Siroz

SİROZ (istiskâ, hydrops)

Siroz bir karaciğer hastalığıdır. Karaciğerin sertleşmesi, görevyapamaz hale gelmesi, kan damarlarının genişlemesiyle karında su toplanmasıdır. Bir kaç çeşidi vardır. Karında her su toplanması da Siroz değildir. Ancak her su toplanmasının o dönemde ayrı ayrı sebepleri bilinmediği için, hepsi de Siroz maddesinde yazılmıştır.

Sebepleri:
Soğuktan, üşütmekten. Müskirat kullanmak vs. gibi şeylerdir.Hastalığa sebep olan maddenin organları gevşetmesi ve genişletip bozmasından meydana gelmektedir."1

Çeşitleri:
Tabiî: Havaî bir madde ile hastanın karnı (davul gibi) şişer, üzerine vurulduğu zaman ise davul gibi ses çıkarır.

Lahmî: Vücutta balgam maddesinin tesiri ile bütün organların etleri kan ile birlikte çoğalır ve şişer.

Zıkkî: Alt karında kötü bir maddenin toplanmasıyla karın şişer, haraket ettiği zaman, tulumdaki suyun hareket ettiği zaman çıkardığı ses gibi ses çıkarır.

Tabiplerin çoğunluğuna göre en tehlikeli çeşidi budur. Bu zararlı suyun ameliyatla yarılmak veya karın delinmek suretiyle çıkartılması uygun görülmüş ve bu işlem damardan kan almak veya aldırmaya benzetilmiştir."2

* Sahâbe'den Alâ b. Ziyâd (r.a.) demiştir ki: "Bir kadın, karnında sarı su toplanmış oğlunu, Peygamber Aleyhis-Selâm'a getirdi de: "Ey Allah'ın Rasûlü! Oğlum hastadır, ne buyurursunuz, onu dağlıyayım mı?" diye sordu. Peygamber Aleyhis-Selâm da: "Hayır dağlama!" buyurdu. Kadın da dağlama yaptırmamaya karar verdi. Çok geçmeden hasta çocuğu bir deve tepeledi, çocuğun karnı yarıldı (sarı su çıktı) bunun üzerine çocuk iyileşti. Çocuğun annesi Peygamber Aleyhis-Selâm'ın huzuruna tekrar geldi ve: "Anam-babam sana feda olsun yâ Rasûlallâh! Hasta çocuğumu, dağlamak için izin istedim, vermediniz. Ona bir deve uğrayıp tepeledi, karnı yarıldı (sarı su aktı) çocuk iyileşti" dedi. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Eğer sana izin verseydim, şüphesiz ki ona şifâ veren şeyin dağlama olduğuna inanacaktın" buyurdu."3

* Yine Sahâbe'den İmrân b. Husayn(r.a.) da: Otuz yıl karnında su toplanmasından dolayı hasta oldu. Nihayet karnını delerek sarı suyu çıkarttı ve bundan sonra da uzun müddet yaşadı."4

* Ebû Hüreyre Hz.'lerinin rivayetine göre Peygamber Aleyhis-Selâm, karnında su toplanmış bir hastanın karnındaki suyun çıkarılması (celio-centesis) için bir tabibe emretmiş, bunun üzerine oradakiler tarafından: "Tedavide fayda var mıdır, Yâ Rasûlallâh!" diye sorulduğunda: "Derdi veren, dilediği kadar şifayı da vermiştir" buyurmuştur."5

Perhiz ve Tedavi:
Yeme ve içmeyi azaltmak, sağlıklı iken yediği ve içtiğinin 1/6 oranına düşürmek. Eğer mümkün ise ekmeği hiç yememek. Mümkün değilse, kepekli ekmek yemek. Ağır yiyeceklerden hatta et ve etli gıdalardan sakınmak lazımdır. Şişlikleri çözücü perhizlere dikkat etmesi, deniz seyahati, günüşte veya tandırda iyice terlemesi, deniz kenarında iskan etmesi, sıcak kum banyosu yapması, kuma gömülmesi, sıcak bölgelere göç etmesi, hafif yemekler yemesi tavsiye edilmiştir.
Tabibin ise karaciğerdeki sertleşmeyi ve tıkanıklığı gidermeye ve idrar söktürücü ilaçlar vererek tedavi etmeye çalışması tavsiye edilmiştir. Isıtılmış tuz vesirkeile, su toplanmış olan şişlik üzerine tekmid (fizik tedavi) yapmak ta faydalıdır.

Hastanın terletici hamamlara, özellikle kükürt, natron, borak ve tuz gibi madenler ihtiva eden şifalı sıcak su hamamlarına gitmesi tavsiye olunur. Bir kadın si roza yakalanmış ve kendisini ekşi nar yemekle tedavi etmiştir. (İbnü'n-Nefis s.325-26)

* Tabiplere göre, deve sütü karaciğer hastalıklarına, havanın ve suyun değişmesinden dolayı, mizacın bozulmasına karşı gayet faydalıdır. Deve sütü, sütlerin en incesi, keskinliği veiçinde su maddesi en çok olanı ve en az gıdalı olanıdır. İşte bu sebeple vücuttaki faydasız maddeleri inceltir, karnı ve bağırsakları yumuşatıp boşaltır ve tıkanıkları açar. Deve sütünün bu özelliklerinin sebeplerine gelince: Devenin yaratılışındaki hararetin biraz fazlalığı ve sütünün hafifçe tuzlu olmasından ileri gelmektedir. İşte bu sebeple, karaciğerin yumuşatılmasında, tıkanıklıklarının açılmasında, alınan gıdaların sertliliğinin giderilmesinde (eğer hastalık yeni ise) deve sütünün ayrı bir özelliği vardır."6

Tabip Abdullatif Bağdadî de, deve sütü konusunda şöyle der: "Genç deve sütünde yumuşatıcı ve sürdürücü bir özellik vardır. Bu sebeple İstiskâ (Siroz) nın sulu çeşidinde vücutta toplanmış olan suyu idrar yoluyla dışarı atar. Çünkü deve en çok, Yavşan, Mekke Ayrığı, Papatya vs. gibi Siroz'un tedavisinde kullanılan ilaç bitkilerden yer. İşte bu özelliklerinden dolayı deve sütü, bu hastalığın en iyi ve en faydalı ilacıdır, bunun gibisi yoktur. Eğer bir hasta, su ve yiyecek yerine devamlı olarak süt içse bu hastalık geçer. Bu tedavi şekli tecrübe olunmuştur."7

Özellikle deve sütünün sağılır sağılmaz memeden çıktığı gibi sıcak olarak içilmesi daha da faydalıdır."7

Ravent, müzmin sıtmaya ve vücudun su toplamasına karşı gayet faydalıdır."8

Karnında su toplanmış olan kimselerin, karınları tuz ile iyice ovuşturulacak olursa, faydalı olur."9

Siroz hastası, kuma gömüldüğü zaman, hastalığı hafifletir ve faydalı olur."10

Siroz hastasına Karaciğere en yakın yerden dağlama yapılır."11

Ebû Hüreyre hadisinde açıklandığı üzere böyle bir hastanın ameliyatında iki fayda vardır. Zararlı maddenin vücuttan çıkarılması; organı kuvvetlendirerek diğer bazı zararlı maddelerin oraya toplanmasının önlenmesi. Hadisi şerifte bildirildiği şekilde karnında su toplanmış bir hastanın karnının yarılması veya delinmesi suretiyle ameliyat edilip bu suyun çıkartılması konusunda tabipler çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu işlemin tehlikeli olduğu ve kurtulma şansının azlığı sebebiyle câiz görmeyenler olduğu gibi, başka şekilde tedavisi mümkün değildir, diyerek böyle bir ameliyat yapmanın uygun olacağı görüşünde olanlar da olmuştur. Bunlara göre Siroz hastalığının diğer bazı çeşitlerinde de durum böyledir. Ameliyatla bu su dışarı akıtılır. Onlara göre bu işlem, tıpkı damardan kan almak veya aldırmak gibidir."12

* Altın tozu, karında toplanan sarı suyu ve bağırsaklardaki kurtçukları dışarı atar, rengi güzelleştirir."13

Kaynaklar:
[1]- Bağdadi s. 152. [2]- i. Kayyım s. 186. [3]- M. Aliye 2/ 358 H. 2470, M. Zevâid 5/97 Hadis Mürseldir: ayrıca bak. Süyûtîvr. 32b; Ì. Sünnî vr. 33a; E. Nuaym vr. 66b [4]-Nihâye 2/382; el-isâbe 3/26, /. Sâd 4/288; 7/11. [S]- I. Kayyim s. 185. [i]- i. Kayyim s. 116. [7]- Bağdadî s. 152-153: M. Ledüniyye 2/164. [8]- Bağdadî s. 109. [9]- i. Kayyim s. 358-359. 438-439 [10]- Zebebîs. 123. [II]- i. Kuteybe s. 331. [12]- İ. Kayyim s. 185-186. [13]- i. Kayyim s. 141, 358. 359, 438, 439.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp