Diabetik Gebenin Tedavisi

DİABETİK GEBENİN TEDAVİSİ

Gebe diabetlinin tedavisine daha önce kısaca değinmiştik. Bilindiği gibi gebelik süresince organizmada şu değişmeler söz konusudur:

1 - insülin ihtiyacı gebelik süresince değişir.

2 - insülin eksikliği çok çabuk keton cisimleri (aseton vb) toplanmasına neden olur.

3 - Enfeksion veya soğuk algınlıkları kolayca insülin ihtiyacını artırır ve keton oluşumunu hızlandırır.

4 - Diabet, gebeliktek' bazı komplikasyonların oluşma riskini artırır. Bunlar:

a - Preeklampsi olanağı artar. Tansion yükselir,albuminüri ve vücutta şişmeler,

b - idrar yolları enfeksiyonları sıklaşır.

c - Hidramnios oluşumu ve çocuk sağlığı bozulur,

d - Çocuk konjenital anomali oranı artar,

e - Hipoglisemiler sıktaşır.

f - Ölü doğumlar artar.

Bunların önlenmesi ve sağlıklı bir gebelik ve canlı çocuk doğumu için şu önlemler alınmalı,

1 - Hastanın eğitimi: En önemli sorundur. Hasta diabet komplikasyonlarının belirtilerini bilmeli, kendi, kendine kan ve idrar kontrollü yapmasını öğrenmelidlr.

2 - Diet: Diette dikkat edilecek en önemli husus hastanın aşırı kilo almasını önlemektir. ilk üç ayda 2 kg alan gebenin 9 ayda 10-12 kg alması normaldir. Kilo başına 30-35 K. Cal hesaplanır. Bunun % 45'i karbonhidratlardan (günlük 200 g), % 20'si proteinlerden oluşmalı. Şişman ve tansiyonu yüksek olan hastalarda sodyum kısıtlamalı, buna gerekli miktarda vitamin ve mineraller

İlave etmelidir. Insülin kullanan gebelerde yemek öğünleri mutlaka ara öğünlerle 6 öğüne çıkarılmalı geceleri mutlaka 20-25 K. Hidratlı bir öğün verilmelidir.

3 - İnsülin: Dietle kan şekeri ayarı temin edilemiyen hastalara mutlaka Insülin başlanmalıdır. OAD kullanmanın mahzurlarını daha önce belirtmiştik. Amerika Joslin Klinikte kan şekeri 150 mg % üstünde seyreden bütün vakalarda insülin kulanma zorunuğu gebelik polikliniğinde uygulanmaktadır. insülin mikst yani karışık insülin şeklin de olmalı ve sabah, akşam olmak üzere iki doz halinde tatbik edilmelidir. Sabah kan şekerlerinin yüksek olduğu vak'alarda, akşam dozlarına 4 Ü kristalize insülin ilave edilebilir. Fazla kristalize dozundan gece hipoglisemileri yönünden daima kaçınmalıdır.ilk defa insülin kullanacak gebelere HUMAN iNSULİN - insan insülini kullanmanın hem iyi ayar, hemde antikor teşekkülü, dolayısıyla insülin direnci oluşmasını önlenmesi bakımından yararı çoktur. ilk defa insüline başlanacak bu vak'alarda kan şekeri durumuna göre kgjO.3-0.5Ü human insülin başlanılır. Gebelerde insülin tedavisinin gayesi açlık ve post-prandiyal hiperglisemileri önlemektir.Açlık kan şekerleri 120 mg %, post-prandiyal şekerler ise 170 mg % altında tutulmalıdır. HgbAıC 6-8 % arasında tutulmaya çalışılmalıdır.

Ketozdan korumak için, ateşli hastalıklar ve aşırı yağalınmasının önlenmesine çalışılmalıdır.

Diabetik gebenin doğuma hazırlanması, doğum şekli ve alınması gerekli diğer önlemler bundan önceki gebelik kısmında anlatılmıştı. ilk trimestrede her ay, ikinci ve son üç ayda ise her hafta kan şekeri ve kontrol/arını yaptırması gereken gebe, gebelik süresini komplikasyonsuz geçireceği gibi, canlı çocuk doğurma şansını da kazanmış olur.

DiABETiK HASTADA ACiL VE ÖZEL ÖNLEM ALlNMASINNI

GEREKTRENDURUMLAR

1 - DİABET KOMALARI (Hiperglisemik Keto-Asldoz,Hiperosmolar non - ketotik ve laktik Asidoz)

2 - ENFARKTUS, GASTRO-ENTESTiNAl KANAMALAR VE HEMiPlEJİLER

3 - AGIR ENFEKSivONlAR VE AKUT HEPATİTLER

4 - VARAlANMAlAR VANIKlAR VE KıRIKLAR

5 - AMELİYATLAR VE DOĞUMLAR

1 - Diabet komalarını daha önce gördük.

2 - Enfarktus Gastro-entestinal kanama ve Hemlplejiler: Hastaların klinik tabloları hareket etme zorlukları, beslenme kısıtlılığı ve zorluğu ağır, şokarı tablolar ne

deniyle tedavi/eri özellik arzeder.

Enfarkttusda: Myokard beslenmesi ve koroner akımı optimal düzeyde tutmak esas gaye olduğuna göre, ağızdan beslenerniyecek hastaya günlük minimal 125-150 g karbonhidrat içeren sıvı (Glucose) veri/mesi, kan şekerinde ani oynamaları önlemek için verilecek antidiabetik cinsi ve veriliş şeklini iyi tayin etmek gerekir. OAO'lerin

insülin uyarıcı ve salgılatıcı etkilerini içildikten sonra kontrol edemiyeceğimize göre bunların verilmemesi gerekir.Hasta kan şekeri 200 mg % geçmeyen dalgalanmalar için de ise yalnız diet uygulamak yani sıvı besinler vermek,glikozlu serumu karşılayacak küçük doz lns- Crist eklemek gerekir. Kan şekeri yüksek ise kısa etkili insregular vermeli hipoglisemiden daima korumalıdır. (Kontr-horm aktivasyonu önlemek ve myokard beslenmesini korumak için). Küçük doz insülinin myokard adelesinin Glikojen deposunu temin bakımından yararı da vardır.

MYOKARD ENFARKTUSU GEÇİREN DM'NiN TEDAVİSİ

1 - Metabolik Bozukluklar Düzeltilmeli

a) Anoxemi'ye bağlı Serbest Vağ Asidi birikimi önlenmeli. oksijenasyon temin edilmeli.

b) insülin eksikliğine bağlı Glikoliz hızlanması sonucu oluşan laktat ve pyruvat birikimi önlenmeli,

c) Myokard duvarı ve intrasellüler ortamda FFA toplanması ve Myokardın toksik belir

tilerin ortaya çıkması önlenmeli,(Aritmiler, kontraktilite azalması)

d) Keto-Asidoz hemen düzeltilmeli (Ölüm rlski % 85),

e) Hipoglisemiden kaçınmalı (Sernpato-adrenalsistem uyarılır),

2 - Hastanın Beslenmesi Temin Edilmeli

a) Ağız yolu ile beslenebiliyorsa yeterli mik

tarda hafif sıvı gıdalar tercih edilmeli,

b) Parenteral beslenmede kalori ve karbonhid

rat yeteri i olmalı, bu iki durumda da (Günde

2000 kalori ve en az 150 Gr. Kh.) ,

3 - Antidiabetik Tedavi iyi Seçilmeli

a) Oral Anti-Diabetlk verilmemeli,

b) Uzun etkili insüiin verilmemeli,

c) Kan şekerini 150-200 mg/dı tutacak regülar insülin başlanmalı (lnsülin Infusionu tercih),

d) Serum potasyum düzeyi çok iyi ayarlanmalı.

Gastro-Entestlnal kanarnalarda: Hasta fazla kan kaybı ile şok veya kollapsda olmasa bile normal beslenmeyi uygulayamayacağımıza göre ve genellikle 48 saat ağız yolu ile besin verilmeyeceğine göre parenteral beslenme burda da gerekli ve söz konusudur. Günlük kalori ve karbonhidrat 2000/175 altında olmamak üzere sıvı tedavisi ile OAD alamıyacak ve almaması gereken bu hastalara portal ve mezenterik sahada hemorajiye bağlı olarak ortaya çıkan dolaşım bozukluğu ve hipogseminin sonucu olan gilkojenolizi ve glikoneojenezi durdurmak için regülar insülini çok dikkatli vermek gerekir. Ağızdan beslenme süt veya sıvı besinler şekline dönüştükten sonrada bunları karşılayacak küçük insülin ilave edilir. Bu hastalara en azından 6 ay OAD kullanmamalıdır.

GASTRO ENTESTİNAL KANAMALAR VE AKUT ABDOMEN

DURUMUNDA DİABETiN TEDAVİSİ

Kan kaybı ve dolaşım bozukluğunun ortaya çıkardığı mezenterik saha hipoksemisi glikojenoliz ve

glikoneojenezi artırdığı için erken dönemde regular insülin tedavisine başlamalı, fakat çok dik

katli olmalıdır.

2 - Hasta fazla kan kaybı veya akut bat ın ile şok veya kollaps durumunda ise, zorunlu olarak parert

teral beslenmeye alınacaktır. Günde en az 150 g kH içeren serumglikozeyi karşılayacak 12-16 Ü

insülin kristalize verilir. Ayrıca kan şekeri için günde 6 saat ara ile cilt altı insülin verilmelidir.

3 - Oral Anti Diabetik kullanılamaz, tedaviden sonra da 6 ay OAD'ye dônülmemelidir.

4 - Bulantı, kusma mevcutsa, sabah insülin dozu dikkatli ve az olarak uygulanmalı, sonraki dozlar artırılmalıdır. 5 - Karaciğer hastalıkları ve sarılıklarda, hipoglisemiler sık görüleceğinden insülln mutlak regular ve küçük doz olmalıdır.

6 - Pankreatit, özel tedavi ve beslenme gerektiren bir durumdur. Pankreatit seyrinde kısa aralıklı,

küçük doz insülin tedavisi uygun olur.Hemiplejilerde: Trombotik veya hemorajik hemiplejilerde şeker hastası geneli ikle ağır bir tablo içinde olduğundan yutma ve yeme refleksleri genellikle boğuk oldu-

ğundan paranteral başlama zorunluğu vardır. Bu hastalar komaya girmişlerdir serobral koma ile diabet komaları karışımlarından tedavinin yanlışlıklarından olabilir. Hemen

hastaya ldrar kateteri konmalı kan şekeri sık sık kontrol edilmeli, insülin hipoglisemisinden sakınmalı çünkü serebral beslenme iyice bozulur.

HEMİPLEJİLER VE SEREBRAL KOMALARDA

DİABETİN TEDAVİSİ

Trombo-Embolik veya hemorajik hemiplejilerde genellikle hastaların genel durumu çok bozuk,

yutma refleksleri yetersiz veya komada oldukları için parenteral beslenme zorunluğu vardır.

Günde en az 150 -175 g glikoz içeren serum verilir ve bunu karşılamak içinde regular insülin seçilir.

2 - Koma nedeniyle hastanın klinik bulgularına bakarak kan şekerini değerlendirmek zordur, mut

laka idrar katateri konmalı ve kan şekeri günde

3 defa bakıtmalı. idrardaki glikozüriye göre ilave insülin dozları yapılmalıdır. Glikozüri ++++ +++ ++ + O ise 10 Ü 6 Ü 4 Ü O insülin verilir.

3 - Bu hastalara OAD verilemez, yalnız insülin hlpoglisemilerine çok dikkat etmelidir. En uygun

insülin tedavisi devamlı insülin enfüzyonudur (Pompa ile 30 - 36 Ü /24 saat).

4 - Serebral ödem veya hemorajiler nedeniyle kortlkosteroid ve hipertonik serumlar kullanma zo

runluğu olursa insülin dozunu mutlaka artırmak gerekir.

ACİL DURUMLA AMELİYATA ALINACAK DİABETİK HASTA

1 - YALNIZ DİETLE AYARLIYSA

- Acil durum nedeni ile kan şekerinde büyük oynamalar yoksa ameliyet sabahana kadar anti-diabetik verilmez.

- Ameliyat sabahı hasta serum glikoze ile ameliyata alınır.

- Serum içine insülin konmamalıdır.

- Ameliyat sonrası kan şekerine göre küçük doz insülin kristalize verilir.

- insülin ameliyattan sonra 48 saat daha devam edilir.

- Ağızdan beslenmeye geçince kan şekerine göre durum ayarlanır.

2 - ORAL ANTi DiABETiKLE (OAD) AYARLIYSA

- Ameliyat sabahına kadar aynı tabletleri alması önerilir.

-Ameliyata serum glikoze ile alınır ve seruma insülin konmaz.

- Serum sonunda 12-16 Ü insülin kristalize cilt altına yapılır.

- Ameliyattan sonraki kan şekerlerine göre insülindozları ayarlanır.

- Kristalize insülin tedavisine en az bir hafta devam edilir.

- Geçirmiş olduğu ameliyat OAD kullanımını engeliyorsa sonradan uzun etkili insülin ile tedaviye devam edilir.

3 - INSÜLiN TEDAVisi ALTINDA İSE

- Ameliyat sabahına kadar kullandığı insüline devam edilir

- Ameliyat sabahı bir önceki günlük dozun 1/3 veya 1/2'i kristalize insülin olarak cilt altına yapılarak

ameliyata alınır.

- Ameliyatta verilecek serum glikozeye ayrıca insülin konmaz.

- Ameliyattan sonraki kan şekeri ve verilecek serumiara göre insülin ayarlaması yapılır.

- Kristalize insülin en az bir hafta devam, hastanın durumuna göre uzun etkili insülinlere geçilir.

- insülin pompası ameliyata girerken ve post-op, en uygun tedavi aracıdır.Yaralanmalar ve kırıklar: Bunların yer ve şekli ile genişliğine bağlı klinik tablo değişiktir. Hasta her türün

de bir şok ve stres içindedir. Buna bağlı olarak kan şekeri yükselmiştir. Kan kaybı ve bölgesel büyük sorunlar da

varsa (beyin ve pankreas gibi) durum daha ciddileşir. Genellikle hasta ameliyat ve rekonstrükti durumaalınıncaya kadar. Parenteral beslenmeli. insülin verilmeli uzun etkili insülin kullanmamalıdır. Kan şekerini en çok yüksel en yaralanmalar, serebral olanlar ile Col-de Femur frak

- Yaralanma veya kırıkların yeri, şekli ve genişliğine bağlı olarak hastalarda akut bir stres, şid

detli ağrı çok kerede şok veya kollaps tablosu vardır. Kranyum ve batın içi (pankreas bölgesi)

yaralanmalarında durum daha ciddldlr,

2 - Hasta ameliyat veya rekonstrüktif tedaviye alınıncaya kadar parenteral beslenmeli, hemen re

gular lnsülin tedavisine alınmalı, diğer anti diabetlkler bırakılmalıdır.

3 - Regular insülin günlük 4 defada veya insülin pompası ile verilmeli, ketoz kontrol edilmeli, üre

artışında idrar miktarı ve sıvı tedavisi dengeli tutulmalıdır.

Yanıklar: Genellikle geniş ve ağır yanıklar su kaybı yanında elektrolit denge bozukluğu ve kan volümünde yapacağı değişiklikler ile, dokunun glikoz kullanımı ve insülinin dokulara etkisini bozmuştur. Geniş yanık aynı zamanda kan osmalaritesini artırıcı ve anoksemi nedeniyle laktik asid birikimini de beraberinde getirdiği için hastanın metabolik komaya girmesini kolaylaştırır. Asidoz yerleşir.Viskozite artar, tromboza meyil çoğalır.

Tedavide: Hastanın şoktan çıkarılması enfeksiyon ile savaş, sıvı kaybının karşılanması elektrolit dengesinin temini ondan sonra beslenme için parenteral Glikoz verilmesi gerekir. insüiin hem serumu karşılamak, hemde dokularda glikoz ütilizasyonu için küçük doziarda kristalize

insüliıı şeklinde olmalıdır.

AĞIR YARALANMALAR CiDDi KIRIKLAR VE YANIKLARDA

DİABETİN TEDAVİSİ

1-Yaralanma veya kırıkların yeri, şekli ve genişliğine bağlı olarak hastalarda akut bir stres, şiddetli ağrı çok kerede şok veya kollaps tablosu vardır. Kranyum ve batın içi (pankreas bölgesi) yaralanmalarında durum daha ciddidir,

2 - Hasta ameliyat veya rekonstrüktif tedaviye alınıncaya kadar parenteral beslenmeli, hemen re

gular lnsülin tedavisine alınmalı, diğer anti diabetlkler bırakılmalıdır.

3 - Regular insülin günlük 4 defada veya insülin pompası ile verilmeli, ketoz kontrol edilmeli, üre

artışında idrar miktarı ve sıvı tedavisi dengeli tutulmalıdır.

4 - Yanıklar: Genellikle geniş ve ağır yanıklarda sıvı kaybı yanında elektrolit denge bozukluğu

vardır. Kan volümü azalması, dokuların glikoz kullanımını ve insülin etkisini azaltır. Diğer yan

dan da laktik asid birikimi artmıştır. Anoksemi vardır, viskozite artmıştır.

5 - Yanıklarda, şokla, mücadele, enfeksiyon ile savaş beslenme için 150-200 g parenteral glikoz

verilmeli, kristalize insülin hem serumları karşılamak hemde dokudaki glikoz kullanımı artır

mak için devamlı insülin perfüzyonu şeklinde (pompa ile) olmalıdır.

Narkoz diabetik hasta için en önemli sorunlardan biridir. Bizzat narkotik maddenin kan şekeri üzerindeki etkisi haricinde kan şekeri ayarında çok önemli iki merkezi etkilemeleri bakımında kan şekeri yükselmelerı veya düşmesine sebep olurlar. Bu merkezler Karaciğer ve hipo

flzo-hipotalamik merkezlerdir. Bunların narkozdan etkilen memeleri ve zarar görmemeleri için daima kısa süreli ve az toksik narkotiklerin seçilmesi ve boloksijen altında narkoz yapılması daima tercih ve teklif edilmelidir. Lokal anestezi ilk tercih, spinal anestezi ikinci sırada ve nihayet genel narkoz zorunlu durumda müracaat edilmelidir.

Postoperatuar devre şeker hastaları için en önemli

devredir. Yeterli miktarda ağızdan gıda alamayan hastanın antidiabetik dozunu ayarlamadaki zorluk ve çok çabuk dengesizliğe giren sıvı ve elektrolitleri iyi bir düzeyde tutmak daima hekimi uğraştıran sorunlardır. Ayrıca ameliyat sonrası ortaya çıkacak bir enfeksiyon işi daha da güçleş-

tirir.Ameliyat nedeniyle uzun veya kısa bir devre yatağa bağlı kalan diabetlinin hareketsizliğe bağlı glikoz ütillizas yonundaki bozukluk kan şekerini yükselttiği gibi kilo almasına da neden olur. Bunun için şartların uygun olduğu dönemde hastayı hemen yataktan kurtarıp harekete sevketmek tedavinin en mühim unsurunu teşkil eder.

ATEŞLİ HASTALIKLAR SÜRESİNDE DİABETİN TEDAVİSİ

Ateşli hastalıklar genellikle diabetlinin ayarını bozar.Bu bozukluk bazen ciddi boyutlara varır (diabet koması).Çok kerede diabet ayarını bozar, insülin gereksimesi ar

tar.

ENFEKSiYON VE DiABET BERABERLİĞİ

1- Diabette en çok enfeksiyon görülen sistemler Üriner sistem, Solunum sistemi ve Deridir.

2 - Kolaylaştıran Nedenler:Dehidratasyon, malnütrisyon, immun defans mekanizması bozukluğu, vasküler yetersizlik ve nöropatilerdir.

3 - Bulantı, kusma ve anoreksiya nedeniyle beslenme bozuktur. insülin dozu bilhassa sabah lnsü

linierine dikkat, parenteral mutlaka sıvı ve glikoz verilmesi, Aseton çıkışını önlemek için 100-

125 g dan az olmamak üzere glikoz veya karbonhidratlı gıda alınımına dikkat edilmeli.

4 - Enfeksiyona bağlı diabetik ölümler (Joslin Klinik)

1914-1922 yılları 17.6 % (lnsülln öncesi devre)

1936-1943 yılları 12.6 % (lnsülln sonrası devre)

1969-1980 yılları 1.5 % [lnsülin-ı-Antlbotlk devre)

İnsülin keşfinden önceki devrelerde diabetiklerin total ölümleri içinde enfeksiyona bağlı olanlar 12.6 % teşkil ederdi. Antibiotiklerin keşfi ve modern diabet tedavisi Ile bu 1969-1979 yılları arasında Amerikada 1.5 % inmiştır. EnfekSiyonlar sıklık sırasına göre üriner sistem, solunum sistemi ve deri enfeksiyonları olarak ortaya çıkarlar.

Normal kimselerin aksine diabetiklerde enfeksiyonun etki ve sonucunu artıran ve hastayı daha kötü duruma götüren çeşitli faktörler vardır. Bunlar:

a) Genellikle diabetiklerin su kaybına (dehidratasyona) uğrarnaları,

b) Beslenmelerinin bozuk oluşu (Malnütrisyon),

c) Darnarlarının bozuk ve dolaşımın yetersiz oluşu(Vasküler yetersizlik),

d) Nöropati varlığı nedeniyle enfeksiyonun gelişim ve varlığının hissedilememesi,

e) Kan şekeri düzeyinin yüksek oluşu,

f) Bağışıklık sistemi (Ümmün sistem) bozukluğu veya yetersizliği,

h) Endokrin sistem ve bilhassa sürrenal (böbrek üstü bezi) fonksiyon bozukluğu.

Üriner sistem enfeksiyonları zamanında önlem alın madığı takdirde genellikle böbrek hastalıkları ve yetersizliğine, tekrarlamaları halinde de üremik sendroma kadar hastayı götüren klinik tablolar oluşturur. Deri enfeksiyonları bilhaSsa alt ekstremitelerde, dolaşım bozukluğunun etkisiyle Vernantar enfeksiyonunda buna eklenmesi ile geniş ve uzun süre kapanmayan ülserasyonlara neden olurlar. Bu ülserasyonlardan gelişen gangrenler diabetiklerde sıkça görülür.Tüberkülöz eskiden olduğu kadar sık olmasa da diabetiklerde normal popülasyona oranla daha fazla rastlanmaktadır.

AĞIR ENFEKSİYONLAR VE AKUT HEPATİTLERİN SEYRİNE

DİABETİN TEDAVİSİ

1- Her enfeksiyon karbonhidrat ve yağ metabolizmamasını bozan, dolayısıyla kan şekeri ve lipid parçalanmasını artıran bir olaydır.

2 - Önlem ve Tedavi nasıl olmalı?

Enfeksiyon ile savaş, hastanın tam istirahatinin temini, Aşırı hareket ve enerji kaybını önlemek,

Ağız yolu ile beslenmeyi temin etmek. alamıyorsa parenteral tedaviyi geciktirmemek (Günde150-200g karbonhidrat).

3 - Enfeksiyon nedeniyle lştahı olmayan veya yiyemeyen hastanın antidiabetiklerini kesrnek hata

lrdır. ilaç dozları aynen korunmalı, hatta ufak artırmalar yapmalıdır.

4 - idrarda yalnız asetona göre insülin artırmamalıdır. Glikozüri ile beraberliği araştırmalı (Lipoliz ve açlık asetonu) insülin regular tercih edilmeli,fakat uzun etkililer ile de ayarlanabilir.

5 - Kronik enfeksiyonlar organizmada katabolizma ve zayıflamaya neden oldukları için, OAD'ler bırakılıp insüline geçilmelidir. Ağır septisemi lerde insülin pompaları en uygun tedavi şeklidir.

6 - Sabah insülin dozları daima dikkatli ve az olmalıdır.

Şeker Hastasında Enfeksiyonun Tedavisi Nasıl Olmalıdır?

Enfeksiyon hastanın genel durumunu bozan bir etken olduğu için diabetlinin beslenmesi ve diet programı bozulmamalıdır. Hatta her zamankinden biraz dahıafazla kalori ve karbonhidrat vermek yararlıdır. Enfeksiyon nedeniyle asidoz ve ketoz'a kayış daha kolayolduğu için ketozu artıncı yağlı gıdalardan kaçınmak gerekir. Sıvı ve elektrolit ihtiyacı herzamandan daha ön planda tutulrnalı ve bunlara ait eksiklikler tamamlanmalıdır. Vitamin ve mineral maddeler eklenmelldir.

Enfeksiyonu meydana getiren mikrobun salgıladığı bazı enzimlerin ve organizmada meydana getirdiği hormonal stimülasyonlar (böbrek üstü bezi) kan şekerini yükselttiği gibi, insülin etkisini de azaltır. Onun için insülin kullanmayan hastalarda genellikle antidiabetik ilaçların dozlarının artırılması veya insüline geçilmesi zorunluluğu doğar. insülin kullananlarda da genellikle günlük insülin dozuna 8-16 ünitelik ilaveler gerekir. Bu ilave dozların kristalize insülin şeklinde olması faydalıdır.Hastalarda yerleşmiş yanlış bir kanaat ve bilgi vardır.

Bu, ateşli hasta beslenmesi bozuk olduğuna göre antidiabetik ilaçları da az alması veya hasta olduğu sürecebırakması gereklidir düşüncesidir. Bu tamamen yanlıştır.Yukarda izah ettiğimiz gibi ilaçların daha dikkatli ayarı gerekir. Yalnız mide-barsak sistemi komplikasyonu olan ve devamlı kusması olan hastalarda sabah insülin miktarlarını azaltmalı, bilhassa regular (kristalize) insülin miktarını azaltarak hipoglisemileri önlemeli, fakat bulantı ve kusması olan bu hastalarda sıvı. tedavisinde kaybedilen tuz miktarını karşılayıcı önlemler alınmasına dikkat edilmelidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp