posterior çıkık çeşitleri

Posterior Çıkıklar : Kalça ve diz fleksiyonda iken dizden femur aksı boyunca iletilen indirekt kuvvetler ile posterior dislokasyonlar olur. Kalça travmanın olduğu sırada nötralde veya addüksi- yonda ise yalnızca dislokasyon, abdüksiyonda ise asetabulum posterior veya posterosuperio- runda kırık ile birlikte dislokasyon olur.Posterior kalça dislokasyonu olan tarafta bacak kısa, iç rotasyonda ve adduksiyondadır. Posterior çıkıkların yaklaşık % 10 kadarında siyatik sinir lezyonu görülür. İpsilateral fe- mur kırığı ve diz lezyonları görülmesi olasılığı vardır. Femur kırığı olan olgularda alt ekstre- mitenin tipik postürü görülmeyeceğinden kalça ekleminin posterior dislokasyonları gözden kaçabilir. Bu nedenle her femur kırığında pel- vis röntgenogramları da incelenmelidir. Late- ral pelvis radyogramı 30 derece anterior ve 30 derece posterior oblik pozisyonlarda çekilebilir ise asetabulum değerlendirmek mümkün olur. Eğer hastaya pozisyon verilemiyor ise bilgisayarlı tomografi incelemesi yerinde olacaktır.Kırıksız posterior kalça çıkıklarında acil şartlarda spinal anestezi veya genel anestezi altında redüksiyon yapılır. Posterior çıkıkların redüksiyonunda en önemli aşama kalça çıkığı sonrası oluşan deformite yönünde traksi- yon uygulamaktır. Bu şekilde femur başı dis- loke olduğu kenara gelecektir.

Daha sonra kalça 90 derece fleksiyona getirilir. Traksiyo- na devam edilir iken iç ve dış rotasyon yapılır. Çoğunlukla bu manipulasyon ile redüksiyon sağlanır.Redüksiyon sonrası 3-4 kg kadar cilt trak- siyonu uygulanır. İzometrik kas egzersizlerine başlanır. Traksiyon ve istirahate ne kadar devam edilmesi gerektiği konusunda belirli bir süre yoktur. Ağrının azalması ve tama yakın abdüksiyon ve ekstansiyon gücünü kazanılması ile kısmi ağırlık vererek mobilizasyon yapılabilir. Ağrı tamamen ortadan kalkınca tam ağırlık vermeye geçilebilir.Kalça dislokasyonu sonrası en çok korkulan komplikasyonlardan birisi femur başı avasküler nekrozudur. Dislokasyon ile avas- küler nekrozun saptanması arasında geçen ortalama süre yaklaşık olarak iki yıldır ve olguların % 6 ila % 27' sinde görülür. Erken re- düksiyonu sağlanan olgularda avasküler nekroz olasılığı oldukça düşüktür. İki günden fazla disloke kalan olgularda iyi sonuç elde edilemez.Travmatik kalça çıkıklarında diğer bir komplikasyon dejeneratif artrittir. Epstein'a göre redüksiyon kapalı yöntemler ile yapılır ise dejeneratif artrit gelişmesi olasılığı açık yöntemler ile redüksiyonu sağlananlara göre daha fazladır.Asetabulumda majör posterior fragman bulunan çıkıklarda kapalı yöntemler ile redüksiyon denenir.

Redüksiyon sonrası 30-70 derece fleksiyonda ve hafif adduksiyonda posteriora doğru kuvvet uygulanarak redüksiyo- nun stabilitesi kontrol edilir. Tekrar dislokasyon olur ise redüksiyonun instabil olduğuna karar verilir. İnstabil redüksiyonlarda kon- servatif tedavinin sonuçları hemen hemen her zaman kötüdür. Bu nedenle asetabuluma ait fragmanların fikse edilmesi gerekir. Cerrahi yaklaşımın posteriordan yapılması ile daha iyi klinik sonuçlar elde edilir. Posteriror dislo- kasyonlarda anterior cerrahi yaklaşım avasküler nekroz riskini artırmaktadır.Epstein'in olgularına yayınlamasından sonra primer açık redüksiyon sık kullanılan bir yöntem haline gelmiştir. Bu görüşteki ortopedistler, travmatik çıkık sonrası direkt radyogramlarla veya bilgisayarlı tomografi ile görülemeyen osteokondral fragmanların dejeneratif artrit gelişmesine neden olduğunu ve eğer kapalı redüksiyon yapılır ise bu fragmanlar eklem içine girdiğini ve bu fragmanların çıkartılabilmesi için ikinci kez açık dislokasyon gerekeceğini, bu nedenle kapalı redüksiyon yapılmadan primer açık redüksiyon yapılması gerektiğini savunurlar.Eğer açık redüksiyon yapılacak ise bunun posterior yaklaşım ile yapılması gerekir. Kalça eklemi yıkandıktan sonra eklem kıkırdağı zedelenmeden redüksiyon yapılır.

Daha sonra fragmanların büyüklüğüne göre rekonstrüksi- yon plakları, vidalar veya Kirschner telleri ile redüksiyon sağlanır.Ameliyat sonrası 5-7 kg kadar iskelet traksiyonu uygulanır. 3-5 gün içinde aktif ve pasif egzersizlere başlanır. Diğer zedelenmeler nedeni ile zorunlu değil ise immobilizas- yondan kaçınılır. Eğer fiksasyon yeterli ise 4 hafta kadar traksiyon sonrası 3 ay süre ile kısmi ağırlık vererek mobilizasyon uygulanır. Fiksasyon yeterli değil ise 8 hafta kadar im- mobilizasyon gerekir.Dislokasyon sırasında oluşan siyatik sinir lezyonları olguların % 30 kadarında kalıcıdır. Bazı olgularda başlangıçta siyatik sinir lezyonu olmasa bile tedavi sırasında gelişebilir. Posteriorda redükte olmamış fragmanlar veya kalçanın posterior subluksasyonu bu bulguya neden olabilir. Eğer posterior fragman acilen redükte edilemiyor ise kalça eklemi ekstansi-yona, diz eklemi fleksiyona getirilerek siyatik sinir üzerindeki gerginlik ortadan kaldırılmaya çalışılır.Siyatik sinir lezyonu sonrasında en önemli sorunlar sabit deformiteler nedeni ile oluşur. Bu nedenle bu gibi hastalarda amaç sabit deformitelerin gelişmesine engel olmaktır. Siyatik sinir lezyonunu ait bulgusu olan hastalarda ayakta ekinus deformitesi gelişmesine engel olmak için ortoz uygulanır. Diz, ayak bileği va ayak parmaklarına pasif egzersizler yaptırılır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp