Su

SU (mâ, water)

Su hayatın ana maddesi ve içeceklerin en iyisidir. Kâinatı meydana getiren unsurlardan birisi, hatta aslî unsurdur. Zira gökler suyun buharından, yeryüzü ise köpüğünden yaratılmış, yüce Allah her canlıyı sudan yaratmıştır."1 Nitekim Kur'an-ı Kerimde: "Biz her canlıyı sudan yarattık"(EnbiYa30)

* "Allah her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayak üstünde yürür, kimisi de dört ayağı üzerinde yürür... Allah dilediği şeyi (dilediği şekilde) yaratır; Çünkü Allah her şeye kadirdir" buyrulmuştur. (Nm4S)

* Peygamber Aleyhis-Selâm da: "Bilmiş olunuz ki dünya ve âhirette içeceklerin en güzeli, en iyisi sudur" buyurmuştur."2

* Ebû Hüreyre Hz.'leri bir defasında: Yâ Rasûlallah! Sizi gördüğüm zaman, gözüm ve gönlüm hoş oluyor, bize her şeyden haber verir misiniz?" demiş. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Herşey sudan yaratıldı" buyurmuştur."3

* Suyun mizacı soğuk ve rutubetlidir. Harareti giderir, vücudun rutubetini muhafaza eder, eksilen rutubetin yerini doldurur. Alınan gıdaları inceltir ve onların damarların en ince noktalarına kadar ulaşmasını sağlar. Su olmadan hayat düşünülemez. Suyun en iyisi, doğuya doğru açıktan akan sudur. Kuzeye doğru açıktan akan su da, derece itibariyle ikinci sırayı alır. Çamur üzerinden akıp giden su, çakıl üzerinden akıp giden sudan üstündür. Yukarıdan aşağıya doğru çağlayan şeklinde dökülen su çok daha iyidir. Bir su ne kadar berrak ise, menbaı derin ve tatlı ise o kadar iyi olarak kabul edilir. Nil Nehri'nin suyunda ise, bu saydığımız vasıfların birçoğu toplanmıştır. Fırat Nehri'nin suyu da böyledir. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm: "Seyhan, Ceyhan, Nil ve Fırat nehirleri, cennet ırmakları gibidir" buyurmuştur."4

* Bir su ne kadar hızlı akıyor ve ne kadar çabuk ısınıp ve ne kadar çabuk soğuyorsa, o kadar hafif kabul edilir."5

* Suların en faydalısı, vezni hafif ve tadı güzel olandır. Ağaçlık yerlerin suyu ise değişik olup, bazısı bazısından daha tatlıdır."6

Toprağı çorak olan arazinin suyu ile Dicle'ye dökülen Bağdat yakınlarındaki Şehrizor Irmağının suyu iyi değildir. Bu suların kullanılmasından balgamlı hastalıklar meydana gelir. Bu suların çıktığı beldelerde ise salgın hastalıklar meydana gelir."7

Suların en faydalısı büyük nehirlerin suyudur."8 Suların çıktığı arazinin cinsine göre özelliği değişmektedir. Tatlı, acı, tuzlu, kükürtlü vs. gibi."9

Suyun Kaliteli Olması İçin Şu On Şart Aranır:
Rengi berrak olmalıdır. Kokusu olma-malıdır. Tadı, Nil ve Fırat suları gibi tatlı ve güzel olmalıdır. Vezni hafif ve ince kıvamlı olmalıdır. Kaynağı ve akıp geldiği yollar temiz ve güzel olmalıdır. Çıktığı yer uzakta olmalıdır. Güneş ve rüzgara açık olmalıdır, yer altından gizli olarak gelmemelidir. Hareketli ve hızlı akışlı olmalıdır.

* Suyu bol olmalı, içine karışan yabancı maddeleri dışarı atabilmelidir. Kaliteli su, ya kuzeyden çıkararak güneye doğru bir yol almalı veya batıdan doğuya doğru bir yol takip etmelidir. Bu vasıflar üzerinde düşünecek olursanız bunları sadece şu dört nehirden başka tam olarak bulamayacaksınız. Seyhan, Ceyhan, Nil ve Fırat."10

Suyun Hafifliği Üç Şey İle Anlaşılır:
Çabuk soğur ve çabuk ısınır. Karşılaştırmalı tartı ile anlaşılır. Aynı ağırlıkta iki pamuk parçası, aynı miktardaki iki değişiksu ile ıslatılır ve iyice kurutulur, sonra tartılır, hangisi daha hafif ise, onu su ıslatan su, diğerinden daha hafiftir. Mâdenler arasından kaynayan su, o madenin özelliğini gösterir ve vücuda o madenin etkisi gibi etki yapar."11

* Yağmur suları toprak içinde, bir mahzende durur gibi, yüce Allah'ın kudreti ile durmaktadır. İhtiyaç zamanında da pınarlar halinde fışkırmaktadır. Nitekim yüce Rabbimiz: "Rüzgarları yağmurun öncesinde müjdeci olarak gönderen O'dur. Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve insanlara su sağlamak için gökten tertemiz bir su indirdik" (Furkan 48-49).

* "Gökten belli bir miktarda yağmur indirip onu yeryüzünde depo ederiz. Bizim bu suları yok edip gidermeye de gücümüz yeter. İşte bu yağmur suyu sayesinde sizin faydanıza hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik ki, bunlarda sizin için bir çok meyveler vardır ve siz onlardan yersiniz"
(Müminun 18-19).

* "(Ey Habibim! Onlara) De ki: Bana söyleyin bakalım; eğer kullanmakta olduğunuz suyunuz, şayet yerin dibine batıp giderse, size bir akarsu getirecek kimse var mıdır?" buyurmaktadır. (Müik30)

Irmak Suları:
Büyük sular, suların en güzelidir. Irmak sularının en üstünü, kendisine karışan şeyleri dışarı atarak temizlenmiş, membaından çıktıktan sonra dinlenmiş, hâlis ve berrak olanlarıdır."12 Bu konuda yukarıda bilgi verilmişti.

Kuyu Suyu:
Kuyu suları ve kapalı kanallardan gelen sular pekiyi değildir. Çünkü kuyu gömüde olup, kokuşma olması mümkündür. Kapalı kanaldan (borulardan) gelen su ise, hava ve güneş ile temas etmekten mahrumdur. Bu sebeple hemen içilmemeli, hava ile temas etmesi için bir müddet bekletilmelidir. En kötüsü ise kurşun borulardan gelen sular veya kullanılmayan kuyuların suyudur. Özellikle toprağı kötü ise, artık o su, korkunç bir veba hastalığıdır. Kuyu sularının en iyisi zemzem suyudur. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm: "Zemzem suyu ne niyetle içilirse onun içindir"

* "Zemzem suyu doyurucu bir yemek, hastalıklara şifa verici bir ilaçtır" buyurmuştur."13
ZEMZEM maddesine de bak.

* Kuyu sularının kirletilmemesi için her cihetten 25 veya 50 zira yarıçaplı (yaklaşık 16-32 metrelik) bir dairenin boş bırakılması, kuyunun harem dairesi olarak kabul edilmiş ve temiz tutulması ile emredilmiştir. Hayvan barınaklarının da su kuyularına yine her cihetten 50 zira mesafeden daha yakın yapılmaması tavsiye ediklmiştir. (Hakim 4/97. M. Aliye 1/420;Müsned 21494; I. Mace Rühûn H.2486; I. Ebi Şeybe Musannef SI 158)

Kar ve Buz Suları:
Kar ve buz'un midede hararet ve buhar yapma özelliği vardır, suları iyi değildir. Bunlar daha çok kapları dıştan soğutmaya yararlar. Kar ve buzun her ikisi de mide ve ciğerler için zararlıdır. Özellikle vücutları zayıf olanlar için daha da zararlıdır. Kar ve buz, hararet verici oldukları için susuzluk da yaparlar."14

* Kar suyu, iyilik ve kötülük bakımından üzerine yağdığı dağ ve toprakların özelliğini kazanır. Hamamdan çıktıktan, cinsî münasebetten, spordan, sıcak yemekten hemen sonra karlı-buzlu sular içmekten sakınmak lâzımdır. Aynı şekilde öksürenler, göğüs ağrısı çekenler, karaciğer zafiyeti olanlar ve soğuk mizaçlı kimseler de karlı buzlu sular içmekten sakınmalıdır."15

Dolu Suyu:
Dolu suyu kar suyundan daha hafif ve daha lezzetlidir. Mideyi soğutur, mizacı sıcak olanlardan başkaları dolu suyunu içmeye tahammül edemezler."16

* Kur'ân-ı Kerimde ise: "(Ey Habibim!) Görmez misin ki, Allah bulutları (dilediği yere) sürüklüyor; sonra onları biraraya getirip üstüste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlar (büyüklüğündeki bulutlar)dan dolu indirir. Artık onu (bir azab olarak) dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de uzak tutar, bu bulutlardan çıkan şimşeğin parıltısı nerdeyse gözleri alır" buyrulmuştur. (Nur 43)

Soğuk Su:
Soğuk suyun içilmesi, hariçte kullanılmasından daha çok faydalıdır. Sıcak su ise bunun aksinedir. Dinlenmiş su tazesinden daha iyidir. Soğuk su, sıcak mizaçlı kimseler, sıcak yerlerde ve sıcak zamanlarda uygundur. Soğuk algınlığı ve şişlikler gibi olgunlaşmaya ve çözülmeye yüz tutmuş hallerde zararlıdır. Aşırı derecede soğuk su, dişler için dahi zararlıdır. Devamlı soğuk su içmek ise damar çatlamasına, nezle ve göğüs ağrılarına sebep olabilir. (ı. Kayyım». 433)

* Soğuk su, en büyük nimetlerdendir, fakat aç karına içmek karaciğerin hararetini söndürür, yemekten sonra içmek ise mideyi kuvvetlendirir ve iştahı artırır. Soğuk su harareti söndürür, vücudun rutubetini korur, dışarı atılan miktarın yerine yenisini getirir, gıdaları inceltir ve damarlara kadar ulaşmasını sağlar. Su aynı zamanda gıdalardan bir gıdadır. Özellikle bal, şeker, kuruüzüm ve hurma gibi tatlı bir şeyle karıştırılarak şerbet yapılırsa, gıda değeri daha da artar. Nitekim Urve b. Zübeyr, Hz. Aişe'ye: "Peygamber Aleyhis-Selâm hangi şerbeti daha çok severdi?" diye sorduğunda Hz. Aişe: "Soğuk su şerbetini" diye cevap vermiştir."17

* Peygamber Aleyhis-Selâm da: "Kıyamet gününde kulun ilk sorguya çekileceği konulardan biri de: "Ey kulum! Senin vücudunu sağlıklı kılmadım mı? Sana soğuk sular içirmedim mi? "Soruları olacaktır" buyurmuştur."18

* Araplar suyu soğutmak için kırbalara koyup ağaç dallarına asarlar veya havası güzel yüksek yerlere koyarlardı. Zira bu gibi yerlertemiz hava ve rüzgar sebebiyle daha çabuk soğutuyordu. Nitekim Câbir b. Abdullah (r.a.) demiştir ki:"...Yolculuk sırasında Ensar'dan birkimse, Peygamber Aleyhis-Selâm için eski kırbalarda su soğuturdu" (Müslim zühd H. 74).

Yağmur Suları:
Yağmurun sesi kulağa, kendisi de ruha ve bedene hoş gelir. Yağmurdan bahsedildiğinde kulaklar, yağdığında ise kalpler neşelenir. Yağmur suyu, suların en üstünü en latîfı en faydalı ve en bereketlisidir. Özellikle gök gürültülü buluttan yağan ve dağların kuytu yerlerinde birikenleri daha faydalıdır. Diğer sulardan daha rutubetlidir, çünkü yer yüzünde fazla kalıp onun kuruluğundan birşey almamış, kendisine kuru madde karışmamıştır. Bu sebeple letafeti ve çabucak etkilenişi neticesinde değişir ve çabucak bozulur."20

* Suların vezin yönünden en hafifi yağmur suyudur. Kaplarda fazla beklemedikçe suların en güzelidir. Nitekim Enes İbni Mâlik (r.a.) demiştir ki:
"Biz peygamber Aleyhis-selâm ile beraber idik, yağmur yağmaya başladı. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm, yağmur taneciklerinin mübarek vücuduna düşmesi için, hemen elbisesini açtı ve: "Çünkü o, Rabbi tarafından yeni gelmektedir" buyurdu."21

* Yağmur suyu bazı hastalıklar için dahi şifadır. Nitekim Avf İbni Mâlik hastalandığı zaman kendisine: "Seni tedavi ettirmeyelim mi?" diye sorulduğunda: "Bana yağmur suyu, bal ve zeytinyağı getiriniz!" demiş, getirildiğinde her üçünü de birbirine karıştırdıktan sonra içmiş ve iyileşmiştir."22

* Enes İbni Mâlik (r.a.) de: "Helal para ile bal satın alınarak, yağmur suyu ile şerbet yapılıp içilerse, birçok hastalık için şifadır" demiştir."23

* Peygamber Aleyhis-Selâm da: "Çörek otunda, kan aldırmakta, balda ve yağmur suyunda şifa vardır" buyurmuştur."24

* Yağmur suyu temiz ve mübarek bir sudur. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de: "Gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik. (Yağmurla bahçeleri ve ekinleri yetiştirdik) (Kaf9)

* "Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve insanlara su sağlamak için, gökten tertemiz bir su indirdik" buyrulmuştur. (Furkan 48)

Dinlenmiş Su:
Dinlenmiş su, pınardan veya kuyudan yeni çıkarılan sudan daha faydalıdır. Dinlenmiş su, maya tutmuş hamurgibidir. Dinlenmemiş su ise, henüz maya tutmamış hamura benzer. Ayrıca dinlenmiş suyun içinde bulunan toprak parçacıkları ve diğer maddeler dibine çöker. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm için tatlı su kuyularından su getirilir, bunlardan dinlenmiş olanını tercih ederdi. Kırba ve tulumlarda bulunan sular; toprak taş ve diğer kaplarda bulunan sulardan daha lezzetli olur. Su tulumlara ve deriden yapılmış kırbalara konulduğu zaman; gözeneklerinden dışarıya sızdırmasından dolayı bunda bir özellik vardır. İşte bu sebeple çanak-çömlek gibi dışarıya su sızdıran kaplardaki sular, sızdırmayan kaplardaki sulardan daha lezzetli ve daha soğuk olurlar."25

Nitekim Ebü'l-Heysem b. Teyyihan'ın bahçesine giren Peygamber Aleyhis-Selâm: "Eğer yanında eski bir tulumda geceleyip dinlenmiş, su varsa bize içir! Yoksa avuçlarımızla şu akmakta olan sudan içeriz" dedi. Bunun üzerine bahçe sahibi: "Yanımda eski bir tulumda geceleyip dinlenmiş soğuksu vardır" dedi ve bostan çadırına doğru yürüdü. Hadisin ravisi Câbirderki: Bizde onunla beraber yürüdük. Bahçe sahibi eski tulumda geceleyip soğumuş suyu bir bardağa koyup üzerine, Peygamber Aleyhis-Selâm'ın içmesi için bir koyunun sütünden sağıp biraz soğuksu ilave etti. Peygamber Aleyhis-Selâm da bunu içti"26

* Dibâğat yapıldıktan sonra içine su konularak.soğuması için ağaç dallarına, duvarlara asılan, deriden yapılmış kırbalar, tulumlar; rüzgar ve havanın etkisiyle içindeki suyu bugünkü soğutucular gibi soğutmakta idi.

* Su dinlendiği zaman içindeki toprak, kum, tortu ve benzeri şeyler dibine çöker, safisi yukarıya doğru çıkar, aynı zamanda soğutulmuş olur.

Suların Temizlenmesi:
Peygamber Aleyhis-Selâm zamanında sular; topraktan yapılmış çanak-çömlek veyaderiden yapılmış kırba ve tulumlara koyup dinlendirmek, dolayısıyla sızdırmak suretiyle; bir de kaynatma usulüyle yapılmakta idi"27

Suyun Sertliği:
Hz. Muâviye Şam'da kendisini ziyarete gelen bir cemaate hitaben: "Toprağımızın yetiştirdiği karabiber, tarçın, karanfil, kimyon ve soğan gibi baharat ve sebzelerden yeyiniz! Her kim bunlardan yiyecek olulrsa, o beldenin suyu ona zarar vermez" demiştir."28

* Sarımsak, su değişikliği için faydalıdır. Soğan çiğ olarak yenildiği zaman, su değişikliğinden meydana gelen zararı giderir."29

Deniz Suyu: ,
Yeryüzünde gerek insanların ve gerekse hayvanların hayatlarının düzenli ve faydalarının eksiksiz olması için yüce Allah deniz sularını acı ve tuzlu olarak yaratmıştır. Çünkü denizler daima durgundurlar, içerisinde pek çok canlılar yaşar, bunlar çoğu kez orada ölürler, karadaki gibi gömülmezler. Eğer bu durumda deniz suyu tatlı olsaydı, durgunluğu ve içerisinde hayvanların ölmesi sebebiyle bozulur ve kokuşurdu. Dünyayı saran hava tabakası da bundan etkilenir o da bozulur ve kokuşur, bu sebeple de bütün dünya fesada giderdi. Yüce Allah her şeyi yerli yerinde yaratma hikmeti gereği olarak denizleri tuzlu ve acı kılmıştır. Eğer dünyadaki bütün pis şeyler okyanusa atılacak olsa, onu değiştirmez. Yaratıldığı günden kıyamete kadar da bozulmayacaktır, denizlerin tuzlu olarak yaratılmasınin gayesi budur. Onun tuzlu olmasının yegane sebebi de deniz dibi toprağının tuzlu ve çorak olmasındandır.

Deniz Suyunun Özellikleri:
Deniz suyu ile yıkanmak ciltteki bazı hastalıklara karşı faydalıdır. İçmek ise, dahili ve harici zararlara sebep olur. Çünkü mide ve bağırsakları çözer, zayıflatır, kaşıntı ve uyuz hastalığı, şişkinlik ve susuzluk meydana getirir.

Deniz Suyunun Arıtılması:
Her kim deniz suyunu içmek mecburiyetinde kalırsa, yan etkisini gidermek ve arıtmak için şunları yapması lâzımdır: Deniz suyunu bir tencereye koyar, tencerenin üzerine kamışlar uzatır, onların üzerine de kabartılmış taze yün koyar, sonra tencerenin altını yakar. Su buharlaşıp, yün bu hara doyduğu zaman alır ve bir kap içine sıkar ve bu işlemi birkaç defa tekrarlar, böylece yünde tatlı su buharı toplanır, tencerede ise acı kısım kalır.

* Sahilde genişçe bir çukur kazar ve deniz suyu o çukurun içine sızar, sonra kazdığı çukura yakın ikinci bir çukur daha kazar ve birinci çukurdaki su buraya sızar. Sonra üçüncü birçukurdaha kazar, su tatlılaşıncaya kadar böyle devam eder."30

Tatlı Su:
Suyu soğuk, içen kimsenin susuzluğunu gideren, kolay içimli suya "tatlı su" denir. Tatlı su, genellikle üst kısmı kumlu toprak, tabanı ise kayalık olan arazinin suyudur. Yağmur yağdığı zaman kumlu toprak suyu emer, kayalık kısma varınca orada kalır, ihtiyaç duyulduğu zaman toprak kazılır, tatlı su çıkarılır."31

* Mekke'den Medine'ye hicret eden müslümanlar Medine'nin havasını ve suyunu sevmediler. Çünkü Medine'nin suyu umumiyetle tuzlu idi. Ancak etrafta bazı tatlı su kuyuları vardı. İçmek için omuzlarında veya hayvanlarla o kuyulardan tatlı su getiriyorlardı. Nitekim Hz. Aişe (r.a.) şöyle demiştir: "Peygamber Aleyhis-Selâm için "Büyûtü Sugyâ" denilen pınarlardan tatlı su getirilirdi."32

Ebû Hüreyre (r.a.) ise şöyle bir hadise anlatır: "...Peygamber Aleyhis-Selâm, Ebû Bekir ve Ömer ile birlikte Ensar'dan Ebü'l Heysem'in evine vardılar da karısına: "Kocanız nerede?" diye sordular. Kadıncağız: "Bizim için tatlı su getirmeye gitti" dedi. Çok geçmeden kocası bitkin bir halde, bir kırba su ile geldi. Misafirleri eve aldı. Hurma ikram etti ve koyun kesip yedirdi"33

* Hz. Ömer'in misafirolduğu bircemaat, yemekten sonra ona: "Ey müminlerin emiri! İsterseniz süt ikram edelim, isterseniz su. Süt ikram etmek bizim için daha kolaydır, çünkü tatlı suyu uzak yerden getiriyoruz" demişlerdir."34

* YineHz. Ömer bir defasında minbere çıkıp, yüce Allah'a hamdü sena ettikten sonra: "Ey insanlar! Ben çocuk¬luğumda Mahzum Oğullarından olan teyzelerim için su kuyularından tatlı su getirirdim, onlar da bana bir avuç kuru üzüm verirlerdi..." demiştir."35

* Hz. Osman (r.a.) evini muhasara ederek kendisini öldürmek isteyen eşkiyaya karşı şöyle demiştir: "Allah ve İslâm adına sizlere hatırlatırım. Bilmez misiniz! Peygamber Aleyhis-Selâm Medine'ye hicret ettiğinde, Medine'de Rûme Kuyusu'ndan başka tatlı su yoktu. Bu kuyudan hiç kimse su içemez, ancak parasıyla içerdi. Peygamber Aleyhis-Selâm: "Rûme Kuyusu'nu kim satın alıp, bütün müslümanların faydalan¬masını sağlayacaktır, onun için cennette bundan daha iyisi vardır" buyurdu. Bunun üzerine ben de öz malımdan satın almadım mı? İşte bugün sizler, beni bu kuyunun suyunu içmekten men ediyorsunuz, mecburen tuzlu su içiyorum" dedi. Dinleyenler: "Evet, doğru söyledin" dediler..."36

* Rûme Kuyusu, Medine'de Kıbleteyn Mescidi'nin kuzeyinde, Akîk Vadisi'nde suyu tatlı, büyük bir kuyudur. Mekke'den Medine'ye hicret edildiğinde muhacirler Medine'nin suyunu sevmediler. Peygamber Aleyhis-Selâm'ın tavsiyesi üzerine Hz. Osman, (suyun bir kırbasını bir dirheme satan bir yahudiden otuzbeşbin dirheme) Rûme Kuyusu'nu satın almış ve bütün müslümanların faydalanması için vakfetmiştir. Sonraları halk bu kuyuya "Cennet Kuyusu" adını vermişlerdir."37

* Medine'nin üç büyük vadisinden biri olan Akîk Vadisi'nden söz edildiğinde Peygamber Aleyhis-Selâm: "Oranın toprağı ne kadar yumuşak, suyu ise ne kadar tatlı" buyurmuştur."38

* İçmek, abdest almak ve gusletmek için tatlı sular, tuzlu sulardan daha faydalıdır. Eğer her zaman tuzlu su ile gusledilecek olursa, vücutta uyuz, kurugicik ve kaşıntı gibi cilt hastalıkları meydana getirir."39

* Kur'an-ı Kerim'de ise yüce Rabbimiz: "Yeryüzünde haşmetli dağlar yarattık ve sizlere tatlı sular içirdik. O gün (kıyamet günü) yalanlayan¬ların vay haline!" (Müneiat 27-28)

* "(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıveren (O'dur), fakat aralarında bir engel vardır, birbirine karışmazlar"
(Rahman 19-20)

"Hem iki deniz (suyu acılık ve tatlılıkta birbirine) eşit olmaz. Şu çok tatlıdır, susuzluğu giderir, içil¬mesi ise kolaydır. Şu da çok tuzludur, acıdır (boğazı yakar)" buyurmaktadır.(Fâtır 12)

* Peygamber Aleyhis-Selâm da su içtikten sonra şöyle duâ ederdi: "Bizlere, günahlarımız sebebiyle tuzlu ve acı su değil de, rahmeti ile tatlı ve güzel bir su içiren yüce Allah'a sayısız hamd ü senalar olsun!"40

Tuzlu Su:
Tuzlu su denilince ilk akla gelen deniz suyudur. Ancak toprağın cinsine göre, araziden çıkan bazı sular da tuzludur. Peygamber Aleyhis-Selâm'ın şehri olarak bilinen Medine'nin suyu da genellikle tuzlu idi. Mekke'den Medine'ye hicret eden müslümanlar, Medine'nin suyunu sevmiyordu. Çevrede bazı tatlı su kuyuları vardı. Ancak bunlardan bir kısmı yahudilerin elindeydi, halkın istifadesi ne açmıyor para ile satıyorlardı. Medineliler bilhassa yeme ve içmede kullandıkları suları, tatlı su kuyularından getiriyorlardı. Tuzlu olan su ile hayvanlarını suvarıyor, bahçelerini suluyor ve temizlikte kullanıyorlardı, mecbur kalmadıkça içmiyorlardı. Tatlı ve tuzlu su konusunda yüce Rabbimiz: "İçtiğiniz suyu düşündünüz mü? Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? Dilesiydik onu tuzlu yapardık" (Vakıa 68-70)

* "Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerinin ki ise tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, koyan O'dur" buyurmaktadır.
(Furkan 53)

Sıcak (ılık) Su:
Aşırı derecede soğu k ve sıcak su, sini Here ve bir çok organlara zararlıdır. Çünkü aşırı sıcak su çözümleyici, aşırı soğuk su ise yoğunlaştırıcıdır. Sıcak su, sert karışımların verdiği yanmaları teskin eder, çözümler ve olgunlaştırır, artıkları dışarı atar, rutubet ve ısı verir. Yemek üzerine içildiği zaman hazmı bozar, yemeği midenin üstüne çıkarır ve mideyi gevşetir, susuzluğu hemen söndürmez, vücudu zayıflatır ve kötü hastalıklara sebep olur, bir çok hastalıklara karşı zararlıdır, ancak yaşlılara, saralılara, soğuktan meydana gelen baş ağrısına ve göz nezlesine karşı iyi gelir. Sıcak suyun dıştan (banyo vs. gibi) kullanılması daha faydalıdır. Aşırı sıcaksu, böbrek yağlarını eritir, sıcak su şişkinlik yapar,"41 iştahı azaltır ve mideyi sarkıtır.

* Sıcaktan ve sıcak havadan dolayı hasta olanlar soğuk su ile tedavi edildiği gibi; soğuktan ve soğuk havadan dolayı hasta olanlar da sıcak su ile tedavi edilirler. Nitekim yüz felci geçiren Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, sıcak su ile abdest alır ve sıcak su ile banyo yapardı."42

* Sahabeden Ukbe b. Âmir (r.a.) ise: "Peygamber Aleyhis-Selâm dağlama yaptırmayı yasakladı, sıcak su içmeyi de sevmezdi..." demiştir."43

* İbni Abbas Hz.'leri de ılık su ile abdest alır ve yine ılık su ile banyo yapardı."44

* Soğuktan meydana gelen hastalıklara karşı "sıcak su banyoları" tavsiye edildiği gibi; sıcaktan meydana gelen hastalıklar için dahi "soğuk su" veya "soğuk su banyoları" tavsiye edilmiştir. Yaz günlerinde soğuk su, kış günlerinde ise sıcaksu özlendiği gibi, yağlı ve kirli şeylerin temizlenmesinde de ılık veya sıcak su tercih edilmektedir.ŞİFALI SULAR maddesine de bak.

Kaynaklar:
[1]- İ. Kayyım s. 431. [2]- Hâkim eşribe 4/138; K. Ummâl 10/28292; Bağdadi s. 159: E. Nuaym vr. 122a: I. Sünnî vr. 57a. [3]- Müsned 2/295. 493; E. Nuaym vr. I2lb; i. Sünni vr. 57a; Hâkim müstetrek 2/452; K. Ummâl 6115119. 15210. [4]- Müslim cennet H. 26; I. Sünnî vr. 58a. fSJ-Bağdâdl s. 159. [6]- E. Nuaym vr. 122a, 123b, 125b: I. Sünnî vr. 57b. [7]- Tifâşî vr. 52a. [8]- Tifaâşî SOab. [9]- Dimeşkî s. 89 [10]- i. Kayyım s. 431-432. [II]- i. Kayyım s. 432. [12]- E. Nuaym vr. 123a. [13]- i. Kayyım s. 434; Bağdadî s. 160-161. [14]-Bağdadî s. 84, 161; Zehebîs. 190. [15]-I. Kayyım s. 434. [16]- E. Nuaym vr. 126a; I. Sünnî vr. 60a; i. Kayyim s. 434. [17]- E. Nuaym vr. 131b; I. Sünnî vr. 63b. [18]- E. Nuaym vr. 122b: I. Sünnî vr. 57b;Süyûtîvr. 5b. [19]-I. Kayyim s. 284-86 [20]- i. Kayyim s. 393 [21]- i. Kayyim s. 393; ayrıca bak. £. Nuaym vr. 123b; i. Sünnî vr. 58b. [22]-Aselü'n-Nahl s. 57; Bağdadî s. 160-161. [23]- K. Ummâl 10/ 28176; ayrıca M. Ledünniyye'de Hz. Ali'den böyle bir rivayet te vardır. [24]- Müsnedü Ebî Hanîfe s. 234-235 [25]- I. Kayyim s. 286-287. [26]- Buhârî eşribe 6/249: E. Davud eşribe H. 3724; i. Mâce eşribe H. 3432; Müsned 3/343, 355. [27]- Nesîmî 2/147-149. [28]- Nıhaye 3/418. [29]-Bağdâdî s. 83-84. [30]- i. Kayyim s. 436-437. [31]- Faik 4/18; Nihaye 1/381, 5/103; Hattâbî 1/481-83. [32]- E. Davud eşribe H. 3735; Müsned 6/108; ayrıca bak. Nihaye 2/ 382, 3/185; E. Nuaym vr. 122a; i. Sünnî vr. 57b; Bezlül-Mechûd 16/66. [33]- Müslim eşribe H. 140; Tirmîzîzühd H. 2369; Hattâbî 1/481-83; ayrıca bak. E. Nuaym vr. 122b-123a; i. Sünnî vr. 57b-58a. [34]- K. Ummâl 9/27485. [35]-K Ummâl 12/35988; i. Sâd. [36]- Tirmîzî menâkıb H. 3699, 3703; Dârekutnî vakf 4/197; ayrıca bak. Buhârî vasâya 3/ 198: Fazâil 4/202; Müsâgât 3/74; Müsned 1/70; K Ummâl 13/26280. [37]- Şerhu'l-Müsned 15/180: Müsned 1/75; Aynî 6/518-520; ayrıca bak. K. Ummâl 13/36183; S. Kübrâ 6/167-168; Buhârî belagat 3/174. [38]- E. Nuaym vr. 122a: i. Sünnî vr. 57b; Müntehâbü't-Tıbbı'n-Nebevî vr. 63a. [39]-E. Nuaym vr. 124a; I. Sünnî vr. 59a; Tifâşîvr. 52b. [40]- K. Ummâl 7/18226; Hılye 8/137; Hadis mürseldir. [41]- i. Kayyim s. 433. [42]- Abdürrezzak 1/174-175; ayrıca bak. S. Kübrâ 1/6; Faik 1/320; K. Ummâl 9/27404, 27409, 27480-81; Bağdadî s. 160. [43]- Müsned 4/156; K. Hakâyık 1/120; E. Nuaym vr. 126a; I. Sünnî vr. 60a: Süyûtî vr. 5b [44]- S Kübrâ 1/153.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp