Diabetin Dünü,Bugünü Ve Geleceği

Diabetin Dünü,Bugünü Ve Geleceği :

DİABETİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEGİ

Diabet çok eski bir geçmişe sahip hastalıktır. Son 60 yılda diabet konusundaki yeni atılımlar, hastalığın karakterini ve kötü kaderini değiştirmiştir. Bugün diabetik bir kimse hasta olmayan bir insan gibi yaşantısına devam etmek şansım kazanmış ve yeni araştırmalarda ilerde şeker hastalarına büyük ümitlerle dolu bir ufuk açmak üzeredir.Geçmişe bakılırsa: insülin keşfine (1921) kadar karanlık idi. Diabet teşhisi veya ortaya çıkışı bir aile için problemlerle dolu bir yaşantıyı ortaya getirirdi. Genç diabetiinin hayat süresi kısıtlı, erişkin diabetlide komplikasyon başlarsa diabet ayarı imkansızlaşırdı, diabetik kadın gebe kalırsa, hamilelik çok zor geçer ve genellikle sağlıkIı çocuk doğurmak imkanı olmazdı. Diabetik koma şeker hastası ve doktorun en korkulu rüyasıydı. Komayı yaratan faktör bertaraf edilirse hastanın kurtarılma imkanı olurdu

Bugün Durum Nasıl: 1921 yılından sonra insülin ile yaşantı normale dönmüştür. Yalnız uzayan hayat süresi ile birlikte damar hastalıklarının oluşma şansı da artmıştır. Fakat bunu önleyici tedbirler de onunla birlikte gelişmiştir. insülinler saflaştırılmış domuz insülini, mono-pikinsülinden (çok saf) geliştirilmiş ve nihayet insan insülininin aynı yapısına sahip (Humsan insülin) sentetik ve semi sentetik olarak yapılarak tedaviye sunulmuştur. Böylelikle insülin rezistansı insülin alerjisi ve aşırı doz lnsülin kullanımı önlenerek endojen (pankreas) insülinin yaşattığı ortama yakın bir hormonal düzen temin edilme imkanı ortaya çıkmıştır.1955 yılından beri kullanılan oral-antidiabetiklerin 2.ci jenerasyon ortaya konarak, kontrol edilmeyen hipoglisemiler ve toksik etkiler bertaraf edilmiş, Tip 2 diabetikler ve şişman diabetiklerde kan şekeri regülasyonu kabil olmuştur.

Devamlı insülin perfüzyonları ve portabi (taşınabilen) insülin pompaları ile komplike diabet ve acil durumdaki diabetliyi uzun süre kontrol ve İyi ayar içinde tutmak imkanı nasıl olmuştur.Bugün İster Tıp 1, ister Tıp 2 diabet olsun diabetini muntazam yapıyor, ilaçlarını düzenli alıyor, kan şekeri ve idrar şekerini sık sık kontrol ediyorsa yaşantısı ve sağlığı normal İnsanlar gibi olacaktır.Yarın diabetliye Neler Vadediyor? Son 10 yılda başlayan çalışmalar ümit verici aşamalara gelmiştir.Oral insülin: Birçok hastanın korktuğu insülin enjeksiyonu bertaraf etmek için yapılan çalışmalar gelişmektedir. insülin ağızdan alınınca sindirim kanalında parçalanıp hazmedildiği için etkisiz hale gelmektedir. Bunu gözönüne alarak sprey şeklinde veya supposltoir şeklinde insülin hazırlanması yoluna gidilmiş, fakat bugün için tecrübe safhasından ileri gitmemiştir. Fakat mikroorganizmalar yolu ile elde edilen sentetik insülln için ilerde absorbsiyon problemleri bertaraf edilirse belki ağız yoluyla kullanma imkanı doğacaktır.Pankreas Transplantasyonu: 1965 yılındanberi çeşitli ülkelerde 370 pankreas transplantasyonu yapılmıştır. Fakat pankreas guddeslnin hazım fermentleri salgılanması özelliği birçok komplikasyonları bir araya getirmektedir.Diğer bir sorunda pankreasın geri atılması (rejeke) edilmesidir. Bunun önlenmesi için kullanılan çeşitli madde ve ilaçlar (immuno-süpresif ve kortlzon deriveleri) insüline kontretki veya hastanın genel durumunda çeşitli bozukluklara neden olmaktadır.Pankreas adacık Transplantasyonu: Daha az riskli daha küçük oluşu ve ekzokrin salgı ihtiva etmemesi bakımından daha uygun ve kolay tatbik edilmeye başlanmıştır.

Bunun için ya fetus pankreası veya kadavra pankreas adatrasplantasyonları. Şimdiye kadar yapılan adacık transplantasyonları hayvanlarda çok iyi sonuç vermiştir.Fakat Insanlarda yeterli ayar sağlanamamıştır. Aynı zaman organizmanın rejete etme durumu vardır. Bunu bertaraf etmek için adacık hücrelerinin kültürü yapılarak bunlardan transplasyon yapma yoluna gidilmiş ve sonuçlar daha iyi olmuştur.Son yıllarda bu hücreleri kalpler tüpler içine koyarak transplantasyon yapılmış dolayısıyla rejeksion fenomen hartaraf edilmeye çalışılmıştır.

Yapay pankreas: Laboratuarlar ve hastalar İçin için icat büyük yapay pankreas yanında cilt altına konulup kapalı sistemle (closed loop) kan şekerini ölçüp ona göre inselin veren yapay beta hücreleri yapılmıştır. Çok kısıtlı kullanma imkanı olmasına rağmen sonuçlar çok yüz güldürücüdür. Teknik ilerleyip seri İmalat başlarsa kalp hastalarına takılan pil gibi bunu da yaygın halde kul/anma olanağı olacaktır.Bunun yanında açık sistem (open-Ioop) portable insülln pompaları geliştirilmiş ve bugün çeşitli ülkelerde kullanılmaya başlanmıştır.Bu arada pankreasta ve organizmanın bazı. Dokuların da salgılanan (Somatostatin) denen 14 amino asiden oluşan bir polypeptld'in varlığı ortaya kondu. Bu hormon lrısülin ve glucagon salgısı üzerine etkili olduğu görüldü. Şimdi bu hormon yolu ile Insülin salgı bozukluğu veya glucagon aşırı salgısı önlenebilirmi düşüncesi işlenmektedir.Bütün bunlar ufukta çok parlak ve güçlü yıldızların diabetiklere ışık saçacağı günlerin uzak olmadığını göstermektedir.

DİABET VE OBEZiTE

Beslenme ile ilgili olan diabet ve şişmanlığın yalnız gıda yönünden değil, etyo-patogenez yönünden de birbiri ile yakın ilişkileri vardır. Şişmanlıktan bahsedilirken diabet var mı, yok mu düşünüldüğü gibi, diabetik bir hastanın kilo alması veya vermesi ile diabetinin ayarında ortaya çıkan değişmeler bu ilişkiyi kanıtlayan en mühim bulgulardır.

Bir canlının fizyolojik, biolojik ve fonksiyonel varlığının gelişmesi ve devamlı için alınması gereken gıda toplumuna (besin) , bunların kullanılmasına da (beslenme) adı verilir. Daha kısa ifadesi ile canlı organizmanın madde alış verişidir, beslenme.İnsan organizması yakıtla çalışan bir motor gibidir.Enerjiyi yiyeceklerdeki kaloriden alır. Fakat bu tarifle insan organizmasını yalnız enerji üreten bir santrala benzetemeyiz. Besinlerle alınan gıdaların bir kısmı enerji temin eder, vücud ısrmr, gerekli işleri yapar, bir kısmı da yıpranan doku ve organları yeniler, bazı kimyasal reaksiyonları düzenler.

Besinlerirniz 6 grupta toplanır.

1 - Karbonhidratlar (şeker, un nişasta, sebze ve meyveler)

2 - Proteinler (et, süt, yoğurt, peynir ve yumurta)

3 - Yağlar (hayvani ve nebati olanlar)

4 - Vitaminler

5 - Madensel maddeler (iyot, kalsiyum, demir, v.s)

6 - Su

Canlı organizmanın her döneminde bu besin maddelerine az veya çok gereksinme vardır. Sağlıklı ideal bir beslenmede besin gruplarından ortalama olarak alınmaları gereken miktarlar şöyle olmalıdır(günlük).Günlük kalorinin % 45-55'si karbonhidratlardan.Günlük kalorinin % 15-20'si proteinlerden.Günlük kalorinin % 35'si yağlardan.Bu dağılımın ve dengenin bozulması, canlıda dengesi beslenme veya yetersiz beslenme dediğimiz durumu ortaya çıkarır. Dengesiz beslenme dediğimiz zaman tek taraflı gıda ile fazla miktarda beslenme anlaşılır, Yetersiz beslenmede ise ya tüm gıdaların çok az alınması veya bir grubun hiç, diğerlerinin de az alınması anlaşılır. Tek taraflı beslenme ya ekonomik koşulların zorlanmasından, ya iklim ve ulaşım imkanlarının zor olmasından veya huttaörtve adetleri n ortaya koyduğu alışkanlıklardan ileri gelebilir.Dengesiz beslenmenin ortaya çıkardığı hastalıklar şunlardır: Şişmanlık, diabet, gut, kalp damar hastalıkları,safra kesesi ve karaciğer hastalıkları

Yetersiz beslenmenin sebep olduğu hastalıklar ise:Zayıflık, marasmus, avitaminozlar, anemiler, kemik hastalıkları, gelişme bozuklukları, cilt ve saç hastalıkları.Beslenme bozukluklarına az gelişmiş ülkelerde daha çok rastlanmaktadır. Bu yalnızca ekonomik nedenlere bağlı değildir. Modern ve ilmi metodlarla yürütülmeyen üretim, gıda sanayi ve beslenme eğitimlerinin eksik oluşunada bağlıdır.Gelişmiş bir ülkede şahıs başına düşen gelirin % 30'u beslenmeye ayrılıp daha sağlıklı netice alınırken, geri kalmış ülkelerde ferdi gelirin % 70'i beslenmeye ayrılarak istenilen sonuç alınmamaktadır.Toplumda yerleşme ve çalışma sistemi de beslenmeyi etkileyen en mühim faktörlerden biridir. Kent'de oturan şahsın beslenmesine etkili faktörler şunlar olabilir: Zaman darlığı, iş yeri ile avarasındaki mesafenin fazlalığı,beslenmenin pahalılık ve stoklama yetersizliğinden günlük tüketim şekline dönüştürülmesi, hazır gıda sanayin den faydalanma, masalarda ve ayrı tabaklarda servis yapılması ve yenmesi kırsal bölgede ise: üretim tüketimin kendi imkanları ile karşılanması nedeni ile aynı tür gıdanın uzun süre alınma zorunluğu, örf ve adetlere bağlılığın daha fazla oluşu, yer sofrasında tek kaptan yemek yemek zorunluğu dolayısıyla bazı kimselerin daha fazla diğerlerinin daha az yemesi gibi beslenmeyi etkileyici durumlar ortaya çıkar.Ailelerin ve onların oluşturduğu toplumların mutlu olarak yaşaması bu toplumun gelişme ve ilerlemesi fertlerin sağlıklı olmasına bağlıdır. Bunun temeni dengeli ve ye terli beslenme ile olur. Bugün toplumların beslenmesi maalesef eşit ve istenildiği gibi değildir.Dünyadaki ulusların beslenmesi incelendiğinde:

1 - Aç olanlar: Hakiki aç olanlar, doyacak kadar

besin bulamayanlar.

2 - Gizli açlık çekenler: Tek taraflı dengesiz beslenip, açlık hissini gideren fakat organizmanın gerektirdiği her çeşit besin maddesini bulamayanlar.

3 - Doyacak kadar yiyecek bulabilenler.

4 - Zevk için yiyenlerden oluştuğu görülür.

Bu beslenme bozuklukları içinde şişmanlık (obeziteyi) ele alırsak.

Kilonun değerlendirilmesi ve sınıflanması alınan gıda

(i) ile atılan veya harcanan gıda (O) arasındaki orana göre yapılır. Eğer:

I = O ise : şahıs normal kilolu

I > O ise: "şişman kilolu

i < O ise: " zayıf kilolu olarak kabul edilir.

Bir beslenme hastalığı (dengesiz) olan şişmanlığın

muhtelif nedenleri vardır.

1 - Herediter, irsi bir karakter varlığı (Genetik çalışmalarla ortaya konmuş).

2 - Fazla gıda alınımı (günlük kalori gereksinmesinden fazla)

3 - Metabolik hastalılıkların seyrinde görülmesi(diabet, gut)

4 - Endokrin bir bozukluğun ortaya çıkardığı şişmanlık (tiroid, böbrek üstü korteks hastalığı, hipofiz guddesi

hastalıkları ve gonadhormonlarının yetersizlik durumları).

5 - Psikosomatik faktörler (Sinir ve ruhsal hastalıklar) Şişmanlığın meydana gelişinde rol oynayan faktörlere gelince,

A) Fazla lipid depolanması

- Fazla gıda alınması Hlpotaloimik merkezdeki (beyin) lezyonlar

B) Lipid mobilizasyonunun azalması

- Yağ dokusunda yağ toplanması. (Iipogenezis artışı).

- Yağ hücresi artışı (hiperplazisi)

- Yağ hücresinde lipoliz bozukluğu

- Lipolitik hormon aktivitesinin azalması

C) Lipid ütilizasyonunun azalması:

Lipid oksidasyonunun azalmasıTermogenezis merkezi bozukluğu

Hareket azlığı

Bu faktörlerin oluşturduğu şişmanlık iki şekilde gelişir.

1 - Hiperplastik Obezite: Çocukluk yaşında başlayıp, yavaş yavaş gelişen obezite şeklidir. Yağ dağılımı hem gövde hem de kol ve bacaklardadır. Bunlarda yağ hücrelerinin hem sayısı, hem de hacminde artış vardır.Bunlar ya doğuştan iri kilo ile doğarlar (adipojenital sendrom) veya çocukluk devrinde kilo almaya başlarlar (çocukluk obezitesi - infantil obezite) veyahutta puberte yaşında ve gençlikte kiloları artar (pubertal-postpübertal obezite). Genç hanımlarda doğumlarda alınan sonradan verilmeyen şişmanlık tipi bu son şekle uyar. ideal kilolarından sapma çok fazladır (% 40-100).

2 - Hipertrofik Obezite: Erişkin yaşı şişmanlık, toplumda daha çok rastlanan ve orta yaşı tutan bir dağılım gösterir. Yağ dağılımı santral tip yani gövdeyi tutmuştur. Yağ hücrelerinin hacimlerinde artış vardır. Yaş ilerledikçe bazal enerji sarfiyatı azalır. buna karşın alınan besin miktarı artarsa bu tip şişmanlık nedenlerinden biri ortaya çıkar. Bizim çalışmalarımızda bu iki tip şişmanlığın dağılımı, toplumumuzda diabet dağılımı gibi aynı oranı göstermiştir.Genç tipi şişmanlık (20 yaşın altındakiler) % 13,92,erişkin yaşı obezler ise % 86,08'i oluşturmaktadır.Yağın vücudda dağılımına göre de obezite iki tipe ayrılır.

1 - Android tipi şişmanlık

2 - Ginoid tipi şişmanlık

Android tip şişmanlık:

Gövdeyi ve üst tarafı tutanalt traat ve bacakların ince olduğu şişmanlık tipidir. Bu genellikle erkek tipi şişmanlık olarak nitelendirilen şeklidir. Göğüs omuz başları, sırt ve karın yağın en fazla toplandığı bölgelerdir. Hem kadın hem de erkekte görülen bu tip şişmanlık, diabete yatkınlığı ve diabet hereditesi ile yüklü olanlarda daha fazla görülmesi nedeni ile metabolik yönlü şişmanlıklar arasında ele alınan tiptir. Bilhassa android tip obez kadınların yaş ilerledikçe ve fazla doğum yaptıkça diabetik duruma giden bazı belirtiler göstermeleri,bu tip şişmanlıkta gözlenen hususlardır. Bu belirtiler:

Karnın iki yanında verjetürler (çatlaklar), iri çocuk doğumları sık sık hipoglisemik nöbetler (şeker düşmesi) geçirmeleri ve buna bağlı olarak çabuk acıkma ve fazla yemek yemeleri şeklindeki bulgulardır.

Ginoid Tip Şişmanlık : Belden aşağı bölge, kalça ve baldırıarda yağ toplanması, buna karşın üst tarafın zayıf kaldığı şişmanlık tipidir. Her iki cinste mevcut olmasına rağmen kadınlarda en çok rastlandığı için (kadın tipi şişmanlık) diye adlandırılır.Ginoid tip şişmanlık kadınlarda, bilhassa ülkemizde daha sıklıkla rastlanan ve 35 yaştan sonra ve doğumları takiben gelişen şişmanlık tipidir. Android tip şişmanları ise konstitüsyonel olarak fazla yiyen fazla alkol alan ve hareketi az olan erkeklerde görmekteyiz.Bu yapı ve gelişmelerin ortaya koyduğu şişmanlık haricinde şu şekilde ayrı bir ayırım da yapılabilir.

1 - Hiperfajik Obezite: Fazla yiyip az kalori sarfeden şişmanlar.

2 - Hipokinetik Obezite: Beden hareketleri az olan şişmanlar.

3 - Genetik Obezite: Basit obezite, bazı herediter hastalıklarla birlikte olan obezite (Laurenc-Moon Biedl, Von gierke, Morgani More!) v.b.

4 - Hipotalamik Obezite: Bunlarda glikozüri ve pireksi vardır. Travmatik olabilir (frontal lob), iltihabi bir sebebe bağlı olabilir (post ansefaliki , neoplastik (tümörai) bir oluşuruma ilgilidir (hipofiz tümörleri).

5 - Endokrin Obezite: Çeşitli endokrin hastalıkların seyrinde görülen obezite şeklidir. Bunlar:

Fröhlich's sendromu: Beyin içi bir lesion neticesi ortaya çıkan ve 3-6 yaş arasında görülen şişmanlık şeklidir.Cushing's sendromu: Hipofiz bezinin bazofil adenomu veya sürrenal guddesinin aşırı. çalışmasının ortaya koyduğu ve şişmanlıkla birlikte giden endokrin bir hastalık.

Hipogonadizm: Testis hormonlarının fonksiyon bozukluğu ile ortaya çıkan, önikoid veya basit hipogonadizm de görülen obezite tipi.

Stein-leventhal:

Kadınlarda, sterilite, adet bozukluğu ve aşırı kıllanma ile birlikte olan şişmanlık tipidir.

6 - Vatrojenik (ilaçlarla ilgili) obezite: Cyprohep tadine, phenotiazine ve trisiklik antideprasanların ortaya çıkardığı şişmanlık.

7 - Psikcjeolk obezite: Zoraki veya kompanse yemek yemenin ortaya koyduğu şişmanlık tipidir. Bunları gece yiyenler ve fikri sabitle hareket edenler diye iki gruba ayırabiliriz. Depresyon. anksiyete, affeksiyon kusuru ve can sıkntısının sonucu olarak bu kimselerde aşırı ve seçmesiz ve zamansız bir yeme şekli vardır.


Bu ayırmada şahsın ideal kilosunun da hesaplanması gerekir. Kilo hesabı cins ve yaşlara göre ayrı ayrı yapılır.Şişmanlıkta ve normal bünyede iki türlü kilo ölçümü vardır.

1 - Arzulanan kilo: Bu cins ve boya göre istenilen kilodur.

2 - Standart kilo: Toplumda muhtelif guruplar içinde yapılmış ölçülerin ortalaması olan kilodur. Bu standartlar yaşa ve cinse göre ayrılmıştır.İdeal kilo hesaplanmasında lorentz formülü kullanılır.(T-150)

Lorentz kilo: T-100- (burada T boyun ifadedesidir.) veya ideal kilo: Boy (cm) - 100'dür.

3 - Sağlık ifadesi ve mizahi yönden ideal kilo en uzun ömür temin eden kilodur.

Bu ölçülerin ışığı altında şişmanları üç grupta toplayabiliriz.

ideal kilodan

1 - 10 % sapma gösterenler hafif şişmanlık «lmrenilecek şişmanlık»

2 - 20 % sapma gösterenler orta şişmanlık «Gülünecek şişmanlık»

3 - 40 % sapma gösterenler ağır şişmanlık «AğIanacak şişmanlık» olarak değerlendirilebilir.

Şişmanlığın dağılımı çeşitli çalışma gruplarında ayrı ayrı oran göstermiştir. Bizim çalışmamızda normal popülasyonda bu oran % 38,1 olarak bulunmuştur. 2345'Iik bir diabet toplumunda kadınlarda % 74, erkeklerde % 45 oranında şişmanlığa rastladık Şişmanlık yalnız yağ dokusu artışı ile kendini gösteren bir hastalık değildir. Şişmanlıkla birlikte veya şişmanlığa geçiş dönemlerinde organizmada bir çok harmana ve metabolik değişiklikler de mevcuttur.

Şişmanlığın hormanal bulguları: Hiperinsülinemi, hiperkortizolemi ve hiposomatotropinemidir. Bunlar içinde kanda ve pankreasda insülln salgısının aşırı oluşu, şişmanlığın gelişmesinde en önemli rolü oynar. Tokluk hormonu olarak isimlendirilen insülinin aşırı salgısı şişman kimsede açlık hissinin doğmasına ve devamlı yemek yeme ihtiyacına sebep olmaktadır. Bu kısır döngü devam ederek şahsın devamlı yemek yemesini ve her yemekten sonra aşırı insülln salgısını doğurarak şişmanlığın artmasına neden olur.

Hiperkortisizm, yani sürrenal guddesi hormonlarının aşırı salgısı insülln hormonunun etkisini azaltmakta ve iştah açıcı etki göstermektedir.Metabolik ve hormonal bulgular içinde, hipertrigliseridemi, hiperlipasidemi ve sonunda hiperglisemi oluşumu şişmanların çoğunda rastlanılan bulgulardır. Depo yağları ve kan yağlarının artışı bu hastalarda kanda şekerin kullanılmasını bozan ve dolayısıyla şahsi yavaş yavaş diabete iten sebeplerdir. Uzun zaman devam eden insülin fazlalığı ve yağların artışı glikoz kullanımını bozarak ve pankreası zorlayarak zamanla yetersizliğe ve diabetik duruma iter.

Başlangıçta da söylediğimiz gibi şişman kimselerde diabet görülme riski % 20-50 arasında sıklık gösterdiği gibi, diabetiklerde, şişmanlık % 40-75 gibi çok yüksek oranlar

gösterir.Metabolik ve hormonal bu bozukluklar yanında klinik olarak şişmanlarda sıkça rastlanılan şu bulgular da önemlidir.

Tansiyon yüksekliği, artertyoskteroz'a, (damar sertliği)meyil, kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranının artması ve genç yaşta başlayan obezitenin engellediği overlerin hormonal bozukluğuna bağlı kızlarda adet bozuklukları ve fazla tüylenme, genç erkeklerde testis ve penisin büyümesinde gecikme ve sakal, bıyık oluşumunda görülür. Çok kere bu şişman gençlerin doktora başvuruları şişmanlıktan önce gelişmedeki bozuklukla ilgilidir.Aşırı beslenmenin ve kilo almanın kadın ve erkek cinste meydana getirdiği yan etkileri ve ölüm oranlarına katkısını resimlerde çok belirgin olarak görmekteyiz.

Bir kimsenin şişmanlığı ve yağ kitlesi hakkında karar verirken adele gelişmesi ile yağ kitlesinin beraberce kontrol ve değerlendirilmesi yapılmalıdır. Yani çok adeleli fakat yağ dokusu normalin altında olan bir kimse şişman görünebileceği gibi, zayıf bir adele yapısına rağmen fazla

Yağ dokulu bir kimse de yine şişman görünebilir. Bu bakımdan hakiki şişmanlık ve yağlanma Adipo/Müsküler ölçü ile ortaya konur: Bunun erkeklerde normal değeri 1.10,kadınlarda ise 0.77'dir.

Şişmanlığın organizmada meydana getirdiği zararh et kileri tekrar özetlersek:

1. Kilo fazlalığı ve hareket azlığı nedeni ile toplumdan ve arkadaş muhitinden kaçmak,

2. Metabolik hastalıklara yatkınlık (diabet gibi),

3. Kalp ve damar hastalıklarına istidat ve kalp hastalıklarından ölüm oranını arttırıcı etki,

4. Çocukluk yaşında mental (zeka) ve seksüel gelişmenin geri kalması,

5. Genç kadınlarda doğum güçlükleri, erken doğum,ölü doğumlar,

6. Karaciğer safra kesesi, mafsal hastalıklarına daha sık yakalanma.

Bunlardan korunmak ve şişmanlamamak veya kilo vermek için ne yapmalı :

a) Günlük besin ve onların vereceği kalori iyi hesaplanmalı. sarfedilenden fazlası alınmamalı,

b) Adale hareketi, kalori sarfeden en mühim unsur olduğuna göre günlük yürüyüş ve hareketlerin arttırılması yoluna gidilmeli,

c) Gıdalar içindeki kalori değeri yüksek olan şeker ve yağlar çok az alınmalı, hatta tamamen kaldırılmalı,

d) Sinirsel bozukluklar ve ruhsal sıkıntılar, iştah merkezini uyaran faktörler olduğuna göre bunlardan kaç maya çalışmalı.

e) Örf ve adetlerin ortaya koyduğu eski beslenme şekilleri bugünkü yaşantımıza uymadığı için terkedilmeli,göz zevki ve sofra güzelliği ikinci plana alınmalıdır.

ŞİŞMANLARIN TEDAVİSİNDE UYGULADIĞIMIZ SİSTEMLER ŞUNLARDIR

I - Hastanın eğitim ve uygulamaya alıştırılması

- Zararlı ve faydalı gıdaların öğretilmesi (besin değeri yönünden)

- Alışkanlıkların bırakılması

- Göz zevkinin ikinci plana atılması

- Psişik problemlerin bertaraf edilmeye çalışılması

II - Egzersiz ve hareketin temini

- Sedanter hayatın gereklerinden uzaklaşmak(ev işine itilmek, vasıta kullanmayı sınırlamak, yürüyüş ve spora teşvik).

III - ilaçlarla yardım

- Diüretikler, tokluk hissi veren sellülozlu maddeler,Tiroid hormonu (hipometabolik olanlara),Biguanidler, entikolinerjik ve anti asidler ve anoreksiyanlar.

IV - Cerrahi tedavi (By-pass ile sindirim kanalım devre dışı bırakmak veya kısaltmalı)

Basit bir obez'e tavsiye edilen günlük rejim örneği şöyledir.Sabah Saat 10.00 Öğle Saat 16.30 Akşam

1· bardak portakal suyu

1 yOĞURT (yağsız) - 150 gram

150 gram et (bir gün sebze haşlaması)

1 tabak salata

1 bardak meyve suyu

1 elma + 2 griss ini + 30 gram peynir

1 yumurta

1 bardak süt

1 meyve

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp