Tromboz 2

Tromboz 2 :

Beyin atar damar hastalıklarının en sık görüleni olup yüzde altmış kadarını kapsar. Kırk yaşından önce seyrek görülür, sonraki yıllarda sıklığı artar. En önde gelen neden beyin damarları sertliği yani arteriyosklerozdur. Sertleşmiş olan bir beyin damarından, aterom plağı üzerinde oluşan bir kan pıhtısı (Tromboz) kanın akımına engel olur. Klinik semptomlar hafif ile çok şiddetli arasında değişebilir.

Benzer olay, kan basıncının ortostatik olarak veya aşırı hipertansif tedavi nedeniyle fazla düşmesi, bir aterom plağı tarafından çapı daraltılmış bulunan, fonksiyonel bir terminal atardamarın beslediği beyin bölgesinde, kan akımının azalması veya tamamen kesilmesi sonucu da oluşabilir.

TEDAVİ:

a- AKUT SAFHADA GENEL TEDAVİ;

Hasta yatağında aynı pozisyonda bırakılmayıp sık sık sağa ve sola çevrilmeli, altı temiz tutulmalıdır. İdrar edemiyorsa sonda uygulanmalı, günlük aldığı ve çıkardığı su miktarı kontrol edilmeli yutma güçlüğü ve şuur kaybı yoksa, ağızdan bol sıvı verilmeli, yumuşak ve sindirimi kolay besinler verilmeli. Ağızdan sıvı verilemiyorsa günde 1.5 litre % 5'lik Dekstroz solusyonu damardan verilir. Elektrolit dengesine dikkat edilmelidir. Ağızdan besin alamıyorsa nazogastrik (burundan mideye giden) sonda ile beslenir. Solunum yollarının açık tutulmasına dikkat edilir. Gerektikçe aspire edilir. Hastada ayrıca kalp veya şeker hastalığı varsa tedbir alınır. Solunum ve idrar yolları infeksiyonu oluşmasının önlenmesine dikkat edilir.

b- İSKEMİK BÖLGEDE kan dolaşımının düzenlenmesine çalışılır.

Vasodilatatör (damar genişletici) yararlı olduğu gösterilememiştir.Antikoagülanların (kanı sulandırıcılar) ise yerleşmiş bir Trombotik olayda etkisi yoktur. Yine akut iskemik felçlerde STREPTOKİNASE uygulamasının da hiç bir yarar sağlamadığı. aksine hasta kaybını arttırdığı, 1996 yılı ortalarında sunulmuş olan geniş kapsamlı bir çalışma ile saptanmıştır. Beyin damarlarının kafatası dışında kalan (ekstrakraniyal) bölümündeki tıkayıcı etkilerin cerrahi yolla giderilmesi yerleşmiş tıkayıcı olaylarda başarılı sonuç vermemiştir. Bu gün cerrahi girişim sadece, geçici SEREBRAL İSKEMİ (beyine geçici olarak kan gitmemesi) nöbetlerinde, daralmış ekstra kraniyal arterlere (başın dışındaki boyun atardamarları) uygulanmaktadır.

c- FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON

(Hastanın eski haline getirilmesi)

Akut devreden sonraki en önemli bölümü kapsar. Amaç, kontraktürleri, kasılmaları önlemek ve hastaya felçli kol ve bacağını kullanmasını öğretmektir. Önce yatak içinde oturma, daha sonra ayağa kalkma, yürüme ve zayıf kasları kuvvetlendirmek için egzersizlere başlanır.

d- GEÇİCİ SEREBRAL İSKEMİK NÖBETLER:

Geçici iskemik nöbet (Atak) beyinde LOKAL olarak kan akımının birden kesilmesi sonucu meydana gelen nörolojik fonksiyon bozukluğudur. Bir kısmının hiç bir nörolojik iz bırakmadan sonlanabilmelerine karşın, bu iskemik ataklar çoğunlukla ileride oluşması muhtemel ağır ve hayati nörolojik tehlikenin habercisi olabilir. Geniş kapsamlı çalışmalar, ilk geçici iskemik atakları takip eden üç yıl içinde, her yıl % 7 oranında inme (felç) husule geldiği, ve 3 yıl içinde husule gelen inme ve inmeye bağlı ölüm oranında % 30 olduğu saptanmıştır. Bu çalışmalar geçici iskemik atakların hafife alınmaması aksine bu belirti gösteren kimselerin ciddi olarak tetkike tabi tutulmasının gerekli olduğunu göstermektedir.

Geçici iskemiye bağlı nörolojik fonksiyon bozukluğu bir kaç saniye veya dakikadan birkaç saate kadar devam edebilir fakat 24 saatten fazla sürmez. Geçici serebral nöbete, bir mikro embolinin (küçük pıhtı), çoğunlukla arteriyosklerotik bir plaktan kopan bir mikro embolinin, veya kolesterol kristallerinin, endotel döküntüleri ve birikintileri de olabileceği gibi, fibrilasyonlu bir kalpten kopan bir pıhtı da neden olabilir. Diğer taraftan çok büyük ölçüde kan basıncı değişiklikleri, özellikle ileri derecede kan basıncı düşmeleri de iskemik ataklara neden olabilir. Nörolojik semptomlar kan akımının kesildiği beyin bölgesine uygun olarak gelişir. Eğer beyin damarındaki tıkanma beyinde görme alanını besleyen atar damarda olursa, bulanık görme veya görme kaybı meydana gelir. Yine tıkanan atardamara göre vücudun yarı bölümünde uyuşukluk, hemiparazi, sendeleme, yere düşme, sersemlik görülebilir. Yine beyinde lokal kan akımı bozukluğuna göre bayılma, senkop ve şuur kaybı oluşabilir. Bu tür serebral iskemik atakların meydana gelmesinde etkili olan risk faktörleri, kalp damar hastalıklarındakinin aynıdır. Hipertansiyon, sigara, şeker hastalığı, şişmanlık, arteriyosklerotik kalp hastalığı, ve hiperlipidemi (kan yağlarının yüksek olması) dir. Diğer taraftan karotis arterlerin (boyuna giden atardamarlar) dikkatle kontrol edilmesi önemlidir. Arterde duyulan üfürüm dikkati çekmeli ve ilk adım olarak DOPLER tetkiki, sonra gerekiyorsa "MRİ" ve anjiyogram ile doğru teşhisin konulması mümkün olur. Geçici serebral iskeminin oluşumunda beyin damarlarında Lokal olarak meydana gelen spazmın da yer aldığı söylenmekte ise de, asıl etkenler yukarıda anlatmış olduğum faktörlerdir.

e- SEREBRAL TROMBOZ GEÇİREN HASTALARDA

AKUT SAFHADAN SONRAKİ TEDAVİ

Bu hastalarda hipertansiyon, arteriyosklerotik kalp damar hastalığı, kalp yetersizliği, şeker hastalığı sık olarak bulunabilir. Bu hastalıkların tedavileri dikkatle takip edilir. Arteriyoskleroz'u (damar sertliğini) geriletici diyet önerilir. Yeni iskemik atakların "nöbetlerin" önlenmesinde halen, Aspirin, Ticlid gibi ilaçlar, antiagregan (pıhtı önleyici) olarak kullanılmaktadır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp