıdığı süreyi tamamlayınca bu üç zar yırtılır, kadın sancı çekmeye ve nifas kanı gelmeye başlar. Ana-rahmindeki çocuk, yüzü anasının sırtına dönük bir vaziyette oturmaktadır.
Doğacağı zaman başı aşağıya, ayakları ise yukarıya gelir. Eğer böyle olmasaydı, elleri anasının karnına takılır, kendisi de annesi de ölürdü. İşte bu zahmetten dolayı, doğum sırasındaölen kadın şehid sayılmıştır. Böylece çocuk, tam bir acz içinde dünyaya gelmiş olur, yüce Allah, anne ve babasını onun emrine verir, ona en iyi ve en güzel gıdaları hazırlar ve olanca şefkat lerini gösterirler.
Bu şefkate uzak-yakın herkes katılır, güçsüzlüğünden dolayı her gören ona acır, mihnet ve imtihan diyarı olan bu dünyada ömrünü geçirmeye başlar, ya doğru yoldan gider mutluluğa ve cennete kavuşur, yahut da kötü yolu seçer, mutsuzluğa ve cehenneme mahkum olur.
3Döllenme: (inoculatiyon, telkîh) Döllenme (aşılama); erkeğin nutfe-si'nin dişinin nutfesini rahimde aşılamasıyla meydana gelir. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de: "Biz insanı katışık nutfe'den (erkeğin nutfesi ile kadının nutfesinin karışı-mından meydana gelen bir damla su dan) yarattık" buyrulmuştur.
4* Müfessirlerden İbni Abbâs, İkrime, Hasan-ı Basrî, Mücâhid, Rebî b. Enes Zemahşerî, Fahruddîn Râzî, Beyzâvî Taberî, İbni Kesîr, Süyûtî ve daha bazılarına göre: âyette geçen katışık nutfe (nutfetü'n-emşâc)' den maksat, erkek ve kadının menilerinin rahimde birleşmesinden meydana gelen bir karışımdır. Nitekim başka bir âyet-i Kerîme de ise: "Ey İnsanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden (Âdem ile Havva'dan) yarat-tık..." buyrularak buna işaret edilmiştir.
5*İmâm Ahmed'in Müsned'inde rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte ise şöyle buyrulmaktadır: "Peygamber Aleyhis-Selâm ashabı ile sohbet ederlerken, Kureyş müşriklerinin dolduruşa getirdiği bir Yahudi oraya uğramış, Kureyş müşrikleri Yahudiye: "Şu kimse, Peygamber olduğunu söylüyor" demişler. Yahudi de: "Ona öyle sorular soracağım ki, onu ancak Peygamber olan bilebilir" demiş ve hemen sonra: "Ey Muhammedi İnsan neden yaratılır?" diye sormuş. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Ey Yahudi! Erkek ve Kadın nutfesi (sperma, yumurtacık)'nin her ikisinden, her ikisinin karışımından yaratılır..." buyurmuştur. Bu cevabı alan Yahudi: "Senden önceki de (Mûsâ da) böyle söylemişti" demiştir6
*İbni Kayyim "et-Tibyân fî Aksâmi'l-Kur'ân" isimli eserinde şöyle demektedir: ($.244-256) "Erkeğin nutfesinden yalnız başına çocuk meydana gelmez, tâ ki dişiden bir madde ile (dişinin nutfesi, yumurtacığı) ile karışmadıkça. Gerçek şudur ki, bütün cüzler (hücreler), organlar ve şekiller her iki nutfenin karışımından meydana gelmiştir, doğru olan da budur"7
Nitekim PeygamberAleyhis-Selâm: "Her meniden çocuk olmaz, meninin tamamından çocuk meydana gelmez. Allah bir şeyi (canlıyı) yaratmak istediği zaman, bunu hiç bir şey (güç) engelleyemez" buyurmuştur.(Müsnet 3/49,59.93).MENİ ve NUTFE madelerine de bak.
*İslâm'dan önce; kadının menisi var mıdır?yok mudur? tartışmaları sürerken; İslâm'ın görüşünün âyet ve hadislerin ışığı altında yetkili âlimlerimiz tarafından gerçekçi bir şekilde incelendiğini görüyoruz. İnanıyorum ki verilen bu bilgilerle modern tıbbın bugünkü bulguları arasında hiç bir çelişki olmayacaktır.
Ceninin Geçirdiği Devreler:

(tavr, merhale, phase) Cenin; ana-rahminde bir çok devreler, merhaleler geçirdikten sonra gerçek bir insan şeklini almaktadır. Yoksa nutfe, ana-rahminedüşer-düşmezinsan şeklini almış değildir. Nitekim yüce Rabbimiz Kur'ân-ı Kerîm'de:"Sizlere ne oluyor ki, Allah'a büyüklüğü, azameti ve her şeye kadir olduğunu yakıştıramıyorsunuz? Hal buki, sizi türlü merhalelerden geçi¬rerek O yaratmıştır" buyurmaktadır 8

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp