Şeker Hastalığı

ŞEKER HASTALIĞI (diabetes mellitus)

Şeker hastalığı, kanda glikoz seviyesinin yükselmesi ile kendini gösteren bir hastalıktır. Çok uzun zamandan beri bilinmektedir. Şeker hastalığının tarihi M.Ö. 1500 yılına kadar gitmektedir. İbn-i Sinada şeker hastalığından bahsetmiştir. Kanda glikoz belirli sınırlar içeresinde tutulur. Bu durumu sağlayan en önemli faktör pankreas adlı organın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur, glikoz seviyesi arttığı zaman insülin salgılanması da artar ve böylece artmış olan insülin seviyesi glikozun normal sınırlar içerisinde kalmasını sağlar. İnsülin bu etkisini başlıca glikozu dokulara sokarak gerçekleştirir. İşte insülin hormonunun eksik salgılanması, olmaması ya da mevcut olduğu halde etkisiz olması glikozun dokulara girememesine ve böylece kan glikoz seviyesinin artmasıyla sonuçlar.

Diabetes Mellitusa yol açan bir çok durum olduğu halde bunların en önemlileri Tip I ve Tip 2 diabetes mellitusdur. Tip I diabet çocukluk çağında genellikle 30 yaşın altında görülür. Buna karşılık Tip 2 diabet ise daha ziyade 30 yaşın üzerinde rastlanan bir hastalıktır. Tip I diyabette insülin hormonu ya hiç yoktur, yada çok azdır. Buna karşılıkTip 2 diabette insülin hormonu en azından hastalığın başlangıcı döneminde mevcuttur, hatta yüksek olabilir fakat yeterli etki gösterememektedir. Tip 2 diabetin meydana gelmesinde şişmanlık daönemli bir faktördür. Şeker hastalığının belirtileri başlıca kanda glikoz seviyesinin yükselmesiyle ve dokular tarafından kullanılmamasına ilgilidir. Şeker hastalığı çok değişik şikayetlere yol açabileceği gibi bazen hiç bir bulguya yol açmaz ve tesadüfen tesbit edilir. Şeker hastalığının en çok rastlanan belirtileri şunlardır; çok idrara çıkma, çok su içme, gece idrara çıkma, susuzluk, kilo kaybı, halsizlik ve gece krampları (özellikle yaşlılarda). Ancak birçok şeker hastası bu şikayetlerin hiçbirisi olmaksızın hastalığın sebep olduğu başka belirtilerle de hekimlere başvurabilir. Bu hastalar mesela ciltte sık tekrarlayan mantar enfeksiyonları sebebiyle cilt doktoruna, görme bozukluğu sebebiyle göz doktoruna, cinsel iktidarsızlık sebebiyle bir üroloji uzmanına başvurabilir ve tetkikler sonucu bu bulguların şeker hastalığına bağlı olduğu anlaşılır.

Şeker Hastalığının Hastada Bıraktığı Arızalar:
Şeker hastalığı vücudun hemen hemen her organını etkiler ve bazılarında kalıcı bozukluklara yol açabilir. Günümüzde bütün dünyada körlüğün en önemli sebeplerinin başında şeker hastalığı gelmektedir. Yine aynı şekilde böbrek yetmezliğinin en sık rastlanan sebeplerinden birisi deşeker hastalığıdır. Ayrıca beyin damarlarının etkilenmesi sonucu inmeler, kalb damarlarının tutulması sonucu kroner kalb hastalıkları ve bacak damarlarının tutulması sonucu da yürürken artan ve dinlenme ile geçen şiddetli bacak ağrıları meydana gelir. Ayrıca kan basıncında yükseklik, ayaklarda ve ellerde uyuşma, karıncalanma ve ağrılar, kangrenler, cinsel iktidarsızlık, ishaller ve daha seyrek olarak kabızlık, hastalığın ileri dönemlerinde idrar tutamama, hatta büyük abdest kaçırma gibi tedavisi çok zor hatta imkansız belirtiler, safra kesesinde taş görülme sıklığının artması, osteoartrit, ayağa kalkınca kan basıncında düşmeler ve daha birçok bozukluk meydana gelebilir. Bu bozukluklar mutlaka ortaya çıkacak diye bir kaide yoktur. Bazı hastalarda bu belirtilerden hiçbirisi görülmezken, bazI hastalarda birçoğu ortaya çıkabilir. Şeker hastalığına bağlı bu bozukluklar kısmen hastalığın süresine ve şiddetine bağlıdır. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, şeker hastalığı çokiyi tedavi edildiği zaman bu belirtileri ya ortaya çıkmamakta veya hafif seyretmektedir.

Tedavi:
Tedavide başarıya ulaşabilmek için en önemli ilk adım hastaların ve hasta yakınlarının eğitilmesidir. Şeker hastalığının hayat boyu süren bir hastalık olduğu ve tedavi edilmediği, yada yetersiz tedavi edildiği takdirde ileride telafisi mümkün olmayan bozukluklara yol açabileceği, buna karşılık iyi birtedaviyle normal bir hayat yaşayabileceği, en azından şeker hastalığının yol açabileceği bozuklukların daha hafif veya daha geç ortaya çıkabileceği belirtilmelidir. Günümüzde düzenli spor yapma şeker hastalığında, özellikle de Tip 2 diabette artık tedavinin vazgeçilmez bir unsurudur. Düzenli spor şeker hastalarının kendilerini daha iyi hissetmeleri ne yol açacak, ayrıca şişman hastaların kilo vermelerine yardımcı olacaktır.

Diyet de şeker hastalığının tedavisinde mihenktaşlarından birisidir. Tip 2 diabetli hastaların bir kısmı sadece diyetle tedavi edilebilirler. Diyet tedavisinde esas amaç hastayı olması gereken kiloda tutmaktır. Eğer şişmansa (Tip 2 diabetli şeker hastaların yaklaşık % 85 kadarı şişmandır) ideal kilosuna gelinceye kadar zayıflatılmalıdır. Diyet hastanın çalışma şartları, hayat tarzı, ekonomik durum ve ağız tadı dikkate alınarak hazırlanmalıdır. Tedavide diğer
bir husus ağızdan alınan ilaçlardır. Bu ilaçlar Tip 2 diabette kullanılırlar, Tipi diabette etkileri yoktur. Tip 2 diabetlilerin bir kısmında ve Tip I diabetli hastaların hepsinde insülin hormonunun dışarıdan verilmesi gerekir. İnsülin hormonu özel durumlar dışında cilt altına yapılır. Günde bir veya birkaç defa yapılabilir. Son yıllarda Tip I diabetli hastaların tedavisinde pankreas nakli veya pankreasta bulunan insülin salgılayan Beta hücrelerinin nakliyle ilgili önemli gelişmeler kaydedilmiştir. (DoçDr Fahrettin Keleştimur. E. Ü. Gevher Nesibe Tıp Fak Öğrt. Üyesi)

İbni Sînâ el-Kânun Adlı Tıp Ansiklo-pedisinde Bu Konuda Şöyle Demektedir:
"Şeker hastalığını devamlı susuzluk, suya kanmama, su içtikten sonra da, daha idrar kıvamına gelmeden sık sık idrara çıkma olarak tarif etmiş ve kötü bir hastalık olduğunu söylemiştir.

Sebepleri:
Bazı tabipler, şeker hastalığı hiç bir sebebe bağlı olmayarak kendiliğinden ansızın meydana çıkar, demişlerdir. Fakat ben bu görüşe katılmıyorum. Bana göre hastalığın sebebi böbrek yetmezliği veya idrar yollarının genişlemesi, idrar kanallarının ağızlarının açılması, idrarı tutamamaları veyahut ta böbreklerde hararetli ve kuvvetli bir emme gücü meydana gelmesi, bu sebeple vücudun derinliklerinden özellikle mide ve karaciğerden, daha henüz idrar kıvamına gelmemiş, fakat suya yakın bir durumda olan rutûbetlerden taşıyamayacağı kadar idrar toplaması (sanki bir emmebasma tulumbası gibi çalışarak) topladığı idrarı bekletmeden mesaneye göndermesi, mesanenin de fazla gelen bu idrarı sık sık dışarı atmak mecburiyetinde kalması. Karaciğerin de başka organlardan su emmeye çalışması. Zira diyabet kelimesi yunanca olup devr-i dâim anlamına gelmektedir. Böbreklerin belli bir süre böyle çalışması karaciğer yetmezliğine sebep olur ve onu normal çalışamaz hâle getirmektedir. İşte hastalığın asıl sebebi budur. Bazan da hastanın bütün vücut ısısı düşer ve susuzluk başlar (karaciğerin harareti de düşmüş olduğundan şekerli maddeleri yakamaz hâle gelir). Fakat bu pek az olup nadir olarak görülür.

Belirtileri:
Susuzluk, su içtiği halde suya kanmamak, aşırı hararet. Sık sık idrar yapmak. Hastanın giderek zayıflayıp erimesi vs. gibi şeylerdir.

Perhiz ve Tedavi:
Hastalıkta hararet hakim olduğu için alınacak ilaçlar, vücudu soğutucu ve nemlendirici olmalıdır. Bazan küçük havuz veya küvet içinde soğuk su banyosu yapmalıdır. Çünkü böyle bir banyo, susuzluğu ve böbreklerin hararetini teskin eder ve adeleleri kuvvetlendirir. Şeker hastasının genel olarak tabiatı kuru olduğundan normal bir şekilde yumuşatıcı maddelerle lavman yapılması da faydalıdır. Ekşi ayran, süt ve badem yağı ile de lavman yapılır.

* Hastalığın başlangıç döneminde damardan kan almakta çoğu kez faydalıdır. Marul gibi sebzeler, meyveler, idrar söktü rücü olmayan soğukşuruplar alınmalıdır. Havası soğuk ve rutubetli yerlerde (meskenlerde) oturmalıdır. Kâfur ve Nilüfer gibi güzel ve soğuk kokular koklaması dafaydalıdır. Uyumak ta iyi gelir, çünkü uyku esnasında susuzluk hissetmez.

Susuzluk hissini unutturacak bir işle meşgul olmalıdır. Su içmek istediği zaman iyice soğutulmuş su içmelidir.

Yorulmaktan, ağır işler yapmaktan sakınmalıdır. İdrarsöktürücü gıdalardan sakınmalıdır. Tabiatı yumuşatıcı, nemlendirici, susuzluğa karşı yardımcı olacak gıdalar alınmalıdır. Sığırveya koyun yoğurdunun ekşi suyu gerçekten faydalıdır, susuzluğu dateskin eder. Arpa ekmeği yemelidir.

Yoğurt, özellikle ekşi koyun ve inek yoğurdu, soğuksu ile yapılmış ekşi ayran. Ekşi nar ve ekşi erik şurubu, nane şurubu, hıyar suyu, mümkün olduğu kadar su yerine bunlar içilmelidir. Taze gülsuyu ve gül usaresi faydalı olup susuzluğu giderir.

Yulaf çorbası, sirkeli yahni, etli çorba, et suyu, tavuk ve piliç etleri, ekşi meyveler, dana eti, ekşili yemekler, yağsız sığır eti, taze balık, su ilave edilerek kaynatılmış süt veya az miktarda süt ile beslenmeleri tavsiye edilmiştir, (s. 2/526-528)

Yorumlar

  • Ahm** Ayk***
    6 yıl önce
    74 yaşında Annemin İdrar tutamama problemi Var, Diyabetik Olduğunu Düşündüğü Ağız Kurumaları ve Baş Ağrısı Oluy (Penisilin Alerjisi Var) Ne Yapabiliriz,
    • Şifalı Bitkilerim
      6 yıl önce
      Detaylı görüşülmesi gereken bir durumdur. Bu numaradan bize ulaşabilirsiniz. Geçmiş olsun. Bilgi Hattı: 0224 234 56 78

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp