Boğmaca

Boğmaca :

Çocukları aşırı ölçüde öksüren, onlara korkulu günler yaşatan bu hastalığın bizim bölgede çok değişik onultma biçimleri vardır. Bunların değişik oluşu başka illere giden,oralarda gördüklerini bizim çevreye getiren ya da başka illerden gelip bizim bölgede görev dolayısıyla bir süre kalan kimselerin anlatışlarıdır. Her çevrenin kendine göre olan sağıltma biçimi yerde toplanınca çok değişik türler gösterir.

1- Boğmaca öksürüğüne yakalanan bir çocuğun bu hastalıktan kurtulması için her sabah (birkaç gün) üzerine kırlangıç kanı damlatılmış akide şekeri yemesi gerekir.

2- Eşek sütü içilirse öksürük kesilir.

3- İnek sütü ile çörekotu karışımı iyi gelir. Çörek otu kavrulur havanda dövülür, sonra süte karıştırılarak sabahları çocuğa verilir.

4- Kara pekmez, karabiber, kırmızıbiber kaynatılıp aç kamına çocuğa verilirse boğmacaya iyi gelir. Boğmaca öksürüğünü gidermek için daha çok Of ilçesinden gelen göçmen komşularımız hocalara baş vurur, çocukları okutur, üfletirlerdi.

5- Horozun ibriğinden biraz kan alınır, bir bardağın içindeki suya damlatılır, karıştırılır, sonra çocuğa içirilir.Bu işlem yapıldıktan sonra, Su kabağı çekirdeklerinden on bir tane bir ipliğe geçirilerek çocuğun boynuna asılır.

6- Gelincik kaynatılır, suyuna şeker konarak birer yemek kaşığı içilir. Bu uygulama öksürük geçinceye değin sürdürtiltir.

7- Hatmi çiçekleri kaynatılır suyu içilir.

8- Keten tohumları iyice dövülür, sonra, balla karıştırılır. Hastalık geçinceye değin günde en az üç dört kere birer tatlı kaşıgı alınır.

9- Menekşe çiçekleri kaynatıldıktan sonra suyuna şeker katılarak içilir.

10- Rezene otunun yapraklan kaynatılır, içilir.

11- Pelin yapraklan kaynatılır, boğmacalı, onun buğu suna tutulur. Bu işlem öksürük süresince uygulanır.

Olay Ben, 1934 yılı baharında, boğmaca olmuştum. Çok aşın ölçüde öksürüyor, boğuluyor gibi oluyor, öksürürken gırtlağımdan horoz ötüşünü andıran sesler çıkıyordu. Bir ara durumumdan ürktüler. Annem çok üzülmeye başlamıştı. Boğmacadan boğulup ölen köy çocuklarının olduğu söyleniyordu.Erzurum-Gümüşhane yolundan Trabzon'a gidip gelen, alışveriş yapan katırcılar vardı. Bir de "Yukarı yerliler" dediğimiz gene Gümüşhane, Bayburt yörelerinde yüklerini sürü sürüeşeklere yüklemiş kışın deniz kıyılarına, baharda Erzurum doğrultusunda yola çıkan topluluklar vardı. Kimi de Erzurum'dan deniz yolu ile İstanbul'a koyun sürülerini göndermek için dağ yolu ile Maçka'dan geçip Trabzon'a inen çobanlar vardı. İşte benim boğmaca olduğum sırada böyle bir topluluk Maçka'da~ geçiyordu. Eşek sütü boğmacaya iyidir diye çobanların eşeklerinden birini sağıp sütünü şişeye doldurup içmem için bize getirdiler. Sütü kimin getirdiğini bilmiyorum. Ne sütü olduğunu da bilmiyordum aynca. Yalnız dere kıyısında, tarlamızın yanında konaklayan sürüyü tepeden, evimizin bahçesi yanından görüyordum.Annem sütü getirdi, içmem için bana gösterdi. Daha önce gizli gizli bana eşek sütünün iyi geleceğini konuşurlarken duymuştum. Sütün ne olduğunu sorunca annem yeni doğan ineğin sütü dedi. Yeni doğan ineğin sütü biraz katı olur. Eşeksütüde katıdır. Ben durakladım, birden iiçemedim, kuşkulandım demek ki, yanımızda oturan çok şakacı tatlı dilli amcam birden atıldı:

"İç oğlum, iç, uzun kulaklı inek sütü", dedi.

Bana içirilmek istenen sütün eşek sütü olduğunu anlayınca oradan öksüre öksüre kaçtım, sütü içmedim.

Olay Yaylada sığırlarımızı otlatır, çobanlık ederdim küçükken., Yayla arkadaşlanmızla toplanır çelik çomak oynar eğlenirdik. Arada bir de kavgaya tutuşurduk. Bir gün yaşlı komşumuz Süleyman Ağa, biz oynarken yanımıza gelip çimende uzandı. Arkadaşlarımızdan biri kavga ederken birden arkasına döner güçlü bir tekme savururdu. Gene çocuklar arasında çelik çomak yüzünden kavga çıktı. Arkadaşımız kavgacıları ayırmak için birden arkasına dönüp tekme atmaya başlayınca Süleyman Ağa bağırarak:

"0ğlum siz akıllı olun ona uymayın, o eşek sütü içmiştir, onun babası da öyleydi" demesin mi ...

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp