Prof. Dr. Canan Karatay İle Demir Eksikliği Hayatı Zindan Eder!

Prof. Dr. Canan Karatay İle Demir Eksikliği Hayatı Zindan Eder! : Demir vücuda ne sağlıyor?Ülkemizde yaygın bir şekilde demir eksikliği anemisi bulunmaktadır. Büyüme çağındaki çocuklar, adet görmeye başlayan genç kızlarımız, birçok gebe ve emziren anneler, hatta sağlıklı beslenenler bile demir ve diğer vitamin desteklerini ihmal ettiklerinde, anemi oluşabilmekte ve kronik bir düzeye ulaşabilmektedir. Her ay muntazam adet gören genç kızlarımız, 1 mİ kanda, 5 mg kan demiri kaybetmektedirler. Bu düzeyde kan demiri kaybeden genç kızlarımız, kilo alma korkusuyla yeterli ve etkili beslenemedikleri için, kronik anemiye bağlı belli belirsiz bazı şikâyetleri başlamaktadır.

Ek olarak, ülkemizde sağlıksız bir alışkanlık olan yemekten hemen sonra çay içme âdeti de gıdalarda bulunan az miktardaki demirin emilimini önlemektedir. Özellikle Anadolu’da çok çocuk doğurmuş olan kadınlarımızda demir eksikliği yaygındır. Emziren anneler de sütleri ile demir kaybederler, bunu da unutmamamız gerekir. Ayrıca büyüme ve ergenlik çağında hızlı boy atan ve gelişen kız ve erkek çocuklarda da demir eksikliği meydana gelmektedir.Peki, vücutta demir azalınca ne oluyor?“O hanım belirli günlerde sinirli oluyor, ona bulaşmayın!” en çok işitilen cümlelerden biridir.

Bu hanımların rahatlamaları için psikolog psikolog dolaştıklarını görüyoruz! Birçok genç kız ve hanım, antidepresan ilacı kullanıyor fakat şikâyetleri geçmiyor. Durgunlaştıklarını ve halsizliklerinin arttığını da hekim olarak gözlüyoruz.Aslında başta sinir ve stres olmak üzere birçok sıkıntının sebebi, demir eksikliği! Tabii bu demir eksikliği dolaylı olarak kilo alımına sebep oluyor ve hormonların olumsuz etkilenmesi sebebiyle de kilo verme sürecini olumsuz etkiliyor. Yani vücutta demir eksikliği varsa kilo verilemiyor!

Demir eksikliği halinde vücutta şu şikâyetler baş gösteriyor ve giderek artıyor:

1. Halsizlik

2. Çarpıntı

3. Uyku hali

4. Saç dökülmesi

5. Genel huzursuzluk

6. SinirlilikYukarıda saydığımız şikâyetleri bulunan kişilerin, kan demiri, B-12 vitamini, folat, D vitamini ve insülin hormonu değerlerine baktırmalarını tavsiye ediyorum. Ancak kan tetkiklerinin ve destek tedavilerinin mutlaka bir hekim tarafından yapılması gerekmektedir.Peki, kanda demir değeri ne olmalı?Kan demiri değerinin 50 mg/dL’nin üzerinde olması gerekir.Günlük demir gereksinimi ne kadar, hangi besinler doğal demir kaynağı?Günlük demir gereksinimi ağır spor yapanlarda, düzenli egzersiz yapanlarda, bebeklik, gebelik, emzirme, adet (regl), ergenlik ve ağır hastalık dönemlerinde kişinin yaşma ve yaşam biçimine göre değişir.

Karaciğer, yürek, dalak gibi sakatatlar, kırmızı et, baklagiller, kuru üzüm ve yumurta sarısı demir açısından zengin gıdalardır. Ceviz, fındık, fıstık, badem gibi kuruyemişlerin ve kuru fasulye, mercimek gibi baklagillerin 100 gramında (ince belli çay bardağı kadar) 3,70 mg demir bulunur. Bu nedenle bize ilkokulda “Fındık fıstık çıtır çıtır, hem kan yapar hem ısıtır” diye öğretmişlerdi.Demir eksikliği saptanmış olan kişilerin bir hekim gözetimi altında tedavi olmaları gerekir.Hocam, bir de “Spor yaptığım halde yine kilo vermekte zorlanıyorum” diyenler var...

Ne yaparlarsa yapsınlar kilo vermekte zorlanan kişilerin uyguladıkları fizik aktivite de etkisiz ve yetersiz olabilir. Örneğin, 20-30 dakika yürüyüş süresini 50-60 dakikaya çıkarmaları gerekebilir.Kilo vermek isteyenlerin mutlaka karaciğer ve pankreas yağlanması bulunmaktadır. Yani insülin direnci gelişmiş demektir. Bu konuda yapılmış yeni ve önemli bir çalışma American Journal of Physiologyde yayımlandı. Göbek yağlarını (bilimsel olarak ‘viscéral adiposité diyoruz), yani iç organların yağlarını en iyi yakma yolunun en fazla adaleye sahip olan bacaklarımızın yürüyüş, yüzme,vb ile çalıştırılması olduğu bildirilmiştir.

Karatay Diyetinde de yürüyüş, yüzme, dans etme vb gibi fizik aktivitelerin yapılması ve artırılması önerilmektedir. Bu nedenlerle, kilo vermede zorlanan kişilerin bu konuyu dikkate alarak, kendilerine en uygun, tüm bacak kaslarını çalıştıracak bir fizik aktiviteye yavaş yavaş başlamalarını öneriyorum.Daha önce de ifade ettiğim gibi insülin direnci devam ettiği sürece, ne yaparsak yapalım kilo vermek mümkün değildir! Kilo verilse bile geri alınır. Yüksek glisemik indeksli olan boş toksik karbonhidratlı (yani kan şekeri ile birlikte kan insülinini hızla yükseltip, hızla düşüren ve çabuk acıktıran, boş ve toksik kalorili) yiyecek ve içeceklerin (tamamen doğal olsalar bile!) ufak bir lokması dahi insülin direncinin kırılmasına engel olmaktadır. Bu nedenle başta insülin direncinin kırılması gerekmektedir!

Klinikte karşılaştığım bu gözlemimi burada açıklamakta fayda görüyorum: Karatay Diyetindeki önerileri uygulamaya başlayanlar, kolay kolay eski alışkanlıklarım bırakamadıkları için serbest denilen yiyecekleri ‘azar azar’, ufak porsiyonlar halinde sık aralıklarlatüketmeye devam ettikleri sürece kilo verememektedirler.Karatay Diyetinin özel yanlarından biri de, yiyeceklerde miktar, ölçek ve kalori hesabının bulunmamasıdır!

Örneğin ‘bir kibrit kutusu kadar diyet peynirle kahvaltı yapılmamalıdır. Herkes kendi avuç içi kadar ve avucu kalınlığında normal yağlı herhangi bir peyniri rahatlıkla, korkmadan, suçluluk hissetmeden yemelidir. “Az az, sık sık yemelisiniz” yerine, tam tersi “Günde 2 veya 3 öğün, doyuncaya kadar sağlıklı yağ, protein ve düşük glisemik indeksli karbonhidratları yemelisiniz” diyorum.Yiyeceklerin miktarı yani kantitesi değil de, kalitesi yani besin değeri dikkate alınmalı ve kalitesi yüksek olan doğal gıdalar tüketilmelidir.

Karatay Diyeti, ‘insülin direnci’ kırılarak ve iç organ yağları özellikle de karaciğer ve pankreas yağları giderilerek, sağlıklı yaşam sürmeye yönelik öneriler içermektedir. Bu nedenle evimize ve ağzımıza ‘hiç’ girmeyecek olan yiyeceklerin listesine sıkı sıkıya uyarsak ve her gün en az 20-30 dakika (çok fazla değil) yürüme alışkanlığı edinirsek, ‘insülin direncini kırabiliriz ve kilo vermemiz hızlanabilir.

Yürüyüş, normal tempoda olmalı ve hayat boyu devam ettirilmelidir. Yaz aylarında sıcak, kış aylarında soğuk, yağmur, dolu, buz, rüzgâr, yorgunluk bahane edilmeksizin, kendi yaşam biçimimize göre en rahat uygulayabileceğimiz bir zaman diliminde olmalıdır. Önemli olan sürekli bir şekilde, hayat boyu sıkıntı çekmeden, zorlanmadan uygulanabilir olmasıdır!

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp