Akupunktur Uzmanının Teşhis Yöntemleri

Akupunktur Uzmanının Teşhis Yöntemleri :

IV. Akupunktur Uzmanının Teşhis Yöntemleri :

Hastanın Enerji Durumu Daha Ayrıntılı Olarak Nasıl Anlaşılır?

Akupunktur uzmanı teşhiste Batı'daki doktorlardan daha farklı yöntemler mi kullanır?

Evet. Daha önce denge ve dengesizlikten söz ettiğimde anlattığım gibi, Çin tıbbında teşhis, kişideki enerji dengesizliğin ne tip bir dengesizlik olduğunu bulmak demektir. Akapunktur uzmanı, ilk önce hangi elementin dengesinin bozulduğunu bulmalıdır. Çünkü ancak ondan sonra o element içindeki hangi meridyenin dengesini kaybettiğini bulabilir. Böylece, Batılı bir doktorun muayenesinde yaptığından çok farklı bir yol izler. Akapunktur uzmanı, fiziksel hastalık belirtisini aramaz, buna neden olan enerji dengesizliğini araştırır. Yüksek tansiyon olsun, damar sertleşmesi olsun, migren ya da aşka bir şey olsun, belirtilerin kendisi o kadar önemli değildir. Bunlar yararlı bilgilerdir, fakat teşhis koymaya doğrudan yardımcı olamazlar. Hastalığa isim koymak, onun nedeninin tedavisine yol açmaz. Bunun için, geleneksel Çin doktoru örneğin yüksek tansiyona, kas tutulmasına ya da migrene neden olan element enerji dengesizliğini araştırmak ister. Bunun teşhisi ona tedavi için ne tür bir yol seçmesi gerektiği üzerine çok açık bilgiler verecektir.

• Akupunktur uzmanı önce hangi elementin dengesini kaybettiğini nasıl bulur? Bunun için nelere bakar?

Daha önce Ağaç elementinin, dengesi bozulduğunda, kendini nasıl gösterdiğini anlatmıştım. Ne yazık ki, geleneksel teşhis bu kadar basit değildir. Sadece bir elementin dengesini kaybettiği hastayı bulmak oldukça zordur. Kişi daha çok iki ya da üç elementin dengesizlik belirtilerini gösterir; çünkü birindeki dengesizlik diğerini de etkileyecektir. Şimdi bir Su dengesizliği, bir Ağaç dengesizliği ve bir Ateş dengesizliği olduğunu düşünelim. Teşhis koymadaki ustalık bunlardan hangisinin esas olduğuna karar vermektedir, Akupunktur uzmanı, esas element üzerine çalışmaya başladığında, diğer bir element de kendini düzeltebilecektir. Esas enerji dengesizliğini bulmak için, geleneksel akupunktur uzmanı dört ana tekniği kullanmak üzere eğitilmiştir. Enerji dengesizliğinin belirtilerini (Ağaç elementinde bahsettiğim gibi) dört yolla bilgi toplayarak bulur.

SORU SORMA

Bu yolla problemin tarihini ve tanımını öğrenecektir. Problemin belirtilerini, ne zaman ve nasıl başladığını, tedavi olarak o zamana kadar nelerin yapıldığını, kişinin tüm hastalığının geçmişini ve hastanın yaşamını genel çizgileri ile öğrenmek isteyecektir. Örneğin, geçmişte ve yakın zamandaki zorluklar, başka hastalıklar, üzüntüler, önceki rahatsızlıklar, çocukluk dönemine ilişkin konular, aile ilişkileri ve diğerleri gibi. Esas elementin dengesinin bozulması hastanın çok genç yaşında başlamış ve kendini belirli hastalık ve duygusal rahatsızlıklarla göstermiş olabileceği için aile geçmişi özellikle önemlidir. Yıllar geçtikçe bu ilk denge bozukluğu diğer elementlerin de zorlanmasına ya da dengelerinin bozulmasına neden olmuş olabilir. Akupunktur uzmanı, hastaya daha önce değindiğim diğer bir çok konuda da sorular soracaktır. Sorular fiziksel rahatsızlıkla doğrudan ilişkili olmayabilir, ancak rahatsızlığın esas nedenlerini bulmak üzere düzenlerımişlerdir, Onun için hasta muayene sırasında yılın değişik mevsimleri, günün değişik zamanları, hava ve özellikle sevdiği ve hoşlanmadığı yiyecekler üzerine sorular sorulduğunda fazla şaşınnamalıdır. Mesleği, anne ve babası, okulu hakkında sorular olacaktır, liste çok uzundur. Akupunktur uzmanının amacı, fıziksel bedeni olduğu kadar zihinsel ve ruhi durumu da anlamaktır. Çünkü sadece fiziksel bedendeki belirtileri tedavi etmek geçici olur, hastayı tüm sağlığına kavuşturmakta yetersiz kalabilir ya da hiç yararı olmayabilir. Bu nedenle ilk muayene iki ya da üç saat kadar sürebilir. Nedenlerden emin olamazsak, beden, zihin ve ruhumuzu sağlığa kavuşturabileceğimizden emin olamayız.

DİNLEME

Hastayı dinlemek akupunktur uzmanının bilgi almak için başvurduğu ikinci yoldur. Dinlenecek iki önemli şey vardır. Birincisi, hastanın sesidir. Daha önce de söylediğim gibi, eğer Ağaç enerjisi dengesizse, o zaman hastanın bağırarak konuştuğu gözlenecektir (ya da bağırma sesinden tamamen yoksun olacaktır. Hasta yalnız kızgın olduğunda değil, en uyumlu zamanlarda da bağırıyor olacaktır. Gerçekten hoşlandığı bir şeyden bahse derken ya da gerçekten üzgünken bile. İkincisi de hastanın kullandığı kelimeler ve onları söyleyiş şeklidir. Akupunktur uzmanı kişinin kendini nasıl ifade ettiğini dinler. Akıcı bir şekilde mi konuşuyor, durarak, kekeliyerek, tereddütlü, korku ile mi, yoksa endişeli mi konuşuyor? Kelimelerin ve sesin element dengesizliğine nasıl ip ucu verdiğinden bahsetmiştim. Ağaç enerjisinin gözleri ve görüşü kontrol ettiğini ve Ağaç dengesizliği olan bir hastanın "yönümü göremiyorum" ve "yann için bir umut göremiyorum", diyebileceğini söylemiştim. Bu konuşmalar bir problemin işareti olabilir ve bu durumda akupunktur uzmanı Ağaç elementini ve bu elementle birlikte kabul edilen iki organı daha yakından incelemek isteyebilir. Aynı zamanda yalnızca duyduğu sesleri değil, hastanın bedeninin pozisyonunu ve konuşurken tavnnı da irdeleyecektir. Uzmanın ilk bakışta belli gözlemleri olabilir, fakat daha dikkatli dinleyip baktığında ilk izlenimlerinin, gerçekte doğru olmadığının farkına varabilir. İlk görünüşteki davranış, hastanın gerçek ten kendini nasıl hissettiğini belirtmez. Örneğin, her gün gözlemleyebileceğimiz gibi, bayan X kendini perişan ve mutsuz hissediyor olabilir. Yine de sokakta "Merhaba, nasılsınız" diyen bir tanıdığına rastladığında "O, çok iyiyim, teşekkür ederim" diye cevap verebilir. Sıradan bir insan bu cevabı gerçek olarak kabul edecektir. Deneyimli bir akupunktur uzmanı, bayan X'in bir maske arkasında gizlendiğini görüp duyacaktır. ° kişinin gerçekten kendini gösterdiği gibi değil, aslında tamamen farklı hisler içinde olduğunu görecektir. Daha ileri gitmeden, bu örneklerin benim burada yazdığım kadar basit olmadığını vurgulamalıyım. Amacım akupunktur teşhisinde kullanılan metodların kolayca anlaşılabilmesi. Uygu lamada teşhis çok defa karmaşıktır. Size örnek verdiğim Ağaç'ın kendini göstermesi aynı zamanda başka organlar vasıtası ile ortaya çıkıyor olabilir. Bu ancak yılların deneyimi ile yeterince anlaşılabilir. Bunu belirtiyorum, çünkü biri yersiz bağınyor ya da "gelecek için bir ümit göremiyorum" dediği için o kimsenin Ağaç dengesizliğinden dolayı rahatsız olduğunu sanmamalıyız. Böyle olabilir ama bu mutlaka öyle öyle demek değildir. Yukarıda verilenler akupunktur teşhis metodlannın daha iyi anlaşılması için verilen bazı örneklerdir.

GÖRME

En çok bilgiyi sağlayan "görme" bizi teşhis koymanın üçüncü bölümüne getiriyor. Bu, belki de diğer üç teknikten en önemlisidir, İlk önce Akupunktur uzmanı, yüzün belirli kısımlarındaki renklere bakar. Bu, cildin yüzeydeki rengi değil, bedenin bir organında ya da herhangi bir elementte dengesizlik olduğunda ortaya çıkan bir renktir. Bu renklenmeyi ayırt edebilmek deneyim ve ustalık ister. Örneğin, bizim üstünde konuştuğumuz Ağaç dengesizliğinde yeşilimsi bir renk yüzün belirli kısımlarında görülebilir. Bu, karaciğer ya da safra kesesi normal işlevini göremediği zaman daha belirgin hale gelir. Ayrıca bu dengesizliğe dikkat çeken diğer ipuçları da vardır. Kişi özellikle giyiminde yeşil rengi seçiyor olabilir; ya da çevresini; yeşi1le donatabilir. Öte yandan yeşilden tamamiyle kaçınıyor, hiç bir şekilde yeşil giymiyor da olabilir. Bu her iki tutumda, çoşku ile sevme ya da hiç hoşlanmamak, Ağaç dengesizliğinin belirtileri olabilir. Hayatınızın belirli bir döneminde özellikle bir rengi nasıl bir tutku ile sevdiğinizi, o renk için deli olduğunuzu hatırlayın. Zaman geçtikçe bu tutkunuz azaldı. Bugün o rengi de diğer renklerle aynı derecede önemsiyorsunuz. Hatta şimdi bu renkten hiç hoşlanmıyor da olabilirsiniz. Akupunktur uzmanı hastanın hareketlerini, duruşunu izleyecektir. "Hastanın nereden geldiğine" karar vermesini sağlayacak ifadelere bakacaktır. Yüz ifadelerine, saçının cinsine, tırnaklarına bakacaktır. Hastanın kendisine, bedenine, giyimine özen gösterip göstermediğine dikkat edecektir. Tüm bunlar hastanın tavn üzerine bilgi verir. Ayrıca, işlev bozukluklarını ya da zihinsel ve fiziksel yara izlerini, hastanın değişik durumlarda gösterdiği davranışlan yeni bir insanla karşılaşmada, randevulannı planlamasında, kendi hakkındaki konuşmalannı izlemesi gerekir. Tüm bu izlenimler herhangi bir element dengesizliği hakkın da bilgi verebilir. Böylece, Ağaç dengesizliği olan bir hasta yeşil giyiyor ve yüzünde de koyu yeşilimsi bir renk gösteriyor olabilir. Hasta çok gergin ve katı beden yapısında olup genellikle sinirli ve sert hareket edebilir. Gülümsemesine rağmen ifadesi sert olabilir. Giyimi, aşın titizliği düşündürecek şekilde temiz ve düzenli, ya da tamamiyle bakımsız görülebilir. Başka bir insanla karşılaştığında güler yüzlü olabilir, ancak konuştuğunda güvensiz ve saldırgan bir tavır takınabilir ve bir sonraki buluşması için karar vermekte güçlük çekebilir. "Şu saatte mi yoksa bu saatte mi olsun, şu gün mü yoksa, bu gün mü olsun?" gibi kararsızlık ya da "her Pazartesi saat on bir de gelebilirim" diyerek aşın derecede kararlılık gösterebilir. Ya da ne zaman geleceğine kendi karar vermek isteyebilir.

Akupunktur uzmanının belirli bir saati kendisi için ayırdığını bilir ve başkasına verilmesini istemeyebilir. Tüm bunlar ya hırçınlıkla ya da hiç bir kızgınlık işareti olmadan ifade edilebilir. Görmek son derece önemlidir. çoğu insan, görmenin sadece fiziksel gözlerimizle yaptığımız bir şey olduğunu kabul eder ve çoğumuzun yaptığı da odur. Bu, yalnız A'dan B'ye gidebilmek için gereklidir. Kararlarımızı da, bu şekilde yüzeyde gördüklerimizle alırız. Akupunktur uzmanı hastaya bir bütün olarak bakmak üzere eğitilmiştir. Hasta sadece fiziksel gözü ile hevessizce görmeden mi bakıyor. Aklının gözü ile bakamıyor mu? Ya da daha önemlisi ruhu ile, ya da ruhunun gözü ile göremiyor mu? Belki kişi, etrafına yalnızca bakıyor ve her şeyi maddi yönü ile tartıyor; bir çoğumuzun yaptığı gibi. Kişi bir sürü şey de özellikle Doğa'da olan güzellik ve coşku ile, ilişkide değildir. Bu yetenek, en iyi birbirimizi nasıl gördüğümüz konusunda değerlendirilebilir. Dürüst olursak kaçırnız "şu insandan hoşlanıyorum, ya da hoşlarımıyorum" diye yargıda bulunur. Böyle bir sözü yüzeyde gördüklerimiz ile söylemeye öylesine hevesi iyiz dir ki, eğer o kişilerin yüzü sevimli ise, onlara daha rahatlıkla sokulabiliriz ve iyi giyimli ise yine daha rahatlıkla yaklaşabiliriz. Fakat yüz o kadar sevimli değil ve giyimi perişan ve derbeder ise onlara kolayca yaklaşamayız. Onlar hakkında küçültücü şeyler bile söyleyebiliriz. Görüyorsunuz bu yalnız fiziksel ya da profesyonel olmayan bir gözle görmektir. Öyle olmasaydı, onlara ne kadar neşe ve güzellik verebilirdik, çünkü nihayet bunların altında Tarın ile olan bağ yatmaktadır. Her bir kişide o güzellik, neşe, Tarın vardır. Belki de bu neşe o kadar ilginç ve çekici olmayan, elbiseleri bakımsız bir kişide daha açıklıkla ortaya çıkar. Gerçekten o kişiye görerek bakarsak dikkatimizi çekecek öylesine bir güzellik görebiliriz ki. Her birimize, her insanda, her yaşayan hücrede, her çiçekte, her bir çimende, her ağaçta, olan gerçek özü görmeyi öğretebilsek, bu herkes için büyük bir mutluluk kaynağı olacaktır. Geleneksel Akupunktur uzmanı devamlı olarak kendini yüzeyin altındakini görmek için geliştirir ve hiçbir zaman dış görünüşe göre tedavi kararlan almaz.

HiSSETME

Hissetme teşhis koymada dördüncü tekniktir. Yine buradan toplanabilecek bilgiler çok farklıdır. Hissetme, sadece hastaya dokunmak değildir. Ne zaman bir kişi ile karşılaşsanız, ondan bir duygu alırsınız; ve onun nasıl bir insan olduğunu hissedersiniz. Varlığını odanın içinde hissedersiniz, duygularının nasıl olduğunu hissedersiniz, ayrıca ruhunu hissedersiniz, büyük bir ruh mu taşıyor? Cesur mu? Ya da zayıf ruhlu mu? Kendine az mı güveniyor? bunu hissedersiniz, bu hisle iletişim kurabilirsiniz. Bu beni Geleneksel Çin teşhisinde en önemli "hissetme" yöntemine getirdi; nabız ölçme. Akupunktur uzmanı dokunma ile her bilekte altı olmak üzere toplam on iki nabzı ayırt edebilir. Bu nabızlardan hissettikleriyle her on iki meridyenden akan Ch'i enerjisinin durumunu okuyabilir. Enerjideki en ufak dengesizliği açık bir rahatsızlığa dönüşmesinden çok daha önce hissedilebilir. Sadece nabızların okunması ile hastanın sağlık durumu hakkında hemen her şeyi öğrenmek mümkündür. Muayene sırasında nabızlar bir kaç kez alınacaktır. Fiziksel muayenede akupunktur uzmanı cildin dokusuna ve kalitesine, cildin sıcaklık derecesine, bedenin değişik yerlerindeki sıcaklığına bakacak ve kamın muayenesinde göbek nabzını da ölçecektir. Eklem yerlerinin hareketliliğine ve omurganın duruşuna bakacaktır. Uzman, hastanın bu muayene sırasında onun dokunmasına karşı gösterdiği tepki ile de bir çok yararlı bilgiler elde edebilir. Tüm muayene iki saat veya daha uzun sürebilir, fakat bu sürenin sonunda Akupunktur uzmanı her beş elementin durumu ve on iki meridyen üzerine yeterli bilgi sahibi olacaktır. Hangisinin hastalığa neden olan, problemlerin kaynaklandığı ana element olduğunu yeterli şekilde hissedecektir. Ancak son kararını vermeden önce bazı diğer noktaları da göz önüne almalıdır.

• Bu konuya devam etmeden önce nabız ölçmede Çinliler'in yönteminden söz eder misiniz?

Daha önce söylediğim gibi, Akupunktur uzmanı her iki bilekte toplam on iki nabız hissedebilir. Sol bilekteki altı tanesi kalp, ince bağırsak, karaciğer, safra kesesi, böbrek ve idrar torbası meridyenlerinin nabızlarıdır. Sağ taraftakiler ise akciğerler, kalın bağırsak, dalak, mide, seks-dolaşım ve üç ısıtıcı meridyenlerinindir. Bu on iki nabız belirli yerlerdedir. Akupunktur uzmanı aynen Batılı doktorların yaptığı gibi, ana damarda kanın aktığını hisse derse de gerçekte bu damar boyunca belirli yerlerdeki gerekli Ch' i enerjisinin miktarını ve kalitesini ölçüyerdur. Bu on iki yer den her birinde Ch' i enerjisinin bir meridyendeki, dolayısıyla onun kontrol ettiği organın durumunu tam olarak anlaması mümkündür. Örneğin, karaciğer meridyenindeki C h' i enerjisi karaciğer organını besler ve karaciğer mediryeninin nabzını dinleyerek karaciğer yetkilisinin nasıl görev yaptığı ve organın nasıl çalıştığı öğrenilebilir. Batıda eğitim görmüş ve akupunktur öğrenmek için gelen doktorlar bu tür nabız ölçme yöntemini kabul etmekte güçlük çekerler. Karaciğer, böbrek ve midenin durumunun sadece bir ana damardan okunabilineceğine inanamazlar, Buna rağmen, kendileri bu on iki nabzı ölçmeyi öğrendikçe, zamanla bir yer ile diğeri arasındaki farklılıkları hissetmeye başlarlar. ilk önceleri bu farklılıkları bileğin anatomik yapısı ile açıklamaya çalışırlar. Bir nokta da damar cilde daha yakın olduğu için daha kuvvetli hissedilir, diğer bir noktada daha içeridedir diye düşünürler. Fakat ilk tedavilerini yaptıklarında nabız ölçmenin gerçek değerini kabul ederler. Nabızları okuyup tedavilerini planladıktan sonra uygun noktalan iğnelerler. Nabızları tekrar okuduklarında değişmiş olmasına hayret ederler. Kolun çok içerisinde olduğu için zayıf hissedildiğini düşündükleri nabız, cilde yakın olduğu için kuvvetli olduğunu sandıklan nabız kadar kuvvetli hissediyordur. çoğunlukla bu nabız değişmesinin niçin olduğu üzerine bir fikirleri yoktur ama şimdi bu değişime kuvvetle inanmaktadırlar. Biraz daha deneyimle, tüm Geleneksel Çin Tıb'ında uğraşanların inandığı gibi, bu çok sayıda nabızların gerçekliğine, tedavinin planlamasındaki ve yapılan tedavinin etkinliğini ölçmedeki değerine inanırlar.

• On iki nabzı okumak kolay mıdır?

Hayır, kolay değildir. Nabızları okumak çok deneyim ister. Parmak uçlarının hassaslığını geliştirmek çok çalışmayı gerektirir. Yılların deneyimi olan bir akupunktur ustası her bir on iki nabızda yirmi sekiz farklı atışı okuyabilir, Bu ölçmelerden hastanın beden, zihin ve ruh sağlığı açısından neleri geçirmiş olduğunu, şimdiki durumunu ve neler olabileceğini söyleyebilir. • "Sorma" dan söz ettiğinizde hastanın kendisini günün belirli zamanlarında daha iyi ya da kötü hissedebileceğine değinmiştiniz. Niçin olduğunu söyleyebilir misiniz? Daha önce Çinliler'in gece ve gündüz devirlerini gözlemlediğini ve güneşin gökte yükselmesi, gecenin gelip güneşin alçalmasıyla enerjinin kalitesinin değiştiğini gördüklerini söylemiştim. Aynı dikkatle gözlediklerinde, on iki meridyenden her birinin aktivitesinin yirmi dört saatlik devirde en yüksek ve en durgun zamanlan olduğunu gördüler. Yüksek enerji dalgası bir meridyenden diğerine devamlı bir devir halinde bedende gece gündüz hareket ediyordu. Örneğin, safra kesesi meridyenindeki enerjinin gece on bir den sabah bire kadar, karaciğerin sabah birden üçe kadar en yükseğe ulaştığını gördüler ve böylece her on iki meridyenin de vinimini buldular. Bu teşhis için son derece değerli bir bilgi kaynağıdır. Örneğin, kişi "sabah üç'e kadar uyuyamıyorum" diyebilir. Bu ağaç elementinin üzerinde şüphe uyandınr. Safra kesesi ve karaciğerin o saatten sonra önce hastanın uyumasına fırsat vermeyecek kadar aktif olduklan akla gelir. Ya da başka biri sabah birde veya üçte çok şiddetli baş ağrısı ile uyandığını söyleyebilir. Ağrıların çok şiddetlendiği saatlerde ya da rahatsızlığın artması gibi nedenlerden akupunktur uzmanı dikkatini çoğu zaman belirli organa çevirebilir. Yirmi dört saatlik devirde, yükseliş zamanının tam aksi olan saat (12 saat önce ya da sonra) meridyenin dinlendiği süredir. Kişi "Günün ortasında moralim çok bozuk olabiliyor. Sabah on bir civarında başlıyor" diyebilir. Bu, bedenin ağaç elementler den birindeki enerjisinin çok alçak olması ile baş edemediğinin işareti olabilir. Yeryüzündeki enerji aynı bu yükseliş ve alçalış devirlerini izler. Buna Çinliler Gün ortası ve Gece Yansı Kanunu derler. Bu kanun, yukarıda kısaca verdiğim tanımlamaya göre çok daha kaynaşıktır, fakat size günün değişik zamanlarının belirli organlarla nasıl bağlantılı olduğunu göstermek için ana hatlarıyla verdim. Size tekrar tavsiyem kendi kendinize teşhis koymaya başlamamanızdır. Gerçekte ağrıların sabah bir ile üç arası daha şiddetlenmesi ya da hafiflemesinin nedeni karaciğer olmayabilir; neden, karaciğeri etkileyen bir başka organ da olabilir.

• Bu ön muayeneyi yaptıktan sonra akupunktur uzmanının hangi meridyenin öncelikle dengesini kaybettiğini ya da hastalığa hangisinin neden olduğunu bulması için başka neler yapması gerekir ?

Hatırlayacaksınız, daha önce mevsimlerin devimine bakmıştık. Örneğin, ilkbahar nasıl yaza geçer? Bu mevsim değişkenliğini Ağaç'ın Ateş haline gelmesi olarak da görebiliriz; ya da daha doğrusu Ağaç'ın Ateş"i meydana getirişi olarak görebiliriz demiştim. Böylece eğer hasta Ağaç dengesizliğinin bir çok belirtilerini gösteriyorsa, Ateş elementinde de bazı rahatsızlık işaretlerini görmeyi bekleriz. Zayıf bir Ağaç enerjisi çok kuvvetli bir Ateş enerjisi yaratamayacaktır. Bu nedenle dikkat edersek, hastanın bazı Ateş dengesizlik işaretlerini de gösterdiğini görürüz. Neşesiz olduğunu, güneş ışığı ya da sıcaklık istediğini izleriz. Ancak biz buna rağmen problemin öncelikle bir Ağaç enerji dengesizliğinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Fakat diyelim ki hastanın toprak elementinde de problem olduğunu bulduk. Örneğin, beslenme konusunda çok dikkatli olmasına rağmen kontrol edemediği bir iştahı var fazla tatlı yiyor. Daha önce belirtmiştim ki böyle bir kişi katı ve soğuk olabilir. Sorunlanna sempati gösterildiğinde çok aşırı tepki gösterebilir. Sempatiden hiç hoşlanmıyor olabilir ve reddeder; daha da soğuk davranabilir. Bu Toprak belirtilerinin bir anlamı olabilir mi? Cevap, "evet"tir. Çin'liler mevsimleri izlemelerinden, bir kontrol çemberinin varlığını gördüler. Bir çiftçi, yaz sonunda topladığı mahsullerin o yılın ilkbaharının ne kadar iyi geçtiğine bağlı olduğunu söyleyecektir. Ne kadar tomurcuklanma vardı? Aşılanma oldu mu? ilkbahar soğuk muydu? Böylece, bir anlamda ilkbahar, gelen "yaz sonu" mevsimini etkiliyor, üzerinde etki yapıyor denebilir. Aynı şekilde bir mevsimin bir sonraki mevsimi etkilemesi tüm devir için geçerlidir. Eğer mevsimleri aynı kalitede Ch'i enerjisi ile değiştirirsek (çizime bakınız) görürüz ki Ağaç Toprağı kontrol ediyor ve böylece enerji bir çember etrafında dönüyor. Böylece, eğer Ağaç enerjisinin sorunu varsa, toprak enerjisinin dengesini kaybetmesini bekleyebiliriz. Yeterli derecede kontrol altında değildir. Böylece hasta, hem Toprak enerjisinde hem de Ağaç enerjisinde dengesizlik gösterebilir. Ama denge bozukluğunun Ağaç enerjisinde olduğunu düşünmemiz daha anlamlıdır. Bu, bizi Çin'liler tarafından yapılmış teşhiş ve tedavide etkin olan, olağan üstü bir gözleme getirir. Ağaç enerjisinde dengesizlik belirtileri olduğunu söylediğim hastaya geri dönelim. Bu, bir deyişle bu dengesizliğin diğerlerinden daha belirli olmasıdır.

Bu Ağaç enerjisi nereden gelmektedir?

Çizimde gösterdiğim gibi bu bir önceki elementten kaynaklanmaktadır. Ağaç Su 'ya bağımlıdır ya da Su elementinin Ağaç enerjisinin annesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu terimleri tanımladığımızda spekülasyon yapıp teorilere destek göstermeye çalıştığımız düşünülebilir. Ancak Çin'liler bebeğini emziren anneye baktıklarında onun çocuğuna olan doğal sevgi ve ilgisini gördüler. Anne hastalandığında belki çocuğuna yeteri kadar süt veremiyordur ya da sütün kalitesi bozulmuştur. Bu nedenle bebek daha çok acıkır ve ağlar. Bebeğin istediği sadece annesinin sevgisi ve sütüdür. Bu sahneye şöyle bir bakarsak, önce böylesine ağlayan bir çocuğun hasta olduğunu, tedaviye ihtiyacı olduğunu düşünürüz Fakat bu yanlış olacaktır. Gerçekte, bu durumda gereken, anneyi sağlığa kavuşturmak için mümkün olan her şeyi yapmaktır. Anne iyileştiğinde bebeğini yeterli miktarda ve kalitedeki sütü ile besleyecek ve sadece bir annenin verebileceği yumuşak sevgi dolu ilgiyi gösterebilecektir. Tabii ki çocukta artık ağlamayacaktır. Şimdi hastaya geri dönersek ve Ağaç enerjisinin sıkıntıda olduğunu görürsek kendimize "bebek sıkıntıda" ise "annesi artık onu beslemiyor mu?" diye sorarız. Su elementinin; "çocuk" olan Ağaç elementi için savaşına yakından bakanz. Burada sıkıntı nedenini ve çözümünü bulabiliriz. Örneğin, akupunktur uzmanı hastanın geçmişi ile ilgili olarak not aldığında, çok zor bir çocukluk dönemi geçirmiş olduğunu görmüş olabilir. Çocuk kendisini en ufak yanlışları için çok ağır cezalandırılan babasından korkmuş olabilir. Çocuk içine dönük ve sinirli büyüyüp, korkunç kabuslar görmüş olabilir. Genç yaştaki bu korku belki onun Su elementini tehdit etmiştir. Şimdi, yetişkin olan hasta, Su elementinin çocuğu olan Ağaç elementi üzerindeki gerginliğin belirtilerini gösteriyordur. Böylece, problemin Ağaçta görülmesine karşılık, anneye yani Su'ya bakıp önce onu iyileştirmek gerekecektir. Su enerjisini tedavi edip onun dengesini kurunca "çocuk" olan "Ağaç"da kendi kendisini iyileştirecektir. Çinliler Shen (yaratıcı) devinimin bu yönünü Anne/Çocuk Kanunu olarak isimlendirmişlerdir. Size bu kanunun değerini göstermek üzere bir örnek vereceğim. Batılı doktor tarafından bir kalp hastalığı tespit edilen hastayı ele alalım.

Hasta bu yüzden ilaç almaktadır. Fakat bir Çin'li doktor- hastaya kendi anlayışı ile teşhis koyup- Ateş enerjisi belirtileri olmasına rağmen ya da kalp şikayetleri olmasına rağmen, sorunun "anne"de- Ağaç enerjisini de olduğunu görebilir. Bu nedenle, tedavi edilecek olan Ağaç enerjisi, organ olarak da karaciğer ve safra kesesidir. Karaciğer meridyeni "kalbin annesi'tdir ve böylece, karaciğer tedavi edildikçe, kalp sıkıntılanda yok olacaktır. Eğer kalp sürekli olarak ilaçla tedavi edilirse durumu hafifletebilir ama hastanın hiç bir zaman gerçekten iyileşemiyeceği trajik bir gerçek olarak kalır. • Söylediklerimizden ilk olarak hangi meridyenin baskı altında bozulduğunun teşhisini koymanın oldukça karmaşık bir işlem olduğu anlaşılıyor. Bu ilk muayenenin sonunda belirlenebilir mi? Akupunktur uzmanı genellikle ilk görüşmenin sonunda hangi meridyenin öncelikle yardıma ihtiyacı olduğunu ya da hastalığın çıkmasında etken olmuş olduğunu anlayacaktır. Ancak, bazen iki saat kadar vakit alabilecek olan ilk muayenenin sonunda, tüm bilgiler uzman tarafından tekrar dikkatle gözden geçirilir. Etkenlerden birini ya da hastalığın nedenini açıklığa kavuşturup, emin olmadan önce, bu işlem üzerinde oldukça vakit harcaması gerekebilir. Bu yüzden, ancak çok nadir olarak ilk muayenin sonunda tedavinize başlanır. Akupunktur uzmanı hastalığın nedenlerini saptayıp tedaviye başlamadan önce elindeki tüm bilgileri değerlendirecektir, • Hasta ilk muayeneden sonra kendisine ne gibi bilgiler verilmesini bekliyebilir ? Bu akupunktur uzmanı ve hastaya bağlı olarak değişir, Ancak, söylediğim gibi, hasta batılı anlayışta bir teşhis konmasını beklememelidir. İlk görüşmeden ve alınan notlar üzerinde çalıştıktan sonra uzman sonuçları açıklamak istiyecek ve normal olarak enerji dengesizliğinin ve hastalığın nedenlerini akupunktur anlayışı içinde anlatacaktır. Genellikle akupunktur uzmanı, hasta isterse, tedavinin her safhasında sonuçta nereye ulaşılmak istediğini anlatacaktır. Biz bunun son derece önemli olduğuna inanınz. Çünkü dengeye kavuşturmayı ümit ettiğimiz sizin bedeniniz, zihniniz ve ruhunuz dur. Bu nedenle neler yapıldığını öğrenmek en doğal hakkınız dır. Hastanın, yapmak istediğimizi anladığırıda bize daha çok yardımcı olduğunu ve tedavi için işbirliği yaptığını belirledik.

• Bu teşhis yöntemi

kişide kendini gösteren elementleri seçebilmeyi, yüzde renkleri görmeyi, konuşmasının sesini duymayı, kokusunu almayı, dış görünüşün altındaki duygulan algılamayı ve nabzını ölçmeyi öğrenmek zor mudur? Şüphesiz ilk düşünüldügünden daha zordur. Gerçekte bizler görmez, işitmez, korku almaz ve hissetmeyiz. Belki de, dürüst davranmak gerekirse, bu alandaki yeteneklerimizin sadece çok az bir kısmını kullanınz. Okuyucu bu söylediklerime itiraz edebilir, onun için ne demek istediğimi açıklayacağım. Geleneksel Çin Akupunuktur uzmanlığında ustalık kazanmanın çok uzun zaman almasının nedenlerinden biri, insanların doğduklarında Tannnın onlara verdiği duyuları geliştirrnemeleridir. Bu duyulan geliştirecekleri yerde, tekrar eğitilmelerini gerektirecek kadar köreltmiş, bazı durumlarda zarar vermişlerdir. Örneğin, görüşümüz çok kısıt1ıdır. Gördüklerimiz sadece elde etmek istediklerimizle ilgili olarak görmek istediklerimizdir. Diyelim ki sabah ise ya da alışverişe gitmek için evden çıktık ve yolumuzun üzerinde çiçek açmış bir ağacı, çimenlerle çevrilmiş bir çiçek bahçesini ya da bir tarlayı gördük, bazı insanlara rastladık. "O çok güzel çiçek açmış ağacı gördün mü? ya da "Bahçedeki çiçekleri gördün mü?" diye sorulduğunda, "evet, gördüm. Çok güzeldi" ya da "Mary 'i gördün mü?" sorularına "Evet, onu işe giderken yolda gördüm" veya "Onu alış verişe giderken gördüm" diyebiliriz. Hatta Mary'nin elbisesi üzerine bir gözlemde bulunabiliriz. Ama bu batı dünyasında ki sıradan bir kişinin en değerli armağanı olan görmeyi nasıl rastgele ve yüzeysel olarak kullandığının göstergesidir. Eğer biz gerçekten bahçedeki çiçeklerden sadece birisine tam anlamı ile görmek için baksaydık, tanımlaması güç bir güzellik ve büyü oldugunu görecek ve neredeyse o çiçekten çıkan canlılığı ve titreşimleri hissedebilecektik. Doğa onlan, hepimizin zevk alması için yaratmıştır. Elimizde bir çiçeği tuttuğumuz da daha önce yaptığımız gibi gelişi güzel değil de, yapısına, dokusuna, renklerine ve şekline bakarsak sadece fıziksel gözlerimizin yanı sıra nerede ise "zihnimizin gözüyle" görürüz. Ve hatta bir an için, "ruhumuzun gözü" ile de görebiliriz. Çiçek açmış bir ağaca yakından baktığımızı kabul edelim. Ancak böylece bu tek ağaçtaki ululuğu ve mucizeyi fark edebi lir ve dünyada ki her ağaçtan ne kadar farklı oldugunu görürüz. İki ağaç hiç bir zaman birbirinin aynısı olamıyacağı gibi iki çiçek ya da iki insan aynı olamaz.

Eğer doğanın yarattığı, benzeri olmayan ağacın kendisini görebilmek için zaman ayırabilseydik ve sadece gelişi güzel değil fakat fızikel, zihinsel ve ruhsal gözümüzle görmeyi öğrenebilseydik, herkese açık olan bu muhteşem güzelikten etkilenecektir. Fakat bunlara hala vakit ayırmayız. A'dan B'ye giderken yanlanndan geçeriz. "Evet, o çiçeği, çimeni, ağacı gördüm" deriz. İşte, görüşümüz sımrlı dediğimde bunlan kastediyorum. "Bunu görüyorum, şunu görmüyorum" gibi ifadeler kullandığımızda, sadece fıziksel gözümüzün bir tabakası ile gördüklerimiz üzerine- belki de görülmesi gerekenin ancak beste birini gördüğümüz halde- büyük iddiada bulunuruz. Bu durum, daha da önemlisi, insanlan nasıl gördüğümüze de uygulanabilir. Bir kişiyi sadece giyimi nedeniyle bile kendimiz den uzak tutabiliriz. Eğer durup, her kişiye zaman ayırabilsek, tekrar benzersiz güzelliği, her yaşıyan insanda ki Tannyı görebiliriz. Bu da bize kendi insarılığımızı, kardeşlerimizin gerçek değerini gösterecektir. Ancak genellikle biz sadece fıziksel gözümüzle gördüklerimizin ışığı altında kararlar alır ve yargılara varırız. İşte Geleneksel Çin Akupunkturu eğitiminde zor olan bu sıkıcı alışkanlıklardan kurtulabilmektir. Görme üzerine söylediklerim işitme içinde geçerlidir. Prensip olarak sadece istediklerimizi duyanz ve istemediklerimizi duyduklanınızın dışında bırakınz. Kelimeleri duyabiliriz, fakat kelimelerdeki sesi duymak için ya da onlann arkasındaki ifadeleri hissedebilmek için, kişinin içinden derinden gelen özellikleri durup dinlemeliyiz. Ayın kısıtlamalar, şüphesiz koku alma ve dokunma duyularımız içinde söylenebilir. Hiç çocuklarına bunlan açıklayıp, onlan bu yeteneklerini son sımrlanna kadar kullanmalan için yüreklendiren anne ve baba hatırlayabilir misiniz?

Eğer bunu yapsalardı sonuç, daha mutlu ve doyurnlu çocuklar olurdu. Ama hayır. Ne yazık ki bize verilen bu yetenekleri hakkımız olarak görürüz ve onlan geliştirip kullanacağımıza, köreltip görmezlikten gelir, belki de ilmi eğitim, isim, mevki, daha iyi bir iş peşinde koşarken köreltiriz. Sanki maddi dünyada ki servetlere sahip olmak için, mevsimlerin güzelliğini, hayatın kalitesini bir kenara bırakır ve bencilce işlerimizin peşinde koşarız. Sanki elimizde bir bardak taze kaynak suyu varken gidip bayatlamış havuzun suyunu içmeyi tercih ederiz. Burada ilave etmek isterim ki, insamn size öğretebilecekleri sınırlıdır. Bizim gerçek ve en bilgili hocarmz Doğa'nın kendisidir. Doğa, bizim kendi içimizde olgunlaşabilmemiz için hayatı öğretmek üzere vardır. Bizim açık fikirli olmamız, duyulanınızı onarmamız ve Doğa'nın bilgeliğine duyarlı olmamız gerekir. Bir çocuğu alın, -henüz yanlış yönlendirilmemiş, aldatılmamış bu gün bir çok insamn peşinde olduğu maddesel uğraşlara yönlendirilmemiş bir çocuğu- onda kavranması güç bir güzellik, kalp temizliği ve duyarlılık göreceksiniz. Bir bebek, annesini tam anlamı ile "görebilir", hatta anne fiziksel görme alanının dışında olsa bile. Bir bebek annesinin varlığını, annesini görmediği halde hissedebilir. Bir bebek sadece bir dokunma ile o kişinin ona yakın biri olup olmadığını anlıyabilir ve bu yalmzca ona Tann 'mn bu dünyada yolunu bulması için verdiği duyulan kullandığındandır.

Her birimizde bir zamanlar bu yetenekler vardı. Akupunktur uzman için gereken, bu tür bir duyarlılıktır. Bu nu tekrar kazanabilmek uzun yıllar istiyen bir çalışmadır. Ancak o zaman uzman beden, zihin ve ruhun sıkıntı işaretlerini doğrulukla algılıyabilecek ve Geleneksel Çin tıbbına hükmeden doğa kanunlanm yorumlayabilecek ve kullanabilecektir. Tekrar soruya dönersek, batıda eğitim gören bir kişi için insanların beden, zihin ve ruhunun verdiği işaretlerin (sorunlu elementlerin verdiği işaretlerin) anlamlarıns doğru olarak algılıyabilmek ve okuyabilmek güçtür. Bunu yapabilmek için kişi kendi duyarlılığını geliştirmelidir. Teşhis koyma, o uzman için kendi doğal yeteneklerini geliştirdikçe kolaylaşacaktır. • Akupunktur uzmanı bilinen batılı teşhis yöntemlerini de kullanacak mıdır? Bazılarını uygulayacaktır. Ne de olsa batının etkisinde olan bir toplumda yaşıyoruz ve Batı tıbbının deneyimlerinin getirdiği yararlı bazı bilgileri kullanmak akıllıca olur. Bu yöntemler bir çok okullarda yine batıda yetişmiş doktorlar tarafından öğretiliyor ve öğrenciler bu yöntemlerle yetiştiriliyorlar. 30-40 yıllık bir deneyimi olan akupunktur ustası sonuca varmak için batı yöntemlerinden faydalanma gereği duymayacaktır. Fakat böyle bir ustalık kazanana kadar uzmanlar bazılarını kullanabilirler ve ilk muayenelerinde yararlanabilirler. Bunlar, geleneksel yolla konulan teşhislerin doğruluğunu kanıtlamak için olabilir. Tansiyon ölçülmesinin, stetoskop ile kalp ve ciğerlerin dinlenmesinin teşhis koymada yararlan olacaktır. Elektro kardiogram ve idrar tahlilleri gibi teşhis teknikleri kullanılabilir. Ancak, esas olarak, fiziksel yoklama Geleneksel Çin tıbbının esasları çerçevesinde yapılacaktır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp