Canan Karatay Bebeğini 'bebe Bisküvisi' İle Besleme !

Canan Karatay Bebeğini 'bebe Bisküvisi' İle Besleme ! : Öncelikle bir organizmaya girdikleri zaman, her türlü hücresel ve kimyasal (histobiyokimyasal) bozuklukları başlatan serbest oksijen radikallerinin artmasına neden olurlar. Sonra da hücre zarlarında gerekli olan sağlıklı Omega-3 ve Omega-6 yağlarının yerini işgal ederler. Bu nedenle de doğal olarak aldığımız Omega-3 ve Omega-6 yağlarının hücre zarlarına girmelerini engellerler. Hücre zarları ve hücrelerin normal işlevleri bu şekilde engellenmiş olur.

5. Bebe bisküvilerinin buğday unu, mısır nişastası, buğday glüteni ve yulaf glüteni gibi maddeler ihtiva ettiklerini de görüyoruz. Oysa yapılan birçok bilimsel araştırmada, buğday ve diğer tahıl glütenlerinin, özellikle çocuklarda ‘alerjik ve oto-immün hastalıklar’ olmak üzere, ileri yaşlarda alerjik astım, tiroidit, pankreatit gibi önemli birçok hastalığa neden olduğunu gösterilmiştir.

Modern buğday glüteninde 6 grup kromozomun bulunduğunu, bu kromozomların da eski buğdaylara oranla aşırı sayıda (23,788 adet kadar) buğday proteini ürettiği bildirilmektedir. Üretilen her bir protein, insanda bulunan hücrelere karşı alerjik reaksiyon geliştirmektedir, çocuklarda sıklıkla rastladığımız her türlü alerji, erken yaşlarda ortaya çıkan oto-immün hastalıkların ve ileri yaşlarda gördüğümüz kronik/dejeneratif hastalıkların temelinde de, artık modern buğdayın bulunduğu kabul edilmektedir. Bu hastalıkların hiçbiri genetik olmayıp, temelleri ana rahminden itibaren atılmaktadır ve bebeklerin bu alerjen yabancı proteinlere maruz kalmış olmalarına bağlanmaktadır. Biz tıp dilinde bu gibi olaylara ‘maruziyet’ diyoruz. İleri yaşlarda yavaş yavaş ortaya çıkmakta ve gelişmekte olan öldürücü hastalıkların temelinde, modern buğdayların içinde bulunan glüten oranının yüzde 50-60 kadar yüksek oranda olması neden olarak gösterilmiştir.

Buğday proteinlerinin insan vücudunda başlattığı temel bozukluklar neler?

Buğday proteinleri aslında gliadinlerdir (glüten genel olarak tüm gliadin- leri içine alan genel bir kavrama verilen isimdir). 2007 yılında tıp dergisi olan Guf’ta yayınlanmış olan bir bilimsel çalışmada, gliadinlerin, bağırsak sisteminde bulunan ve bağırsaklarımızın iç yüzeyini kaplayan epitel hücrelerini tahrip ve yok ederek, oto-immün hastalıkları başlattığını bildirmişlerdir.Buğday gliadini bağırsak iç yüzeyini kaplayan hücrelerin geçirgenliğini de (permeabilitiseni) artırmaktadır. Sonuç olarak, besinler tamamen hazmolun- madan büyük moleküller şeklinde kan dolaşımına geçmekte, bu büyük moleküller vücudun tüm hücrelerinde yabancı maddeler olarak algılanarak, alerjik reaksiyonların başlamasına neden olmaktadır. Ayrıca birçok farmakolojik (ilaç gibi) etkisi de bulunmaktadır. Gliadin, normal şartlarda, hazım sırasında gerekli enzimler tarafından yıkılarak, kısa boylu olan aminoasit ve peptit zincirlerine indirgenmekte daha sonra da emilerek kana geçmektedir. Bağırsak hücrelerinin geçirgenliği artınca, gliadin uzun boylu aminoasit ve peptit zincirleri olarak kana geçmektedir. Bilimsel olarak ‘leaky gut’ (geçirgen bağırsak) denilen oto- immün hastalıkların temelinde yatan ana faktör, uzun boylu gliadin molekülünün bozulmuş olan bağırsak epitelinden rahatça kan dolaşımına geçebilmesidir.

Normalde 3-4 kısa aminoasit zincirinden oluşması gerekirken, 7 aminoasit zincirinden oluşan uzun peptit moleküllerinden biri olan gliadorphin, büyük olduğu halde kana geçmektedir. BİR BUĞDAY GLİADİNİ OLAN ‘GLİADORPHİN PROTEİNİ’, KAN DOLAŞIMINDAN BEYİN DOLAŞIMINA GEÇEREK BEYİN HÜCRELERİNDE BULUNAN MORFİN RESEPTÖRLERİNİ UYARMAKTA VE MORFİN ETKİSİ YAPARAK BEYİN FONKSİYONLARINI BOZMAKTADIR.“Ben ekmeksiz yaşayamam, ekmeksizhayat düşünemiyorum” gibi ifadelerin nedeni, narkotik ve morfine benzeyen bu etkinin bir göstergesidir. Bu kişilerde açıkça buğdaya bağlı morfin bağımlılığı gelişmiştir.Gliadorphine benzer bir şekilde, morfine benzer etki gösteren birden fazla (A4, A5, B4, B5, C gibi) glüten proteinleri bulunmaktadır. Bunlara genel olarak, glüten ekzomorfini’ adı verilmektedir. Glüten ekzomorfinlerinin çocuklarda otizm, dikkat eksikliği, şizofreni, davranış bozukluğu ve saldırganlık nedeni olduğu bildirilmiştir.Gliadorphin ve glüten gibi buğday proteinlerinin herhangi bir organizmadaki sinir hücrelerini ya da değişik organlardaki hücreleri taklit ederek hastalıklara neden olduğu da gösterilmiştir.

Örneğin, gliadinin hazmedilme- si sırasında 33 aminoasitli uzun bir peptit zinciri meydana gelmektedir. Bu 33’lü aminoasit zinciri, boğmaca bakterisinde bulunan 33’lü aminoasitli bir polipeptit olan ‘pertacin molekülü’ne yapı olarak benzemektedir. Bu benzerliğinden dolayı onu taklit ederek, çocuklarda boğmacaya benzer oldukça alerjik solunum yolu hastalıklarına neden olabilmektedir.John B. Symes, buğday, süt ürünleri ve soya proteinlerinde yüksek miktarda excito-toxinlerin bulunduğuna dikkatleri çekmiştir. Eksitotoksinler, insan vücudunda bulunması şart olmayan bazı aminoasitlerdir (proteinlerin ön maddeleridir).Buğday, süt ürünleri ve soya proteinlerinde yüksek miktarda bulunan, bir organizma için şart olmayan (non-essential) aminoasitler, glutamik asit’ ve aspartam’dır.

Ayrıca arpa, yulaf, pirinç, çavdar gibi bütün tahıllarda da sağlığımıza zararlı olan glutamik asit ve aspartam aminoasitleri bulunmaktadır. Ancak en çok ve en sık kullanılan rafine buğday unu, son derece yüksek oranda glutamik asit ve aspartam içermektedir. Buğdayın sevilen ve aranan lezzetini glutamik asit sağlamaktadır.Nörodejeneratif denilen multipl skleroz (MS), Alzheimer, epilepsi, migren gibi hastalıkların ve çocuklarda görülen dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluklarının, saldırganlık gibi davranış bozukluklarının nedenleri de, glutamik asit ve aspartam aminoasitleri olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir.

Buğdayda bulunan diğer bir protein de kısaca WGA denilen (wheat glütenin agglutenin) ‘lectin’dir. Bağırsakların iç yüzeyini kaplayan epitel hücrelerinde bulunan mikroskobik tüyleri (villi) tahrip ederek, ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Bağırsak epitel hücrelerinde bulunan mikroskobik tüylerin görevi, iyi şekilde hazmolmuş gıdaların emilimini sağlamaktır.

Bağırsakların iç yüzeyini kaplayan epitel hücrelerinde bulunan mikroskobik tüylerin (villilerin), buğday proteini lectin (WGA) tarafından tahrip edilmeleri sonucunda hangi sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır?

WGA buğday proteini lectin şu özelliklere sahiptir:

• Bağırsak hücrelerinde ve nötrofıl gibi bağışıklığımızı sağlayan beyaz kan hücrelerinde ‘mikropsuz’ dediğimiz inflamasyonun başlamasına neden olan, sitokain denilen (interleukin-1, interleukin-6, interleukin-8 gibi) zararlı kimyasal maddelerin yapımını hızlandırmaktadır.

• Sitotoksiktir.

• Endokrin organlarının/hormonların normal fonksiyonlarını bozar.

• Kardiyotoksiktir.

• Gastro-intestinal sistemin (mide ve bağırsak sistemlerinin) epitel hücrelerini bozarak fonksiyonları alt üst eder.

• Moleküler yapısı virüslere benzer olduğu için, onları taklit ederek hastalıklara neden olur.

• BUĞDAY PROTEİNİ LECTINİN (WGA), AYNI ZAMANDA BEYİNDE BULUNAN VE HİPOTALAMUS BÖLGESİNDE GÖREVLİ OLAN RESEPTÖRLERİ BLOKE EDEREK, LEPTİN DİRENCİNİ BAŞLATIP ŞİŞMANLIK VE OBEZİTEYE NEDEN OLDUĞU DA BİLİNMEKTEDİR.

• İnsüline benzer bir etki gösterdiği ve insülin direncini de başlatarak, şişmanlık ve obeziteye neden olduğu da gösterilmiştir.

• Ayrıca, Immüm Globülin Aya (IGA) bağlı böbrek hastalıklarına (IGA nefriti), hatta böbrek kanserlerine neden olduğu da bilimsel olarak bilinmektedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp