Aloe Vera İçeceği

Aloe Vera İçeceği

Son yıllarda alternatif ya da tamamlayıcı tıp adı altında şifalı bitkilerle yapılan tedavilere olan ilgi arttı. Bu bitkiler arasında Türkiye'de 'sarısabır' adıyla bilinen, daha çok Amerika çöllerinde yetişen aloevera öne çıkıyor. Bitkiden elde edilen ürünler çoğu yerde her derde deva diye satılıyor. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bu bitkinin ağız yoluyla kullanılmasının faydalı olduğuna dair hiçbir kanıt olmadığını söyleyerek aloevera içeceklerine karşı çıkıyor.

Aloevera ürünlerini Türkiye'de pazarlayan Forever Living Products (FLP) Sağlık ve Güzellik Ürünleri Dağıtım Şirketi'nin Genel Müdürü İlker İşmen ise 'aloe'nin mucize bir ilaç olmadığını, doktora danışılmadan kesinlikle kullanılmaması gerektiğini söylüyor. Kendi bayileri bile olsa aloe ürünü satanların kanseri bile iyileştirdiği şeklindeki abartılı şifa hikayelerine inanılmaması için çağrı yapan İşmen, aloenin sadece bağışıklık sistemini güçlendirici tamamlayıcı bir ürün olarak kullanılabileceğini belirtiyor.

Aloeveranın ilaç gibi içilmesinin faydalı olmayacağını ifade eden Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, doktor kontrolünde olmadan kullanılmasına kesinlikle karşı olduğunu söylüyor. Bilinçsiz, kontrolsüz ve fazla kullanıldığında suyun bile zararlı olabileceğine dikkat çeken Müftüoğlu, "Aloeveranın cilt yanıklarının haricinde, ağız yoluyla kullanılmasının faydalı olacağına inanmıyorum. Bu konuda çok fazla deneyimim yok; ama son zamanlarda kullanımı çok yaygınlaştı. Zamanla kötü sonuçlar çıkmasından korkuyorum. Aloevera otu suyunun herhangi bir sağlık yararının olduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt mevcut değildir. Aloevera suyunu, şiddetli ishal ve krampları göze alıyorsanız laksatif-bağırsak boşaltıcı gibi kullanabilirsiniz." diyor. Müftüoğlu, ürünlerin birçok şeye şifa olduğu söylenerek pazarlanmasını da yanlış buluyor ve olayın iyice saptırıldığını ifade ediyor.

Aloeverayı pazarlamanın püf noktası "Deneyin, hiçbir faydasını görmezseniz ücretini iade edeceğiz." sözlerinde yatıyor. İyileşmek için hiçbir garanti olmadığını söyleyen İlker İşmen, distribütörlerinden önce kendilerinin kullanmasını, hastalıklı insanlara umut vermemelerini istiyor. "Ben iyileştim" denilmesine karşı çıkıyor ve böyle diyerek ürün pazarlayanlara da inanılmaması çağrısını yapıyor. Ancak FLP'nin ürün kataloğunda, aloevera bitkisinin ülser, sindirim rahatsızlıkları, kabızlık, ishal, hemoroid, zihinsel yorgunluk, migren, kireçlenme, akne, sedef, egzama, mantar, böcek sokmaları, tahriş, güneş ve cilt yanıkları gibi rahatsızlıklara iyi geldiğinin kanıtlandığı yazılıyor. FLP'nin 40 bine varan kayıtlı üyesi de ürünleri özellikle kendi hastalıklarına şifa bulduklarını söyleyerek satıyor. Prof. Dr. Ali Enes Dalkılıç, bir kitapçıkta şeker hastası olduğunu, 6 ayda insülini terk ettiğini anlatıyor. Tavsiye edenler 'Sağlığın için günde bir sigara parası versen çok mu?' diyor. Nisan ayından beri aloevera satışı yapan Ahmet Aktaş, sağlıklı yaşamak için kullanmaya başladıkları bitki suyu sayesinde eşinin psikolojik sorunlarının ve cilt problemlerinin düzeldiğini, hiç grip olmadığını belirtiyor.

Satış yöntemiyle saadet zincirleri kuruluyor

FLP, doğrudan satış yöntemiyle çalışıyor. Ürünler kargo ile dağıtılıyor, ücretleri de banka hesaplarına yatırılıyor. Her bir üye yaptığı alışveriş miktarına göre indirimler kazanıyor. Üyeler arasında, ek iş olarak birkaç kişiyi üye yapıp indirimli ürün almak isteyenlerin yanı sıra asıl kazanç kapısı olarak bu işi yapanlar da var. FLP'nin 2001 yılında kurulan Türkiye bürosuna 2 yıl içinde 40 bin kişi üye oldu. Bunların bine yakını asıl iş olarak yapıyor. Diğer ülkelerin aksine Türkiye'de erkekler bu işe çok ilgi gösteriyor. İki kişiyi üye yapıp bayi olan herkes ürünleri yüzde 43 daha indirimle alıyor. Her bayi, üye yaptığı kişilerin yaptığı satışlardan pay alıyor. Bu şekilde artık hiç çalışmasa da üyelerden gelen paralar banka hesabına yatırılıyor. Satış miktarı arttıkça süpervizör, müdür, senior, soaring gibi makamlar veriliyor ve kâr oranları artırılıyor.

'Karşı olan doktorlar beni ilgilendirmiyor'

FLP Türkiye Genel Müdürü İlker İşmen aloeverayı bilen birçok doktorun hastalarına tavsiye ettiğini, bilmeyenlerin de ' içecekleri yoktur' diyerek karşı çıktıklarını söylüyor. Aloeverayı 'ölümsüzlük bitkisi' ve her derde deva diyerek satmadıklarını vurgulayan İşmen, 'iç, kesin iyileşeceksin' diyenlerin firmaya çok zarar verdiğini dile getiriyor. İşmen, aloeverayı şöyle anlatıyor: "Bütün hastalıkların başında bağışıklık sisteminin zayıflaması var. Bağışıklık sistemi hastalıklarla mücadele edecek güçte ise vücut her türlü hastalıkla mücadele eder. Aloevera, içindeki vitaminler, mineraller, aminoasitlerle bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Kanseri, hemoroidi, sedefi tedavi ederiz, demiyoruz. Hasta doktoruna sorsun, ona göre kullansın veya kullanmasın. Askeri hastanelerde ve devlet hastanelerinde birçok doktor hastalarına tavsiye ediyor. İlaç sektörüne ve doktorlara uygun gelmeyen bir yöntem bu; çünkü insanlara iyi bakıyoruz ve hastalanmıyorlar. Karşı olan doktorlar beni ilgilendirmiyor."

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp