Kozmosla Uyum İçinde Beslenmek

Kozmosla Uyum İçinde Beslenmek : Yazılı Veda metinlerinden olan, Veda Viyasa Vişnu Prana larda, yaklaşık 50 milyon yıl önce, insanoğlunun tamamen kozmik enerjiyle yaşadıklarından söz edilmektedir.Bu masalımsı anlatımda, insanoğlunun kozmik enerjiyle beslenerek yaşadığı, yaşam sürelerinin çok uzun olduğu, ancak nedeni bilinmeyen bazı değişimlerden dolayı, ağız yoluyla beslenmeye geçtiği anlatılmaktadır.

Daha sonra, insanoğlu akasya ağacından akan balı,* yemeye başlamış. Zamanla yaşam süreleri bir milyon seneden, binlerce seneye düşmüş. Sonra, insanoğlu agrıîyi, yani ateşi kullanmaya, pişirmeye başlamış ve yaşam süresi de, şu an bize mucize gibi görünen, 1000 seneye, 800 seneye, hatta Hz. İbrahim’in yaşadığı gibi 400 seneye inmiş; en sonunda daha da kısalarak 50 sene, 60 sene civarlarında oturmuş.Bugün ise tekrar yaşam süresinin uzamaya başlayacağı yeni bir döneme giriliyor. Yapılan yeni araştırmalar, tıbbî yaklaşımlar, yeni buluşlar, ilaçlar, ameliyat teknikleri hep insan ömrünü uzatmayı amaçlamaktadır. Gerçekten de bu konularda olumlu gelişmeler olduğunu biliyoruz.İnsanın genel dengesini sağlamasında, daha az hastalanmasında, sağlıklı ve çok uzun yaşamasında, beslenmenin etkisi çok büyüktür.Bu kitap da, bu konuda yeni bir kapı açarak, insanoğlunun daha az acı çekmesi, daha az hastalanması ve daha uzun yaşamasını hedeflemektedir.Beslenmenin derin boyutu, Ayurveda’da gıdaların niceliği ve niteliğinin önemi:1995 yılı sonunda Hindistan’da bir eğitim programına katılmıştım. İnsanların yiyeceklere nasıl değer verdiklerini, çok az yiyecekleri olsa bile, nasıl paylaşarak yediklerini, yiyeceklere nasıl saygı gösterdiklerini etkilenerek gözlemiştim.

Daha sonra, 1996 yılında Almanya’daki Panchakarma Kliııiği’ne bir grup Türk hastayı, sekiz günlük bir arınma kürü için götürmüştüm. Burada da aşçının, yiyen kişilere gösterdiği saygının, ortamı şık, huzur dolu yapmasının yiyeceklere kattığı etkiyi ve bunun ne kadar önemli olduğunu yaşayarak gördük. İnsanın temel yapı taşlarını oluşturan gıda maddelerini, nasıl, uygun ve sağlıklı bir şekilde vücuduna sokması gerektiğini görmem, yaşamımdaki önemli eğitimlerden biri olmuştur. Bunu sağlayan da, Maharishîye yıllarca yemek pişirmiş ve aynı zamanda TM öğretmeni olan, Frank Lotz’dur. Bu konuda, beslenmeyle ilgili bazı bilgileri kendisiyle yaptığımız sohbetlerden derledim.Günümüzün yaşam koşullarında böylesine bir konu, çok önemsiz bir detay olarak görünebilir. Ancak, beslenmeye farklı bir açıdan yaklaşan A- yurveda, alacağınız gıdaların niceliği ve niteliğinin de önemli olduğunu söylemektedir.

Sağlıklı bir yemek için, yemeğin bizim önümüze geldiği zamana kadar geçirdiği hazırlanış aşamalarının, hatta yemeği pişiren aşçının, mutluluğunun, kendisinin sağlık düzeyinin, yemeği isteyerek mi, istemeyerek mi pişirdiğinin ve nasıl bir ortamda pişirdiğinin de önemi büyüktür. Diğer bir önemli konu da yemeğin yendiği ortam veya yemeğin genel atmosferidir. Örneğin, herkes, sofraya asık suratlı, son derece mutsuz, isteksiz, iştahsız olarak oturmuşsa, yani yemek gergin bir ortamda yeniyorsa, bu yemeğin çok sağlıklı bir yemek olması söz konusu değildir. Yemek mutlaka mutlu ve huzurlu bir şekilde, isteyerek, keyifli bir ortamda, tek kişi değil, beraberce yenmelidir.Yemeği, Ayurveda kurallarına göre pişiren Frank, aşçı için iki kuralın olduğunu söylüyordu:- Birincisi; “Yemeği pişiren kişi, herkes yemeğini yiyip, karnını doyurduktan sonra kendi yemeğini yemelidir’’ diyordu. Frank da böyle yaparak, hepimizle ilgileniyor, yemeği beğenip beğenmediğimizi, bir eksiği o- ltıp olmadığını soruyordu.- İkincisi de; mutlaka, yemeği bir kişi için değil, birden fazla kişi için pişirmenin daha iyi olduğuydu.Bir başka önemli konu, bu gıdayı satın almak için veya elde edebilmek için paranın nasıl kazanıldığıdır. Tüm toplum ve dinlerde olduğu gibi, bizim toplumumuzda ve dinimizde de benzer bir ahlakî kabul vardır: parayı dürüst yolla kazanmak, haram yememek.

Gerçekten bu, Veda biliminde de vurgulanır. Eğer parayı alın teriyle, hak ederek, dürüst bir şekilde kazandıysak, o gıdanın bizdeki olumlu etkileri çok daha fazla olmaktadır. Eğer para, haksız yollardan, bazı doğa yasalarını çiğneyerek o- lumsuz şekilde elde edilmişse, bu parayla satın alman gıdaların, bizde veya ailemizdeki kişilerde hastalığa, düşük bilinç düzeyine yol açması beklenmelidir. Flatta kişinin çok mutlu, huzurlu ortamda iyi, neşeli bir şekilde, temiz yolla para kazanarak, zararlı olduğunu düşündüğümüz “eti” alıp yemesi; kötü bir şekilde kazanılan parayla, mutsuz, huzursuz ortamda yenen, özünde daha sağlıklı olan Ayurvedik yiyecekleri yemesinden veya “sebze, meyve” yemesinden daha iyi olabilir. Bu noktada sıkça karşılaştığım sorulardan biri de, bilinen sağlıklı yaşama ve beslenme kurallarına uydukları halde mükemmel sağlığa istedikleri düzeyde, neden ulaşamadıklarıdır. Bu çok önemli bir sorudur.

Zaten insanlar, yarattıkları olumsuzlukların veya olumlulukların, bir zamanda ve bir şekilde kendilerine geri döneceğini fark edebildiklerinde çoğu problem yaşanmayacak veya çözümlenecektir.Yiyeceğe ve sofraya saygı, bizim toplumumuzda da çok önemliyken, çok hızlı Batılılaşma ve yanlış beslenme şekillerine kaymaktan dolayı bu konularda ciddî bir gerilememiz oldu.Ayurveddya göre, genelde yemeği en iyi pişiren kişilerin anneler ve büyükanneler olduğuna inanılır. Bir ailede, yemek pişirmek için anneler ve büyükanneler en uygun kişilerdir. Ayrıca yemek pişiren kişi, Veda kültüründe “ Yagyd' adını verdiğimiz olumlu etkileri alır.Bir yemeği pişirirken üç şey çok önemlidir:

- Birincisi yemeği gheeyle (sadeyağ) pişirmek.

- İkincisi, yemeği arzu ve istekle pişirmektir. Bu, yemeğe daha pozitif bir enerji yükler.

- Üçüncüsü de baharatlardır. Mutlaka pişirirken uygun baharatlar kullanılmalıdır.

Avrupa’da yapılan bazı çalışmalarda, Ghee'nin moleküler yapısının insan beyninin moleküler yapısına en yakın madde olduğu keşfedildi.Yemeği pişirirken önce sadeyağ, sonra baharatlar, son olarak da sebzeler ilave edilir. Yemeklere biraz karabiber atmak, zihin berraklığı açısından ve aynı zamanda az miktarda muskat (küçük hindistancevizi), zencefil eklemek oldukça yararlıdır.

Bu üçü Ayurvedik yemek pişirmenin ö- nemli kurallarıdır.Ayurvedddz, ineğin, insan oğluna hizmet etmek amacıyla gönderilen bir hayvan olduğuna inanılır. İnek, ortamda bulunan her şeyin en iyisini seçerek yer ve dolayısıyla bunu da en iyi bir şekilde, “oja” adını verdiğimiz, üst düzeyde besleyici ürünlere dönüştürür; bir öz olarak sunar. Bu sütten yapılan ghee de (sadeyağ) oldukça besleyici bir etkiye sahiptir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp