Ciltte Eylem Mekanizması

Ciltte Eylem Mekanizması : Akupunktürün bilimsel ispatı var mıdır? Bu soru yıllardır hastalar, alaycı, kuşkucu doktorlar tarafından merak sebebiyle sık sık sorulmaktadır. Çoğunlukla, beklenmedik, şaşırtıcı tedavi sonuçlarını tartışmak her zaman mümkündür. Aslında bir tedavinin sonucu her zaman tartışma götürür. Bu sonuçların bir hayal ürünü'olduğu ileri sürülebilir. Akupunktür doktorları tedavide, hastanın kendisini de bu metodun olumlu sonuçlarından emin kılan bir tür bağımlılık olduğunu farketmişlerdir. Sözün kısası, şimdilerde daha bir bilimsel biçimde söylendiği gibi akupunk- türle bir "placebo" etkisi yaratılmaktadır. (Placebo: Psikolojik ve gerçek aksiyonunu ayrıştırarak incelemek için, ilaç yerine kullanılan zararsız bir madde.) Ayrıca denebilir ki, akupunktür Batı dünyasında görüleli beri onunla ilgilenen doktorlar akupunktürün bilimsel delillerini keşfetmek istediler. "Bilimsel deliller" ile kastedilen. Batı anlayışı uyarınca, bütün tıbbi deneylerde olduğu gibi laboratuar deneyleriyle elde edilen delillerdir.
Eh. hıı deliller de vardır doğrusu... Hem de pek çok sayıda ve de giderek daha inandırıcı olan delillerdir bunlar. Önce dolaylılar vardır. Yani sağlıklı ve hasta kişilerde ölçülen, şu ya da bu cihazda, fizyolojik ya da biyolojik metotlarla, araçlar, analizlerle vb. elde ediletı sonuçlar.. Bu dolaylı delillerden bütün dünyada pek çok bulunmaktadır. Küçük iğneciklerin vücuda uygulanmasının çok sayıda, kimi zaman çelişkili sonuçlar doğurduğu görülmüştür. Akupunktür uygulaması sırasında elde edilen dolayh sonuçları da hesaba katmak gerektir.Şimdilik bütün söylenen ve nakledilenlerin ciddi bir eleştirisi sonucunda akupunktürün dört alanda rakamlar ve kayıtlarla kesin delilleri elde edilmiştir:
Kan formülünün değişiminde, kalp, solunum ve sindirim fonksiyonunun değiştirilmesinde. Kan fonksiyonu konusunda, belli noktaların uyarılması sonucunda kan formülünün zenginleştiği çok uzun bir süredir bilinmektedir. Sözgelimi, bir belli nokta vardır ki, bunun hemen hemen sürekli bir biçimde uyarılması kandaki alyuvarların hatırı sayılır şekilde artması sonucunu doğurur. Bir başka deyişle, iki üç dakika sürekli olarak bu noktanın uyarılması alyuvarların formülünü zenginleştirir.Akupunktür tedavisi görenlerin elektrokardiyogramlarmda değişimler tespit edilmiştir.
Elbette sağlıklı kişilerde değil özellikle ritm bozukluğü görülenlerde... Bu minik elektrik komplekslerinin çoğalması, kalp fonksiyonunun işaretidir.Elektrokardiyogramlarda nitelik ve nicelik bakımından bir düzelme gözlenmiştir. Dahası spirometr adı verilen aletle de solunum fonksiyonu tespit edilmiş ve normal, özellikle de astımlı kişilerde bir iyileşme görülmüştür. İğnenin (akupunktür) etkisi altında bronşik spazmların azar azar yokolup gittiği, tespit edilmiştir.Ama en çarpıcı çalışmalar geçenlerde Tours'da sindirim sistemi üzerinde gerçekleştirildi. Bu şehirde tıpkı elektrokardiyog- ram çeker gibi sindirim organlarının fonksiyonları kaydedildi. Yani hastanın karnına elektrotlar kondu ve mide, bağırsak hareketlerielektrik değişimleri şeklinde kaydedildi.
Elektrik değişimleri çok sayıda olduğunda iğnelerin yakın noktalara yani karnın ön tarafına uygulanması, iç organlarda bir rahatlık yaratıyordu. Bu rahatlık, kaydedilen elektrik değişimlerinde sayı ve genişlikçe bir azalma şeklinde görülmüştür.Bütün bunlar dolaylı delillerdir. TMasaj, basınç ya da iğneyle yapılan akupunktürün, nasıl nerede etkilediği bilinmiyor ama organları etkilediği de görülüyor. İşte bu yüzden direkt delillere daha çok önem veriliyor. Direkt, doğrudan deliller derken cilt yüzeyinde elde edilen delilleri kasdediyoruz. Belki denecek ki, cilt yüzeyindeki delilleri akupunktür noktaları ve yollarıyla nasıl tespit edeceksiniz?İşte şöyle: Bu nokta ve yollardan bu yüzeyde birşeylerin geçtiği uzun süre önce farkedilmiştir. Gerçekten de, başta da dediğimiz gibi noktanın uyarılması, yanıbaşındaki dokulardan daha bir özel, farklı, acılı bir duyarlık oluşturur.
Ayrıca, epey uzun bir süreden beri akupunktür noktalarına elektrik akımı verilmektedir. Elektrik akımının kişiler tarafından komşu dokulardan ziyade bu noktalar yüzeyinde hissedildiği anlaşılmıştır. Bu nokta, komşu dokularda pek az, ya da hiç hissedilmeyen aynı miktar ve yoğunluktaki elektrik akımının hoş olmayan bir biçimde hissedildiği noktadır. Çok uzun bir süre çalışmalar olumsuz olmuştur. Gerek kadavra üzerinde, gerekse canlı gönüllü kişilerde o yerdeki deri hemen çıkarılmış ve birşey olup olmadığına bakmak için mikroskop altında incelenmiştir. Ve bir sinir ucu, küçük bir cisim olup olmadığına bakılmıştır? Gerçekte birşey bulunamamıştır. Bu araştırmalar oldukça eskidir ve optik mikroskopla yapılmıştır.
Elektronik mikroskop kullanılmamıştır. Belki şimdi birşeyler bulunabilir. Ama özellikle elektrik konusunda akupunktür noktaları ve yollarında meydana gelen şeylerin kaydedilmesine, tespitine çalışılmıştır. Marsilyalı yazarlar, özellikle de Niboyet, buralardaki elektrik akımının kaydedilmesi konusuna yıllarını vermiştir. Sonunda, akupunktür noktalarıyla meridyenlere rastlayanyollar boyunca, cilt yüzeyindeki direncin en az olduğunu ispat etmiştir. Bu çalışma pek çok uygulamayı ve oldukça karmaşık malzemeyi gerektirmiştir.
Cildin elektriğe karşı duyarlığı pek yüksek olduğundan ve pek nazenin bir organ olduğundan, bu deneyler büyük eleştirilere hedef olmuştur. Biraz kuvvetli bir basınç, sonuçların hepsini değiştirmeye yeter zira. Bu yüzden, elektrikle temas yoksa ve ölçmek mümkün değilse, bir basınç uygulamak gereklidir.Bu güçlüğün üstesinden nasıl gelinebilir? Bu eleştiri nasıl etkisiz kılınabilir? On yıllık çalışma sonucunda New York'ta Becker ve yardımcıları tarafından uygulamaya konan yeni bir teknikle gerçekleştirilebilmiştir bu. Onlar son derece hafif bir akım uygulamışlardır.
Fransa'daki gibi metal elektrodlar yerine plastikten, teflondan yapılmış elektrodlar kullanılmıştır. Bunların cilt üzerindeki ağırlıkları çok azdır. Böylece hataların pek çok sebebi ortadan kaldırılmıştır. Cildin direnci ve ileticiliği, akupunktür noktası ve yollarının üzerinde ve dışında olmasına göre değişir. İletim, yani cilde elektrik akımıyla nüfuz etme, akupunktür noktalarının üzerine rastlayan yerde en yüksek derecededir ve bu noktalardan uzaklaştıkça da giderek azalır. İletim ölçüsü dikkate alındığında, akupunktür noktasının çevresinde bir oval alan çizilebilir. Bu alanda cildin duyarlığı, noktadan uzaklaştıkça azalmaktadır. Yani akupunktür noktalarının özelliği, orijinalliği belirginleşmektedir böylece.
Ama meridyenlerin yolu da aynı özellikleri gösterir. Cildin duyarlığı, meridyenler boyunca yakın çevredekinden daha "hızlıdır."Becker ve arkadaşları şöyle yapmışlardır: Tam Çin meridyenleri boyunca, birkaç santim arayla iki elektrod koydular. Ve bir de bu meridyene 1 cm uzakta paralel bir başkasını. Böylece elektrik akımının meridyen boyunca, paralelinde olduğundan daha hızlı geçtiğini gördüler. Bunun sonucunda, noktalar hizasında ve meridyenler boyunca özel bir elektrik duyarlığı olduğu kesine yakın bir biçimde ortaya çıktı.Bu sonuçlar, ispatlanmak üzdre bulunan yeni ipotezlerin çıkış noktası oldu. Gerçekten de, bu Amerikalı yazarlar, ciltte, merkezi sinir sistemi içinde bir iletişim sistemi olduğu ve bunun büyük bir ihtimalle merkezi sinir sisteminden daha önce oluşan bir embriyon aşamasına bağlı olduğu kanaatindeler.
Biliyorsunuz, insan embriyonu, solungaçlı bir balık ya da kurbağaya benzeme aşamasından geçer. İşte bu aşamada, kesin sinir sistemi oluşmadan önce, cilt düzeyinde bir ilkel sinir ağı belirir. İşte bu, kişinin bütün hayatı boyunca, sözgelimi bir yaranın iyileşmesinde ortaya çıkacak bir savunma ve derinin büyüme sistemidir. İşte akupunktür bu sistemi etkiler. Sadece akupunktür de değil ipnoz (ipnozla akupunktür arasındaki bağlar işte -burada düğümlenir) ve belli anestezi gibi özel metotlar da bu sistemi etkilemektedir.
Bu iletişim, tıpkı kablolarla yapılır gibi akupunktür meridyenleriyle yapılacaktır. Akupunktür düğüm noktalarında iletişim en yüksek dereceve çıkmakta ve bu noktalar aynı zamanda eneıji güçlendirme istasyonları görevini yapmaktadır.Bu anlayışın Çinlilerinkiyle uyum içinde bulunması gerçekten şaşırtıcıdır. Çinlilere göre, akupunktür noktalan meridyenler boyunca iletilen eneıjiyi güçlendiren ve aynı zamanda da bu enerjinin ciltten organlara ya da derindeki sinir sistemine geçmesini sağlayan kuvvetlendirme noktalandır. Dört bin yıllık düşünceyle bugünkü arasında olağanüstü bir benzerlik vardır. Bu benzerliği akupunktürün omurilik ve merkezi sinir sistemi üzerindeki etkisinde de görmekteyiz.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp