Dağlamak

DAĞLAMAK (Keyy, cauretirazation)

Kızgın demirle hastanın yüzü hariç, yara ve ağrı-sızı olan yerlerini dağlamaktır. Dağlama yapmak, arapların en geçerli (meşhur) tedavi şekillerinden birisidir.

Dağlama, araplar arasında o kadar yaygınlaşmıştı ki, hastalık ne olursa olsun, her hastayı dağlama yaparak tedavi etmeye çalışıyorlardı. Hatta hasta olmayan kimseler,muhtemel hastalıklardan korunmakiçin kendilerine dağlama yaptırıyorlardı. Şifayı Allah'tan değil, adetâ dağlamadan biliyorlardı.

İslâm gelince, Peygamber Aleyhis-Selâm dağlama yapmanın sakıncalı bir tedavi şekli olduğunu, muhtemel hastalıklardan korunmak maksadıyla dağlama yapılmamasını, dağlamanın ancak bazı hastalıklardan ve kan kaybı gibi hayatî tehlike olduğu zamanlarda yapılmasını tavsiye etmiştir.
Nitekim İbni Abbas Hz.'lerinin rivayet ettiği bir Hadîs-i Şerifte, Peygamber Aleyhis-Selâm: "Üç şeyde şifa vardır. Bal şerbeti içmekte, kan aldırmakta ve dağlama yaptırmakta, fakat ben dağlama yaptırmayı sevmem" buyurmuştur."1

* Başka ilaçlar fayda vermediği zaman son çare olarak dağlama yapılır. Bu da, hastanın bünyesinin verilen ilaçları tesirsiz hâle getirdiği zaman uygulanır ki ağır hastalar için tatbik edilir. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm'ın Sâd İbni Muâz'ın savaşta yaralanan kolunu dağlaması, kan kaybından öleceği gibi suç işleyenlerin el ve ayaklarının kesildiğinde de, bu sebeple dağlanırlar. İşte bu gibi âcil ve tehlikeli hallerde kızgın demirle dağlama yapmak gereklidir."2

*İbni Mes'ud (r.a.) de şöyle demiştir: Bir cemâat, Peygamber Aleyhis-Selâm'a gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü! Bir arkadaşımız hastalığından şikâyet etmektedir. Onu dağlamayaparaktedavi edelim mi?" diye sordular. Peygamber Aleyhis-Selâm cevap vermedi. Tekrar sordular. Bunun üzerine bir müddet düşündükten sonra: "İsterseniz dağlayınız, isterseniz kızgın taşla tedavi ediniz!" buyurdu."3

*Allah Rasûlü'nün, hayatî tehlike korkusuyla olmuşur. Hırsızlık ve eşkıyalık olmadıkça dağlama yapılmasını uygun görmediğinden dolayı: "Dağlama yapmak, en son uygulanacak tedavi şeklidir" sözü, Arap atasözü olarak söylene gelmiştir."4

Dağlama Çeşitleri:

* Muhtemel hastalıklardan korunmakiçin yapılan dağlamalar.
* Ciltteki bir hastalığın yayılmasını önlemek için, hasta bölgenin etrafındaki derinin dağlanması;
* Kanamayı durdurmak için yapılan dağlamalar;
* Yara, çıban, basur, mayasıl gibi akan yaraların kurutularak tedavi edilmesi gayesiyle yapılan dağlamalar,
* İç organlardaki bir hastalığı tedavi etmek maksadıyla dıştan yapılan dağlamalar. Kırıkların daha iyi tutması, iltihaplı dokuların eriyip çözülmesi gayesiyle yapılan dağlamalar.(A'lâmü'l-Arab s. 44)

Dağlama İle Akupunktur İlişkisi:

Bazı tabipler akupunktur ile dağlama arasında ilişki kurmaya çalışmışlar; akupunktur iğnelerinin batırıldığı merkezler ile dağlama noktalarının aynı meridyenler üzerinde olduğunu savunmuşlar; her ikisinin de Çinliler ve Uygur Türkleri arasında kullanıldığını isbata çalışmışlardır.

Dağlama Dereceleri:

Kızgın demi rle yapılan dağlamadan tutun da, en basit ısıtma şekline kadar "dağlama" tabiri kullanılmıştır. Nitekim yüz felci geçiren İbni Ömer (r.a.): "Ben eşimden önce guslederim, sonra onun sıcaklığı iledağlanmm, yani üşümemi onun sıcaklığı ile gideririm" demiştir."5 FİZİK TEDAVİ ve YÜZ FELCİ md. bak.

Kan Kaybını Önlemek İçin Dağlamak

Câbir b. Abdullah (r.a.) şöyle demiştir: "Peygamber Aleyhis-Selâm, Übey b. Kaab'a tedavi maksadıyla bir tabip gönderdi. O tabip de Ü beyden birdamar kesti, sonra üzerini dağladı."6

*Übey b. Kaab bu dağlamadan sonra iyileşip kurtulmuş ve Hz. Osman'ın halifeliği zamanına kadar yaşamıştır.

*Yine Câbir (r.a.) demiş tir ki: "Hendek Savaşı sırasında isabet aldığı bir okla kolunun can damarından (atar damar) yaralanan Sâd İbni Muâz'ın parçalanan damarının bazı yerlerini kestiler. Peygamber Aleyhis-Selâm, kan kaybını önlemek için elindeki uzun demirle üzerini dağladı, sonra dağlanan yer şişti, tekrar dağladı, yine şişti."7

* Bu konuda Hz. Âişe (r.a.) de der ki: "Sâd İbni Muâz'ın yarası kuruyup iyileşmeye yüz tuttuğu sırada şunları söylemiştir: "Allahım! Sen bilirsin ki, benim için senin yolunda, peygamberini yalanlayıp yurdundan çıkaran bir milletle cihad etmekten daha üstün bir şey yoktur. Allahım! Eğer Kureyş harbinden bir şey kaldı ise, beni iyi leştir de senin yolunda onlarla cihad edeyim. Allahım! Ben zannediyorum ki sen bizimle onların arasındaki harbi durdurdun. Şayet onlarla bizim aramızdaki harbi bıraktı isen, şu yarayı patlat ta ölümümü bundan yap!" Derken yara patlayıvermiş, oradakiler kanın kendilerine doğru akmasından ürkmüşler. (Mescidde onunla beraber Gıfar Oğullarından bir çadır daha varmış) Oradakiler: "Sizin taraftan bize doğru gelen şu kan nedir?" diye sormuşlar. Bir de ne görsünler, Sâd'ın yarasından kan fışkırıyor! Az sonra kan kaybından vefat etmiştir."8

* Ebû Hureyre (r.a) demiştir ki: "Peygamber Aleyhis-Selâm'a bir hırsız getirildi de: "EyAllah'ın Rasûlü! Bu kimse hırsızlık yapmıştır" denildi. Peygamber Aleyhis-Selâm, hırsıza dönerek: "Bu kimsenin hırsızlık yapacağını sanmıyorum" dedi, fakat hırsız kimse: "Evet, hırsızlık yaptım!" diyerek suçunu itiraf etti. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Bunu götürünüz, elini kesiniz ve (kan kaybını önlemek için) dağlayınız, sonra bana getiriniz!" buyurdu. Götürdüler, elini kestiler ve dağladılar, sonra huzura getirdiler. Peygamber Aleyhis-Selâm: "Bu suçtan dolayı Allah'a tevbe et!" buyurdu. O kimse:"Allah'a tevbe ederim ki bir daha yapmayacağım" dedi. Peygamber Aleyhis-Selâm: "Allah tevbeni kabul eylesin!" buyurdu."9

* Bazan da hırsızın eli bileğinden kesildikten sonra, kan kaybını önlemek için kesilen el, kaynatılmış sıvı yağ veya katran içine bırakılarak, bir nevi dağlama yapılmıştır."10

*Hz. Ali (r.a) de, hırsızın elini mafsaldan kestikten sonra dağlama yapmıştır."11
Hırsızın elinin kesilebilmesi için, çaldığı şeyin belli bir oranda olması lâzımdır.

Diğer Hastalıklar İçin Yapılan Dağlamalar:

Kays b. Ebî Hâzim (r.a.) şöyle demiştir: "Hasta ziyareti için Habbab b. Eret'in yanına varmıştık. Karnının yedi yerine dağlama yaptırmıştı. Bize şöyle dedi: "Peygamber Aleyhis-Selâm'ın ashabından benim uğradığım belâya bir başkasının uğradığını sanmıyorum. Peygamber Aleyhis-Selâm zamanında bir dirhem parayı bulamıyordum. Şimdi ise evimin bir köşesinde kırkbin dirhem para vardır." Eğer Peygamber Aleyhis-Selâm, ölümü temenni etmeyi bize yasaklamasaydı, ölmek için duâ ederdim."12

*Enes İbni Mâlik (r.a) demiştir ki: "Peygamber Aleyhis-Selâm daha hayatta iken Zâtül-Cenp (Akciğer zarı iltihabı) hastalığından dolayı dağlama yaptırdım. Ebû Talha, Enes İbni Nadr ve Zeyd İbni Sabit yanımda idiler. Bana dağlama işini yapan ise Ebû Talha idi."13

*Lâhık b. Ubeyd'in bildirdiğine göre; Sahabeden İmran b. Husayn, dağlama yaptırmayı yasaklardı. Hastalığında kendisine (İbni Ziyâd'ın ısrarı üzerine) dağlama yaptırıldı. Şikâyet mâhiyetinde şöyle derdi: "Ateşle dağlandım, ne ağrısızı iyileşti, ne de hastalık şifa buldu."14

* Tıbb-ı Nebevî yazarlarından Tabip İbnü's-Sünnî der ki: "Ebû Abdurrahman es-Sülemî, kendi hizmetlisine tedavi maksadıyla dağlama yapıyordu. Ben: "Sende mi dağlama yapıyorsun?" diye sordum. O: "Evet, dağlama yapmak arapların meşhur tedavi şeklidir" diye cevap verdi."15

Başka Tedavi İmkânı Varken Dağlama Yapmamak:

Hz. Âişe (r.a.) den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selâm."Isıtılmış taş veya bez ile yapılan tedavi bana göre dağlama yapmaktan daha iyidir. İlacı ağızdan su ile vermek, toz hâlinde üfleyerek almaktan daha iyidir. Bademcik için burundan ilaç damlatmak ise, bademciği parmakla patlatmaktan daha iyidir" buyurmuştur."16

Netice:

Kızgın demirle yapılan dağlama hem hasta için eziyetli hem de tehlikeli bir tedavi şeklidir. Aynı zamanda dağlama yapılan yerlerde iz bırakmaktadır. Bu sebeplerle Peygamber Aleyhis-Selâm: "Ben dağlamayı sevmem" buyurarak başka tür tedavilerin uygulanmasını tavsiye etmiştir. Nitekim yukarıda açıklandığı gibi "Isıtılmış taş veya ısıtılmış bez parçası ile tedavi yapılmasını; kızgın demirle yapılan dağlamaya tercih etmiştir."

Çünkü bu tür tedavi, hem vücutta iz bırakmamakta, hem de hastaya eziyet ve risk bakımından çok daha hafif olmaktadır. Ancak kan kaybını önlemek gibi dağlama yapmaktan başka bir çâre yoksa, o zaman dağlama yapılmasında bir sakınca yoktur. Nitekim Peygamber Aleyhis-Selâm hiç bir hastalıktan dolayı kendi vücuduna dağlama yaptırmamıştır."17

Dağlama Konusundaki Hadîs-i Şerifleri Dört Bölümde Özetlemek Mümkündür:

Peygamber Aleyhis-Selâm'ın bizzat kendisinin dağlama yapması. Peygamber Aleyhis-Selâm'ın bizzat kendisi dağlama yapmakla beraber bu uygulamayı sevmemesi.

*Dağlama yaptırmayı terkedenler hakkında övgüsü.

*Dağlamayı yasaklaması. Bu dört şıktan hiç biri arasında çelişki yoktur. Şöyle ki: Peygamber Aleyhis-Selâm'ın dağlama yapması, bu uygulamanın caiz olduğuna delildir. Bu işlemi sevmemesi ise, yapılmamasını gerektirmez.

*Dağlama yaptırmayanlar hakkındaki övgüsüne gelince, terkedilmesinin yapılmasından daha iyi olduğunu göstermektedir. Yasaklanması ise, onun yerini tutacak başka birtedavi şekli ile tedavi edilmesini tenbih içindir."18

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp