Akupunktür'ün Kısa Tarihçesi

Akupunktür'ün Kısa Tarihçesi : Çin'de iğne tedavisinin (akupunktür) başlangıcı çok eskilere dayanır. Tarihöncesinden kalan mezarlarda, tedavi amacıyla kullanılan sayısız iğııe ele geçmektedir. Bu iğneler çoğu kere, sivri, minik taşlardır. Ama asillerin ve kralların mezarlarında, sözgelişi prens ve prenseslerin sandukalarında, zamanla çok az paslanmış altın ve gümüş iğnelere rastlanmaktadır.Bunca uzak dönemlere ait akupunktür hakkında belge yoktur elimizde. İşte bu yüzden şimdilerde, Çin'deki bu öz el tedavinin başka gezegenlerden gelen uzay insanları tarafından uygulanmaya başladığı varsayımı ileri sürülüyor. Ama pek o kadar eskilere gitmeden de, Çinlilerin nasıl bir ulus olduklarını bilen dikkatli, titiz gözlemciler, o büyük mimarî yapıları yapanların yepyeni bir tedavi yöntemi de oluşturabileceklerini anlarlar.M. Ö. 220 yıllarına ait ve imparator Houangti'ııin isteği üzerine hazırlanmış Nei-Kiııg, ya da Nei Jing isimli önemli bir eser bulunmuştur. İmparator baskılardan birinde şöyle demektedir: "Hastalık çeken bütün tebaamın bana vergi ve angarya ödememelerine çok üzülüyorum.
Dileğim, onların zararlı ilaçlar almamaları ve eski, modası geçmiş taş iğneleri kullanmamalarıdır. IAlerjiyi yöneten, esrarengiz metal iğneleri kullanmalarını istiyorum.’'Akupunktür, işte bu cümlede ifade edilmiştir... Yüzyıllar boyunca hastaların sürekli gözlenmesi ve uygulamalar, bu metodubütün kapsamıyla enine boyuna tesbit etmeye imkan sağlamıştır.M. Ö. 1400 yıllarında ise bronz insan diye anılan, üzerinde akupunktür noktalannı belirten delikler bulunan ve öğrencilere derste model olarak kullanılan bir heykelcik bile yapılmıştır.Bu gelişim 19. yüzyılın başlarında istilâcı AvrupalIların etkisiyle duraklamış, hatta gerilemiştir. Yüksek tabakaya mensup kişiler artık bu geleneksel tedaviye rağbet etmemeye başlamışlardır. Onun yerini Avrupa tıbbı almıştır.Çin'de daha önceki rejim zamanında bu geleneksel tedavi resmen yasaklanmış ve ancak çok uzak, kırsal alanlarda "gizlenme" imkânını bulmuştur.Ancak Mao'nun iktidar? geçmesiyle, gündeme gelmiş, yeniden en büyük hastanelerde, uygulama ve öğretilme imkânına kavuşmuştur.
Ayrıca Çin'in ünlü "Çıplak ayaklı doktorları" tarafından kendi iş arkadaşlarına uygulanmıştır.Tedavi uygulaması açısından halen Çin'de, geleneksel tıp ile batı tıbbı yanyana kullanılmaktadır.Akupunktür esasına dayalı bir tedavi günümüzde öylesine iyi bilinmektedir ki, biz burada kısa bir özetini vermekle yetineceğiz.Akupunktür, herşeyden önce, Çin’lilerin genel değerlendirmelerini yansıtan, bir felsefedir. Buna göre madde dünyasıyla enerji dünyası bir süreç içindedir.Batıda Einsteiıı ve takipçilerinin tanımladığı ikili sistemi bu felsefede de bulmak bir hayli çarpıcı gerçekten.
Bu ikili sisteme Çin geleneğinde "Yin" ve "Yang" adı verilir. Birbirlerini tamamlayan ve hiçbir zaman biri ötekinin " yolunu kesmeyen", tıpkı geceyi gündüzün takip etmesi gibi tutarlı görüşlerdir bunlar. Bir başka deyişle, aynı gerçeğin iki farklı yüzüdürler.Bu ikili sistem tüm Madde dünyasını ayakta tutar. Bu madde dünyası farklı elemanlardan oluşmuştur. Çinlilere göre bu elemanların sayısı beştir. Ve bu 5 sayısının çok özel bir değeri vardır.5 büyük şey vardır: 5 gezegen, 5 tad, 5 koku. Ve avnca 5 esas eleman; yani toprak. ateş, şu, hava ve odun vardır ki bunlar bizim belli organlarımıza uyarlar.Çinli filozoflar "Kokular, renkler ve sesler yankılanır" şiirsel cümlesini de çok önceden keşfetmişlerdir.Eğer akupunktür bir felsefeyse, aynı zamanda bir tekniktir de. Ve de geleneksel Çinli doktorların ameliyat yapmalarını seyretmek her zaman çok çekici olmuştur. Batılı meslekdaşla- rından farklı bir tutumları vardır onların.
Bir kere hastanın yüzünü, gözlerinin rengini, cildinin rengini ve benlerini çok büyük bir dikkatle incelerler. Ameliyat ya da tedavi edecekleri hastanın dilini, kelimenin tam anlamıyla milimetre milimetre incelerler. Ve de iç organlarıyla bir bağ kurarlar. Kamı elle yoklarlar ama batılı doktorların yaptığı gibi öyle iyice bastıra bastıra yapmazlar bunu. Tersine, son derece yüzeysel bir biçimde yaparlar. Karnın her kesimini minik dokunuşlarla inceleyerek iç organların işleyişlerini kontrol ederler. Ve nihayet nabzı sayarlar.Batıda, sadece bir tek nabzımız vardır. Çin’de ise, organlara tekabül eden tam 12 nabız vardır.Çinlilere göre hayati enerji, sürekli olarak vücutta birikir.
Kimi zaman vücut yüzeyinde ve derindeki organlara rastlayan çizgiler üzerinde birikmeler vardır. Bizim batıda meridyen diye adlandırdığımız, kalbe, karaciğere, dalağa, böbreklere, inçe ve ka- lın hağırsaklarâTTdrar torbası ve'mideye"rastlayan hatlaFvardır.Bir de işlevlerle ilgili bir hat vardır. Ve nihayet ek ya da direnç hatları vardır ki, yan damarlar adı verilir ve bütün bunları birleştirir, birbirine bağlar.
Eğer enerji birikimi durursa, bir başka deyişle bu meridyenlerüzerinde bir düğüm yeri oluşursa, hastalık başgösterir ve bir ters eneği, normal eneıjinin-yerini alır. Orada başka bir hastalık daha başgösterir.Bu meridyenler üzerinde 361 nokta vardır ki bunlar, nitelik ve nicelik yönünden enerji değiştirmeye imkân verirler.İşte akupunktür bu noktalara uygulanır.İşte akupunktür ummanı kendisine öğretilen o karmaşık kurallara uyarak ve şiirsel bir biçimde Ana-Oğul Kuralı ya da 5 Eleman Kuralı adı verilen kurallar gereğince minik iğnelerini çok çok titizce seçilmiş noktalara batırarak enerjinin normale dönmesini ve sağlığın kazanılmasını sağlar. Bu teoriler Batıya geldiğinde gerçek bir şok etkisi yaratmışlardır. Çin tıbbı Batıklara farklı dönemlerde tanıtılıp öğretilmiş ve günümüze kadar da hiç uygulanmamıştır.Çin'deki akupunktür tedavisini batıya ilk getiren Benedikten rahipleri olmuştur.
Ama hiç ilgi görmedikleri gibi şüphe de yaratmışlardır. Ne var ki, bu çabaları hiç yankı yapmamıştır da denemez. Sözgelişi ünlü besteci Berlioz'un babası, akupunktür tekniğinin etkinliğini, değerini ortaya koymak için çalışmıştır.Ama Çince kitapların Fransızca çevirilerinin yapılması ve akupunktürün bu ülkede uygulanmaya başlanması için Çin'deki Fransız Konsolosu ünlü yazar Souli6'de Morant'ı 20. yüzyılın sonuna dek beklemek gerekmiştir. Ama bu uygulama o dönemde, bugün olduğu gibi çok sayıda tedavi uzmanı ve araştırmacının tepkisiyle karşılanmıştır. Ne var ki, sonucun kesinliği ve çabukluğu yüzünden çok ilgi de çekmiştir.
Çok sayıda batılı doktordan oluşan ekipler Çin'e gitmiş ve insanlara ve hayvanlara anestezi uygulanmadan sadece vücudun iyi seçilmiş bir noktasına iğne batımı ak su retiyle yapılan acısız, sızısız amel i ya t la ıa şahit olmuşlardır.Bu ameliyat sırasında film almak, hastalarla ameliyat esnasında röportaj yapmak mümkündür. Öyle küçük, önemsiz ameliyatlar da değildir bunlar. Akciğerleri, mideleri alınmış hastalar, se- zarvenle doğum yapan kadınlardır...Dahası "çıplak ayaklı doktorlar" adı verilen halk "doktorlarıyla" tanışmışlardır.
Bunlar akupünktür tedavisini öğrenen işçiler, köylüler olup çevrelerindekilerin acılarını, ağrılarını dindirmektedirler. Hatta bunlar kendi kendilerine araştırmalar bile yapmışlardır. Bunlardan biri olan Tlıeao Pou Yu, sağır-dilsizlere,de yepyeni ufuklar açmıştır.Çinli doktor ve araştırmacıların çalışmaları akupunkturu daha eksiksiz bir hale getirmiştir. Yeni yeni akupunktür noktaları tes- bit edilmiştir. Yeni araçlar (sözgelimi akupunktür iğnesine elektrik akımı verilmesi) denenmiştir. Özellikle de son zamanlarda Çinliler akupunktür metodunu basitleştirmişlerdir. Böylece en az araçla, en geniş kapsamlı tedavinin gerçekleştirilmesi konusunda yeni ufuklar açılmıştır. Birkaç^flLgg^tamn parmakla pvusturulması surçtjyîgjyyj ve sızıların, acıların azaltılması, geçiştirilmesi de işte bu sayede mümkün olmuştur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp