Epilepsi Ve Depresyon

Epilepsi Ve Depresyon :

Depresyondan kurtulduğunuz sabah büyük bir enerjiniz olduğunu fark edeceksiniz.

Çocuğunuzun hastalığı hakkında gerçek bilgilere ulaşma çabasına gireceksiniz. Bu gerçek, ne kadar acı da olsa, kendinizi onu göğüslemeye hazır hissede- çeksiniz. Çocuğunuz için en iyi tedavi şeklini aramaya başlayacaksınız. Bir eş ve anne olduğunuzu hatırlayacaksınız. Evinizin direği şimdi sizsiniz. Evinizin bozulan düzenini toparlayacak kişi de siz olacaksınız. İnanın bana, bu şekilde hayatınız bambaşka bir boyut, bambaşka bir anlam kazanacak.Eşinizin duygusal olarak sizden daha güçsüz olduğunu göreceksiniz. Sakın onu ilgisizlikle ve size yardımcı olmamakla suçlamayın. Sizden daha derin ve duygusal bir yıkım yaşadığından emin olabilirsiniz. Umarsız gibi görülen davranışları işte bu yüzdendir. O halde, kendini toparlaması için onun sizden daha da uzun bir süreye ihtiyacı olabilir. Ona, kendinize tanıdığınız şaşkınlıktan kurtulma süresinden fazlasını tanımanız gerekebilir.Bu anlayış yuvanızı kurtaracaktır. Çünkü böyle bir durumda parçalanan çok aileye tanık oldum. Bazı büyük sorumluluklar herkes tarafından kolay karşılanamıyor ve insanların nasıl tepki vereceği belli olmuyor.Varsa, diğer çocuklarınız da şimdi size eskisinden daha muhtaçlar. Siz hiç değilse duygularınızı dile getirebilirsiniz.

Onlar bunu yapamazlar.

Onların gözünde bir şeyler olmaktadır ama ne? Anneleri ve babaları neden böyle değişmiştir? Ya anneleri ya da babaları onları terk ederse... Ya evlerine bir şey olursa ... Ote yandan kardeşlerine ne olmakta? Ya kardeşleri ölürse? Bu korku bizim ölüm korkumuza da benzemez. Oliim çocuk için anlaşılamayan karanlık bir duygudur. Onların ruhundaki tahribat boyutsuzdur. Böyle karmaşık ve korku dolu duy gular ile diğer çocuklarınız içlerine kapanabilirler.Herkese anlayış göstereyim derken bu arada sakın kendinizi ihmal etmeyin. Düdüklü tencere bile buhar çıkaramasa patlar. “Sabrettim sabrettim sonunda patladım.” demek maharet değildir. Önemli olan patlama noktasına gelmeden sabredebilmektir.Önce duygu ve düşüncelerinizi dile getirmekle işe başlayın. Bu, başlangıçta biraz zordur. Çünkü duygularınızda öfke vardır, kırgınlık vardır, nefret vardır, kıskançlık vardır. Varsın olsun. Bu olumsuz duygulardan dolayı kendinizi suçlamayın. Merak etmeyin, benzer durumlarda herkes aynıduygulara sahip oluyor. Sadece bir şeye dikkat edin: Kendinizi ifade ederken başkalarını kırmamaya özen gösterin. Bunu yapabilmek için kendinizi biraz eğitmeniz gerekecek. Siz ufak ufak işe başlayın, göreceksiniz, en olumsuz duygularınızı bile “Ben böyle hissediyorum. Böyle hissetmek istemesem de böyle hissediyorum. Bu elimde değil.” tarzında ortaya koyduğunuz zaman hem kimseyi kırmayacak, hem kendiniz rahatlayacak ve daha da önemlisi sizin gibi hisseden pek çok kişinin varlığını fark edeceksiniz.Ote yandan, özel ve vazgeçilmez isteklerinizi yerine getirmek için fırsatlar yaratın. Ben size tiyatrolarda konserlerde dolaşın demiyorum. Esasında, istiyorsanız ve hele imkanınız da varsa, tabii kı onları da yapın. Fakat böyle aktivitelere fırsat yaratacak mali gücünüz ya da vaktiniz yoksa bile, mutlaka yaşantınızdaki detayları süsleyin.

Saçınıza başınıza, giyim kuşamınıza özen gösterin.

Yemek yediğiniz masanız yine eskisi gibi şık olsun. Evdekilerin doğum günleri yine neşe içinde hatırlanmaya devam etsin. Eşinizdenbir demer kır çiçeği beklentiniz yine sürsün. O akıl etmiyorsa siz hatırlatın. Bunlar için, önce enerjinizi doğru kullanmayı kendinize öğretmelisiniz.Bunları söylemenin kolay, uygulamanın zor olduğunu yaşadım ve biliyorum. Ancak, imkansız olmadığmı da biliyorum.Artık ev inizde o eski incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerden münakaşalar son bulur. Herkes hırçın, sinirlidir ama ulak detaylar kimsenin ilgisini çekmez. Hatta çocuğunun basit bir kulak enfeksiyonu için arkadaşınızın neden bu kadar telaşlandığını anlayamaz olursunuz. İnsanların basit kavgaları size artık anlamsız gelir. Ama böyle davrananları eskisi kadar kolay eleştirmediğinizi fark edersiniz.Bu arada, arkadaşlarınız da birer ikişer azalır. Bu biraz yardım edemeyeceklerini hissetmelerinden, biraz sizi rahatsız etmemek istemelerinden, biraz da hastalık muhabbetlerinin itici ve sıkıcı olmasından kaynaklanır. Bu yüzeysel dostlan o güne kadar nasıl olup da“dost” bildiğinize siz de hayret edersiniz. Unutmayın, şimdi öyle kalabalık bir grupla tanışacaksınız ki, istemediğiniz kadar geniş bir arkadaş çevreni: olacak. Aynı sorunu paylaşan insanların dostluğunun ne demek olduğunu deneyimleyeceksiniz.Giderek, insanların her türlü duygu ve düşüncesini anlama yeteneğinizin artmakta olduğunu fark etmeye başlarsınız. Bir kitapta, psikiyatrıst Gordon Alport’un insanın kendine olan özgüveni, kendine olan inancı ve özsaygısının önemini anlatan bir yazısını okumuş ve çok etkilenmiştim. O yazısında Alport, başkalarını anlayabilen insanların özgüvenlerinin güçlü olduğuna değiniyordu.

Oğlumun epilepsisi bana olgunlaşma fırsatı veriyordu sanki.
Bunu değerlendirmeliydim. Şüphesi: ki, keşke oğlum hiç hasta olmasaydı da ben de biç olgunlaşmasaydım. En büyük tehlike de zaten sorunlara bu bakış açısıyla yaklaşmakta yatıyordu.Oğlum epilepsi hastasıydı ve bu bir gerçekti.En azından şimdilik bu gerçek değişmiyordu. Önümde iki seçenek vardı: Ya oturup ağlayacaktım, ya da oğlum için savaşacaktım. Ben ikinci yolu tercih ettim ve gördüm ki, bu yolda kişiliğim giderek olgunlaşıyor. Yaşama bambaşka bakabiliyorum. Çevremdekilere karşı son derece anlayışlı oluyorum. Onların sevinç ve kederlerini adeta ben yaşıyormu- şum gibi hissedebiliyorum. Bu olgunluğa erişmeme vesile olduğu için “İyi ki oğlum epilepsi hastası.” oldu demiyorum. “İyi ki mücadele yolunu seçmişim.” diyorum.Polyyanna’cılık oynadığımı sanmayınız. Rahmetli anneanneciğim hayatı boyunca “Kızım, limondan limonata yapmasını bilin!” derdi. İnanın bana, sorunlarınızı fırsata çevirebildiğiniz ölçüde özgüveniniz ve yaşama sevinciniz artacaktır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp