beş element kılıcı

Beş Element 2 :

III. Kişilerin Enerji Dengesinin Bozulduğu Nasıl Ölçülebilir ?

Yin-Yang ve Beş Element Enerjinin dengede ve uyum içinde olması ne demektir?

Akupunktur uzmanı bunu nasıl ölçer?

Çinliler kişinin enerji durumunu okuyabilecekleri deri bir sistem geliştirmişlerdir. Bu sistem, tüm Çin kültürünün temelinde yatan yin-yang ve beş element prensibidir. Bunlar doğrudan doğruya gözlemlerden doğmuştur. Çok eski zamanlarda Çinliler Doğa'ya karşı oldukça duyarlıydılar ve onu yakından izlediler. Gözlemlerinde her şeyin devamlı değişim içinde olduğunu ve dünya üzerinde olan bizlerin de bu değişimden doğrudan etkilendiğimizi gördüler. Bunlar arasında en açıkça görülebilenler, yıl içindeki mevsimlerin, hatta gece ve gündüz değişiminin etkileriydi. YİN-YANG Çinliler yaradılış enerjisinin devamlı olarak gece ve gündüz hayat ve Jllum gibi iki uç arasında hareket etti ini gördüler. Bir pmn artı ve eksi kutupları arasında akan enerji gibi, bir kutup diğeri olmadan aktif olamaz. Çinliler bu Ch'i enerjisinin kutuplarını yin ve yang olarak isimlendirdiler. Bunların doğada her alanda var olduğunu gözlemlediler. Fazla teknik ayrıntılara girmeden, bu terimlerin anlamlarıyla ilgili bir fikir vermek gerekirse, yang en basit şekilde güneş, sıcaklık, büyüme, gündüz, ısı ve erkek; yin ise gece, soğukluk, sakinlik ve kadın olarak isimlendirilebilir. Daha yakından incelersek, yin ve yang' ın biraz daha derin bir seviyede birbirlerini karşılıklı etkilediklerini görebiliriz. Örneğin güneş olduğunda, yang bir dağın güneşli tarafı, yin ise gölgede kalan tarafı olarak tanımlanabilir. Bu öncelikle yang olarak tanımlanacak bir durumdur- gündüz, ışık, güneş vardır ancak yin' de gölge ve bulutlarda mevcuttur. Aynı durum önceden yin olarak tanımladığımız gece için de söylenebilir. Yıldızların ışıklan yin içindeki yang olacaktır. Dolunay dünya üzerine ışıklanm yaydığında yine dağın bir yüzü daha aydınlık, diğer yüzü da karanlık olacaktır. Burada, öncelikle yin olarak tanımlayacağımız durumda da yin ve yang hep birlikte yer alırlar. Yin ve yang arasında denge ve uyumu anlamak çok önemlidir. Her ikisi de gereklidir. Biri diğerinden daha üstün değildir. Her ikisi de, birinden öbürüne hareket ederek, sürekli değişerek ve birbirlerini dengeleyerek birlikte var olurlar. Görüyoruz ki gündüzler geceye, geceler gündüze değişiyor. Bu birbirine geçiş, yin- yang değişimi her yerde ve her şey de vardır. Çinliler, bu dengenin sadece doğa içinde değil, insanlar için de önemini gördüler. Enerjinin bu iki halinin (güneş ışığı ve gölgenin) bir kişi içinde de olup-olmadığına baktılar. Kişi, hareketli, enerji, sıcak, dostça ve sempatik mi? Yoksa çekingen, durgun, içine mi dönük? Çinliler kişilerin, yin veya yang' ın daha kuvvetli olduğu durumlarda sağlıksız olduğunu gözlediler. Devamlı çalışan, hiç dinlenmeyen biri sonunda yığılıp kalacaktır. Devamlı içine dönük, morali gittikçe bozulan, dışa açılma kabiliyetini kaybeden bir kişi de sonunda bedence de hasta olacaktır. İşte bu, kişinin dengede olup olmadığım öğrenmek ilk ana anahtarımızdır. Bu yüzden ilk olarak kişinin yin ve yang özelliklerinde bir fazlalık ya da eksiklik olup-olmadığına bakarız.

BEŞ ELEMENT

Çinliler gözlemlerinde bir adım daha ileri gittiler. Beş mevsimin dönüşümüne dikkat ettiler (ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış) ve ardından, bu mevsimlerin yin' den yang' a, yang' dan yin' e geçişlerinin insandaki etkilerini gözlemlediler. Örneğin ilkbahar ve yaz mevsimlerinde enerji artar ve aktivite başlar ve bu öncelikle yang' dır. Sonbahar ve kış mevsimlerinde ise enerji azalır, durgunlaşır ve içe döner, bu da Yin' dir. Yılın her mevsimi kendine özgü niteliklere, lezzete ve varlığa sahiptir. Çinliler enerjinin tüm yıl boyunca nitelik ve işlevlerinde beş ana değişimin yani beş mevsimin, olduğunu gözlemlediler. Örneğin, ilkbaharda bir doğuş ve büyüme mevsimi oluğunu zaten biliyoruz. Bu, tohumun filizlenip yukarıya doğru büyümesinde görülür. Havada doğuşun heyecanı vardır. Yazın güneş dünyayı ısıtır, bitkileri kucaklar ve onlara büyüyerek olgunlaşmadan için enerji verir. Yaz sonu ise, yazın şiddetinin yanı sıra serinletici, yumuşak bir esintiyi de beraberinde getiren bir mevsimdir. Bu doğa kanunlarınca, atılan tohumların hasatının yapıldığı mevsimdir. Sonbahar yapraklarına, içinden çıktıklan toprağa döküldükleri mevsimdir. Yaprak ve meyve yüklü ağaçlar bir sonraki yıla hazırlık olarak tüm yeşilliklerini atmaya ve soyunmaya başlarlar, Kış ise, bir geri çekiliş mevsimidir. Daha önceki dört mevsimin aktiviteleri şimdi yavaşlamaktadır.

Tüm mevsimlerde değişik aktiviteler izleriz ama kış bir dinlenme zamanıdır. Çinliler mevsimlerin dönüşümünde. yaradılışın ana prensibinin ifadesini, yin' den yang' a, ve tekrar yin' e geçişte enerjinin büyük akışını gördüler. Durgunluktan aktiviteye ve tekrar durgunluğa; ölümden hayata ve hayattan ölüme, hepsi mevsimlerde gördüğümüz bir düzen içerisinde beş evre içerisinde hareket eder. Her evre kolayca tanımlayabileceğimiz özelliklere sahiptir (yaratıcı enerjinin beş evresi, beş element). Çinliler bu beş elementi ağaç, ateş, toprak, metal ve su olarak isimlendirdiler. Bu isimler sizi endişelendirmesin. Bunlar sadece her birimizin içinde dolaşan Ch'i enerjisinin değişik özelliklerini tanımlamak için konan isimlerdir. Size yukarıda açıkladığım doğa kanunla, içimizdeki enerjiyi de kontrol eden kanunlardır. Belki, elle tutulamayan, gerçek olduğunu görmediğimiz şeylere bildiğimiz isimleri vermek önce şaşırtıcı gelebilir.

Fakat bunlar Çinliler'in verdikleri isimlerdi ve bugün de hala kullanılmaktadırlar. Çünkü, ileride göreceğimiz gibi, uygun özellikleri ifade ederler. İlkbaharda, yaratıcı devinim enerjisini, Çinliler Ağaç olarak isimlendirmişlerdir. Ağaç enerjisinin özelliklerini, ilkbahar mevsimini düşünerek tanımlayabiliriz. Bu enerji, doğuş, büyüme ve ekinlerin olgunlaşmaya yönelişinde kendisini gösterir. Bunu ilkbahar mevsimini de gördüğümüz gibi, kendimizde ve başkalarında da görebiliriz. Bu, insanın doğuşunda, büyümesinde, gelecek için ümitlerinde, düşünce ve tasanlara başlamasında ve buna benzer oluşumlarında kendini gösterir. Yazın, enerjinin yaratıcı aktivitesi kendini, Çinliler'in ateş olarak isimlendirdiği biçimde ifade eder. Ateş enerjisi, yaz güneşinin sıcaklığında kendini ifade eden ve insan davranışlarında da gözlemlenebilir. Ateş enerjisi insanın içindeki sevgi, neşe, şevkat gibi duygularla ilgilidir. Toprak elementinin özelliği bir anneninki gibidir. Aynı çocuğunu doyuran, bedeni, zihni ve ruhu için sevgi ve sıcaklık veren bir anne gibi. Metal elementi sonbahar gibidir; ağaçların, yıl sonunda yapraklarını dökmeleri gibi, bir sonraki ilkbahara ya da yeni bir başlangıca kadar, tamamlanmış olanı elden çıkarmak, yeni çabalara yer açmak gibi. Bu element aynı zamanda zehirlerin, toksit maddelerin ve gereksiz atıkların atılmasından sorumludur. Ayrıca, kalite ile ilgili elementtir.

Toprak elementinin anne oluşu gibi. Metal elementi de babadır. Dünyanın sonbaharda yeşilliğinden soyunmasıyla, iç ruhsal dünyalara, semaya, (*) babaya bir dönüş vardır. Kişi hayatının sonbaharında çoğu kez ruhsal konulara döner, iç dünyasına, o kişiye daha anlamlı gelen yeni bir hayat anlayışına yönelir. Su elementinin özellikleri, kış mevsiminde gözlenebilir. Bu, sıvıların biriktirilip depolanmasından sorumlu elementtir. Yağmurun tüm yıl boyunca ve yazın yoğun sıcaklığında bize su sağlamak üzere dağların yamaçlarından akarak nehirlere ve göllere birikmesi gibi. Su elementi de vücudumuzdaki tüm gerekli sıvı ve salgılan temin eder. Elementlerin mevsimlerde gördüğümüz bu devinimini kendimizde de görebiliriz. Bizler de büyür, başkalarına sıcaklık verip onlardan sıcaklık alabiliriz; ihtiyaçlarımızı sağlar ve yönlendirebiliriz. Ve dinlenme zamanı geldiğinde geçmişi düşünerek şükredip, önümüzdeki yeni mücadelelere zevkle bakabiliriz. Mevsimlerin dönüşümünden biliyoruz ki, doğa kanunlara uyum gösterirsek, her sene tarlalarımızı ekip biçtikçe hasat, büyük sevinç ve kutlama olacak ve anne babamızla bağlantı kurulmuş olacaktır. Fakat bir de mevsimlerin ya da elementlerin dengeleri bozulduğunda ne olduğuna bakalım. Eğer, örneğin, yaz boyunca hiç sıcaklık olmazsa, güneş ve onun ısısı yoksa, o zaman ürünler olgunlaşamayacak ve ekinleri biçmek mümkün olmayacaktır. Toprak soğuk olacak ve ürün vermeyecektir. Bu çok eski zamanlarda, yiyecekleri bu mahsullere bağlı olanlar için açlık demekti. Eğer bu açlığı Ateş elementi ile karşılaştırırsak görürüz ki insanın içinde bir ateş, sıcaklık yoksa, aşk, sevgi, anlayış olmadan ve kendi içindeki sıcaklığı olmadan o kişi de yaşamının mahsülünü alamayacaktır. Dışarıdaki toprak gibi verimsizleşip soğuyacak ve sonuç olarak hayatı da tahıl anbarı gibi boş olacaktır. Bu elementlerin devinimi, Çinliler'in, kişinin enerjisini ölçmekte kullandıkları ikinci önemli prensiptir.

Beş elementin tutumunun beraber bir uyum içinde ve dengede çalışıp çalışmadığına, herhangi birinin diğeri ile dengesinin bozulup-bozulmadığına bakarlar. Örneğin, çok fazla ya da çok mu az Ateş özellikleri var. Böylece yin-yang ve beş element prensiplerini ve Çinliler'in her şey de bunların nasıl çalıştığını gözlediğini açıklamış oldum. Onlar bir insanın içinde ve dışındaki enerjiler arasında bir fark görmüyorlardı. Tüm yaradılışın ve dünyamızdaki tüm canlıların içinde hareket eden aynı hayat gücüdür. Çevremizde gözleyebildiğimiz Ch'i enerjisinde olacak herhangi bir değişiklik bedenlerimizdeki Ch'i enerjisinde de görülecektir. Örneğin, çoğu insan ilkbaharda bir enerji artışı hisseder. Bizler, mevsimlerde kendini gösteren beş enerjinin devinimi ve yin-yang ile uyum içindeyiz. Bu da demektir ki, kişilerin yin-yang ve beş elementlerinin de vinimine bakarak, dengelerinin bozulduğunu görebiliriz. • Bu beş elementin kendini nasıl ifade ettiğini açıklar mısınız? Beş elementin her biri kendini her şey de gösterir. Duygularımız, konuşma sesimiz, yüzümüzün rengi ve vücudumuzun kokusu, her birimizde bu elementlerin durumları açıkça ortaya koyar. Bunların yani sıra başka şeylerden de bilgi edinebiliriz. Örneğin; tercih edildiği söylenen yemeklerin tadından, bazı renklerin günün belirli saatlerinde sevilip sevilmemesinden olduğu gibi. Her bir elementin sadece fiziksel bedenimizle değil, daha da önemlisi zihinsel ve ruhsal yanımızla da açık bir ilişkisi vardır. Bu noktalan açıklamak için, daha önce anlattığım meridyenleri ve enerji yollarını hatırlamanızı istiyorum. Bu on iki meridyenden iki tanesi Ağaç enerjisinin egemenliği altındadır. Belirli meridyenlerin enerjisi belirli organ ve işlevlerin çalışmasını kontrol eder; bu örnekte, Ağaç organları karaciğer ve safra kesesidir. Ağaç, aynı zamanda gözlerimizin işlevini ve görüşümüzü, tırnaklanmızın, tendon ve ligmentlerin (kemikleri ve başka organla birbirine birleştiren bağ) durumlarını kontrol eder. Duygularımızla ilgili olarak Ağaç kızgınlığı kontrol eder. Eğer ilkbaharın karakterinin tanımını hatırlarsak, yeniden büyüme ve gelecek için ümitten söz etmiştim. iki Ağaç meridyeni bizi hayatımızın bu yönleri ile ilgilenmeye iter; "özel" girişim ve gelecek için ümit. Batı dünyasında büyümüş olan bir kişi, elementlerin bu nite liklerini anlamada önce zorluk çekebilir,

Eski Çinliler, bunların, varlığımızın her düzeyinde kendilerini nasıl ortaya koyduklarını anlatmak için çok güzel bir yol bulmuşlardır. Her bir elementin kontrol işlevini devletin bir bakanı ile karşılaştırmışlardır. Her bir meridyen kişinin beden, zihin ve ruh birliği içinde belirli işlevleri olan bir bakanın kontrolünde denmiştir Böylece iki Ağaç elementi meridyenlerinin bakanları, Planlama (karaciğer) ile Karar Alma ve Yargı (safrakesesi) ile ilgilenirler. Bu bakanlar kişi ile ilgili her düzeyde bu işlevlerin çalışmasından sorumludurlar İlk duyuşta bu biraz soyut gelebilir. Fakat daha yakından incelersek bu düşüncedeki bilgeliği görebiliriz. Tekrar ilkbahar düşüncesine, ilkbahardan niteliğine ve Ağaç enerjisine dönelim. Daha öncede söylediğim gibi bu, yeniden doğuş, ümit ve gelecek ayların planladığı zamandır. Burada planlama ve karar alma yetkililerini çalışırken görebiliriz. Hayatımızın ilkbaharında geleceğimiz, seçeceğimiz yön ve işimiz için planlar yaparız. Yeni bir fikrin doğuşunda, yeni bir tasarım da, kendimizi planlama ve karar alma durumunda buluruz. Yıllık tatilimiz, örneğin, önce ilk fikirlerimizle, nereye gideceğimize karar vermekle ve onun planlanması ile başlar. Belki şimdi Ağaç enerjisinin gözlerimizi kontrol etmesinin anlamını anlayabilirsiniz. Neler olduğunu görebilmemiz için fiziksel olarak gözlerimize, geleceğimizi tasarlamak için de "iç gözümüze" ihtiyacımız vardır. Böylece Ağaç "bakanları", görmenin tüm yönleri ile fiziksel, zihinsel ve ruhsal ilgilenirler. İnsanların "ne yapacağımı bilmiyorum; doğruyu göremiyorum" ya da "ne yönde karar alacağımı göremiyorum" dediklerini duyarız. Ya da geleceğimizin olmadığını düşünürsek ne olur?

Umutsuz, içimize kapanmış, olabileceklere karşı kendimizi korku içinde hissetmez miyiz? Böylece görme (vision)nin, kelimenin tam anlamıyla tüm duygularımızla ilgili olduğunu görürüz. Bu durumda kendimizi huzursuz hissedip kızmaz mıyız? Bize hiç bir gelecek vaat etmeyen bir dünyaya kızmamız anlaşılmaz değil midir? Aynı şekilde yanlış planlar yapıp, kararlar alarak kendimizi zor durumlara sokarsak yine öfkelenmez miyiz? Sonuç olarak, umut ve öfke Ağaç elementinin ifadesinin doğal bir parçasıdır. Daha önce söylediğim gibi, iki Ağaç meridyeni karaciğer meridyeni ve safrakesesi meridyeni olarak adlandırılır. Her biri, doğrudan beslediği ve sorumlu olduğu organın ismini taşır. Belki de böyle fiziksel olarak isimlendirilmiş olmalara bir talihsizliktir. Çünkü Batı'daki bizler o zaman sadece organların kendilerini düşünürüz. Fakat daha önce açıkladığım gibi, meridyenler çok daha fazlasıyla, tüm beden, zihin ve ruhtaki belirli işlevlerin ince yönleri ile de ilgilidir. Tüm elementleri ve meridyenlerini bu şekilde açıklayabilirim. Fakat, ümit ederim ki, bu tek örnek Çinliler'in beş elementi nasıl kavradıklanna ve her şeyin bir birlik içindeki ilişkilerine bir açıklık getirmiştir. Kişi sağlıklı olduğunda bu birlik ile uyumdadır. Element dengesizliği nedeni ile bu birlikten uzaklaşıp yabancılaşırsak o zaman hastalıklara da açığız demektir. Sonuç olarak, Ağaç elementinde, eğer bunlar doğanın takdir etliği gibi işlev görmüyorsa, eğer dengede değillerse, o zaman Ağaç enerjisinin ifadesi olarak tanımladığım yönler de dengelerini kaybedecek ve işlevlerinde başarılı olamayacaklardır. Karaciğerin ve safrakesesinin ya da her ikisinin de düzgün işlev görmeyeceğini bekleyebiliriz. Hastalık fiziksel olarak çok ilerlememiş olabilir, fakat gözlerde ve görüşte (vision), fiziksel olduğu kadar zihinsel görüşte de, zorluklar ortaya çıkabilir. Tırnaklar bazı sağlıksız belirtilerini ortaya koyabilir (fazla sert, kırılgan, fazla kalın, fazla yumuşak olduklarında) Ligmentlerdeki rahatsızlıklar ağrılara, kasılmalara neden olabilir. Kişi çok kızgın olabilir. Belki, kişi plan yapamadığı karalar alamadığı için zihni karışmış olabilir; yeni gelişmelere, yeni fikirlere yol açacak olan "gelecek için ümit besleme" yeteneğini yitirmiş olabilir. Bu durumda Ağaç elementinin dengede olmadığını anlarız. Ağaç elementi kendini her yerde ifade eder.

Bu elementleri yakından tanıyarak, kişi hakkında doğrudan bilgi edinilebilinir. Dengenin bozulduğunu; beden kokusunun, kişinin sesinin ya da yüz renginin değişmesinden anlayabiliriz. Kişinin bazı yemeklere daha çok yöneldiğini görebiliriz. Aynı kişinin mevsimlerden birini daha çok sevip, bir diğerini sevmediğini, günün belirli saatlerinde kendini kötü hissettiğini görebiliriz. Bütün bunlar teşhis koymamız ve daha sonra da tedavimizin nasıl etki ettiğini anlamamıza yardımcı olur. Bu geleneksel Çin Akupunkturu 'na ait çok özgün bir durumdur. Batı tıbbında, devamlı gelişen bir teşhis koyma sistemimiz var, ancak bu teşhis koyma sistemi, hastalığa neden olan problemlerin tedavisi üzerine yol gösterici bilgi vermeyi içermez. Geleneksel Çin Akupunkturu'nda teşhis, uzmana hastalığın gerçek nedenlerini tedavi etmede, doğa kanunlarına uygun olarak yol gösterir. O nedenle ağaç elementinde bir dengesizlik teşhis etmişsek, tedavisi onu tekrar dengesine kavuşturmak, diğer elementlerle dengesini tekrar kurmak olacaktır. Kişi bundan sonra iyileşmeye başlayacak ve arızalar da yok olacaktır. Sadece karaciğer ve safra kesesi düzgün olarak çalışmayacak, aynı zamanda gözleri ve görüşü de iyileşecek, tırnakları ve ligmentleri düzelecektir. Kişi daha az alıngan olup, hiddetini daha iyi kontrol edecektir, planlama ve karar almada daha başarılı olacaktır. Yüksek tonda konuşmayı bırakacak ve ekşi yemeklere olan aşırı isteği azalacaktır. İlkbahar için duyulan aşırı sevgi veya nefret normale dönecektir. Ağaç enerjisi denge ye girdikçe ve diğer elementlerle uyum sağladıkça tüm şikayet terin ve arızaların yok olmaya başladığı gözlenecektir. Bana beş elementin bir kişide nasıl kendini gösterdiğini sormuştunuz. Ağaç elementini örnek göstererek kişide denge ve dengesizlik halini gösterdim. Aynı şekilde diğer dört elementin de nasıl kendini ifade ettiğini görebiliriz. Aynı zamanda akupunktur uzmanının, kişinin enerjisini nasıl algılayıp, yin-yang ve beş elemente bağlı olarak denge ve uyum içinde olup-olmadığını anlayabildiğini gösterdim. Kişinin element durumunun izlenmesi akupunktur teşhis ve tedavisinin ünü oluşturur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp