Diyabet Beslenme

Diyabet Beslenme

Diabetes Mellitus karbonhidrat metabolizmasının düzensizliğidir ve kendini hiperglisemi (yüksek seviyede kan glikozu) veya glucouria (idrarda yüksek seviyede ve glikoz formunda şeker olması) olarak tezahür ettirir.Yüksek kan ve idrar şekerlerinin yanı sıra;
 
* Aşırı Susama: Kişi litrelerce su içse de susuzluğu geçmez.
 
* Aşırı İdrar Üretimi: Sık sık idrar yapma ihtiyacı oluşur ve çok miktarda idrar atılır. Birçok insan bunun çok su içilmesinden dolayı olduğunu düşünür ama gerçek başkadır. Kandaki yüksek glikoz seviyeleri idrara geçer ve onu şurubumsu yapar, bu da vücuttaki suyu çekerek yüksek miktarda idrar üremesine ve susuzluk hissedilmesine neden olur.Bu, yaşlılarda ve küçük çocuklarda yataklarını ıslatmalanna neden olur.
 
* Aşırı İştah: Diyabetliler iyi yemelerine rağmen özellikle tatlı yiyeceklere bayılırlar.
 
* Kilo Kaybı: Glikoz doğrudan veya aldığımız gıdalardan elde edilen basit bir şeker formudur ve bedenin ana yakıtıdır. Diyabet olan hastalar bu glikozu uygun bir şekilde kullanamazlar. İdrara akar ve vücuttan atılır. Böylece vücut hücreleri beslenemez dolayısıyla gittikçe kilo kaybedilir.
 
* Kabızlık: Gittikçe artan miktarda idrara çıkınca su kaybı öylesine artar ki, kabızlık meydana gelir.
 
* Yorgunluk ve Bitkinlik: Yukarıda izah edilen nedenlerle diyabet kendinizi yorgun ve bitkin hissetmenize neden olur.
 
* Ellerde ve Ayaklarda Karıncalanma Hissetme: Diyabet hastalarındaki kimyasal değişimler, sinirlerin işlevlerini değiştirebilir, bu da karıncalanma ve iğne batması gibi şeyler hissetmelerine neden olur.
 
* Enfeksiyonlardan Kolay Etkilenme: Vücudumuzun bütün savunma sistemi normal kimyasal koşullarda en iyi çalışır. Eğer vücut kimyası bozulursa, enfeksiyonlarla yeterli bir şekilde savaşmayı başaramaz. Bakterilerle savaşmaktan sorumlu olan akyuvarlar normal durumdaki gibi hareket edemezler ve bakteriler çoğalmağa devam ederler. Çıbanlar, sivilceler, apseler, göğüs enfeksiyonları, idrar yolları enfeksiyonları, (sistit), pamukçuk bu enfeksiyonlardan bazılarıdır.
 
* Görmede Bulanıklık: Bir suyun içine şeker koyup karıştırırsanız, onu koyulaştırıp şurup kıvamına getirdiğini görürsünüz. Kandaki glikoz da onun yapısını değiştirir. Beden bir dereceye kadar bunu dengeler. Ama yüksek glikoz seviyeleri organların işlevlerini değiştirebilir. Gözde de görüş bulanıklaşır veya belirsiz hale gelir.
 
Diabetes Mellitus’un beta hücrelerinin yeterli miktarda insülin üretmemesinden kaynaklandığı konusunda modem tıpta bir görüş birliği vardır.Hipoglisemi de bir karbonhidrat metobolizması düzensizliğidir. Kan şekerinin 100 mililitrede 80 mg ın altına düşmesi ile karakterize edilir.
  • Sağlıklı beslenme ve egzersiz ile,
  • Sağlıklı beslenme,ağızdan alınacak antidiyabetik (OAD)
  • ilaçlar ve egzersiz ile,
  • Sağlıklı beslenme, insülin tedavisi ve egzersiz ile sağlanabilmektedir.
Diyabet, yaşamınızda başta beslenme planınız olmak üzere bazı değişikliklerin oluşmasını gerektirmektedir. Kan şekerini oluşturan asıl kaynak besinler olduğu için sağlıklı beslenme diyabette tedavinin temelidir.
Sağlıklı beslenmek için vücudun ihtiyacı olan öğeleri içeren besinleri yeterli miktarlarda ve öğün içinde dengeli bir şekilde tüketmeniz gerekmektedir. Sağlıklı beslenmek için ihtiyacımız olan öğeler ve bu besin öğelerini alacağınız temel yiyecek kaynakları şunlardır:
Karbonhidrat (tahıllar, un ve undan yapılmış yiyecekler, kuru baklagiller, patates, sebze ve meyveler, süt, yoğurt)
Protein (et, yumurta, peynir, süt, yoğurt )
Yağ (yağ ve et, yumurta, peynir, süt, yoğurt gibi yağ içeren yiyecekler)
Vitamin ve Mineral (sebze ve meyveler başta olmak üzere tüm yiyecekler)
Posa (sebze, meyve, kuru baklagiller ve tam taneli tahıllar)
Sağlıklı beslenmek için her gün çeşitli besinler tüketiniz. Çünkü her bir besinin içindeki besin öğesi farklıdır. Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için vücudunuzun gereksinimi olan besin öğelerini ancak yiyecekleri çeşitlendirerek, yeterli bir şekilde sağlayabilirsiniz.

Diyabetinizin olması yaşamınız boyunca sevdiğiniz yiyecekleri yiyemiyecek olmanız anlamına gelmez. Fakat yediğiniz yiyecek çeşidine ve miktarına daha çok dikkat etmeniz gerekmektedir. Önemli olan kan şekerinin kontrolünü sağlamak için sebze, meyve, tahıl kaynaklarından zengin, ılımlı miktarda protein ve yağ ile kolesterolü sınırlandırılmış bir beslenme planı uygulamanızdır. Bu plan içinde yediğiniz besinlerin çeşidi, miktarı ve zamanı konusunda biliçli olmanız ve bu bilinçe uygun davranmanız gerekir. Vücudunuz için gerekli olan besinlerin zaman ve miktar olarak belirli bir denge içinde alınması hiperglisemi ve hipoglisemiyi önleyerek, kan şekeri kontrolünü sağlayacak kan şekerinin kontrol altına alınması da kısa ve uzun dönemde gelişebilecek komplikasyonları önleyecek veya geçiktirecektir.

Diyabeti olan bir çok kişi beslenme planını uygulamak için aile ile yemek yeme zamanını ve birlikte yedikleri yemek çeşidini değiştirmekte, kendisi için ayrı yemek hazırlamaktadır. Oysa günümüzde diyabeti olan ve diyabeti olmayan bireylere önerilen sağlıklı beslenme önerileri farklı değildir. Diyabet, bireyin temel besin öğelerine olan gereksinim düzeylerini etkilemez. Diyabeti olmayan bir kişinin de rafine şeker tüketimini kısıtlaması, doymuş yağ ve kolesterolden zengin olan et, süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi yiyecekleri belirli bir miktarda tüketmesi, az az ve sık sık yemek yemesi gerekmektedir.
Öğünlerden 1,5 saat sonra kan şekerinizi ölçerek farklı yiyeceklerin kan şekerinizi nasıl etkilediğini saptayabilir, farklı yiyecekler ile menü planlaması yapmak için değişim listelerinden faydalanabilirsiniz.

Diyabet Nedir?

Diyabet, kan şekeri yüksekliği ile seyreden bir metabolizma hastalığıdır. Ülkemizde yaklaşık 40 milyon diyabetli olduğu bilinmektedir.

Diyabetin nasıl bir hastalık olduğunu anlayabilmek için öncelikle insan vücudunun işlevlerini yerine getirirken gerekli olan enerjiyi nasıl sağlayacağını bilmek gerekir. İnsan vücudunun enerji ihtiyacı yiyeceklerdeki karbonhidrat (şeker), protein ve yağlardan sağlanır. Sindirim sisteminde parçalanarak kan dolaşımına geçen bu besin öğelerinin en önemlisi glukoz adı verilen basit şekerdir. Glukoz başta beyin olmak üzere vücuttaki tüm organların enerji kaynağıdır. Gülukozun enerji sağlayabilmesi için kan akımından ayrılarak vücut hücrelerinin içine girmesi gerekmektedir. Glukozun kanı terk ederek hücrelerin içine girmesini pankreas adı verilen organdan salgılanan insülin hormonu sağlamaktadır.

Pankreastan insülin hormonunun salgılanmasının azalması veya salgılanan insülinin yeterli etkiyi gösterememesi durumunda kan şekeri yükselerek diyabet ortaya çıkar.

Diyabeti sadece kan şekeri yüksekliği olarak düşünmek hastalığı çok basite almak olur. Çünkü diyabet, zamanında teşhis ve düzenli takip tedavi edilmezse birçok organda hastalıklara yol açar.

Diyabet Belirtileri

Diyabetin en yaygın erken belirtisi artan susuzluk hissi ve sık sık idrara çıkmaktır. Bu başlangıç belirtileri çoğunlukla yüksek kan glikoz düzeyinin bilimsel adı olan hiperglisemiyle bağlantılıdır.

Tip 1 Diyabet
Tip 1 diyabetin başlangıç belirtileri çoğunlukla ani, bazen de oldukça dehşet uyandırıcı bir biçimde kendini gösterir. İnsülin üretimi azaldığında glikoz, enerji için kendisine gerek duyan vücut hücrelerine taşınacağı yerde, dolaşım sisteminde birikir. Daha önce açıkladığımız gibi, kanda glikoz artışı susuzluk hissine yol açar ve çoğalan glikozun idrara karışması sık sık idrara çıkmaya neden olur. Dahası, vücut daha çok yakıt üretme çabasıyla yağ dokularını parçalamaya başlar ve yağ asitlerini serbest bırakır. Bu yağ asitleri keton denilen kimyasallara metabolize edilerek, kandaki asit düzeyini tehlikeli boyutlara yükseltir (buna ketoasidoz hali adı verilir). Diyabet ketoasidozu başlangıçta, aşırı susama ve idrara çıkma, dehidrasyon, kilo kaybı, mide bulantısı, kusma, açlık hissi, deride kuruma ve kızarma, hızlı soluk alıp verme, karın ağrısı ve zihin bulanıklığıgibi belirtilerle kendini gösterir. En net belirtilerinden biri nefesin meyve ya da oje temizleyicisi (aseton) gibi kokmasıdır. Diyabetik ketoasidoz derhal hastaneye gitmeyi gerektiren bir acil tıbbi durumdur.

Tip 2 Diyabet
Tip 2 diyabet genellikle uzun yıllar boyunca yavaş yavaş oluşur, ilk başlarda belirtileri fark edilmeyebilir. Aslında çoğu kişinin Tip 2 diyabete yakalandığı, kanda yüksek glikoz bulunduğunu gösteren rutin laboratuvar tahlilinde ortaya çıkar. Glikoz düzeyindeki yükselmeyle birlikte pek çok kişide daha önce sözünü ettiğimiz diğer belirtiler de görülür: idrara çıkmanın sıklaşması, artan susama ve sıvı tüketimi, ileri aşamalarda da açlık hissi ve yemek yeme miktarı arttığı halde kilo verme. iyi tarafı, kandaki glikoz miktarının kontrol altına alınmasıyla bu belirtiler kaybolur. Diğer yaygın belirtiler arasında görmede bulanıklık (gözdeki glikoz düzeyi değişikliğinden ötürü), halsizlik ve bitkinlik, tekrarlayan vajinal mantar enfeksiyonları ve deri ve ağız içi enfeksiyonları sayılabilir. Bunlar geçici belirtilerdir, kalıcı hasar bırakmaz ve kandaki glikoz düzeyi kontrol altına alındığında kaybolur.

Bazı kişilerde periferik nöropati (el ve ayak sinirleri hasarı) ya da koroner kalp hastalıkları gibi komplikasyonlar diyabetin ilk işaretleri olarak ortaya çıkabilir. Bu komplikasyonlar kontrol altına alınabilir, ancak yok edilemez. Diyabetin bir başka olası başlangıç belirtisi de (ketotik olmayan) hiperozmolar hiperglisemi sendromudur. Bunlar yaralanma, inme, kalp krizi gibi önemli bir hastalık ya da ağır bir enfeksiyon stresinin kandaki glikoz miktarını aşırı ölçüde yükseltmesiyle (600 mg/dL’nin üzerine çıkması) ortaya çıkabilir. insülin miktarı (ketoasidozdaki gibi) aşırı keton üretimini gerektirmeyecek düzeyde olsa bile bu, yüksek kan glikozunu ve sodyum, glikoz ve hücrelerdeki suyu dolaşım sistemine çeken diğer moleküllerin yüksek yoğunlukta bulunduğu hiperozmolariteyi (kelimenin gerçek anlamıyla, kanın koyulaşması) önlemeye yetecek yükseklikte değildir.

Hiperozmolar hiperglisemi sendromunun belirtileri arasında ağız kuruluğu, artan açlık hissi, mide bulantısı ya da kusma ve deride kuruma ve yanma gibi belirtileri sayabiliriz. Uyuşukluk, zihin bulanıklığı, hatta bilinç kaybına kadar varan sonuçlara yol açabilecek olan ağır su kaybı durumu daha da kötüleştirir. Uç vakalarda sonuç komaya kadar gider. Ölüme yol açmamak için derhal insülin tedavisine başlamak ve yüksek miktarda damar yoluyla sıvı vermek zorunludur. Bir yakınınızda bu belirtilerden herhangi birini gördüğünüzde gecikmeden doktorunuzu arayın ya da ambulans çağırın.

Diyabet Nasıl Tedavi Edilir?

Diyabet tedavisinde amaç kan şekeri ayarını sağlamak diğer bir ifade ile kan şekeri yükselmelerini ve kan şekeri düşmelerini önlemektir. Bu ayarın sağlanması komplikasyonların gelişimini önlemek veya gelişmiş komplikasyonların seyrini yavaşlatmak için son derece önemlidir.
İyi bir diyabet kontrolü, kan şekeri seviyenizi mümkün olduğunca normale en yakın tutmak anlamına gelir. Bu durum, aşağıdakilerin yapılmasıyla sağlanabilir.

Sağlıklı Beslenme: Yenilen besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin vücudun ihtiyacından fazla tüketilmesi kan şekeri seviyelerini yükseltir. Kan şekeri kontrolünün sağlanmasında diyabetli bireye özgü beslenme tedavisinin verilmesi önemlidir.
Diyabetli kişilerle diğer kişilerin besinlere olan gereksinimi aynıdır. Her insanın enerji, karbonhdirat, protein, yağ, lif, vitamin, mineral gereksinimi vardır. Bir kişide diyabetin olması bu gereksinimlerden birini veya birkaçını azaltması veya arttırması anlamına gelmez.

Egzersiz: Egzersiz,vücudunuzun glikozu etkili bir şekilde kullanmasını ve kan şekeri kontrolünü sağlar. Ayrıca, şişman tip 2 diyabetli kişilerin kilo kaybetmesine yardımcı olur.

İlaç/ İnsülin: İnsülin, besinlerle kana geçen şekerin vücut tarafından kullanılmasını sağlayan ve böylece kan şekeri yükselmelerini önleyen bir hormondur. Tip 1 diyabetli kişilerin yaşamak için insüline gereksinimi vardır. İnsülin bağımlılık, alışkanlık yapacak bir madde değildir. İnsülin yaşam için elzemdir. Vücut insulin yapmıyor ise dışardan enjeksiyon yolu ile vücuttaki eksikliği yerine koymak gerekir. Tip 2 diyabetli kişilerin kan şekerinin ayarını sağlamak için ağızdan alınan ilaçlara veya insüline gereksinimleri olabilir.

Yukarıdaki maddelerin tümü arasında bir denge tutturmak önemlidir. Bu dengenin oluşması için diyabetli birey mutlaka diyabet ve tedavisi konusunda eğitim almalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp