Zihin-Beden Araştırmalarının Bugünkü Konumu

Zihin-Beden Araştırmalarının Bugünkü Konumu :

Eğer ortaya koyduğum tablo iç karartıcı görünüyorsa bunun nedeni Amerika Birleşik Devletleri'nde sürdürülmekte olan klinik çalışma ve araştırmaların akıl almaz çoğunluğunun yapısal odaklı olmasıdır.

Ancak birkaç ışık hilal görünmektedir, yani tam anlamıyla kaybedilmiş sayılmaz. Yeni fikirlerin ilerlemesi daima güç olur ve genellikle de ilk öne sürüldüklerinde, özellikle de uzun süredir el üstünde tutulmuş ve verimli olmuş ilkelerin ötesine geçiyor ya da onlara meydan okuyorlarsa reddedilirler. Tıp alanında son yüzyıl içerisinde gerekleştirilen en büyük ve değerli ilerlemeler (penisilin gibi) hep laboratuar ortamında kaydedilmiştir ve laboratuar çağı olarak adlandırılabilecek bu döneme çok şey borçlu olduğumuz da bir gerçektir. Ancak bunun ötesine geçilebilmeli ve özellikle de zihin gibi zor ve gizemli bir şey mercek altına yatırılacaksa yeni araştırma yöntemleri uygulanabilmelidir.

Franz Alexander, Einstein'ın Aristoteles'in fikirlerinin mekanikteki (ve de Psikosomatik Tıp'taki) gelişmeyi iki bin yıl geciktirdiğini ifade ettiği tümcesine alıntı yapar. Eğer Kartezyen felsefe de aynı şeyi zihnin, özellikle de duyguların beden üzerindeki etkisine dair çalışmalar konusunda yapıyorsa bu bir kayıptır.

Neden çağdaş hekimlerin başı zihin-beden kavramıyla beladadır? Bence bunun nedeni insan bedenine karşı kendilerini mühendis gibi gönyeleridir. Onlara kalırsa sağlık ve hastalık bedensel ve kimyasal terimlerle açıklanabilir ve bir düşünce ya da bir duygunun bir biçimde beden kimyası üzerinde etkili olabileceği lanetli bir fikirdir. Benim çalışmanın özenle yadsırımmış olmasının nedeni de budur. Benim kesin olarak ortaya koymuş olduğum şey gerçek bir bedensel patolojik sürecin duygusal olguların bir sonucu olduğu ve zihinsel olgularla da durdurulabileceğidir.

Bu pek çok hekim için ilk olarak konumlarına aykırı, ikinci olarak da kavrayışlarının ötesindedir. Eğitimleri sırasında hiçbir şey onları böylesi bir düşünmeye hazırlamamıştır ve onlara göre bu voodoo büyüsü kokmaktadır. Bu bir ürpermeyle birlikte onlara Descartes'tan önceki eski, bilimdışı tıp çağını anımsatmaktadır. çağdaş tıp bilimi bilimsel olarak sınırlanmıştır çünkü aşina olduğu teknolojinin güvenli sınırları dışına çıkmaya cüret etmediğinden kendini daha ileri gelişime kapamış durumdadır. Eski fikirlerin durmadan yenileriyle alaşağı edildiği kuramsal fizik alanını kendine örnek almalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp