polisitemi hastalığı

Polisitemi Nedir?

Kemik iliğinde aşırı kan hücresi üretimi sonucunda kan hücrelerinin sayısında (özellikle kırmızı kan hücreleri) anormal derecede artış meydana gelmesine verilen addır.Ancak pratikte polistemi, kanda eritrositlerin fazla olması karşılığı olarak kullanılır. Aslında sadece eritrosit artışı, eritrositoz olarak adlandırılmaktadır.İki tür polisitemi vardır;
Sekonder Polisitemi;yüksek yerlerde olduğu gibi solunum havasındaki oksijen azlığı nedeniyle veya kalp yetmezliğinde olduğu gibi dokulara oksijen bırakılmasında yetersizlik nedeniyle, doku hipoksik olmaya başladığında, kan yapıcı organlar otomatik olarak daha fazla miktarda alyuvar üretirler.Bu duruma sekonder polisitemi denir ve alyuvar sayısı sıklıkla 6-7 milyon/mm3’e, normalin yaklaşık %30 üstüne yükselir.Sekonder polisiteminin en yaygın tipi atmosferdeki oksijenin çok düşük olduğu 4000-5000 metre yükseklikte yaşayan yerlilerde olan fizyolojik polisitemidir.Kan sayımı genellikle 6-7 milyon mm3’tür, bu durumda bireyler yoğunluğu azalmış atmosferde bile iş verimliliklerini yüksek düzeyde tutabilme yeteneğindedirler.

Primer Polisitemi (Polisitemia Vera); fizyolojik polisiteminin yanısıra polisitemia vera olarak bilinen patolojik durumda alyuvar sayısı 7-8 milyon/mm3 ve hematokrit değeri de normaldeki %40-45 yerine %60-70 olabilir.Ender görülür.İnsidansı 0,5-0,8 / 100.000’dir. Genellikle orta ve daha çok ileri yaş hastalığıdır.Polisitemia vera alyuvar üreten hemositoblastik hücre serisinde genetik bozukluk nedeniyle olur.Kök hücreler alyuvar üretimini, hücreler çok fazla sayıda olduğu zaman bile durdurmaz.Meme hücrelerinin özel bir tipinin aşırı yapımının yol açtığı bir meme tümöründekine benzer tarzda, buna da alyuvarların aşırı üretimi neden olur.Bu durumda genellikle akyuvarlar ve trombositlerin de yapımı artmıştır.

Polisitemia verada eritroid progenitor hücreler, eritropoietin yokluğunda prolifere olmaktadırlar.Sekonder polistemi ile en önemli farkı, polisitemia verada eritropoietin düzeyinin diğerlerinin tersine çok düşük olmasıdır.Polisitemia vera olgularında, trombosit üzerindeki trombopoietin reseptörlerinin defektli olduğu görülmüştür. Megakaryosit proliferasyonunun da kontrolsüz olmasının bununla ilişkili JAK2 ve STAT5 mutasyonlarından kaynaklandığı düşünülmektedir.Polisitemia verada yalnız hematokrit artmaz, aynı zamanda toplam kan hacmi de bazı durumlarda normalin iki katına kadar artar.Sonuçta, tüm damar sistemi şiddetle dolgunlaşır.Ayrıca, kapillerin çoğu akıcılığı az kan ile tıkanmaya başlar çünkü polisitemia verada kanın vizkozitesi bazen normalin üç katına kadar çıkarak suyun vizkozitesinin on misline ulaşır.

Polisiteminin dolaşım sistemi işlevine etkisi; polisitemide kanın vizkozitesi çok arttığı için, damarlarda kan akışı genellikle çok yavaştır.Kalbe kan dönüşünü düzenleyen faktörlere bağlı olarak vizkozitenin artışı kalbe venöz dönüş hızının azalmasına yol açar.Diğer yandan polisitemide kan hacminin büyük oranda artması da venöz dönüşün artmasına neden olur.Gerçekte polisitemi de kalp debisi normalden çok fazla değişim göstermez, çünkü bu iki faktör az yada çok birbirini dengeler.Polisitemili bireylerin çoğunda arteryal basınç normaldir ancak üçte birinde basınç yükselmiştir.Bu demektir ki, kan basıncını düzenleyen mekanizmalar vizkozite artışına bağlı periferik direnç artışını ve buna bağlı kan basıncı artışı eğilimini etkisiz duruma getirebilir.Belli sınırların ötesinde bu düzenleme çalışmaz ve hipertansiyon gelişir.

flebotomi Cilt rengi,büyük oranda subpapiller venöz pleksustaki kan miktarına bağlıdır.Polisitemia verada bu pleksustaki kan miktarı çok artmıştır. Hatta kan, venöz pleksusa geçmeden önce kapillerden yavaşlayarak geçerken, normalden daha fazla miktarda hemoglobin deoksijenize olur.Bu deoksijenize hemoglobinin mavi rengi,oksijene hemoglobinin kırmızı rengini maskeler. Bu yüzden polisitemia veralı bireyin cilt rengi, hafif mavimsi kırmızı(siyanotik) görünümlüdür. Hipervizkoziteye bağlı baş ağrısı, halsizlik, kaşıntı ve yüzde kızarıklık (özellikle duş sonrası), aşırı terleme, görme bozuklukları, paresteziler, dispepsi görülebilir.[kızarıklık]%20 olguda trombotik olaylar (inme, geçici iskemik atak, retinal arter/ven oklüzyonu, koroner arter iskemisi) olur.Hemorajik komplikasyonlar olguların %5-10’unda ölüm nedenidir ve bunlar özellikle gastrointestinal sistem kanamalarıdır.

Standart tedavi flebotomidir.Flebotominin amacı hematokrit düzeyini düşürmek ve trombotik komplikasyonların önüne geçebilmek için kan vizkozitesini azaltmaktır.Yeni tanılı bir hastada Hemotokrit değerini %45 civarında tutabilmek için haftada iki üç kez yapılabilir.Devamında aynı düzey için ayda bir kez yada üç ayda bir kez uygulanabilir.Yinelenen flebotomi demir eksikliği ile sonuçlanabilir.Günlük 100 mg asetil salisilik asit yani aspirin; miyokard enfarktüsü, inme, derin ven trombozu, pulmoner tromboemboli gibi kardiyovasküler olayların gelişimi için koruyucu etki oluşturur. Flebotomi programındaki hastalara ek olarak verilmesi önerilir.60 yaş altı olgularda; daha önce tromboz öyküsü yoksa, trombosit sayısı <700.000/mikrolitre ise ya da progressif splenomegali yoksa sitotoksik tedavi verilmez. Asetil salisilik asit ve flebotomi ile tedavi edilir.

Yaşlı hastalarda myelosupresif ajan olarak hidroksiüre verilirken, genç hastalarda trombositoz mevcutsa interferon alfa ya da anagrelide gibi ajanlar verilebilir.

Polisitemi Belirtileri Nelerdir

1-Başağrısı
2- Sersemlik
3- Kaşıntı (özellikle sıcak bir banyodan sonra)
4- Karnın sol üst kısmında şişkinlik hissi
5- Ciltte kırmızılık, özellikle de yüzde
6- Nefes darlığı
7- Yatar durumda zor nefes alma
8- Görme bozuklukları
9- Ciltte kırmızı nokta tarzında lekeler
10- Yer yer morluklar
11- Halsizlik

Polisitemi (Hgb Yüksekliği) Nedir? Polisitemi Nedenleri Nelerdir?

Hemoglobin ve hematokrit değerlerinin yüksekliğine denir. Bir tür adaptasyon olarak görülür. Başlıca sebepleri; yüksek yerlerde yaşamak, doğuştan gelen kalp hastalıkları, aşırı su kaybı, uzun süren hipoksi  durumlarıdır. Polisitemi: deride kızarıklığa, kaşıntıya, ateş basmalarına, nefes darlığına, kan akışkanlığının azalmasına, tromboz ve damar tıkanıklığına neden olabilir.polisitemisi olan insanların üçte birinde yüksek kan basıncı görülür. Polisitemi ikiye ayrılır;

1-Sekonder polistemi (fizyolojik polistemi): Akciğer hastalıklarında, kalp hastalıklarında, obezitede, yüksek yerlerde yaşayan insanlarda adaptasyon şeklinde görülür.altında yatan etken tedavi edilince bu durum ortadan kalkar.

2-Polisitemia vera : Kemik iliğinden eritrositlerin fazla miktarda üretilmesiyle oluşur.Sebep jak2 adındaki genetik bir bozulmadır. Trombositoz, lökositoz ve dalak büyümesi bu hastalarda görülür.sıkça rastlanan sikayetler arasında kulak çınlaması, başta dolgunluk hissi, baş dönmesi, baş ağrısı,kırmızı canlı yüz görünümü, hipertansiyon gözlemlenir.

Polisitemi Tedavi
Hematolog (kan hastalıkları konusunda uzman olan doktor) polisitemia vera hastası için spesifik tedavi önerebilir.

PV kronik bir hastalıktır; iyileşmez fakat uzun süreler boyunca etkin şekilde tedavi edilebilir. Hematokrit ve hemoglobini normale yakın düzeyde tutmak için dikkatli tıbbi gözetim ve tedavi önemlidir.

Hastalığın tedavi hedefleri:
• Semptomları kontrol etmek.
• Komplikasyon riskini azaltmak.

Tedavilerde hedeflenenler şunlardır:
• Hematokrit ve hemoglobin konsantrasyonunu normal veya normale yakın seviyelere indirmek.
• Platelet sayısı yüksekse veya zamanla artıyorsa bu sayıyı düşürmek.

PV tedavi tipleri hakkındaki kararlar şunlara dayanmaktadır:
• Hastalık semptomları ve ilerleme hızı.
• Hastanın yaşı.
• Hastanın genel sağlık durumu, eşzamanlı hastalıkları.

PV içi iki ana başlangıç tedavisi, kan bağışına benzer şekilde venden kan alınmasını ifade eden flebotomi ve eğer yüksekse platelet sayısını düşürmek için ilaç tedavisi. Eğer flebotomi hematokrit veya hemoglobin konsantrasyonunu kontrol etmede yetersizse ilaç tedavisi flebotomiyle kombine edilebilir veya flebotominin yerini alabilir.

Flebotomi
Flebotomi venden kan alınmasıdır. Birçok hastada tedavinin başlangıç noktasıdır. Haftalar – aylar içinde hematokrit veya hemoglobin seviyesini normale indirmek amacıyla düzenli aralıklarla bir miktar kan alınır. İşlem kan bankasına kan bağışı yapılmasında kullanılan işlemle aynıdır. Flebotominin hemen ortaya çıkan etkisi, hematokrit veya hemoglobinde azalmadır. Bu azalma eğer varsa baş ağrısı, kulaklarda çınlama ve sersemlik gibi bazı semptomlarda iyileşme ile sonuçlanır. Flebotominin nihai sonucu demir eksikliğidir. Flebotomi birçok hasta için, bazen yıllarca gerekli olan tek tedavi şekli olabilir. Birkaç ayda bir kan alınmasıyla hastalık kontrolünde istenen düzeye ulaşılabilir. Flebotominin istenmeyen etkilerinden biri platelet sayısında artışa katkıda bulunmasıdır.

İlaç Tedavisi
Aspirin tedavisi. Arterde trombozis riskini azaltmak için düşük-doz aspirin kullanılabilir. Plateletlerin arter duvarına yapışması ve kümeleşmesi ihtimalini azaltarak işlev gösterir.

Anagrelid platelet sayısı çok yüksek olduğunda kullanılan bir ilaçtır. İlaç kemik iliğinde platelet oluşum hızını azaltır. Diğer kan hücreleri üzerinde etkisi yoktur.
Anagrelidin yan etkileri olarak sıvı retansiyonu, kalp ve kan basıncı problemleri, baş ağrıları, sersemlik, bulantı ve diyare gelişebilir. Yaşlı hastalar ve kalp hastalığı olanlar anagrelidle tedavi edilmezler.

Antihistaminler veya ilgili ilaçlar kaşıntıyı hafifletmek amacıyla reçete edilebilirler.
Miyelosupresif ilaçlar (kırmızı küre ve platelet konsantrasyonlarını düşüren ajanlar). Bazı hastalarda tek başına flebotomi aşırı kırmızı küre üretimini kontrol edemez ve aşırı platelet üretimini artırabilir. Platelet sayısı aşırı derecede yüksek olan, kanama veya kan pıhtısı ya da düşük-doz aspirin veya flebotomiye cevap vermeyen şiddetli sistemik komplikasyonları olan hastalar miyelosupresif ajanlarla tedavi edilebilirler. Kemik iliği kırmızı küre ve platelet üretimini suprese eden ilaç tedavisi flebotomiyle kombine edilebilir veya flebotominin yerine uygulanabilir.

Hidroksiürea. PV’da en sık kullanılan miyelosupresif ajan olan hidroksiürea tablet şeklinde verilir. Az sayıda yan etkisi vardır ve hem hematokrit veya hemoglobin hem de platelet sayısını düşürmeye yardım eder.

İnterferon alfa ve diğer kemoterapi ajanları mevcuttur fakat uygulanmaları sıkıntılı olduğundan ve sıklıkla yan etkilere neden olduklarından birçok hastada kullanılmazlar. İnterferon alfa enjeksiyon yoluyla verilir ve pahalıdır. Bazı hastalarda orta derecede şiddetli grip benzeri semptomlar, konfüzyon, depresyon veya diğer komplikasyonlar gelişir.

Radyoaktif fosfor (32p) sık takip yapılamayan yaşlı hastalar için bir seçenektir. İntravenöz olarak verilen bir veya iki dozla uzun süreli kontrol mümkündür.

Özel Hususlar
Tedavi edilmeyen hastalarda cerrahi sırasında kanama komplikasyonu riski artar. Bu nedenle, eğer herhangi bir sebeple cerrahi gerekirse, cerrahi öncesinde hematokrit ve hemoglobini normale getirecek tedavi yapılmalıdır.

Hastaların yaklaşık %15’inde tedaviye rağmen hastalık ilerleme gösterir. Yıllar süren hastalık sonrasında bu hastaların hücrelerinde daha başka değişiklikler olur ve artık aşırı kırmızı küre üretmezler. Bir süre, kırmızı küre sayısı tedavi verilmeden normale yakın olabilir veya normalin altına inebilir ve anemiye neden olabilir. Dalak daha fazla büyüyebilir, kemik iliği fibröz veya skarlanmış hale gelebilir ve kırmızı küre ve platelet oluşturma yeteneği azalabilir. Kemik iliğindeki durum “miyelofibrozis” olarak adlandırılır. Platelet sayısı düşük seviyelere inebilir. İmmatür beyaz küreler kemik iliğinden kana salınabilir.

Bu süreçte tedavi anemi ve ağrı kontrolü için gereken kan transfüzyonlarını içerebilir. Ayrıca, beyaz küre ve platelet sayılarını veya dalak boyutunu kontrol etmek için miyelosupresif ilaçlara ihtiyaç olabilir. Bazı vakalarda, masif dalak büyümesi için splenektomi (dalağın cerrahi olarak çıkarılması) yapılabilir. Cerrahiyi tolere edemeyen hastalarda dalağa düşük doz radyasyon uygulanabilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp