Dolunay

DOLUNAY (bedr)

Ayın ondördüncü en parlak gecesindeki hâline dolunay denir. Dolunay günlerinde aydaki cazibe kuvveti sebebiyle sularda med-cezir hâdisesi meydana geldiği herkesçe bilinmektedir. İşte ayın cazibe kuvveti ve tesiri sadece sulara değil, aynı zamanda insanlara, hayvanlara, meyvelere, ağaçlara, topraklara hatta mâdenlere dahi tesir etmektedir. Nitekim İbni Milhan el-Kaysî (r.a.): "Peygamber Aleyhis-Selâm bize her ayın onüç, ondört ve onbeşinci (eyyâm-ı biyz) günleri oruç tutmamızı tavsiye ederdi" demiştir."1

* Yine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Her kim ayın onyedi, ondokuz ve yirmibirinci günlerinde kan aldırırsa, birçok hastalıklardan şifa bulur" buyurmuştur."2

* Kan aldırmak için bu zamanların seçilmesi bir ihtiyat tedbiri, zarardan sakın ma ve sağlığı koruma açısındandır. Fakat hastanın mutlaka tedavi olması gerektiğinde ne zaman kan alınması gerekiyorsa o zaman alınır, belli birzaman gözetilmez."3

* İbni Sina, meşhur eseri el-Kânun'da şöyle demiştir: Arabî ayların başında vücuttan kan aldırmak tavsiye edilmez. Çünkü vücuttaki sıvı maddelerin seviyesi düşüktür. Ayın ortasında ise ayın dolunay suretinde olması ve çekim kuvvetinin artması sebebiyle vücuttaki sıvı maddeler hem çoğalmış ve hem de hareketlenmiştir. (Bu sebeple vücuttan alınan kan, o kimseye zarar vermiyecektir)."4

* Yine Arabi ayların 13, 14 ve 15. günleri oruç tutulmasının tavsiye edilmesinin sebebine gelince; bu günlerde vücuttaki kan en hareketli ve en çok olduğuna göre, tutulan oruç vücudu pek fazla etkilemeyecektir.

* Bazı ülkelerde yapılan istatistiklerde dolunay günlerinde işlenen suçlara nisbetle, ayın ilk ve son günlerinde işlenen suçların daha az olduğu tesbit edilmiştir.

* Güneşin tesiri harareti ile; ayın tesiri ise rutubeti iledir. Ay'ın çekim kuvveti ile denizlerde Med ve Cezir (gel-git) olaylarının meydana geldiğini her halde bilmeyenimiz yoktur.

* Ayın ilk yarısında bütün meyveler olgunlaşır, bitkiler ise, renklerini atarak solarlar.

* Uzun müddet ay ışığında oturan veya uyuyan insanların vücutlarında bir tembellik ve gevşeklik meydana gelir, baş ağrısı ve nezlesi artar.

* Uzun müddet ay ışığı altında kalan hayvan etleri, kısa zamanda tad ve rengini değiştirerek bozulur. Ayın ilk yarısında ekilen ekinler ve dikilen ağaçlar çabucak tutar, hızla yeşerir, kısa zamanda gelişir ve büyürler. Yapılan aşılar daha çabuk tutarlar. Ayın ikinci yarısında dikilen ağaçlar ise, ya tutmaz, ya da büyüme ve gelişme hızları çok düşük olur.

* Yine ayın ilk yarısında hayvanların sütleri çoğalır, semizlenmeleri artar, sütlerinin beyazlığı ise ayın hilaline nisbetle daha beyazdır. Ayın ikinci yarısından sonra ise; sütleri, semizlikleri ve sütteki saf beyazlık azalır. Ayın ilkyarısında vücuttaki kan çoğaldığından hastaların bedenleri güçlenir. Çoğu insanların rahatsızlıkları giderve çabucak iyileşirler. İkinci yarısında ise, hastaların bedenlerinde kanın azalması sebebiyle zayıfladığı için; ağrı ve sancılar artar, daha geç iyileşirler. Tedavileri uzun sürer.

* Yine ayın ilk yarısında (yani dolunay hâlinde) hararetle, rutubetin artmasından dolayı, damarlardaki kan çoğalır. Bu sebeple bütün canlıların vücutları kuvvetlenir. Nefsani ve şehevî duyguları kabarır. Fakat ayın onbeşinden sonra soğuklukla kuruluk arttığından vücutta bulunan kan, safra, balgam ve sevda sıvılarında dahi eksilme olur. Damarlardaki dolaşan kan azaldığından, bedenin büyüme ve gelişme hızı da azalır. Canlıların vücudunda bir gerileme, nefsanî ve şehevî duygularında azalma başgösterir."5

* Sahâbe'den Eş'as b. Kaysın torunlarından, arapların filozofu diye meşhur, Tabip Ebû YusufYakub b. İshakel-Kindî (ölüm 236 H.)'nin; gök cisimlerinin yeryüzü ne tesirleri, med ve cezir olayları ile ilgili olarak:
"Risale fi'l-Âsâri'l-Ulviyye"
"Risale fi'l-Meddi ve'l-Cezr" adında eserler yazmıştır."6

* Ebû Nasr Muhammed b. Mahmud el-Fârâbî (ölüm 339 H.)'nin de gök cisimlerinin yer yüzündeki cisimlere tesiri konusunda "Kitâbü'n fî't-Te'sîrâti'l-Ulviyye" adında bir eseri vardır."7

Kaynaklar:
[I]- E. Davud savm H. 2449: Hılye 8/388 [2]- £ Davud tıp H. 3861; Tirmizi tıp H. 2051; Hâkim tıp 2/210 [3]- i. Kayyım t. 130 [4]-1. Kayyım s. 125 [5]- Acâibü'l-Mahlûkat s 12-13; Mârifet-Nâme s. 98-99 4. bölüm ist [6]- /.E. Usaybıa 2/189, 190. [7]- /.£. Usaybia 3/232

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp